Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: SUMER'ler  (Okunma sayısı 16019 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 28, 2008, 11:42:43 ös
Yanıtla #10
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Sevil Hanim,

Anlayis ve seviyenizden dolayi tesekkur ederim. SUMER'ler konusunda nasil yardimci olabilirim size?

Sevgi ve Saygilarimla,
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Eylül 28, 2008, 11:43:28 ös
Yanıtla #11

sayın sevil
bilgiyi büyük b (B) ile yazınca (Bilgi) özel isim oluyor ve o da ben oluyorum...oyle olunca ustume alınıyorum.
bir ara sayın omnia tempus alit bu konuda bizleri duzeltiyor idi sanırım oda size bu konuda bir pM atar
sevgiyle

:) Pardon Sayin Bilgi; boyle bir kullanimda bulunmamin asil nedeni, tamamiyle Bilgi basta olmak uzere  ( :D yani Seni kastetmiyorum ) fazlasiyla onem ve deger verdigim bazi seyleri buyuk harfle baslatmam ona / onlara vermis oldugum Saygidan ibarettir.

Evet, az once dusuncemi mi okudunuz diyecem; aklimdan gecmedi degil yani:)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 28, 2008, 11:57:54 ös
Yanıtla #12

Sayin Sevil Hanim,

Anlayis ve seviyenizden dolayi tesekkur ederim. SUMER'ler konusunda nasil yardimci olabilirim size?

Sevgi ve Saygilarimla,

Hemen basliyorum Sayin Dino; ben de Bilgi alisverisinde bulundugunuz icin oncelikle Saygilarimla birlikte minnettarligimi da bildirmek istiyorum.

Sayin Dino; ogrenmek istedigim sudur ki, bu arada soyle bir aciklama yapma gereksinimini duydum: bazan bazi seylerin acikliga kavusturulmasi gerekiyordur ve tam o anda karsiniza cikar, tesaduf geregi dusundugum Konuyla alakali Bilgi sunmaniz munasebetiyle Size yoneldim. Lutfen herhangi bir yanlis anlasilma soz konusu olmasin.. seklindeki aciklamami yaptiktan sonra sorularimi rahatlikla sunabilirim.

Biliyoruz ki Insanligin Medeniyet / Uygarlik seviyesinin gerek bugunku duruma gelinmesi gerekse de temelini olusturmasi baglaminda farkli cografyalarda farkli sekillerde her biri farkli yonlerden Uygarligin gelisimine ortak katkilariyla dahil olmuslardir.

Sumerlerin Mezopotamya cevresinde en az Misir Uygarligi gibi onemli derecede gelisim kaydetmistir. Sumerlerin Atalarini inceledigimizde degisik Toplumlardan ya da Irklardan zaman periyodu icersinde farkli kavimler adi altinda varliklarini devam ettirdiklerini gozlemliyoruz.

Sumerler ornek misali Uygarliklardan birini ele alarak sorumu musaadenizle su sekilde sekillendirmek istiyorum:

Sumer Uygarligi ve diger Uygarliklarin dogusu hatta ortaya cikisi ele alinirken farkli Irklari ve cografyalarda yer almis olmalari itibariyle Medeniyete farkli yonlerden Isik tutmus olmalari ile birlikte ilk olusumun temelinin bu sekilde atildigi yani bir sekilde suanki gunumuz Medeniyetinin temelinin degisik Uygarliklar tarafindan bir butun olarak olusturularak sekil aldigini saniyorum ki bircogumuz tarafindan bilinmektedir, ancak;

Sumerlerin yasadigimiz cografyada yer alinarak devam ettigini / ettirildigini hesaba alirsak gunumuze kadar etkilerinin bir sekilde ayni periyotta devam etmesi mumkun olamaz miydi? Cunku bilindigi uzere ortaya cikmis bir Kavim tarafindan Medeniyetin besigi konumuna getirenler zamanla eriyip yok olma dusuncesi burada aciga cikmiyor mu? Daha oz anlatimim itibariyle neden o donemdeki Uygarligin kuruculari zamana ve tarihsel akisa gore zamanla degiskenlige maruz tutulup / deforme olabiliyorlar? Aslini gunumuze kadar neden koruyamadilar?

Ogrenmek istedigim ilk sorum buydu.

Saygi ve Sevgilerimle,   

Bu arada Insaligin Gelisimini saglamak amaciyla Uygarliklarin dogusu ve ortaya cikmasi itibariyle secilmis Irklar tarafindan mi olusturulmaya calisilmistir? Yani bir tur tohum ekme gibi dusunulebilinir mi? => Atilmis olan tohumlarin buyuyup gelismesi misali,

Cunku Misir Uygarligini ele aldigimizda ise Ozel Varliklari karsimizda buluyoruz. Insan olmayan ama farkli Yaratiklar ve bunlar da bir sure sonra aniden ortadan kayboluyorlar (!)

Birseyleri derinine arastirmak isterken bunlari da sorgulamadan edemedim Sayin Dino; umarim beni anlayisla karsilarsiniz.
« Son Düzenleme: Eylül 29, 2008, 12:12:23 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 29, 2008, 12:14:52 öö
Yanıtla #13

Bu arada Sizden gelecek yanita gore sorum sekillenecektir Sayin Dino; umarim bana bu konuda yardimci olursunuz :(

Saygi ve Sevgilerimle,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 29, 2008, 01:28:02 öö
Yanıtla #14
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Sevil Hanim,

Soruya oyle bir hal vermissiniz ki gecenin bu saatinde icinden cikamadim inanin. Ama yarin ilk musait zamanimda okuyup once anlamaya, sonra da bilgi cercevem icinde yanitlamaya, daha dogrusu bence dogru olani sizinle paylasmaya calisacagim.

Sevgi ve Saygilarimla, 
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Eylül 29, 2008, 11:55:55 öö
Yanıtla #15


 daha dogrusu bence dogru olani sizinle paylasmaya calisacagim.


Mutlaka, katiliyorum. Uygun zamaninizda 'yanitinizi' bekliyor olacam.

Sevgiler, Saygilar.
« Son Düzenleme: Eylül 29, 2008, 11:59:05 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 29, 2008, 03:08:51 ös
Yanıtla #16
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Sevil Hanim,

Lutfen bana yardimci olun, inanin sorularinizin icinden cikamiyorum. Rica etsem, degerli yorumunuzu yapmadan direkt olarak sorunuzu sorar misiniz yalin bir vaziyette?

Sevgi ve Saygilarimla,
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Eylül 29, 2008, 03:14:38 ös
Yanıtla #17

Sayin Sevil Hanim,

Lutfen bana yardimci olun, inanin sorularinizin icinden cikamiyorum. Rica etsem, degerli yorumunuzu yapmadan direkt olarak sorunuzu sorar misiniz yalin bir vaziyette?

Sevgi ve Saygilarimla,

Hmm, anlasildi. Sanirim bir hata yaptim. Ozur dilerim. Ben sanmistim ki, sorularimi ayrintili sorarsam daha anlasilir ve aciklayici olacagimi dusunmustum. Lutfen beni mazur gorun..Pekala oyleyse sorumu toparlayarak su sekilde sorayim, musaadenizle;

Sumerlerin bilinen bir Uygarligi ortaya cikardiklarina gore gelismis bir Irk olduklari konusunda hemfikir oldugumuzu saniyorum ancak ben de diyorum ki neden aslina bagimli kalmayip zaman icersinde degisik kosullara ve cofrafik etkenlere bagimli kilinarak bir degisime / bir tur deformeye maruz tutulmustur?

:) 
« Son Düzenleme: Eylül 29, 2008, 03:17:16 ös Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 29, 2008, 03:47:55 ös
Yanıtla #18
  • Ziyaretçi

Bende sümerlerle ilgili bir kitap okumuştum, kitabın ismi Babil yazarını hatırlamıyorum Babili anlatırken o tarihi M.ö 4000 lerden başlatmıştı.Söylemeyi unuttum kitabın yazarı yabancı.Babili ele geçiren Sümer,Akad,Asur imparatorluğuna hakim olmasıydı yani bizim Bağdat o kadar önemli bir yer.Fakat Sümerler ve Asurlar Aramice dili altında kendi kimlik yapılarını koruyamıyorlardı ve inanışlarını kendilerine alıyorlardı.Az sayıda olmalarına rağmen Aramice etkin bir dil oluyordu.Bu çok ilginç kral hangi imparatorluktan çıkarsa çıksın devlet Aramice konuşuyor.

Aynı zamanda Hz.Musa'nın sudan gelme oğul hikayesi bir kralla özleştirilmişti yani o zamanlardan beri böyle bir hikaye var.Kral, Musa peygamberden önce yaşıyor ama hikayeler örtüşüyor.Bu da ilgimi çekmişti.

Sonra çok fazla savaş vardı Tarih kitabı mı okudum yoksa aksiyon bir roman anlayamadım.İnsanlar işte.Bir saniye kitabı buldum Adı BABİL yazarı JOAN QATES Arkadaş Yayınevi

Saygılarımla...


Eylül 29, 2008, 05:20:11 ös
Yanıtla #19
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Sevil Hanim,

Ozur dilenecek birsey gormuyorum ben, rica ederim.

Oncelikle sunu soylemeliyim; Sumer'ler bir uygarligi ortaya cikartmamislardir, Sumer'ler basli basina bir uygarliktir. Ayrica, "gelismis bir ırk" tabiri yerine "gelismis bir uygarlik" dersek daha dogru olacaktir.

Sorunuzu su sekilde anladim, Sumer'ler neden zaman icinde bir degisim gecirmislerdir? Eger dogruysa, sorunun bir anlami olmadigini dusunuyorum. Zira cevap acik ve sarih, her toplum zaman icinde degisir, gelisir ve yokolur. Sanirim yanlis anliyorum sizi.

Dunya uzerinde neredeyse tum uygarliklar ilginc bir sekilde ortaya cikmis, zamanlarinin otesinde bir takim gelisimler gostermis ve anlasilmaz bir bicimde birdenbire yokolmuslardir. Tabii ki bu yokoluslar uzerine tarih bilimciler bir cok yorumlar getirmislerdir. Kimileri belki de haklidir. Hep bir tur tufanlardan bahsedilir, bunlar yazitlara da yansiyarak gunumuze kadar gelmislerdir.

Oncelikle, her kadim uygarlik gibi Sumer'lerde de cok cesitli "giz"ler mevcuttur. M.O. 3. bin yilin bitiminde, buyuk Sumer uygarligi beklenmedik bir bitis yasadi. Arkeologlarca kesfedilen çok sayidaki matem metinlerinde bu ani yok olustan duyulan huzun dile getiriliyordu. Metinlerde, batidan (Akdeniz yonunden) esen Kotu Ruzgar’in getirdigi felaketten soz ediliyordu. Bu, insanlara, hayvanlara ve bitkilere, kisacasi yasayan her varliga aci verici bir yok olusu getirmis; sulari zehirlemisti.

Sumer’de yaklasik M.O. 3800 dolaylarinda ortaya cikan ve son hanedan olan Uçuncu Ur Hanedani sirasinda benzersiz doruklara erisen uygarligin M.O. 3. binyilin sonlarina dogru yok olmasi, bilinen ve belgelenen bir olgudur. Ayni sekilde, bu yok olusun ani olmasi da bilinmektedir. Bilim adamlarinin henuz yanitini bulamadiklari seyse sudur: Buna ne, nasil sebep oldu?

1999 ile birlikte, Yakin Dogu’da Sumer ve Akad’in çokusunu inceleyen arkeologlar ve bilim adamlari, ayni sekilde ani oldugu anlasilan bir iklim degisikligiyle ilgili bulgulara ulastilar. Aciklanamayan kuraklik, ruzgarla tasinan toz firtinalari ve radyokarbon olcumleriyle yapilan calismalardan sonra, elde ettikleri bulgunun 4025 yil once yasandigini belirtti arastirmacilar (+- 125 yil yanilmayla.)

"The Wars Of Gods and Men"  adli yapitinda Zecharia Sitchin, arastirmacilarin “Erra Epos” adiyla bildigi uzunca bir metinde bu ani yok olusla ilgili yaniti buldu: Bir dizi olaylar zinciri sonunda Anunnaki (“Goklerden Yeryuzune Inenler”) klanlari arasindaki surtusme, sonunda onlari “Dehset Silahlari” kullanmaya itmisti. Erra Epos’ta ve diger metinlerde yapilan tanimlamalardan yola cikan Zecharia Sitchin, “Dehset Silahlari”nin nukleer silahlar oldugu sonucuna vardi. O zamanlar Sina Yarimadasi’nda (ve Sodom ile Gomorrah gibi “gunahkar” sehirlerde) bulunan uzay ussunu yok etmek icin kullanilan nukleer bulut, sonra ruzgarla birlikte doguya tasinmis ve "Iki Irmak Arasindaki Ulke" (Mezopotamya) icinde yer alan Sumer ve Akat Imparatorluklarina ait sehirlerin felaketine yol acmisti. Dunyada nukleer silahlarin ilk kez 1940’larin Hiroshima’sinda degil, binlerce yil evvel Yakin Dogu’da kullanildigini iddia eden Sitchin, ayrica bu savasin tarihini de net olarak belirtmisti: Isa’dan önce 2024.

Hem eski hem de yeni dunyada uygarliklarin yukselis ve dususlerine neden olan bu ve benzeri iklim-degisimleriyle ilgili çalismalar, Science dergisinin 27 Nisan 2001 sayisinda yer alan buyuk bir arastirmada bir araya getirildi. Lamont Doherty Yer Rasathanesi’nden Peter B. De Menocal’in hazirladigi yaziyla sunulan calisma, Tephra kalintilarina ayri bir hassasiyetle dikkat cekiyordu; bu minik kaya parcaciklarinin anlattiklari hikaye, soz konusu tarihin gunumuzden 4025 yil eski oldugunu dogruluyordu. Yani, çalisma 2001 yilinda yapildigina gore, belirlenen tarih M.O. 2024 olmaliydi: Tipki Zecharia Sitchin’in 1985’de yayimlanan kitabinda soyledigi gibi...

Bu son calismadaki Tephra kanitinin guvenilirligi, iki kez dikkat cekicidir. Bundan onceki calismalarda “ruzgarla tasinan toz firtinalari”ndan soz edilirken burada Tephra adinda bir maddeyle ilgili belirginlesme vardir. Nedir bu Tephra? Jeoloji ders kitaplarinda soyle yaziyor:

Bir volkan patladiginda, atmosfere kaya parcaciklari gibi birtakim maddeler puskurtur. Bu maddelere Tephra adi verilir.

Bu yanmis ve siyahlasmis kaya parçaciklari, volkanik kaynagin yakinlarina duserken; kul benzeri parcaciklar kilometrelerce ilerilere tasinabilir ve bir yildan fazla havada dolasabilirler.Sina Yarimadasi’nda uzay ussunun bir zamanlar bulundugu bolge, bugun bile yanmis ve siyahlanmis kaya parcalariyla kaplidir (fotograflar “The Wars Of Gods and Men” adli kitabin 105, 106 ve 107. sayfalarinda gorulebilir.) Ama Sitchin’in belirttigi gibi Sina Yarimadasi yakinlarinda HIÇ VOLKAN YOKTUR, OLMAMISTIR. Bolgede, ruzgarla tasinan toz meselesinin nedeni ve kaynagi, bir bilmece niteligini surdurmektedir.

Sina’daki siyahlasmis taslar ve Mezopotamya’ya ruzgarla tasinan afetlere iliskin tek aciklama, Erra Epos’taki antik metindir: Varolmayan bir volkanin patlamasi degil, M.O. 2024 yilinda kulanilan nukleer silahlar.

Bu anlatilanlar ciddi bir gizemdir, dogrulugu, mantikli olma durumu tartisilabilir elbette. Ve unutulmamalidir ki, Sumer'ler ile ilgili daha bir cok gizem bulunuyor. Bilenler bilirler, 12.Gezegen. Bunu da paylasiriz umarim.

Sevgi ve Saygilarimla,



Bakmak yetmez, gormek gerek...