Yabancı Gözü İle Mehmetçiğin Bedeli!..
Kore Savaşı için Türk Askeri yola çıktığında, herhalde giderleri karşılamak için A.B.D. Savunma Bakanlığı eline kalemi almış ve masada hesap yapıyordu ki, dönemin Savunma Bakanı olan John Dallas sonucu iftiharla (!) açıkladı: “Türk Askerinin günlük maliyeti sadece ’23 sent’tir!’.
Yakın tarihimizin olayı olan 1 Mart Teskeresi gündeme geldiğinde ise ünlü borsa milyarderi Soros şöyle konuşmuştu; “Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü ordusudur!”. Çünkü gene hesaplar yapılmıştı ve Irak’a gidecek bin Amerikan askeri için ayda 28 milyon dolar harcanacak iken, aynı görevi üstlenecek olan bin Mehmetçik için ayda 4.5 milyon dolarlık harcama yetiyordu.
A.B.D. eski başkanlarından Ronald Reagan tarafından yazılan ‘Reagan Günceleri’ isimli kitapta da aynı konuyu ele alan şöyle bir not düşülmüştü. Afganistan’a gönderilecek bir Türk Askeri için yılda 6 bin dolar (günlük 16 dolar) harcama yapılacak iken, aynı görevi üstlenecek Amerikan Askeri için yılda 90 bin dolar (günlük 246 dolar) harcanması gerekiyordu.
Özetlersek, Türk Askeri’nin can bedeli sudan ucuzdu nerede ise! Bu hesaplarla sadece Kore’ye değil, Afganistan’a, Somali’ye Filistin’e, Bosna’ya yollandı Mehmetçik. Şimdi de Suriye topraklarında savaşıyor. El Bab yetmedi, haydi bir de Rakka’ya kadar uzansın isteniyor. Mehmetçiğin can bedeli ucuzdur ya!
***
Tarih 16 Şubat 1953. Kore Savaşı için maliyet hesaplarını açıklayan A.B.D. John Dallas’ın Türk Askeri için günlük harcamaya 23 sent yetiyor tespiti, ünlü bir ozanımızın eline kalemi almasına yetmişti.
Nazım Hikmet Ran, o gün aşağıdaki şiiri yazarak konuyu edebiyata değil, tarihe not düşecek şekilde kayıt altına almıştı. İşte bu şiir unutanlara anımsatmak, bilmeyenlere öğretmek için aşağıda sunuyorum.
“23 Sentlik Askere Dair
Mister Dallas,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz
koyun eti,
Ankara'da 23 sente
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan
erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeye, öldürülmeye hazır;
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı,
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz,
(her kaba uymak meselesi)
belki ömründe ilk defa denizi görecek
belki ava meraklı, belki sevdalıdır
Yahut da aynı hesapla Mister Dallas,
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dallas,
herhalde bunu sizden gizlediler.
Size yirmi üç sente sattıkları asker,
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak,
mevcuttu,
tuhafınıza gidecek,
mevcuttu
hem de çoktan mı çoktan
daha sizin devletin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela Mister Dallas,
yeller eserken yerinde sizin New York'un,
kurşun kubbeler kurdu o,
gök kubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Dallas,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek
ve yarin yanağından gayri her yerde,
her şeyde,
hep beraber
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedrettin'in;
O, tornacı Hasan, köylü Memet, öğretmen Ali'dir,
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı,
922 yılı 9 Eylül'üdür.
Dedim ya, Mister Dallas,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
Ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.”
