Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Özde Ermeni Katliami  (Okunma sayısı 30986 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 10, 2007, 02:10:46 ös
Yanıtla #50
  • Ziyaretçi

Alıntı
"böyle bir yaklaşımla işi çözemeyiz bence, çünkü siz bu ifadeyi kullandığınızda karşı taraftaki kişinin eline çok güçlü bir koz geçer ve şu soruyu sorar "hitler'de 6 milyon yahudiyi katletti, bunun bir soykırım olduğundan kimsenin şüphesi yok... sizin yaklaşımınızla yahudi soyu devam etmemeliydi. ozaman siz holokostuda mı görmezden geleceksiniz?"

SOYKIRIM  değil, sonuçta 1915'te gerçekleşen bir tehcir uygulaması var, bunun haklı gerekçeleri de mevcut, ancak o uygulamada ermenilere karşı girişilen lokal rinç girişimleri ve tehcir sebebiyle ermenilerde zayiat söz konusu... bunu kabul edelim..."


Sayın Skull yanlışınız var bugün soykırım çok yanlış anlamlarda kullanılıyor. Tabiki soykırıma uğrayan kişilerin soyları devam etmez. Bu toplu bir katliam demektir. Elbette tehcir sebebiyle ermenilerde zaiyatlar olmuştur. Lakin bu kabul edildiği dakikada ermeniler aha işte bize soykırım yapılmıştır diyeceklerdir. Ermenilerin Doğu Anadolu'da savaş ve göç sırasında kayıplar verdikleri doğrudur. Ancak bu kayıplar, Doğu Anadolu'da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği, ağır iklim koşulları ile tifüs gibi salgın hastalıklar nedeniyle meydana gelmiştir. Hiçbir şekilde kasıtlı ve planlı bir katliam söz konusu değildir.

Yer değiştirme uygulaması Ermeni çevreleri ve hasım devletlerce "Ermeni katliamı ve soykırımı" olarak adlandırılmış ve Türklere karşı büyük bir propaganda kampanyası başlatılmıştır. Oysa soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. Bu suç, direkt olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile işlenebilir.

Aslında Ermeniler, geçmişte hakimiyeti altında yaşadıkları devletlere ihanetlerinden dolayı bir çok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır. Sasaniler 379'larda 70.000 Ermeni’yi İran'a, Bizanslılar 1025'lerde Doğu Anadolu'daki 40.000 Ermeni'yi Sivas ve Kayseri'ye, Memluklar 1250'lerde 10.000 kadar Ermeni'yi Mısır'a, 1743'de İranlılar 24.000 Ermeni'yi İran içlerine ve 1777'de Kırım'ı işgal eden Ruslar bölgedeki binlerce Ermeni'yi steplere sürmüştür.

2 emekli Fransız generalin Le Monde’da yayınlanan itiraflarına göre; Fransızlar 1954-1962 yılları arasında Cezayir’de en az 1 milyon Cezayirliyi katletmiş, 1965-1966 yıllarında Endonezya ordusu bir milyon komünisti ve ailelerini öldürmüş, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya'da Kızıl Kmerler 1.7 milyon Kamboçyalı'yı katletmiş, 1994'de Ruanda'da 500.000 Tutsi, Hutular tarafından öldürülmüş ve nihayet 1991'den sonra Bosna-Hersek ile Kosova'da binlerce Müslüman Sırp vahşetine maruz kalmıştır.

Tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermeniler, bunların hiç birini gündeme getirmeden, sadece 1915'te Osmanlı devleti tarafından son derece haklı gerekçelerle yer değiştirmeye tabi tutulmalarını sözde soykırım adı ile sorun haline getirmeye çalışmaktadırlar. Bu tavır, maksatlı ve Türkiye'nin bütünlüğünü bozmaya yönelik politikaların bir ürünüdür. Bazı ülkelerin, Afrika ve Balkanlarda yaşanmakta olan gerçek anlamdaki soykırım hareketlerine seyirci kalarak, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ve yalanlarına destek vermeleri de bunun en açık göstergesidir.


Alıntı
luckeye her ne kadar kimsenin kültürünü adetini almamışız desede ben aynı fikri paylaşmıyorum. kültür-adet-görenek almak benimsemek onu bir potada eritmek aynı zamanda o ulusun büyük bir ulus olduğunun da göstergesi olduğuna inanıyorum. o kültürün içinde erimiyor diğerlerinin kültürünü kendi kültürü içerisinde bütünleştiriyor ve kendi malı haline getiriyor ki bu da başka bir bakış açısıyla büyüklük olsa gerektir.


Sayın Skull başka toplumların kültürünü-adet ve göreneklerini almak o ulusun büyük bir ulus olduğunu değil tam tersine bağımlı-küçük bir ulus olduğunun göstergesidir. Şuanki Türk kültürü çoğunluk olarak Ortadoğu Kültürü - Osmanlı Kültürü ve hafif batı kültürünün karışımı ile oluşmuştur. Birde ayrı bir olay var bugün Türkler genel olarak kültürüne fazlasıyla sahip çıkmadığı için Yunanlılar,Ermeniler vs. bizim yüzyıllardır süregelen birçok kültür hazinemizi sahiplenmiş bulunmaktadırlar. ve hepsinin kendilerinin olduğunu iddia etmektedirler. Örneğin Türk ve kürt kültürüde gayet farklıdır. Bugün kürtlerin kültürüde bazı kişiler tarafından Türk kültürü olarak görülmektedir, yanlıştır... Yıllarca Türkler bu sebepler yüzünden yanlış tanınmışlardır. Bu ülkede hertürlü bölücülük yapan çapulcu terör örgütüne her türlü desteği verip, demokrasi ve insan haklarından bahsetmek , ''şiddeti kınıyorum'' demek bu yalanları söylemek ve bizleri enayi zannedip, aptal yerine koymaya çalışmak ve yine Avrupa'da Türkiye'yi şikayet etmek söz konusu olunca ''ben kürdüm dilimizi konuşamıyoruz'' demek, ama cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile Avrupa ülkelerinden herhangi birinde(genelde devamlı olarak) SUÇ(özellikle kötü) işlediklerinde kürtlerin çoğuda ''ben Türküm Türkoyım abe'' demek üçkağıtçılığı kürtlerdedir. Yani bu gibi şeylerde Türkiye'yi Türk kültürüne tamamen yanlış tanıtmaktadır.

Örneğin geçen senede Van'ın Muradiye İlçesi'nde biri kadın 6 kürt kişi İsviçreli karı koca turistleri kaçırıp kocasının önünde karısına tecavüz etmişler. Vahşete karışanlar Şırnak'ta yakalandı.... ve İsviçre medyası bunu Türkler olarak yansıttı oysaki aynı İsviçre medyası o bölgeyi kürdistan(!) olarak gösteriyor. Bilmem anlatabildim mi?

Sevgiler, saygılar
« Son Düzenleme: Ağustos 10, 2007, 02:15:35 ös Gönderen: LEON COMANDANTE »


Ağustos 10, 2007, 02:17:21 ös
Yanıtla #51

Alıntı
Örneğin geçen senede Van'ın Muradiye İlçesi'nde biri kadın 6 kürt kişi İsviçreli karı koca turistleri kaçırıp kocasının önünde karısına tecavüz etmişler. Vahşete karışanlar Şırnak'ta yakalandı....

Bu haberi hatırlıyorum.Bu iğrenç mahluklar olaydan sonra hiçbirşey olmamış gibi gittikleri kahvede arkadaşlarına yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatırlarken jandarma tarafından yakalanmışlardı.Yazık gerçekten,insanlık adına yazık...
Omnia mors aequat


Ağustos 10, 2007, 02:25:44 ös
Yanıtla #52
  • Ziyaretçi

Evet maalesef gerçekten çok yazık Sayın Mistik ayrıca bu sadece herhangi 1 örnekti. İşin ilginç bir yanıda o bölgeyi kürdistan(!) olarak gösteren İsviçre medyası bu haberi medyada Türkler yaptı diye geçmiştir.


Ağustos 10, 2007, 03:15:54 ös
Yanıtla #53
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Soykırım suçu ilk kez 1944 yılında, Rafael Lempkin’nin bu tarihten on yıl önce “Axis Rule in Occupied Europe” adlı kitabında yaptığı bir öneriye dayandırılarak tanımlandı. Soykırım (Genocide) kelimesi, Yunanca ırk, ulus ya da soy anlamına gelen “genos” kelimesi ile Latince öldürme anlamında kullanılan “cide” son ekinin birleşmesiyle oluşmuş, iki ayrı dilden alınmış kelimelerle yapılan birleşik bir kelimedir. Bu kelime, 1945 Nuremberg Şartında açıkça bir suç olarak tanımlanmamasına karşın, kıdemli Nazi subayların duruşmasının iddianame ve açılış konuşması sırasında Nuremberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi huzurunda insanlık karşıtı bir suç olarak zikredildi. 2.Dünya Savasi'nin acilarini bizatihi yasayan Polonyali bir Yahudi kökenli ailenin çocugu olan Lemkin'in büyük çabalari  neticesinde, Soykirim kavrami Insanliga Karsi Suçlardan ayri bir suç olarak siniflandirilmis ve 11 Aralik 1946 yilinda BM Genel Kurulu'nun oy birligi ile kabul ettigi 96(I) sayili kararinda;
" Cinayet nasil birey olarak insanlarin yasam hakkinin (right to life) inkariysa, Soykirim da bütün bir insan grubunun varolus hakkinin (right of existence) inkaridir. Böylesine bir inkar insanligin tamir edilemeyecek sekilde vicdanini sarstigi gibi bu insan gruplarinin insanliga yaptigi kültürel ve diger katkilari en büyük bir biçimde zarara ugratir, ayrica ahlak kanunlari ile Birlesmis Milletlerin ruhuna ve amaçlarina tamamiyla aykiridir. Irksal, dinsel, siyasal ve diger gruplara karsi, bir bütün veya parça olarak islenmis pek çok soykirim örnekleri meydana gelmistir. Soykirim suçunun cezalandirilmasi uluslararasi bir önemdedir"
seklindeki sonuç bildirgesi ile, soykirim kavrami BM nezdinde kabul görmüstür.


Soykırım, bir grup insanın tamamını veya bir kısmını yok etmeyi amaçlayan birtakım eylemlerin her biridir, bu yok etme maksadı soykırımı diğer insanlık karşıtı suçlardan ayırır.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü’nün 6. maddesi, 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan soykırım suçunu yargılama yetkisini Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne vermiştir. Bu tanımlama uluslararası örf ve adet hukukunun bir parçası olarak kabul edilmiştir, bu nedenle Soykırım Sözleşmesini onaylamış olsun olmasın, tüm devletler için bağlayıcıdır. Ruanda ve Eski Yugoslavya için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemelerinin Statüleri de aynı tanımlamayı kullanmışlardır

hukuksal açıdan soyun devam edip etmemesinin bir önemi yoktur. önemli olan bir grup insanın (etniik, dinsel, dilsel özelliği sebebiyle) toptan veya kısmen yok edilmesi amacıdır. beş yasak eylem, -ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen ya da kısmen yok etmek kastıyla işlenirse- soykırım suçunu oluşturur:

- Bir grubun üyelerini öldürülmesi

- Bir grubun üyelerinin ciddi bedensel veya zihinsel zarara uğratılması

- Bir grubun yaşam koşullarının üyelerine fiziksel zarar verilmesi amacıyla bilerek zorlaştırılması

- Bir grup içinde yeni doğumların önlenmesi

- Bir grubun çocuklarının zorla başka bir gruba aktarılması

Soykırım suçuyla suçlanmak için kasaba veya köy gibi belirli bir toplumdaki bir grubun büyük bir kısmını o grubun kimliği nedeniyle yok etme amacını gütmek yeterlidir.



Ağustos 10, 2007, 03:25:42 ös
Yanıtla #54
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

5237 sayılı TCK'nun 76. maddesi hükmü de yukarıdakilere benzer bir tanımlamayla soykırımı suç olarak belirtmiştir;

"MADDE 76 - (1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım suçunu oluşturur:

a) Kasten öldürme.

b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.

c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.

d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.

e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.

(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsamında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümleri uygulanır.

(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur."

burada tamamen veya kısmen yok olması sonucunu doğuracak şartlarda yaşamaya mecbur kılmadan ne anlamamız gereklidir? Tehcir vakıasının kabul edilebilir gerekçeleri olsa bile kısmen dahi olsabir öldürme ve yaşama şartlarının zorlaştırılması durumu var  ki TTK başkanı"Bütün Anadolu'da tehcire uğrayan Ermenilerin net sayısı 438.758'dir. Vilayetlere göre rakamlar Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır. 382.148 kişi iskan bölgelerine varmıştır." diyor

bununla bir soykırım taraftarı olduğumun algılanmasını istemem. sonuçta bir tehcir hadisesi yaşanmıştır. sadece soykırımın bir soyun tüketilmesi demek olmadığını ifade etmek için bunları yazdım.

insanlığa karşı işlenmiş suçlar ile soykırım arasındaki farkı kısmen veya tamamen imha düşüncesi (manevi unsur) oluşturuyor


Ağustos 11, 2007, 12:37:48 ös
Yanıtla #55
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

güzel   bir açıklama


Aralık 27, 2008, 06:09:56 ös
Yanıtla #56
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Hatay'ın Ermeni köyü "Vakıflı", soykırım iddialarına tepkili

Türkiye'nin tek Ermeni Köyü olan Hatay'ın Samandağ İlçesi'ne bağlı Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartun, AB'nin siyasi amaçları için Ermeniler'i kullandığını belirterek, "300 yıldır burada yaşıyoruz, hiçbir baskı görmedik" dedi. 32 haneli Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartun, 300 yıldır aynı yerde yaşadıklarını belirterek, "Biz Türk vatandaşı olarak Ermeniyiz ama Türk Ermenisi'yiz. Her zaman memleketimiz için çalışıyoruz. Babalarımız da, dedelerimiz de Türkiye için çalışmıştı" diye konuştu. Hatay Devleti'nin 1939'da Türkiye'ye ilhakından sonra burada kaldıklarını anlatan Kartun, "Biz bu tarihten önce de buradaydık, hala buradayız. 300 sene öncesinden beri yani Osmanlı'dan beri buradayız. Vakıflı Köyü olarak Hatay içindeki Ermeniler olarak 1939'dan önce de ondan sonra da hiçbir sıkıntı görmedik. Arabı, Alevisi, Sünnisi ile kardeşçe yaşadık. Hatta içlerinde en rahat en güzel yaşanlardan biriyiz. Devletimiz hiç bir hizmetini aksatmadı, devleti bırakılım insanlardan hiç bir sıkıntı görmedik" ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği'nin siyasi amaçları için Ermeniler'i kullandığını ifade eden Kartun, "Ama bizi kullanamazlar, biz burada gayet rahatız. Avrupa'daki, Diaspora'daki Ermeniler kullanılıyor. Biz bunları kınıyoruz. Bu soykırım ve dayatmalar asılsızdır. Ben 43 yaşındayım, burada doğdum, burada askerliğimi yaptım hiç bir sıkıntı, dayatma görmedim. Bu tür şeyler boş. Soykırım iddialarını siyasi amaçlar nedeniyle ortaya atıyorlar" diye konuştu. Hükümetin yaptığı çağrıya Ermenistan'ın kulak vermesi gerektiğini de vurgulayan Kartun, "Son zamanlarda hükümetimiz, muhalefetle beraber iyi bir karar alıp Ermenistan'a çağrı yaptı. "Ermenistan'a gelin bu soykırım iddialarını bilim adamlarımız çözsün" dendi. Ben isterdim ki buna kulak versinler, bilim adamlarıyla bu işi halletsinler ama Ermenistan Hükümeti buna sıcak bakmıyor" dedi. Köyün yaşlılarından Boğos Kahyaoğlu da Türkiye'de her zaman kardeş gibi yaşadıklarını belirterek, "Biz Türkiye'de doğmuşuz, Türkiye'de büyümüşüz Türkiye'yi her zaman destekliyoruz. Hiçbir zaman soykırım ve baskı görmedik, hep birlikte yaşıyoruz ve kardeş gibiyiz" şeklinde konuştu.

Kaynak: http://www.dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=216355


Aralık 27, 2008, 09:24:12 ös
Yanıtla #57

Ey kuklacı oynat kuklalarını,oynat senin her sözüne inanan bedenleri !
Güneşin yarın doğacağına kanıt olarak bugüne kadar hep doğmuş olmasını gösteremeyiz ama o güneş her gün doğar !
Gerçek de güneş gibi doğacaktır üstümüze ve soykırım diye katliam diye çığrınanların yüzü aydınlıkta daha net görünecektir !
Bilgi , en kutsal güçtür !


Aralık 29, 2008, 12:41:25 öö
Yanıtla #58
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Tehcir kararı ile yaşanabileceklerin öngörülemediğini düşünüyorum. Kararın uygulaması sırasında kaç kişinin öldüğünü bilemeyeceğimiz gibi özellikle doğu ve güneydoğudaki  ermenilerin bir kısmının  saldırıya uğradığıda  bir gerçektir. Bu sayıya göç  koşullarından dolayı hayatını kaybedenler de eklendiğinde önemli sayıda can kaybı yaşanmıştır.

Ermenilere saldırıda bulunanların bir merkezden yönlendirildikleri ile ilgili bir bilgi olmamasıda oldukça önemlidir.

Sonuç olarak yaşananların SOYKIRIM olarak tanımlanmasına katılmıyorum. Katılmamakla beraber gerçeklerin ortaya çıkması  için  özgür bir ortamda enine boyuna tartışılması gerektiğine inanıyorum. Tümü olmasada Diaspora ermenilerinin bu konuya samimi yaklaşmadıklarıda açıkça ortadır. Sayın SkullG ninde belirttiği gibi ne yazık ki emperyalist güçlerin yardakçısı durumundadırlar.

Saygılarımla,
« Son Düzenleme: Aralık 29, 2008, 12:47:45 öö Gönderen: dogudan »


Ocak 03, 2012, 02:04:04 ös
Yanıtla #59
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 341
  • Cinsiyet: Bayan

Küçükken anneannemden bazı duyumlarım olurdu.Yunan harbinde göçler sırasında kendi duyumlarından  köylerde gebe türk kadınların karnından çocukların alındığından söz ederdi..Aklımda kalan ve hala unutamadığım emzikli annelerin meme uçlarının kesilerek tespih yapıldığıydı.Bunları bire bir yaşayan ve görenlerden duymuş.Özellikle kadınlara yapılan zulümler yüzünden korkusundan anneannem güzelliği belli olmaması için eli yüzü çamur ve tezek bulanmış şekilde dışarı çıkarmış...çocuk merakı işte..sorgulardım anneannemi ama fazla konuşmazdı. " yeter bu kadar,kafana alma böyleşeyleri,allah devlete bu topraklara zeval vermesin.Buranın suyunu ekmeğini yiyiyoruz işte" derdi.
Büyüklerimiz asla kürt ,ermeni şu bu deyip kinle büyütmezlerdi.
Sevgi ile kalın


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
5302 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 16, 2008, 06:25:12 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3486 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 27, 2009, 01:04:58 ös
Gönderen: asoraman
5 Yanıt
5627 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2011, 08:45:18 ös
Gönderen: Eser
31 Yanıt
14554 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 27, 2011, 03:54:38 ös
Gönderen: agnusdei
1 Yanıt
2889 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2012, 11:53:30 ös
Gönderen: NOSAM33
0 Yanıt
2042 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 16, 2013, 05:15:24 ös
Gönderen: Tij
2 Yanıt
3597 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 30, 2013, 01:28:29 ös
Gönderen: 418
4 Yanıt
3927 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 26, 2015, 03:19:06 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
1864 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2015, 02:37:34 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
1956 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 03, 2015, 02:41:24 ös
Gönderen: karahan