Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Kardeslerimiz => Konuyu başlatan: Genius Loci - Mayıs 21, 2009, 04:29:01 ös

Başlık: MUSA KAZIM EFENDİ
Gönderen: Genius Loci - Mayıs 21, 2009, 04:29:01 ös
Musa Kazım Efendi (1856 - 1920)

Türk bilgini ve şeyhülislam. Din alanında yenileşmenin gereğini savunmakla tanınmış.

Erzurum'a bağlı Tortum ilçesinde doğdu. Edirne'de öldü. İlköğrenimini Tortum'da gördü. Nakşibendi şeyhi Mehmed Efendi'ye bağlandı, sonra Balıkesir'de Selahaddin Sururi ve Lürfi Efendi'lerden Akaid okudu. İstanbula gelerek yüksek öğrenimini bitirdikten sonra 1888'de Fatih Camii'nde ders vermeye başladı. Öğrencileri arasında Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi gibi ünlü edebiyatçılar vardır. 1900'de İstanbul Hukuk Mektebi'nde Mecelle okutmakla görevlendirildi. Sonra Galatasaray Sultanisi'nde Akaid öğretmenliğine atandı. Bir süre sonra İttihat ve Terakki'ye girdi. 1910,1911, 1916 ve 1917 yılıarında dört kez şeyhülislam olarak göreve getirildi.

Musa Kazım Efendi, Mondros Antlaşmasından sonra Damat Ferit Paşa'nın buyruğu üzerine tutuklanarak İttihat ve Terakki ileri gelenleriyle birlikte yargılandı, 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı. İngilizlerin isteği üzerine ölünceye dek kalacağı Edirne'ye sürüldü.

Musa Kazım Efendi'nin başlıca özelliği din alanında bir takım yeniliklerin kaçınılmaz olduğunu, uygulamaların İslam diniyle bağdaşmadığını, çağın ilerlemeleri karşısında dine dayalı kurumların yetersiz kaldığını ortaya atmasıdır. O'nun Kuran, Hadis, tefsir tasavvuf konularında yazıları ve çevirileri vardır. En çok tartışılan çevirisi Şeyh Bedrettin'in VARİDAT'ıdır.

Musa Kazım Efendi'nin 1911 yılında MECLİS-i MEBUSAN'da yaptığı konuşma

Zamanın adeti uyarınca önceki dönemde görevinden istifa ederek ayrılan kabinenin yerine Padişah gene Sadrazam ile şeyhülislam'a kabineyi kurma görevini verir. Bu işlem ile ilgili tezkere okunduğunda riyaset divanından 5 kişilik bir takrir takdim olunur.

Takrir "Sakalından utanmaz FARMASON kafiri gene dndün, dolaştın karşımıza mı çıktın?" ibaresini içermektedir. Zira bir evvelki kabinede de Musa Kazım Efendi vardır. Bu takrir üzerine sataşıldığı gerekçesiyle Musa Kazım Efendi söz alır ve kürsüden;

                                  A - Masonluk nedir, ne değildir?
                                  B - Mason kimdir, kim değildir?

konulu yarım saati aşkın süren bir konuşma yapar. Konuşmanın sonunda der ki :

"Kıymetli Hazirun, şimdi konuşmamdan sonra, aranızda;


Kur'an-ı Kerim'e el basmak suretiyle yemin eden var mı? Şayet varsa lürfen ayağa kalksınlar kendilerini tanımak ve nurlanmak isterim."


O gün Meclsi'te Mason Kardeşlerden hiçbiri bulunmadığından kimse ayağa kalkmaz, bunun üzerine Musa Kazım Efendi elinin ayasını kürsüye vurarak "BENDENİZ ETTİM EFENDİLER" nidasıyla bütün üyeler ayağa kalkar, hocayı alkışlayarak "Yaşa hocam, varol Hocam, bizi nur içinde bıraktın, devam et Hocam" avazeleri ile Hocayı kürsüde yirmi dakika daha tutarlar.

Musa Kazım Efendi'nin konuşması bittikten sonra usulden söz hakkı takrir sahiplerinindir. Meclis-i Mebusan'ın o tirihi celsesnin zabıtları şu kaydı düşmektedir;

"Şeyhül-İslam Hazretlerinin görüşmeleri bittikten sonra takrir sahipleri kendilerine söz verilmek üzere kürsüye davet edildiler. Meclis-i Mebusan'dan firar etmiş oldukları anlaşılmakla söz hakları sakıt oldu."

Takrir sahipleri büyük bir gaf yaptıklarını, Musa Kazım Efendi'ye hakaret etmiş olduklarını, dolayısı ile başlarına kötü olaylar gelebileceği düşüncesiyle Meclis'ten kaçmışlardır.

(Bu zabıtlar halen İstanbul'da vilayet binası girişindeki türbede korunmaktadır)



Başlık: Ynt: MUSA KAZIM EFENDİ
Gönderen: dogudan - Mayıs 21, 2009, 05:57:27 ös
Sn. SkullG

Güzel paylaşımınız için teşekkür ederim.

Saygılarımla,