Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: peacewings - Eylül 08, 2012, 01:25:40 ös

Başlık: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: peacewings - Eylül 08, 2012, 01:25:40 ös
1778’de Lizbon’da deprem olduğunda bazı din adamları “Takdir-i İlahidir bu” (“Tanrı’nın takdiridir”) demişti.
Fransız düşünürü Voltaire onlara şu dizelerle cevap verdi:

“Bu kurban yığınını,
kanlar içinde yatan bu çocukları
gördüğünüzde şöyle diyecek misiniz:
‘Tanrı cezalandırdı.
Ölmeleri, suçlarının bedelidir.’
Bu çocuklar hangi suçu işlemiştir?”
Tartışmaya Fransız filozofu Jean Jacques Rousseau da katıldı ve Voltaire’e bir mektup yazarak dedi ki:
“Tanrı’nın iyiliğine inanmak gerek. İnsanın çektiği acılar, kendi hatalarının neticesidir.”

* * *
Bunlar yaklaşık 2,5 asır önce oldu.
Sonra medeniyet, epey yol katetti.
İnsan ihmaliyle oluşan felaketleri “Takdir-i İlahi” sayan zihniyet geriletildi.
Bunun aczin ifadesi olduğu, insanlığın baş edemediği afetler, çözemediği dertler karşısında bu bahaneye sığındığı, bunun da felaketi önlemeye değil, sadece acısını hafifletmeye yaradığı anlaşıldı.
İnsanlık, aklı ve ilmi keşfettikçe kul gafletinden kaynaklanan felaketleri dini referansla açıklamayı bıraktı.
İbret aldı. Tedbir aldı. Çare buldu.
Uygarlık böyle gelişti.
* * *

Sonra ne mi oldu?

Yüzyıllar sonra bir gece, Afyon’da 20 günlük 25 asker, 75 yıllık el bombalarını sayarken depo infilak etti.
25 genç beden paramparça oldu.
Bir bakan geldi.
“Kul yapımı” bu faciaya “Takdir-i İlahi” diyerek insanoğlunun 2,5 asırda katettiği yolu bir çırpıda geri çevirdi.
“Takdir-i İlahi”, canı yanan kulun, Allah’ın adaletine sığınışının ifadesidir. Maneviyat ihtiyacıdır, tevekkül hissidir. İnsanidir.
Ama bir devlet adamının açıklaması bu olamaz.
Voltaire’in dizeleriyle soralım bakana:
“Kanlar içinde yatan bu çocuklar, hangi suçu işlemiştir ki, İlahi takdir, böyle tecelli etmiştir?”
Pakistan’da sıkça olduğunu söylediğiniz şeyin, söz gelimi Finlandiya’da hiç görülmemesinin “ilahi” manası nedir?
20 günlük askere bomba taşıtmanın ilahiyatla ilgisi nedir?
İlgisi varsa niye ülkeyi Diyanet değil de Hükümet yönetmektedir?

* * *
Afyon faciasından bir kez daha öğrendiğimiz şudur:
Asıl mücadele, cehaletle medeniyet arasında...
Kendi tedbirsizliğini, basiretsizliğini, aczini, Allah’a havale edip koltuğa yapışan kafayla, felaketin nedenini sorgulayan, hesabını soran, çaresini arayan, bulamazsa koltuğunu bırakan kafa arasında...
Yani hurafe ile akıl arasında...
Genelkurmay Başkanı’nın, inceleme sonrası merakla bir açıklama bekleyen şehit ailelerine ve kamuoyuna söylediği lafa bakın:
“Konuşmayacağım. Her şey ortada...”
Oysa kazaya dair hiçbir şey bilinmiyor.
“Ortada olan” tek bir şey var:
O ne idüğü belirsiz bombaların şu günahsız delikanlıları paramparça etmesine de, bütün yaşananlara rağmen sizin hala o koltuklarda oturuyor olmanıza da, “Allah’ın takdiri” deyip geçemeyiz.
Mümin, Allah’ın iyiliğine, merhametine, hakkaniyetine inanır.
İnanması zor olan, sizinkisi...

8 Eylül 2012 / Milliyet / Can DÜNDAR
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: ceycet - Eylül 08, 2012, 03:32:35 ös
Daha da acısı...

Olaydan sonra Afyon'a gelen genel kurmay başkanına devletin valisi halı hediye etmiş.

Daha da acısı,genel kurmay başkanı hediyeyi kabul ederek,valiyle beraber objektiflere poz vermiş.

Daha da acısı,milletin butür olayları kanıksaması...
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: Tij - Eylül 08, 2012, 04:52:10 ös
Afyon'daki patlama neyi gösterdi?
 




Afyon'daki askeri cephanelikte yaşanan ve 25 askerin ölümüne neden olan patlamanın ardından beliren şüpheler gittikçe yayılıyor. Ancak daha önemlisi, yetkililerin üstünkörü açıklamaları ve son aylarda yaşanan ölümlerle birlikte, insan yaşamının ne kadar ucuzladığının görülmesi...
 
Afyonkarahisar'da bir askeri cephanelikte meydana gelen patlamada, ilk açıklamalara göre 25 asker yaşamını yitirdi. Patlamanın hemen ardından Valilik ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu tarafından yapılan açıklamalarda olayın "kaza" olduğu iddia edilmişti. Ancak Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen ilk bilgilerde, patlamanın "bilinmeyen bir nedenle" meydana geldiği söylenmişti.

Patlama hakkında sosyal ve basılı medyada bir dizi iddia da ortaya atıldı. Bunların arasındaki en önemli soru ise, mesai saatinin dışında cephanelikte nasıl bir işlemin yapıldığıydı. Ancak konunun esas önemli noktası, patlamanın "ihmal-kaza-ölüm" zinciri sonucunda ortaya çıkması halinde bile, insan hayatının ne kadar ucuzladığı.
 
'Ceset imha operasyonu'ndan sabotaja...
 Konuyla ilgili önemli bir iddia, tanınmayacak hale gelen cenazelerin aslında daha önceden hayatını kaybetmiş insanlara ait olduğuydu. Özellikle PKK kaynakları, bölgede yaşanan çatışmalarda ordu ve hükümetin asker kayıplarını bilerek az gösterdiğini iddia ediyor.

İddialardan bir başkası, yine PKK ile ilgili olarak bir "sabotaj"ın yapılmış olabileceği. Ancak olayın büyüklüğü göz önüne alındığı zaman, PKK'nin böyle bir eylemi yaptıktan sonra bağlantıların belirginleşmesi gerekirdi.

Bütün bunların yanında, medyada dile getirilen bir dizi soru cevap bekliyor. Saat 21 sularında 25 askerin, başlarında rütbeli bir subay olmadan ana cephanelikte ne tür bir işlem yaptıkları hala belirsizliğini koruyor. Konu hakkında televizyon kanallarına konuşan askeri kaynaklar, mesai saati dışında, çok az bir ışıkta yapılan bu faaliyetin en azından "tuhaf" olduğunu kabul etmiş durumdalar. Dahası, yapılan faaliyetle ilgili bir tutanak tutulup tutulmadığı, rütbeli subayların bu faaliyetten haberlerinin olup olmadığı da bilinmiyor. Patlamanın "kaza" olması durumunda bile, bu derecede tehlikeli bir işin en hafifinden güvencesiz koşullarda gerçekleştirilmesi komuta kademesinin ihmalini akıllara getiriyor.

Özel konuşmayınca her şey açığa çıktı mı?
 Patlamanın ardından Veysel Eroğlu, Vali İrfan Balkanlıoğlu ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in açıklamaları da dikkat çekti. Eroğlu, patlamanın kaza olduğunu belirtip bu tip patlamaların "Pakistan ve Hindistan'da da yaşandığını" söyleyerek olayı normalleştirmeye çalışırken, Vali Balkanlıoğlu ile Özel'in buluşması ve ardından gelen açıklamalar tepki çekti.

Örneğin NTV'ye konuşan Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Özel ile yaptıkları görüşmenin ardından, Genelkurmay Başkanı'nın gazete manşetlerine kızdığını söyledi. Vali İrfan Balkanlıoğlu'nun Necdet Özel'e görüşme sırasında hatıra olarak kilim ve satranç takımı hediye ettiği de öğrenildi.
 
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ise, konu hakkında konuşmamakta ısrar etti. "Konuşmayacağım. Hiçbir şey konuşmayacağım. Ortada her şey." diyen Özel, başında olduğu kurumun sorumluluğuna dair bir açıklama yapmaktan hala kaçınıyor.

'İhmal' ve 'kaza' sıradanlaştı
 Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yaşanan "ihmaller" ise artık sıradanlaşmış durumda. Şırnak'ın Uludere ilçesinde 21 Ağustos'ta meydana gelen trafik kazasında 10 asker yaşamını yitirmişti. Kaza esnasında ve sonrasında yaşananlarda ise "ihmal" iddialarının araştırılması hala bitmiş değil.

22 Temmuz'da Dağlıca'da yaşanan helikopter kazasında da 5 asker olay yerinde yaşamını yitirmiş, 1 yüzbaşı ise 1 ay sonra hayatını kaybetmişti.

Bunların yanı sıra, Suriye havasahasında düşürüldüğü iddia edilen Türk jeti ve hayatını kaybeden 2 pilot olayındaki tahkikat de tatmin edici bir sonuç vermedi. TSK ve Türk dışişleri tarafından dile getirilen birçok iddia ya Suriye tarafından yalanlandı, ya Türk yetkilileri kendi kendilerini yalanladılar ya da ABD kaynakları imalı açıklamalarla olayın gelişimindeki kuşkuları artırdılar.

Ayrıca 28 Aralık 2011 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesinde 34 yurttaşın askeri jetler tarafından bombalanmasının sorumluluğunu da kimse üstlenmiş değil. İstihbarat kaynağının ABD olduğu Wall Street Journal tarafından ortaya atılmış, Başbakan Erdoğan ise bu iddiaları reddetmişti. Genelkurmay Başkanlığı'nın ise konuya ilişkin suskunluğu devam ediyor.

(soL - Haber Merkezi)
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: Alşah - Eylül 08, 2012, 10:50:27 ös
       Sayın peacevings, güzel özetlemiş. Ufacık ama çok önemli bir noktayı atlamış. Patlamadan sonra açıklama yapan kim dersiniz ? Milli Savunma Bakanı mı?, Başbakan mı?, Genel Kurmay Başkanı mı ? yoksa Orman Bakanı mı ?. İnanamıyorum. Ne günlere kaldık.
       Bütün Şehitlerimizin ailelerine en samimi başsağlığı dileklerimi iletirken kendilerine sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 09, 2012, 12:23:28 öö
“Bu kurban yığınını,
kanlar içinde yatan bu çocukları
gördüğünüzde şöyle diyecek misiniz:
‘Tanrı cezalandırdı.
Ölmeleri, suçlarının bedelidir.’
Bu çocuklar hangi suçu işlemiştir?”
Tartışmaya Fransız filozofu Jean Jacques Rousseau da katıldı ve Voltaire’e bir mektup yazarak dedi ki:
“Tanrı’nın iyiliğine inanmak gerek. İnsanın çektiği acılar, kendi hatalarının neticesidir.”

Doğrusunu TANRI bilir ... Konuşmak ve yazmak gideni geri getirmiyor.Netice de Savaş zamanı ASKER, barış zamanı Rençber olan bir IRKIN evladıyız.  NE DEMEKSE ?  :-[
Saygılar; Ölenlerin önünde de SAYGI ile eğiliyorum . ALLAH onları CENNET in en güzel yerinde ağırlıyordur , Cennet ehillerince'de hizmetleri görülüyordur. İNŞALLAH ... :'(
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: peacewings - Eylül 09, 2012, 12:55:41 öö
Öncelikle yorum yapan arkadaşlara teşekkürlerimi sunarım. Sayın Alşah galiba yazının bana ait olduğunu sanmış. Oysaki hem başlıkta hem de yazının altında, yazının asıl sahibinin adı geçiyor: CAN DÜNDAR

Sayın NOSAM33'ün bir temennisi var. Şehitlerin cennette Allah tarafından iyi ağırlanması yönünde. Ben ölmenin ve öldürmenin, herhangi bir kazanç getirdiğini sananlardan değilim. Barış için uğraşan ve pasifist şekilde mücadele eden insanların, daha iyi, daha yüce insanlar olduğu kanısındayım. Zaten işin cennet kısmı, benim açımdan masalvari.

Cennet kavramı bu olayların çözümünde sıkıntı yaratıyor. Öyle bakanlar-milletvekilleri hatta başbakanlar çıkıyor ki... Resmen ölmeyi ve öldürmeyi kutsuyorlar. Şehitliğin çok güzel, çok iyi olduğunu dillendiriyorlar. Onlar açısından bu mantıklı olabilir. Zira hangimiz ölümü ve öldürmeyi bu kadar çok isteyebiliriz ki? Bizi o yola iteklemesi gereken bir şeyler lazım. Bunlar başında da din ve yapılan işin doğru olduğu kanısı geliyor. Her taraf, kendi açısından haklı ve kendi ölenleri şehit. Böyle olunca da çözüm oldukça uzaklaşıyor.

Doğrusunu eğrisini kim bilir bilmiyorum ama "biz" işini hep Allah'a yükleyen Türklerin şansı giderek azalıyor.

Güzelliklere, barışa, dostluğa, sevgiye temennilerimle. Umarım ki bir gün herkes silah tutmanın bir övünç kaynağı, insan öldürmenin yahut ölmenin bir ödül olmadığını anlar. Herkes anlar, herkes buna inanırsa işte o zaman barışın bayrağı da rüzgarda sevinçle dalgalanır.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 09, 2012, 01:52:07 öö
Sayın peacewings;


İlgiçtir ama yazdığın yazının altına imzamı gönül rahatlığı ile atarım .Tuhaf  olan nedir biliyormusun  yazmam gerekirse; bir inanan olarak benimde bazı zamanlar hele bu durum Masonlar org. sitesine üye olduktan sonra bende bazı değişiklikler de olmadı değil  bende DEİST inançlı olsam da ALLAH olgusunu sorgulamadığım olmuyor değil .Elbette körü körüne inanmanın saçmalığının ne kadar saçma olduğunun farkındayım ama ne yapabilirim ,aklımdan geçenleri burda yazsam inanıyorum uzun bir süre gözetim altında tutulurum .Bazı zaman bu toplumun ne kadar basit olduğunu düşünüyorum ama sonra bu fazla acımasız olduğuna kanaat getiriyorum.İçimizden aptal da çıkıyor,vatan haini de, aynı zaman da ülkesini seven vatanseverlerde çıkıyor. Takdir edersin ki  bu durum tüm toplumlarda da aşağı yukarı aynıdır . Neticeye gelirsek şimdiki bu felaketleri sorgulama şekli eskiye göre daha yüksek sesle oluyor bunda basının da büyük etkisi olması da etkili , özellikle de görsel basın'daki Haber yayını yapan TV ' ler bunda etkisi daha büyük oluyor sonuçta bizde toplum olarak EVRİM geçiriyoruz. Zamanla her TAŞ yerini bulup oturacak. İnanan içinde,İnanmayan için de bu Evrim gerçekleşecek .

Saygılar ...
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: Tij - Eylül 09, 2012, 09:15:52 ös
Arkadaslar,

sizce GATA"ya gidipte ölen askerlerin yakinlariyla görüsmek isteyen CHP"li milletvekilleri neden iceri alinmada veya görüstürülmediler?

Birileri birseylermi sakliyor bizden? Yoksa aileler bazi seylere ikna edilmeyemi calisiliyor?

Saygilar
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 09, 2012, 10:30:19 ös
Sayın Tij;
Daha açık lütfen olalım ; burdan  nereye varacağız bilinmiyeni bilmek bizimde hakkımız .

Saygılar .
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: Tij - Eylül 09, 2012, 10:34:05 ös
Sayin NOSAM33,

sizde her öküzün altinda bir buzagi aramayin lütfen. ;) ;) ;)

Ben sadece belkide ordaki insanlar tarafindan Meclise secilmis bu milletvekillerinin kendi secmenleriyle neden görüstürülmedigini merak ettim.
Hepsi bu.

Saygilar
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 10, 2012, 01:36:11 ös
Ben ararım arkadaşım ,sonuçta bu  ülke benim ve başka gidecek yerimde yok. O yüzden ne oluyorsa; bir vatandaş olarak bilme hakkım var. Bu durum Nişantaşı sokaklarında ellerinde MARKA laşmış çantalarla volta atmaya benzemiyor.

Neyse Televizyonlar kanallarında   seyrediliyor, Elitlerin yazı karşılama partisi vb. şimdi de Sonbaharı karşılama adı altında kendi dünyalarındaki insanlarla 3 MAYMUN' u oynamaya devam edecekler .ARTİST ruhlu insanlar, eskiden Mankenler yapardı bu Paparazi işini..
Anlayan anlar.

Saygılar
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: NOSAM33 - Eylül 10, 2012, 02:50:03 ös

Cumhuriyet/Ankara Bürosu- Afyonkarahisar’daki mühimmat deposunda yaşanan patlamayla ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle, “ocağına ihanet etmekle” suçlanan emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ten, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yanıt geldi. Solmaztürk, “Başbakan eleştirel her görüşü ‘ihanetle’ suçlamayı alışkanlık haline getirdi. Eleştiriyi hoşgörüyle karşılama toleransı sıfır. Hayal dünyasında yaşıyor” dedi.

Başbakan Erdoğan, önceki gün yaptığı konuşmada, “Birisi bir emekli generali getiriyor. Açıklamalar yapıyor. Vatandaş da işin gerçeği bu zannediyor. Bazı emekli askerler geldikleri ocağa ihanet ediyor. Bu ahlaki ve vicdani değil” değerlendirmesinde bulundu.



‘Alışkanlık haline getirdi’

Başbakan’ın sözlerinin hedefinde yer alan Tuğgeneral Solmaztürk, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Başbakan siyasi kararlarına aykırı veya eleştirel her görüşü ihanetle suçlamayı alışkanlık haline getirdi. Her türlü eleştiriyi hoşgörü ile karşılama toleransı sıfır. Herkesin kendisini alkışlamasını istiyor. Bu hiçbir siyasetçi için hoş değil. Başbakan için hiç hoş değil. Böyle devam ettiği sürece kendisine yakın insanların ona doğruları söyleme olanağı kalmıyor. Dolayısıyla herkes kendisine sadece onun hoşuna gidecek şeyleri söylüyor. Bu yüzden Sayın Başbakan bir hayal dünyasında yaşıyor. Gerçeklerden kopuk olarak yaşıyor. Ama bunu yaratan kendisidir. Yarattığı korku havası, çevresindekilerin ve en yakınlarının kendisine gerçekleri söylemesini engelliyor. Sayın Başbakan gerçeklerle yüzleşmeye hazır değil. Gerçeklerin ifade edilmesini kendisine hakaret olarak görüyor.”

 

‘25 senedir çözülemedi’

Solmaztürk, Afyonkarahisar’daki patlama sonrasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in bölgeye yaptığı inceleme ziyareti sırasında yaşanan “iletişim kazaları” ile ilgili olarak da şunları söyledi:

“Genelkurmay bunu hep yapıyor, yeni bir şey değil. Genelkurmay ilk basın toplantısını 1988 yılında yaptı. 25 sene geçti üzerinden. Genelkurmay, basın ve halkla ilişkilerini -halkla zaten ilişki yok da- istikrarlı, kontrollü, soğukkanlı, sağlam bir zemine oturtamadı. Artık dünya değişti. Şunu bunu suçlayarak bir yere varmak mümkün değil. Modern dünya bunları kaldırmıyor. Bugünün ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Dolayısıyla ihtiyaçlara cevap verecek basınla ilişkiler, halkla ilişkiler altyapısının oluşturulması ve profesyonel destek alınması lazım. Bu konu, Harp Okulu’ndan mezun olmuş, kıt’alarda görev yapmış ve hasbel kader iletişim daire başkanı olmuş kişilerle çözülecek işler değil. Bu çok ciddi bir alan. ABD’de bu konuda bakanlık kuruldu. NATO ordularında da bu konu böyle. Basın ve halkla ilişkiler konusu TSK’nin 1988’den beri bir esasa bağlayamadığı alanlardan biri. Aslında kolayca çözülecek bir şeyi neden çözmediklerini de anlayamıyorum. Bakın dünyanın demokraside örnek aldığımız ülkelerinde; İngiltere, Hollanda, Almanya, bunların hepsinde oturmuş, kurumsallaşmış, uzmanlaşmış bir basınla ilişkiler teşkilatı - personeli vardır. Bu en demokrat ülkelerde yapılıyorsa bizde niye yapılmasın. Yorumsuz gerçekleri paylaşmak başka bir şey, siyasi yorumlar yapmak başka bir şey. Genelkurmay anladığım kadarıyla şundan korkuyor. Ben gerçek bilgiyi, yorumsuz paylaşmaya kalkarsam ve basınla yüz yüze gelirsem, siyasi konular da gelecektir. Bundan kaçınamam. Ancak bundan kaçınmak daha çok zarar getiriyor.”
         


10 Eylül 2012


ALINTIDIR-YORUMSUZ

Saygılar...
Başlık: Ynt: Takdir-i İlahi? / Can Dündar
Gönderen: Alşah - Eylül 10, 2012, 11:28:02 ös
      Sayın peacevings,oabilir. Netice  beğendiğim ifadeler kullanılmış.
      Saygılar-sevgiler.