Ahmet Altan'ın yazısı
Öyle laflar vardır ki bazen saçmalığıyla tarihe geçer.
Sanırım YÖK Başkanı ve anayasa profesörü Erdoğan Teziç’in sözü de tarihe geçecek.
Gazetede okuduğum konuşmasında, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili şöyle diyordu:
“Anlaşılan siyasi çoğunluk devlet iktidarını ele geçirmek istiyor.”
Devlet iktidarı...
Demek siyasi çoğunluğa “verilmeyen ve verilmemesi gereken” böyle bir iktidar var.
Bunu söyleyen bir anayasa profesörü olduğuna göre “anayasanın neresinde böyle siyasi çoğunluğa verilmeyecek bir devlet iktidarından söz ediliyor” diye bir sormamız gerekiyor.
Sonra bir soru daha soracağız.
“Dünyanın hangi anayasasında siyasi çoğunluğa verilmeyen devlet iktidarı kavramını gördünüz?”
Böyle bir kavram görmüş olamaz çünkü anayasalar böyle “kimseye verilmeyen” bir “devlet iktidarı” olmasın diye yapılır.
Anayasa, böyle bir gizli iktidar bulunmasın diye oluşturulur.
Eğer böyle bir “devlet iktidarı” varsa ve bu “siyasi çoğunluğa” verilmiyorsa, bu iktidar kim tarafından kime veriliyor?
Bu iktidarı kim kullanıyor?
Bu iktidarın anayasal ve yasal desteği ne?
Bir devlette anayasal ve yasal desteği olmayan bir “iktidar” olabilir mi?
Siyasi çoğunluğa verilmediğine göre bu iktidar halkın iradesinden kopuk demektir, halk iradesinin dışında oluşan bir iktidar kendine yeryüzünün herhangi bir anayasasında yer bulabilir mi?
Siyasi çoğunluğa verilmeyen bir “devlet iktidarı” ancak diktatörlüklerde olur ve bu iktidar halkın iradesine karşı silahla korunur.
Bizim YÖK Başkanı anayasa profesörümüz, bir diktatörlük, silahlı bir zorbalık mı istiyor?
Doğrusunu isterseniz bunun tek bir cevabı bulunuyor.
Evet, öyle bir yönetim istiyor.
Başka türlü, halkın iktidarıyla el değiştirmeyen, siyasi çoğunluğun denetimine verilmeyen bir iktidardan söz edemezdi.
Sanıyorum, bizim hukukçuların tam anlamıyla gözü döndü.
Artık ne hukuk istiyorlar, ne yasa, ne de anayasa.
Bir zorbalık rejimini açıkça talep ediyorlar.
Devleti, seçimle işbaşına gelen hükümetlerin denetiminden çıkarmayı arzuluyorlar.
Seçimleri, halkın iradesini, parlamentoyu, hukuku, anayasayı yok etme peşindeler.
Bu uğurda saçmalamaktan bile kaçınmıyorlar.
Hukuka aykırı kavramlar uyduruyorlar.
Devleti hükümet yönetir, hükümeti siyasi çoğunluk belirler, siyasi çoğunluk da halkın oylarıyla oluşur.
Bu yapının dışında bir iktidar olamaz bir hukuk sisteminin içinde.
Bu yapıyı parçalama peşindeler işte.
Türkiye çok tehlikeli bir dönemden geçiyor.
Bu tehlikeyi sanıldığı gibi ordunun muhtırası değil, hukukçuların hukuka ihaneti yaratıyor.
Anayasa da, hukuk da, hukukçular tarafından yok ediliyor.
Hukuk, bir toplumun güvencesidir.
O olmadı mı o toplumda güvence olmaz.
Kaos, belirsizlik, zorbalık yeşerir.
Silah, kendini halkın iradesinden önemli görür.
Hukukçular, askerlerden daha fazla zorluyorlar darbeyi.
Dokunulmaz bir “devlet iktidarı” istiyorlar.
Bu uğurda tarihe geçecek saçmalıkları bile dile getirmekten kaçınmıyorlar.
Milyonlarca insanın meydanlarda toplandığı, iktidarı protesto ettiği, demokrasinin tadını çıkardığı bir ülkede demokrasiyi öldürmek için uğraşıyorlar.
Çok zorlarlarsa o da olur, darbe de gerçekleşir, anayasa da ortadan kaldırılır.
Bunu istemek için anayasa profesörü olmaya gerek yok ki...
Hukuktan nefret eden bir darbeci olmak yeter.