Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Fetullah Gülen Kimdir?  (Okunma sayısı 178664 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mayıs 11, 2011, 10:22:04 ös
Yanıtla #210
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Sayın Barque, yazınızı okuyunca  adeta  düşüncelerimi yansıtmışsınız gibi oldum.  Ne diyeyim,  her halde ilerleyen süreçte yazacağımız çok şeyler olacak.
       Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mayıs 12, 2011, 01:39:41 öö
Yanıtla #211
  • Ziyaretçi

Fetullah Gülen ve cemaati hakkında tarafsız ve kapsamlı bir kaynak olan Rahmetli Necip Hablemitoğlu'nun kitabı Köstebek'i okumanızı öneririm. Neyin ne olduğu çok kapsamlı araştırılmış ve tarafsız bir biçimde okuyucuya sunulmuş.


Mayıs 12, 2011, 12:38:19 ös
Yanıtla #212
  • Ziyaretçi

Sayın Barque; iyi bir deniyim olmuş sizin için.

Bu arada merak ettiğim bir hususu sorma isterim size. Sizin gibi bazı yanlışları farkedip gidenler oluyor muydu? Ayrıca siz gitmeye karar

verdiğinizde bu cemaatçiler size problem çıkarıyormu?

Sevgi ve Saygılarımla.


Mayıs 12, 2011, 04:03:34 ös
Yanıtla #213
  • Ziyaretçi

Sayın Barque; iyi bir deniyim olmuş sizin için.

Bu arada merak ettiğim bir hususu sorma isterim size. Sizin gibi bazı yanlışları farkedip gidenler oluyor muydu? Ayrıca siz gitmeye karar

verdiğinizde bu cemaatçiler size problem çıkarıyormu?

Sevgi ve Saygılarımla.

Teşekkür ederim Sayın TANMAN, sorunuzu elimden geldiğince yanıtlamaya çalışayım;
Ben ayrılırken her hangi bir problem çıkmadı. Çünkü ben kendi değerlerimden ödün vermeyecek şekilde nabza göre şerbet vermeyi iyi bilirim. Bu sadece cemaat içindeyken uyguladığım bir şey değil daha önce de buna benzer olmasa da bazı şeyler yaşadım ve bu yöntemi kullandım. Sonuçlar da gayet olumlu olduğu için yine bu şekilde bir yol seçtim ve gayet olumlu sonuç aldım.

Cemaat içindekilerle tabir-i caizse aramda gayet güzel bir ilişki vardı. Bazı insanlar onlarla zorunlu olarak kaldığında veya cemaate ait yurtlar ve "abi,ışık artık nasıl derseniz" evlerde yaşamak ucuz olduğu için oraları seçiyor. Ama sonrasında çok sert bir tavır takınıyorlar ve hiç bir görüşe açık olmuyorlar. Burada görüşe açık olmaktan kastım karşı tarafın da düşüncelerini öğrenmek ve öğrendiklerimizi o güne kadar kendi bildiklerimizle harmanlamak. Dediğim gibi çoğu insan bunu başaramıyor ya da yapmak istemiyor ve tabir-i caizse o yurtlarda sevilmeyen adam olabiliyor. Böyle bir durumda yaşayacağınız olayın adı da "dışlanmışlık" oluyor genelde.

Onun dışında size kötü davranma, hakaret gibi şeyleri zaten yapamazlar, hiç kimse kimseye bu hakkı vermez. Duyduğuma göre işi o noktalara getirenler de varmış ama cemaat çok büyük bir oluşum. Yani bu toplulukta efendi, gerçekten takdir edilecek insanlar olduğu kadar kötü niyetli veya anlayışsız insanlar da var. Ben özellikle üniversiteye ait kampüs içinde bir yurtta kaldığım için kötü bir davranış sergileme şansları hiç olmuyordu (bu gıcıklık yapmadıkları anlamına gelmez, uç noktalardaki davranışları sergileyememelerinden bahsediyorum). Böyle bir durumda başvurabileceğiniz bir sürü merci var.  Özel yurtlarda ise işlerin daha karışık bir hal alması olasılık ihtimalindedir.

Ben ayrılma isteğimi söylediğimde daha çok "sizi sevmiyorum, anlaşamıyoruz"dan ziyade eğitimim için bir ayrılış yaptım (daha doğrusu bu kılıfa uydurdum) . "Belletmen abi"ye bunu Çin'e gitmek istediğimi vesaire söylediğimde kendisi destekledi, "zaten burada Çince öğreniyorsun, fırsat varsa vakit kaybetmeden Çin'e gitmen senin için en iyisi olur" dedi. Halbuki Çin'e gitmem kesinleşmiş değildi, sınava yeniden girip başka bir bölüm seçme düşüncesindeydim daha çok.

Dini bir çok etkinliğe (evet Müslümanım ama bu onlarla aynı görüşte olmamı gerektirmiyordu) katılmamama rağmen yurtta sevilen biriydim. Genelde esprili ortamlar çok olmazdı neden bilmiyorum ve insanları güldüren ben ve 2 oda arkadaşım arasında geçen muhabbetler olurdu. Ayrıca ben genelde çok bilinmeyen şeyleri araştırıp öğrenmeye meraklı olduğum için anlattıklarım ilgilerini çekiyordu :) Bu yüzden arkadaşlar ve yurt görevlileriyle sıcak bir vedalaşma yaşadım. Eğer istersem bana cemaatten Çin'de bulunanları araştırıp onlar vasıtasıyla yardım edebileceklerini, bazı telefon ve adresler verebileceklerini söylediler. O anda vermeye çalışsalar davranışım nasıl olurdu bilmiyorum ama sonra araştırıp vereceklerini söyledikleri için teşekkür ettim ve ayrıldım. ( Büyük ihtimal nezaketen söylediler çünkü o günden sonra haber bile almadım kendilerinden :) Daha önceki mesajlarımda dediğim gibi cemaat neyin ne olduğu az çok anlayabiliyor, onlardan olmadığınızı hissettikleri zaman size sadece buz dağının görünen yüzünü gösteriyorlar. Ha ben şimdi arayıp sorsam ne derler bilemem :D )

İnsanlar size siz izin verdiğiniz ölçüde kötü veya iyi davranabilir. Ben elimden geldiğimce ılımlı olmuştum; temkinli, pek o taraflarda bezi olmayan fakat öğrenmeye de kapalı olmayan biriydim. Yine dediğim gibi siz katı davranışlar gösterir, olumsuz tepkiler verirseniz; karşınızdaki insanların da size aynı kanaldan geri dönüş yapmasına izin vermiş olursunuz.

Benim gibi yanlışları fark edip gidenler oluyor muydu? Hmm, daha önce tanıştığım kişilerden böyleleri var. Bir çok arkadaşım da var bu şekilde. Ama benim gittiğim yerde bu tarz bir ayrılık yaşayan olmadı. Bunun sebeplerinden en büyüğü okulun cemaate ait olması. Yani az çok bilerek gelenler vardı içlerinde. Diğer bir sebep benim yurdumun yabancı öğrencilerle karışık olmasıydı, yani onlar da cemaatin yurt dışı okullarından gelenler idi. Genel olarak başarılı ama maddi durumu olmayıp, kendilerine sağlanan imkanlar yüzünden gelenler ise zaten her şeye çoktan razıydı. Benim bulunduğum koridorda Türkiye 1.sinden başlayarak ilk 100 de en az 10 kişi vardı. Ne demek istediğimi anladınız umarım :) 
Ha şöyle bir şey vardı, sınıfımdaki kız arkadaşlardan yine kampüs dışındaki okulun kız yurdunda kalanlardan bazıları KYK yurtlarına ya da diğer özel yurtlara geçti. Sürekli "abla"larının aramasından, sohbetler, kısıtlamalar, giriş-çıkış saatleri vesaire bir çok nedenden ötürü ayrıldılar.

Bu arada aklıma gelmişken şöyle bir durum da var, cemaat zaten az çok başta önlemini almaya çalışıyor. Yani en azından bizim okulda öyleydi. Nasıl mı alıyorlar, şöyle; kayıt esnasında önce sorularla dolu bir kağıdı dolduruyorsun ve sonra o kağıt üzerinden yurt müdürüyle görüşmeye giriyorsun. Sana içki, sigara gibi alışkanlıklardan başlayarak sorulara verdiğin cevapların "neden" ine kadar sorular soruyor ve hangi yurda gideceğine karar veriyor. Okulun 3 tane erkek yurdu vardı; 2 si kampüs içinde biri dışında. Kampüs içindekilerden biri yabancı öğrencilerle karışık hazırlık ve 1.sınıflar, diğeri ara sınıflar için. Eğer alkol, sigara tarzı alışkanlıkların varsa, asi bir karaktere sahipsen seni dışarıda yurda alıyorlar. Bu yurtta giriş çıkış, saatleri kontroller vesaire daha az. Kampüs içindekilerse daha ılımlı öğrenciler için. Ben kampüs içindeydim, baskıcı olduğu söylenebilir kurallar açısından. Okulun uzaklığı ve giriş çıkış saatleri ise ayrı bir muammaydı, hem akşam 7de kampüse giriş kapanıyordu hem de 9 da yurda giriş :) Yani ders çalışıp duruyorduk ve Allah'tan okulun manzarası falan güzeldi :) Ek olarak, yurt görevlileri de daha sert bir mizaca sahip. Her akşam oda yoklaması olurdu, eksik gördüklerine kafayı takarlardı laf atarlardı vesaire can sıkarlardı kısacası. Gittiklerinde ise gülüp geçerdik, sonuçta bizim hazırlık ve 1.sınıflar olmamızdan yola çıkarak daha baskıcı olmayı kendilerine hak görüyorlar ve sorun çıkarmayacağını düşünüyorlardı :)
Vize döneminde sınıf arkadaşlarımdan biri dışarıdaki yurtta kaldığı için, beraber çalışmak için izin aldık ve 3 gün onunla kaldım. Gerçekten eğlenceliydi, hiç bir kısıtlama yoktu gece 2de de elimizi kolumuzu sallayıp gezebiliyorduk. Yoklama namına bir şey yoktu vesaire sıkıntı yoktu yani. 

İşte böyle, yine uzun bir yazı oldu ve asıl konudan baya sapmış oldum çoğu yerde, kusura bakmayın :(


Mayıs 12, 2011, 04:05:06 ös
Yanıtla #214
  • Ziyaretçi

       Sayın Barque, yazınızı okuyunca  adeta  düşüncelerimi yansıtmışsınız gibi oldum.  Ne diyeyim,  her halde ilerleyen süreçte yazacağımız çok şeyler olacak.
       Saygılar-sevgiler.

Saygılarımla Sayın Alşah :)


Mayıs 12, 2011, 04:35:08 ös
Yanıtla #215
  • Ziyaretçi

Evet hürriyetini kazandığın doğru, sadece o mu? geleceğini de kazandın.
Kısaca kendini kazandın.

Hatırlıyorum da, annesiz babasız üniversite yıllarımda çok zorluklar çekmeme rağmen, o yurtlara götürmeye kalkanlara ne sert cevaplar vermiştim.

Dinler cahiller ve korkaklar içindir, buna onların çok ihtiyaçları var. Çünkü başka çarelerinin olduğunu göremiyorlar.

Hayatımız boyunca hatalar yaptık ve halada yapmaya devam ediyoruz.  Ama hata yapmak sorun değil, korkup bir yerlere sığınmak gözlerini kapamak kötü.

Sanırım sen bizlerin yaptığı bir çok hatayı yapmayacaksın.

Teşekkür ederim Sayın Prometheus, mesajınız gözümden kaçmış o yüzden geç cevaplayabiliyorum.
Ben sadece seçimler yapıyorum. Hep doğru olanı yapmalıyım diyerek kısıtlamıyorum kendimi, yaptığım seçimlerin doğurduğu sonuçlar ve onların önüme serdiği diğer seçimlere göre tekrar tekrar yolumu bulmaya çalışıyorum. Neyin ne olduğunu en etkili bu şekilde öğrenebiliyorum. Yaptığım seçimlerin doğru veya hatalı olup olmadıklarını zaman gösterecek. 
Ayrıca " Dinler cahiller ve korkaklar içindir, buna onların çok ihtiyaçları var. Çünkü başka çarelerinin olduğunu göremiyorlar. " diye bir cümleniz var. Ben bunu kendi inanışım açısından " Dinler cahiller ve korkakların -daha çok- ihtiyaç duyabileceği şeylerdir. Çünkü başka çarelerini olduğunu göremiyorlar." diye algılamak isterim. Tabi ki bu sizin kendi görüşünüz, hayır böyle olacak demiyorum lütfen yanlış anlamayın. Sadece böylesi bana daha uygun diyelim. Çoğu kişiye göre sadece kısıtlamalar ve yasaklardan oluşan, çaresizlikten ötürü böyle bir yönelim gösterilen boş inanışlar bütünü olduğunu düşünmemekteyim. Yoksa kendime en büyük haksızlığı ben yapıyor olurdum :)
Saygılarımla..
« Son Düzenleme: Mayıs 12, 2011, 04:42:52 ös Gönderen: Barque »


Mayıs 12, 2011, 04:54:21 ös
Yanıtla #216
  • Ziyaretçi

Sayın Barque; içten ve detaylı cevabınız için teşekkür ederim

Sevgi ve Saygılarımla.


Mayıs 12, 2011, 05:01:46 ös
Yanıtla #217
  • Ziyaretçi

Sayın Barque; içten ve detaylı cevabınız için teşekkür ederim

Sevgi ve Saygılarımla.
Rica ederim Sayın TANMAN.
Saygılarımla ..


Mayıs 12, 2011, 11:16:43 ös
Yanıtla #218
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Konu din olunca insanlar illa konuyu yumuşatmak derdindeler. Adına din değilde, herhangi teori desek eleştirilerimizi daha farklı yapacağızdır.
Üstelik dinlerin şöyle bir handikapları var ki; tek bir hata bulduğunuzda tümünü reddetmeniz gerekir. Çünkü sonuçta yaratıcının sözü olarak beyan edilmektedir. Yaratıcının da bir hata yapması söz konusu olamayacağına göre o dini olduğu gibi çöpe atmak gerekir. Ancak şu var ki, dinlerin bütün savlarının yanlış olduğu söylenemez, nede olsa içinde herkesin bilip kabul ettiği bir çok doğru şeylerde bulunmaktadır.
İslamiyette bir çok tutarsızlık bulunmasına rağmen sadece miras konusunda yapılan hata bile yeterli olmalıydı. Ancak korku işin içine girdiği için, bazı şeyleri görmeme, kabullenmeme gibi hatlar yapabiliyoruz. Oysa katı bir biçimde sormak, korkmamak lazımdı, "Tanrı bu kadar basit bir hatayı nasıl yapar?" Yok hata aktaran da derseniz o zaman her tarafında hata olabileceği ihtimali çıkar.
Bu gün için Her şey değişkendir, kesin doğru sayılabilecek tek bir bilgi bile neredeyse yoktur. Matematikte ki doğru tanımı bile tarihte defalarca değişmiştir. Doğrunun tanımı iki nokta arasındaki en kısa yoldur, bunu ilk kullanan gemiciler olmuştur. Ancak Dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldıktan sonra, doğru tanımı uzaya taşınmaya başlanmış, ancak uzayında çekim gücü yüzünden ve işin içine zamanda girdiğinden bükük  olduğu anlaşılmıştır. Basit bir doğru tanımı bile defalarca değişmiştir. Bu gün kuantum mekaniği yüzünden bütün fizik kanunlarımız çöpe atılmak üzeredir. Kaldı ki kim bir yaratıcıyı ispat edebilmiştir, Einstein?, Stefan Hawking? tarihimiz boyunca bir sürü süper zeka gelip geçmiştir, tanrıya inananı çokken ispat edeni yoktur. Hayır vardır diyen çıkacağını zaten sanmıyorum, o zaman niye diğer dinler var demek gerekir.
Bu sebeplerle, bu gün itibariyle doğru saydıklarımız yarın tam tersi yanlış çıkabilir. Ben bu gün dinlerin yanlış olduğunu söylüyorsam, yarın bu fikrimi değiştirmeyeceğim anlamına gelmez. Kim bilir belki de en büyük savunucularından birisi bile olup çıkabilirim. Böyle düşünmek bana hiçbir şey kaybettirmeyeceği gibi, daha cesur bakmamı sağlayacaktır. Çünkü kendimi tamamen dinin dışına atmış ve dışarıdan daha net, daha tarafsız bakmış olacağım.
Bu yüzden psikolojik olarak dine inanmanın sebebini insanın içindeki korkulardandır demek bana çok ağır bir itham gibi gelmiyor. Psikolojiyi ve tarihi biraz incelerseniz bunu benim uydurmadığımı görebilirsiniz.
Şu var ki, inanç seviyeleri, korku miktarına bağlıdır diyebiliriz. Bu daha doğru bir tanım olabilir. İşte o zaman "herkesin ihtiyacı vardır ama korkakların daha çok ihtiyacı vardır" gibi bir sonuç çıkartabiliriz. Buna bende bir şey diyemem. Ancak unutulmamalıdır ki, ödül ve cezanın olduğu her yerde bir korku vardır. Korku deyince yanlış anlaşılmasın lütfen, az veya çok o ayrı konu, illa ateşin verdiği acıdan korkmayı kastetmiyorum. Birisinden geride kalma korkusu da olabilir bu. Beğenilmeme, takdir görmeme veya yüceltilmeme, onaylanmama  gibi bir sürü korku olabilir.

Böylesine önemli ve ağır konuların yazışarak çözülmesi ise bence en zor şey.

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mayıs 12, 2011, 11:44:24 ös
Yanıtla #219
  • Ziyaretçi

Konu din olunca insanlar illa konuyu yumuşatmak derdindeler. Adına din değilde, herhangi teori desek eleştirilerimizi daha farklı yapacağızdır.
Üstelik dinlerin şöyle bir handikapları var ki; tek bir hata bulduğunuzda tümünü reddetmeniz gerekir. Çünkü sonuçta yaratıcının sözü olarak beyan edilmektedir. Yaratıcının da bir hata yapması söz konusu olamayacağına göre o dini olduğu gibi çöpe atmak gerekir. Ancak şu var ki, dinlerin bütün savlarının yanlış olduğu söylenemez, nede olsa içinde herkesin bilip kabul ettiği bir çok doğru şeylerde bulunmaktadır.
İslamiyette bir çok tutarsızlık bulunmasına rağmen sadece miras konusunda yapılan hata bile yeterli olmalıydı. Ancak korku işin içine girdiği için, bazı şeyleri görmeme, kabullenmeme gibi hatlar yapabiliyoruz. Oysa katı bir biçimde sormak, korkmamak lazımdı, "Tanrı bu kadar basit bir hatayı nasıl yapar?" Yok hata aktaran da derseniz o zaman her tarafında hata olabileceği ihtimali çıkar.
Bu gün için Her şey değişkendir, kesin doğru sayılabilecek tek bir bilgi bile neredeyse yoktur. Matematikte ki doğru tanımı bile tarihte defalarca değişmiştir. Doğrunun tanımı iki nokta arasındaki en kısa yoldur, bunu ilk kullanan gemiciler olmuştur. Ancak Dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldıktan sonra, doğru tanımı uzaya taşınmaya başlanmış, ancak uzayında çekim gücü yüzünden ve işin içine zamanda girdiğinden bükük  olduğu anlaşılmıştır. Basit bir doğru tanımı bile defalarca değişmiştir. Bu gün kuantum mekaniği yüzünden bütün fizik kanunlarımız çöpe atılmak üzeredir. Kaldı ki kim bir yaratıcıyı ispat edebilmiştir, Einstein?, Stefan Hawking? tarihimiz boyunca bir sürü süper zeka gelip geçmiştir, tanrıya inananı çokken ispat edeni yoktur. Hayır vardır diyen çıkacağını zaten sanmıyorum, o zaman niye diğer dinler var demek gerekir.
Bu sebeplerle, bu gün itibariyle doğru saydıklarımız yarın tam tersi yanlış çıkabilir. Ben bu gün dinlerin yanlış olduğunu söylüyorsam, yarın bu fikrimi değiştirmeyeceğim anlamına gelmez. Kim bilir belki de en büyük savunucularından birisi bile olup çıkabilirim. Böyle düşünmek bana hiçbir şey kaybettirmeyeceği gibi, daha cesur bakmamı sağlayacaktır. Çünkü kendimi tamamen dinin dışına atmış ve dışarıdan daha net, daha tarafsız bakmış olacağım.
Bu yüzden psikolojik olarak dine inanmanın sebebini insanın içindeki korkulardandır demek bana çok ağır bir itham gibi gelmiyor. Psikolojiyi ve tarihi biraz incelerseniz bunu benim uydurmadığımı görebilirsiniz.
Şu var ki, inanç seviyeleri, korku miktarına bağlıdır diyebiliriz. Bu daha doğru bir tanım olabilir. İşte o zaman "herkesin ihtiyacı vardır ama korkakların daha çok ihtiyacı vardır" gibi bir sonuç çıkartabiliriz. Buna bende bir şey diyemem. Ancak unutulmamalıdır ki, ödül ve cezanın olduğu her yerde bir korku vardır. Korku deyince yanlış anlaşılmasın lütfen, az veya çok o ayrı konu, illa ateşin verdiği acıdan korkmayı kastetmiyorum. Birisinden geride kalma korkusu da olabilir bu. Beğenilmeme, takdir görmeme veya yüceltilmeme, onaylanmama  gibi bir sürü korku olabilir.

Böylesine önemli ve ağır konuların yazışarak çözülmesi ise bence en zor şey.

Saygılarımla...
Detaylı açıklamanız için teşekkür ederim, size sonuna kadar hak veriyorum; "Böylesine önemli ve ağır konuların yazışarak çözülmesi ise bence en zor şey." gerçekten yerinde bir tespit o yüzden konuyu devam ettirmeyeceğim. Bilimsel bir konu olmasının dışında metafiziği de fazlasıyla içine alan bir kavram olduğu için zaten "dediğim dedik" bir sonuca varılamaz. Kişinin kendinde biten bir konudur, dediğiniz gibi bugünkü düşüncelerimizin yarın değişmeyeceğinin garantisi de yoktur.
Bahsettiğiniz "korku" kavramıyla ilgili bir yanlış anlamam olmamıştı zaten, o konuda açıklamanız gayet yeterli. Sözünüzü yumuşatmak amacıyla yazmamıştım o cevabı,  istediğinizi yazmakta özgürsünüz. Sadece "cahillik" kısmına takıldığım için cevap yazmıştım.  Tekrardan bu açıklayıcı cevabınız için teşekkür ederim :)

Saygılarımla..


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
13767 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 29, 2011, 08:30:08 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
6911 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 03, 2008, 01:54:29 öö
Gönderen: Mozart
10 Yanıt
8385 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 27, 2008, 11:04:35 ös
Gönderen: Isis
2 Yanıt
16142 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 29, 2011, 11:48:57 ös
Gönderen: Masor1976
Fethullah Gülen

Başlatan oya « 1 2 » Islam

14 Yanıt
18692 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2011, 10:37:25 öö
Gönderen: Eser
17 Yanıt
10517 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 29, 2011, 01:15:33 ös
Gönderen: Prometheus
0 Yanıt
4105 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2012, 10:20:00 ös
Gönderen: Tij
1 Yanıt
11061 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2012, 12:47:54 ös
Gönderen: peacewings
2 Yanıt
3528 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2013, 10:32:59 ös
Gönderen: Tij
27 Yanıt
20062 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 03, 2015, 10:18:48 ös
Gönderen: ABCDEF