Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: SUMER'ler  (Okunma sayısı 16034 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Eylül 29, 2008, 06:22:46 ös
Yanıtla #20

Sayin Dino; inanilmaz derece yardimci oldugunuz icin ( Sodom ile Gomorrah / 12. Gezegen- 2012 )   Minnettarligimi lutfen kabul ediniz.

Tesekkur ve Saygilarimla,

Bu arada baska soruya / sorulara gerek kalmadi :)
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Eylül 29, 2008, 06:39:04 ös
Yanıtla #21
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Rica ederim, ben sadece bilgimi paylastim.

Sevgi ve Saygilarimla,
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Eylül 29, 2008, 08:29:04 ös
Yanıtla #22
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Bende sümerlerle ilgili bir kitap okumuştum, kitabın ismi Babil yazarını hatırlamıyorum Babili anlatırken o tarihi M.ö 4000 lerden başlatmıştı.Söylemeyi unuttum kitabın yazarı yabancı.Babili ele geçiren Sümer,Akad,Asur imparatorluğuna hakim olmasıydı yani bizim Bağdat o kadar önemli bir yer.Fakat Sümerler ve Asurlar Aramice dili altında kendi kimlik yapılarını koruyamıyorlardı ve inanışlarını kendilerine alıyorlardı.Az sayıda olmalarına rağmen Aramice etkin bir dil oluyordu.Bu çok ilginç kral hangi imparatorluktan çıkarsa çıksın devlet Aramice konuşuyor.

Aynı zamanda Hz.Musa'nın sudan gelme oğul hikayesi bir kralla özleştirilmişti yani o zamanlardan beri böyle bir hikaye var.Kral, Musa peygamberden önce yaşıyor ama hikayeler örtüşüyor.Bu da ilgimi çekmişti.

Sonra çok fazla savaş vardı Tarih kitabı mı okudum yoksa aksiyon bir roman anlayamadım.İnsanlar işte.Bir saniye kitabı buldum Adı BABİL yazarı JOAN QATES Arkadaş Yayınevi

Saygılarımla...

Arkadaş Yayınevi'nin "Babil, Aztekler vs." gibi kitapları bence çok eğlenceli. O kitabı da okumuştum fakat aklımda çok fazla kalmadı. Çok ciddi tarih kitapları değiller fakat saçmalık dolu, roman tadında kitaplar da değiller benim kanaatimce.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Eylül 30, 2008, 07:08:53 ös
Yanıtla #23

Rica ederim, ben sadece bilgimi paylastim.

Sevgi ve Saygilarimla,

En azindan Bilgi'nin paylasildikca Deger kazandigini bilen Ender Insanlardan Biri oldugunuzu unutmamalisiniz Sayin Dİno;  cunku '' Bilgi Hayat Kurtarir. '' :) Bunu yasayarak ogrendim ve gordum.

Saygilar,

הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ekim 11, 2008, 02:19:41 öö
Yanıtla #24

Syn:Dino
paylaşımınız için teşekkürler, nacizane bir ek. Anadolu Kelimesi'nin kelime kökeninin, Anu'dan türediği belirtilir, araştırılma yapılması gereken bir konu gibi göründü bana, bu kelime hakkında kaynak ve bilgi verebilecek olan varsa, lütfen katılsın..

Saygılarımla.

Kaynak olarak  Samuel Noah Kramer ve Muazzez İlmiye Cıg' ın kitapları mevcuttur.
Zecharia Sitchin'in eserleri yogun bir calısma ve degerli bilgiler icersede akademik olmaktan uzak iddialar tasıması nedeniyle bilimsel kaynak olarak gostermek zordur.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Ekim 11, 2008, 02:22:12 öö Gönderen: Fraternis »


Ekim 11, 2008, 05:35:21 öö
Yanıtla #25

12. Gezegen konusu cok ilgi cekici Maya-Aztek-İnka ve Sumer-Babil-Mısır-Hind-Cin-Turk kaynaklarının icinde buna iliskin veriler oldugu soyleniyor. Yine Santorini adasındaki Thera yanardagının patlaması sonucu cok genis caplı ozellikle Dogu Akdeniz cografyasında ve halkların ustunde felaket etkileri yarattıgı anlatılıyor. Volkan puskuruklerinin gokyuzunu karabulutlar, yanan taslar ve zehirli gazlar ile buna eklenen dev tsunamilerin bolgeyi yasanmaz hale getirdiklerini ve tum bu felaketleri tetikleyenin Ni.Bu.Ru-Marduk adlı Tanrı-Gezegen efsanevi bir nedeni oldugu dusunceleri var. Bunların ne kadarı gercek bilmiyorum ancak anlatılana gore bu bir dongu ve Niburu-Marduk efsanevi gezegen 3661 yılda bir Dunya'ya etki edecek kadar yakın geciyor denilmektedir. Zecharia Sitchin'in ifadesiyle Annunnaki (Tanrı Ogulları-Dusmus Melekler) bu gezegende yasarken Dunyalı insanların disileriyle temas etmis bu Dunya'ya yerlesip soylarını surdurmuslerdir denmektedir. Ondan etkilenen pekcok yazar Tanrıların Arabaları - Marduk'la Randevu turu kitaplarına ilham bulmuslardır. Zecharia Sitchin tezlerini 30 yıla yakın eski tablet ve metinlerde Tevrat'ta gecen hikayelerin tarihte bir yerlerde yazılmıs olması ile onu dogrulayacak yeni bir dayanak bulma cabasıyla yazılmıs eserlerinde anlatmıstır.
« Son Düzenleme: Ekim 11, 2008, 05:38:44 öö Gönderen: Fraternis »


Ekim 12, 2008, 02:31:07 öö
Yanıtla #26
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 353
  • Cinsiyet: Bay

Sayin Fraternis,

Zecharia Sitchin, dediginiz gibi, 30 senelik bir arasitirmadan sonra "12.Gezegen" adli kitabini yazmistir. Kitabin konusuna ait de bir cok bilimsel dergide makaleleri mevcuttur. Iddialari oldukca ilginc ve akla yatkin olmamakla beraber neredeyse tumu bilimsel verilere dayalidir ki esas dusunulmesi gereken nokta da budur. Hayali olarak yazmamistir kitap ve makalelerini, tabletler, yazitlar, magara resimleri vs. ile desteklemistir tezlerini. 2001 senesinde,  adini simdi animsayamayacagim bilimsel bir dergide yayimlanan makalesini dikkatlerinize sunuyorum. Ancak sunu da eklemeliyim ki makale daha anlasilir bir hal alsin; Sitchin'in 12.Gezegen adli kitabindaki iddialari kabaca sunlardir:

Insanoglu, henuz elini kullanamadigi, su birikintilerinden agzini kullanarak su ictigi, ne bulsa yedigi ve adem kemigi henuz olusmamis bir varlikken, NIBIRU gezegeninden (12.Gezegen) gelen NEFILIM'ler dunyaya inmis ve bakir, demir, altin gibi madenleri cikartmak icin insani kullanmislardir. Fakat o zamanki insanin evrimlesmesi gerektigine karar vermisler ve evrimlestirmislerdir. Hatta kendi disi varliklari ile insani ciftlestirmisler ve yeni bir nesil yaratmislardir. Bu konuda bir Sumer metni soyle der:

Insanoglu yaratildiginda
Ekmek yemeyi bilmiyorlardi
Giysiler giymeyi bilmiyorlardi
Bitkileri koyunlar gibi agizlariyla yerler
Suyu bir cukurdan icerlerdi.

Zecharia Sitchin'in asagidaki makalesini, yukaridaki temaya gore okuyup yorumlarsaniz daha iyi bir fikir verecektir.

Modern insanin, homo sapiens’in prototipi olan Adem, "kimin suretinde" yaratildi? Kutsal Kitap, Elohim’in "Adem’i kendi suretimizde ve gorunusumuzde yaratalim" dedigini belirtir. Ama eger insanin sahip oldugu muamma genler konusunda simdilik de olsa bir aciklama kabul edilecekse, insanin genetik kodunun cozuldugu aciklamasi yapildigi siralarda, Subat ortalarinda belirtildigi gibi, marifetin bir grup bakteride oldugu uzerinde karar kilindi!
Insan genetik yapisinin simdiye dek sanildigi gibi 100.000 ila 140.000 arasi degil, yalnizca 30.000 dolayinda, yani basit bir meyve sineginden iki kat fazla ya da bir solucanin yuzde elli fazlasi gene sahip oldugu aciklandiginda, bu buyuk bulus karsisinda medyanin ve bilimsel cevrelerin sectigi sifat "alcaltici" oldu. Gorkemli Hayat Agaci’nin zirvesinden ne buyuk bir dusustu bu!
Dahasi, insan genetik yapisinin pek de "essiz" olmadigi ortaya cikti. Sempanzeye yakinligimiz sanildigi gibi yuzde 95 degil, yuzde 99 dolayindaydi; fareyeyse, yuzde 70. Insan geni, diger omurgalilarda ve omurgasizlarda, bitkilerde, mantarlarda, hatta bakterilerde olandan fonksiyon acisindan hic de farkli degildi. Bulgular yalnizca dunyadaki yasam turlerinin hepsi icin tek bir ortak DNA kaynagi oldugunu ortaya koymakla kalmadilar, ayni zamanda bilim adamlarina, homo sapiens ile en ust asamasina varan evrim surecinin izlerini surme, daha basit organizmalardan daha kompleks olanlarinin ortaya cikmasi surecinin her asamasinda asagi olanin daha kompleks, yuksek yasam bicimine varacak genler yaratmasini anlama olanagi sagladilar.

Kafa karistirici bulus
Bilim adamlari, tam da bu noktada, insanin ve analiz edilmis diger canlilarin evrim kayitlarinin izlerini surerken bir bilmecenin ortasina dusuverdiler. Science dergisince "kafa karistirici bulus" olarak adlandirilan bu muamma suydu: Insan genetik yapisinda bulunan 223 genin, genetik evrim agacinda bulunmasi gereken evrimsel oncelleri yoktu!
Insan, nereden geldigi belli olmayan bu genleri nereden almisti acaba?
Bakteriden omurgasizlara (sozgelimi solucanlara, mantara, sineklere vb - yani genetik kodu desifre edilmis olanlara)ve ardindan omurgalilara (fare, sempanze) ve nihayet modern insana dogru uzanan evrimsel gelismede, bu 223 gen omugasiz asamada hicbir bicimde yoktu. Bu nedenle, bilim adamlari bu genlerin varligini aciklamak icin "gorece daha yakin bir donemde" (evrim sureci olculerine gore) "muhtemelen bir bakteriden yatay olarak transfer edildiklerini" ileri surduler.
Bir baska deyisle, evrim surecine gore yakin denebilecek bir zamanda modern insan, bu 223 geni asamali evrimle ya da Hayat Agaci’ndan dikey olarak degil, bir bakteriden yatay olarak almisti.

Sinirsiz farklilik
Simdi, ilk bakista bu 223 gen cok da onemli degilmis gibi gorunebilir. Oysa bir tek gen bile bireyler arasinda cok buyuk farkliliklara yol acabilirken, 223 gen bizim gibi canli turleri uzerinde sinirsiz etkilere sahiptir.
Insan genomu 3 milyar dolayinda nukleotidden (dunyadaki yasami saglayan dort nukleik asitin bas harfleri olan A-C-T-G harfleri) olusmustur. Bunlarin, yuzde birden biraz daha fazlasi, fonksiyonel genler olarak gruplanmistir (her gen, binlerce "harften" olusur.) Bir insanla bir diger insan arasindaki fark, DNA "alfabe"sindeki binlerce "harften" yalniz birisi kadardir. Insanla sempanze arasindaki farksa, genetik benzesmeye gore yuzde 1 dolayindadir ve 30.000 genin yuzde biri, 300 eder.
Yani, 223 gen, siz, ben ve bir sempanze arasindaki farkin ucte ikisinden fazladir!
Bu genlerin, icerdikleri protein acisindan, Public Consortium ekibince yapilan ve Nature dergisinde yayimlanan analizi gosterdi ki, yalnizca fizyolojik degil, psikiyatrik acidan da onemli proteinler iceriyorlardi. Dahasi, yalnizca DNA’nin mitokondri bolumunden kaynaklanan bazi cok onemli norolojik enzimlerden de bu genler sorumluydular: "Havva DNA’si", yani insanlarin yalnizca anne kanaliyla aldiklari ve geriye dogru bir tek "Havva"ya dek dayanan miras. Yalnizca bu bulgu bile, su bakteri transferi tezini supheyle bakilacak hale getiriyordu.

Sarsak bir teori
Bilim adamlari insan yararina bu denli onemli ve kompleks genlerin "gorece yakin bir zamanda" bir bakteri enfeksiyonuyla alindiguindan nasil bu kadar emin olabiliyorlar?
"Bu, guncel evrim teorisini izlemeyen bir sicramadir" diyor Steven Scherer, Baylor Tip Fakultesi’ndeki Insan Genomu Siralama Merkezi’nin direktoru.
"Yatay olarak transfer edilmis genlerin kaynagi olarak bakterileri gosteren biz degiliz" diyor Nature dergisindeki roportajda. Ayrintili bir arastirmayi yoneten Public Consortium ekibi 113 genin (bu 223 gen icinden) omurgasizlarda bile gorunmemekle birlikte bakterilerde cok yaygin oldugunu buldu. Bu muamma genlerin aciga cikardigi proteinlerin analizi gosterdi ki, saptanabilen 35 taneden yalnizca 10 kadari omurgalilarda (baliktan inege dek yayilan genis bir yelpazede) gorulebiliyordu. Bu 35’in 25 tanesiyse, yalnizca insana ozguydu.
"Transferin bakteriden mi insana, insandan mi bakteriye dogru oldugu cok acik degil" diyor Washington Universitesi’nin Genom Siralama Merkezi’nin yardimci direktoru Robert Waterson, Science dergisine yaptigi aciklamada.
Iyi ama, eger insan bu genleri bakteriye verdiyse, o bunlari nereden aldi?

Anunnaki’nin (Nefilim'lerin diger adi) rolu
Benim kitaplarimi okumus olanlar su anda gulumsuyorlardir, cunku onlar yaniti biliyorlar. Biliyorlar ki Adem’in yaratilisiyla ilgili Kutsal Kitap ayetleri, cok daha detayli aciklamalar iceren, kil tabletlere yazilmis Sumerce ve Akatca metinlerin yalnizca ozetlenmis versiyonlaridir ve Genesis’teki (Tekvin/Yaratilis) "Elohim" rolu, Anunnaki tarafindan ustlenilmistir - yani, "Goklerden Dunyaya Gelenler" tarafindan. "12th Planet" ile basladigim ve "Genesis Revisited", "Cosmic Code" ile detaylarina girdigim gibi, Anunnaki dunyaya Nibiru gezegeninden 450.000 yil kadar once geldi. Bizim gunes sistemimize ait ama yorungesini 3600 yilda tamamlayan bir gezegendi bu. Buraya atmosferlerini korumak icin gerekli olan altini almaya geldiler. Altin cikarma faaliyetinden yorulduklari ve enerjilerini tukettikleri bir anda, seflerinden bilim adami Enki, ilkel isciler uretmek icin genetik bilgilerini ortaya koymayi onerdi. Diger Anunnaki liderleri sordu: Yeni bir varligi nasil yaratacaksin?
"Ihtiyac duydugumuz varlik zaten var, butun yapmamiz gereken, uzerine kendi isaretimizi koymak."
Bundan 300.000 yil kadar oncesiydi.
Aklindaki cozum, varolan hominid’i, birkac Anunnaki geni ekleyerek genetik olarak gelistirmekti ve bu yaratik evrim surecini yasiyordu dunya uzerinde. Bundan 450.000 yil once uzayda yolculuk yapabilen Anunnaki’nin, su an bizim ancak kiyisina yaklasabildigimiz genetik bilgisine o zaman sahip oldugu yalnizca eski metinlerde degil, DNA’yi gosteren ikili sarmalin birbirine sarmalanmis cift yilan olarak gosterildigi cizimlerde de (saglik ve tip simgesi) son derece aciktir.
Anunnaki liderleri projeyi kabul ettiginde (Kutsal Kitap’taki "Adem’i yaratalim" ayeti) Enki, Anunnaki’nin Tip Bilimleri Yoneticisi Ninhursag’in da yardimiyla bir genetik muhendislik projesi uzerinde calisti ve varolan ilkel hominide bir miktar Anunnaki geni aktardi.
Oldukca uzun suren deneme yanilma sureclerinin sonunda, eski metinlerde belirtildigi gibi, "kusursuz model" gelistirildi. Ninhursag haykirdi: "Ellerimle yaptim onu!" Bu sahne, eski silindir muhurler uzerinde de cizilidir.
Iste bu ekstra genlere nasil sahip oldugumuzla ilgili benim aciklamam bu. Adem ve Havva, Anunnaki’nin suretinde bicimlendirildi, bir bakterinin degil.

Son derece onemli bir mesele
Daha derin bilimsel arastirmalar, hicbir kuskuya yer birakmayacak bicimde bu ekstra genlerin kaynaginin gercekten bir bakteri oldugunu ve yatay transferin insandan bakteriye degil bakteriden insana dogru gectigini kanitlamadikca, tek secenegimiz, binlerce yil once yazilan Sumer metinlerinin onerdigi cozumu kabul etmektir. O zamana dek, bu muamma 223 yabanci gen bir alternatif olarak kalacak ve Anunnaki’nin dunya uzerinde gerceklestirdigi genetik ustaligin kaniti olacaktir.

Basinizi agritmadigimi umarim,

Sevgi ve Saygilarimla,
Bakmak yetmez, gormek gerek...


Ekim 12, 2008, 03:05:50 öö
Yanıtla #27
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 562
  • Cinsiyet: Bay

Çok güzel bir paylaşım gerçekten. Yine de ben Zecharia Sitchin konusunda şüpheliyim. Çünkü söylediği pek çok şeyi doğrulayabilecek ya da bu konularda yorum yapabilecek bir bilgim yok. Kutsal kitaplar, yazmalar konularından bahsederken kişisel ilgim sebebiyle de çok meraklanıyorum fakat kendisi bilimsel açıdan da doğrulanabilir mi, hiç bir fikrim yok. Bu sebepten benim için kendisi şu an iyi bir yazar sadece.
Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo


Ekim 12, 2008, 01:06:12 ös
Yanıtla #28

Zecharia Sitchin'in projesinin temeli Tevrat'ı dogrulamak ise ''Annunnaki-Nefilim'' yani Marduk-Ni.Bu.Ru!da ikamet eden insan otesi varlıklar var ise ve bu varlıklardan Tevrat'ta ''Elohim'' (Tanrılar)'dan bahsediliyor ve bilinen ''tek tanrı dinleri tezi cürütülüyor. Bu nedenle ne ortodoks tarih anlayısı ne de ortodoks din cevreleri bu iddiaları ne kadar belge ve kanıt bulunsa da kabul etmeyecektir. NASA 12. gezegene dair bulguları saptar ve kamuoyuna acıklar ise belki biraz daha acıktan tartısılabilinecek seviyeye gelir.

Sumerler bir cok tanımı modern bilimin oncusu kabul edilen Yunan düsünürlerinden once yapmıstır. Thales '' her seyin temeli sudan gelir '' , cisimler uzay denilen karanlıkta asılı durur gibi kurallar koymustur. Bu bilimselligin ilk orneklerinden olmasına ragmen kavramlarını Sumer'in Ab-Zu mitosundan almıstır. Ab-Zu karanlık ve aydınlık suları ifade eder. Karanlık sular uzayı, aydınlık yer suları ise hayatı anlatmaktadır. Thales'in yaptıgı yeni bir ifade yontemiyle Ab-Zu mitosunu Metaryalist olarak acıklama ve yeniden tanımlama yolunu secmesidir.
Gılgamıs Destanı gibi bircok mitos icinde gercek veya gercege yakın olaylar ve tanımlar barındırmaktadır.Oyle gorunuyorki Zecharia Sitchin, bu kavramları acıklamaya cabalıyor.
Guzel olan bizlere tartısma olanagı saglaması.


Ekim 12, 2008, 01:11:38 ös
Yanıtla #29

Sayin Fraternis,

Basinizi agritmadigimi umarim,


Ilk defa haddimi asarak araya girme curretkarligini gosteriyorum, affedersiniz ama Sayin Dino; bu denli ayrintili ve bir o kadar da Degerli bir Paylasim sergilemenizden benim de kendi payima faydalanabilmemi sagladiginiz icin, Bas agritma degil de, '' Basimizin ustunde yeriniz var'' diyorum.   

Saygi ve Sevgilerimle,
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.