Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TOLERANS – 5  (Okunma sayısı 3419 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 19, 2009, 10:51:12 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Tolerans Kavramının Geçerlilik Alanı


Tolerans kavramı, bireysel alanda söz konusudur. Kamusal alanda, yaptırımlar içeren hukuk düzeninde geçerliliği olamaz.

Hukuk alanında, belirlenmiş olana aykırı bir eylem sorumluluk getiriyor, suç sayılıyorsa; gerektirdiği sorumluluğa katlanmak zorunludur. Böyle bir eylemi tolerans adı altında onaylama olanağı bulunmadığı gibi, bazı durumlarda tolerans gösteren kişi de suçlu duruma düşer. Örneğin T.C. Anayasası ile diğer yasaların suç saydığı “halkın dinsel duygularını sömürmek yoluyla bölücülük yapmak” eylemi bir suç olduğu kadar, bu eylemlere tolerans göstermek, göz yummak da suçtur.

Bu benim uydurduğum bir şey değil. Bakın işte bunun kaynakçası var: Bahir M. Erüreten, “Yurttaşlık Bilinci ve Hoşgörü”, Cumhuriyet Gazetesi 4 Şubat 2001

Batı düşünce tarihinde tolerans, din ve vicdan özgürlüğü ilkesi tümüyle kabul edilinceye dek eksik, sınırlı, koşullu ve geçici bir özgürlük anlamına geliyordu. Bu bakımdan tolerans ile din ve vicdan özgürlüğünü karıştırmamak gerekir. Din özgürlüğü, inanç seçiminde bireyin bağımsızlığını, bir din topluluğunun ortak uğraşısında bağımsız oluşunu ve dinlerin devlet düzeni içerisinde hukuksal eşitliğini gözetir. Buna karşılık tolerans, din ile devletin ayrılmadığı toplumlarda devletin, din dışında kalan inançlara birtakım siyasal düşünce ve zorunluluklardan ötürü göz yumması demektir.

Şu “göz yumma” olayı yok mu!... İşte asıl başa dert olan bu.

Düşünce tarihi boyunca göz yumma olgusu, öncelikle iki biçimde görülür: Birincisi, “koşullu özgürlük” anlamına çekilen toleranstır. Buna daha çok eski Helen ve Roma dünyasında rastlanır. Burada, devlet, ulusun tanrılarını saymak ve külte katılmak koşulu ile yabancı din ve kültlerin varlığına göz yumar. İkincisi ise eksik, sınırlı ve geri alınabilir bir hak olarak nitelenen toleranstır. Bu durumda, şayet din özgürlüğü bir hak ise tolerans bir ödündür. İstemeye istemeye, herhangi bir zorunluluk nedeniyle verilmiş, özellikle Katoliklerin pek sevdiği bir deyişle “daha büyük bir kötülüğü önlemek amacını taşıyan bir hak” olarak nitelendirilir.

Avrupa’daki Reformasyon döneminde ortaya çıkan bu anlayış, Orta Çağın Batıdaki tek Hıristiyan kültürü yıkılıp yerine birbiriyle savaşan inanç dizgeleri geçince, «Aynı toplum içinde başka dinlere izin verilebilir mi?» sorusunun yanıtının aranmasına yol açmıştır.

Orta Çağın “tek toplumda tek din” sloganının kendilerine kanlı din savaşları nedeniyle pek pahalıya mal olduğunu gören Batı toplumları, bir uzlaşma yolu aramış, sonunda dine aykırı inançlara bir ölçüye kadar ve çeşitli sınırlandırmalarla göz yummak zorunda kalmışlardır. Bu bakımdan, eğer özgürlük sürekli bir barış ise, tolerans da bırakışma (mütareke) gibi bir şeydir.

Nitekim bundan ötürü Mirabeau’nun istediği sınırsız din özgürlüğü son durak olup, dinde toleranssızlığın en azından yasal yönden ortadan kalktığı bir toplum düzeninde gerçekleşebilir.

Konuyu bu bakış açısıyla incelediğimizde, dinsel tolerans, din özgürlüğünün sıfıra yakın olduğu teokratik toplum düzenleri ile bu özgürlüğün tam olduğu ya da olduğu varsayılan laik toplum düzenleri arasında bir “ara durum” ya da “geçiş durumu”nun yansımasıdır.


Tek bir kavramı biraz kurcalayınca altından neler çıkıyor… Sanırım tolerans kavramının tarihsel serüveni üzerinde yeterince durdum. Aslında daha çok anlatacak şey var ama bu forum alanı bakımından bu kadarının yeter olduğunu düşünüyorum. Katkılar başımın üstündedir ama ben bundan sonraki yazımda geçmişi bırakıp, biraz da günümüze gelmek istiyorum.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 19, 2009, 12:50:54 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Bu yazi dizisi cok guzel oldu, elinize saglik..
« Son Düzenleme: Kasım 19, 2009, 12:57:26 ös Gönderen: Isis »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
7696 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 09, 2017, 03:41:44 ös
Gönderen: Etimolog
0 Yanıt
3082 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 15, 2009, 01:33:31 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2638 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2009, 11:23:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3583 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 17, 2009, 08:44:36 öö
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
4986 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 20, 2009, 06:07:51 ös
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
5129 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 21, 2009, 11:53:13 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3637 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2009, 07:57:12 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
8144 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 22, 2009, 11:00:38 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2882 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2010, 08:25:01 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3072 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2010, 08:32:43 öö
Gönderen: ADAM