Sn. ADAM şu anda başka bir yazı dizisi altında, Osmanlı'da geleneksel Masonlukta kadınların Mason olamamalarını eleştiren ve bu konuda irdelemeler yapan, zannedersem 1921 tarihli dokümanları içeren güzel bir paylaşım yapmakta. Bu arada ben de geleneksel Masonlukta kadınların Mason olamama nedenlerini irdeleyeceğim kendi görüşlerimi paylaşmak istedim. Ama Sn. ADAM'ın yayınladığı o yazı dizisi altında bunu yapamam çünkü orada paylaşım yapabilmem için direk olarak bahsekonu Osmanlı dokümanlarının içerdiği bilgilere atıfta bulunarak, orada yazanlara cevap vermem gerekir. Osmanlı Türkçesiyle yazılmış olan ve çok zor anladığım (yer yer de hiç anlamadığım) bir metine cevap vermektense, halihazırda mevcut olan bu konu başlığı altında, genel bir tarzda görüşlerimi paylaşmak istedim.
Forumdaki bu konuda açılmış konu başlıklarına baktığımda, bazı gerekçelerin bölük pörçük olarak ele alındığı ama hepsinin bir arada bulunduğu bir konu başlığı olmadığını fark ettim. Bu nedenle kendimce eklemeler de yaparak bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. Bunu yaparken objektif bir çizgi izlemeye çalışacağım ve aşağıda "kadınların Masonluğa alınmamalarına dair gerekçeler" arasından çürütülebilir olduğunu düşündüklerimi bizzat kendim çürüteceğim. Yani kendi kendimle diyalektiğe gireceğim. Bu süreç sonunda çürütememiş olduklarım, kadınların Masonluğa alınmaması konusunda "benim açımdan" kabul edilebilir nedenler olarak kalacaklar.
Fakat şu konuda bir uyarı yapmama izin verin. Aşağıdaki gerekçelerden az sayıdaki bazıları Masonik açıdan geçerli olarak kabul edilebilmekle birlikte, birçoğu konuyu merak eden hariciler tarafından yakıştırılmış ve internet forumlarında, bloglarda ve bazı basılı iletişim ortamlarında dile getirilmiş gerekçelerdir. Geleneksel Masonlar tarafından böyle düşünüldüğü, bu gerekçelerin geleneksel Masonlar tarafından ortaya atıldığı asla düşünülmemelidir.
Ben kendimin de üyesi olduğum geleneksel Masonluk tarafından benimsenmiş olabilecek ve/veya hariciler tarafından bizlere atfedilen gerekçeleri iki ana başlığa ayırıyorum:
1. Mantığa Dayalı Gerekçelendirme
2. Gerekçelendirmeye Gerek Duymayan Açıklama
Şimdi bunları birer birer ele alalım.
I. Mantığa Dayalı Gerekçelendirme:1. Süleyman'ın Tapınağı ve Hiram Abiff efsanesinden yola çıkarak Masonlar kendileri için "dul kadının çocukları" ibaresini benimsemişlerdir. Süleyman'ın tapınağında çalışan kadın usta-kalfa-çırak olmamasından dolayı, "dul kadının çocukları" ==> "dul kadının oğulları" olarak algılanagelmiştir. Çünkü Hiram öldürüldükten sonra, onun yolundan giden yandaşlarının, Hiram'ın annesine sahip çıkıp, baktıkları ve Hiram'ın annesinin de, hepsi erkek olan bu kişileri Hiram'ın kardeşleri, dolayısıyla da kendi oğulları olarak kabul ettiği anlatılır. Bu nedenle tüm bu erkekler, Hiram'ın annesinin, yani dul kadının oğulları olarak kabul edilirler. Masonluk bu efsaneden feyz alması nedeniyle kadınları kabul etmez.
Karşı argüman: Yok.
2. Masonluk, operatif masonluğun devamıdır ve operatif masonluğun var olduğu zamanlardan beri kadınlar arasında taş/inşaat ustaları yoktur. Bu nedenle Masonluk kadınları bünyesine kabul etmez.
Karşı argüman: Tarih boyunca kadınların hiçbir zaman taş/inşaat ustaları olup olmadıklarını kesin olarak bilmenin olanağı yoktur. Az sayıda da olsa kadın taş ustalarına rastgelinmiş olabilir. Bunların arasında en meşhuru Sabina von Steinbach'dır (bkz.
http://en.wikipedia.org/wiki/Sabina_von_Steinbach). Her ne kadar böyle bir kişinin hiç yaşamadığına dair bazı söylentiler olsa da, yaşadığını söyleyenlerin sayısı da en az bir o kadardır. Sabina von Steinbach'ın, şu linkte irdelediğimiz Strazburg Katedrali'nin bir dönem baş mimarı olan Erwin von Steinbach'ın kızı olduğu ve babasının ölümünden sonra, başta heykeller olmak üzere birçok önemli kısmı kendisinin tamamladığı anlatılır ==>
http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=16393.0 3. Kadınlar yapıları gereği erdemli kişilerdir ve üst tekâmül seviyesine ermişlerdir. Doğurgan olan ve hayat veren onlardır. Onlar Masonların anneleridirler. Masonluğa girmelerine gerek yoktur.
Karşı argüman: Doğuştan erdemli kişi diye bir şey yoktur. Kişi yaşadığı süre içerisinde erdemlerini kendisi oluşturur. Bir kadın erdemli olabileceği gibi, erdemden yoksun, kişilik olarak ahlâksız ve kötü bir insan da olabilir.
4. Kadınlar sır tutamazlar, çok konuşurlar, kıskançlığa ve/veya çekememezliğe eğilimleri vardır, hizipçilik yaratırlar. Bunlar Masonluğun özüne aykırıdır.
Karşı argüman: Peki böyle olumsuz özelliklere sahip erkekler yok mudur? Elbette vardır. Tüm erkekler Masonluğun özüne uygun kişiler midir? Elbette değildir. Bu tür olumsuz kişilik özellikleri için kadın-erkek ayrımı yapılamaz.
5. Masonluğun bazı ritüelleri kadınların erkekler ile birlikte faaliyet göstermesini imkânsız kılar. Erkeklerin dikkati dağılabilir. Kimileri için karşı cins bir an için "kardeş" olmaktan çıkıp, "kadın" olarak görülebilir.
Karşı argüman: Böyle bir eleştiri doğru olsa bile, ancak erkeklerle kadınların birlikte yer alacağı karma localar için geçerli olabilir. Peki o halde geleneksel Masonluk, sadece kadınların üye olabileceği KMBL gibi organizasyonları niçin kabul etmez? Nitekim orada sadece kadınlar olacağından, bu tür bir eleştiriyi yapmak da söz konusu olamayacaktır.
6. Spekülatif Masonluğun başladığı yıllarda (18. yy) kadınların toplum ve ekonomideki rolleri çok kısıtlıydı, eğitim seviyeleri düşüktü ve özellikle karar verme mekanizması tamamen erkekler tarafından yönetiliyordu (İngiltere Kraliçesi olan kadınların mutlak kudretleri hariç). Bu nedenle Masonluk bir erkekler kulübü olarak düşünüldü.
Karşı argüman: O zaman öyleydi belki. Ama şimdi öyle değil. Kadınların iş dünyası, sanayi, bilim, siyaset, vb. her dalda ön planda oldukları aşikâr. Kadın savaş pilotları bile var. Bu durumda bu gerekçeyi gözden geçirmek gerekir.
7. Eski Yunan'da "lógos", felsefi diyalog yoluyla hakikatin araştırılması anlamına gelirdi. Tamamen özgür bir iletişim yöntemi kullanılır, tabu konulara bile değinilebilirdi. Ancak, istediği zaman, istediği kişiye, istediği şeyi özgürce söyleme hakkı, kanunlara saygılı olan erkek vatandaşlar ile sınırlandırılmıştı. Masonluk da bu ve benzeri tarihsel olguları devam ettirmekte olan bir yapılanmadır.
Karşı argüman: Bir önceki madde ile aynı karşı argüman. O zaman öyleydi, bugün değil. Günümüzde evrensel insan hakları çerçevesinde özgür iletişim kurma, kendini özgürce ifade etme konusu kadın-erkek için ayrı ayrı belirlenemez.
8. Masonluğun anayasası böyle buyurmuştur, bize düşen anayasaya ve benchmarklara uymaktır.
Karşı argüman: Buna saygımız var ancak hiçbir şey değişmez değildir. İstenilirse o anayasa da değişir, benchmarklar da. Koskoca ülkeler ve bloklar/doktrinler yıkılıyor, Masonluk anayasasında bu kriter neden sabit?
II. Gerekçelendirmeye Gerek Duymayan Açıklama: Erkekler kendi aralarında bir kardeşlik ve dayanışma topluluğu kurmuşlardır. Bunu yapmaya hakları var mıdır? Vardır ve bunu gerekçelendirmek gibi bir zorunlulukları da yoktur. Kadınları kendileri için kurdukları bu oluşuma almak zorunda değildirler. Neden almadıklarına dair gerekçeler oluşturmak zorunda da değildirler. Masonluk erkekler içindir, çünkü öyledir, başka bir sebebi de yoktur. Silahlı kuvvetler de dahil diğer tüm organizasyon ve kurumlarda erkekler ve kadınlar omuz omuza, yan yanadırlar. Varsın Masonluk gibi tek bir oluşumda da yan yana olmayıversinler. Bu durum günümüzde ne kadınların toplumdaki önemini azaltarak onların erkeklerden daha düşük varlıklar oldukları şeklinde bir düşünceye yol açar, ne de geleneksel Masonluğun çağ dışı bir örgütlenme olduğunu gösterir.
Karşı argüman: Yok.
-----------------
Görüldüğü üzere yukarıda listelenmiş olan açıklamalardan iki tanesine karşı argüman üretemedim. Bunlardan ilki Süleyman'ın Tapınağı ve Hiram Abiff efsanesi ile ilgili olanı, ikincisi ise en sondaki "Gerekçelendirmeye Gerek Duymayan Açıklama". Fakat benim bu iki maddeye karşı argüman geliştirememiş olmam, hiç kimsenin de bunu yapamayacağı anlamına gelmez. Hiç kimse yapamaz dersem dogmaya saplanmış olurum. Bu nedenle, sözü forum üyelerine bırakıyorum. Belki bu iki hususu çürütebilecek fikirler ortaya atılır.