Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Balinalarda Haberleşme  (Okunma sayısı 2667 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 06, 2008, 05:16:30 ös
  • Ziyaretçi

Balinalarda Haberleşme
Tuncay ÇELİKBİLEK   


Balinaların insanı rahatsız edebilecek derecede, sireni andıran sesleri vardır. Bazen hep beraber koro halinde bu sesi çıkarırlar. Bu şarkıyı hiç bir sesle mukayese kabul etmez derecede güzel bulan Cousteau bunu her dinleyişinde tüyleri ürpermiş ve gözleri dolmuştur.

Belirli bir bölgede yaşayan balinalar aynı tonda ses çıkarırlar. İki ile sekiz arasındaki ses 
Deniz diplerini canlı sanat nakışlarından mahrum bırakmayan hârika kudret, her bir canlıyı sanat desenleriyle hâl diliyle konuşturup sanatkârını ilân ettirdiği gibi, lisanen de konuşturur. İşte hava kabarcıkları şeklinde derin sesler ile deniz diplerini şenlendiren balinaları, denizlerin üzerinde uçup ötüşen martılara denk bir seslendirmenin rolünü oynamaktadır.
dizileri aynı sırayı takip eden nakaratlar halinde tekrar geriye alınmaktadır. Dişilerin dikkatini çekmek için erkekler tarafından çıkarılan bu nağmelerin çoğu altı dakika kadar olduğu gibi bazen saatlerce de sürebilmektedir. Bu sesi çıkarmak için balinaların hepsi 50 m. derinliğe dalmakta ve aynı vaziyeti almaktadırlar. Bu durumda baş aşağıda, göğüs kabarık ve vücut soru işaretini andırmaktadır. Çubuklu balinalar üç yaşındaki bir çocuğun kullanabileceği kadar kelimeye sahiptirler. Balinaların sesi birkaç km. uzaktan duyulabilmektedir.

Hemen hemen bütün denizlerde bulunan çubuklu balinaların kuzey yarımküredekileri ile güney yarımküredekileri birbirleriyle karışmayıp aynı yarımkürede yaşayanların sesleri uzaktaki dişi balinaların dikkatini çeker. Birlikte ses çıkarmalarının sebebi de kendilerini daha kuvvetli hissettirme gayesiyledir. Bu balinalar diğer neviler İçinde en gürültücü olmaları yanında bazı gevezeliklerde de bulunurlar. Gündüzleri sakin bir hayat geçirmelerine mukabil geceleri ses çıkarmaya başlarlar. Bu ses dinlenildiğinde sanki çeşitli hayvan sürülerinden çıkıyormuş gibi bir tesir bırakır. Daha enteresan olanı da hayvanların bu sesi ayrı ayrı anlarda başlayarak çıkartmalarıdır. Bu durum, sanki birbirlerine cevap mahiyetindedir. Deniz araştırmacısı Cousteau'ya göre her hayvan kendi sohbet ettiği arkadaşına yönelmiş durumdadır. Kompüterlerle yapılan araştırmalarda çubuklu balinaların 1000 kadar değişik sinyal çıkartabildikleri ortaya konmuştur. Bu ise 1000 kelime manasına gelmektedir. Yani üç yaşındaki bir çocuğun kelime hazinesi kadar...


Bu sohbetler olmadan balinalar yaşayamazdı. Zira balinalar bu seslerle çevre hakkında malûmat 
Su altında konuşmak için ses telleri herhâlde pek işe yaramızda. Alîm-i Mutlak, mükemmel su altı makineleri olarak yarattığı balinaların bu ihtiyacını, onlara bir hava torbasına bağlı iki dudaklı sibop şeklinde bir konuşma uzvu karşılamıştır. Balinalar bu uzuvlarını kullanarak insan sesine kıyasla kimi zaman daha düşük, kimi zamansa daha yüksek frekansta sesler çıkarırlar. Seslerinin frekansını hızla değiştirebilmeleri sayesinde bir insanın on saniyede ifâde ettiklerini, onlar beş saniyede ifâde etmiş olurlar. 
sahibi olarak av ve tehlikeyi hissedip, haber verebilirler. Mavi renkli gözleri, aşırı derecede miyop olan balinalar, balık adamların müşahedelerine göre kolaylıkla bir insanı yaralayabilecek kuvvetteki göğüs yüzgeçlerini hafifçe kaldırmakta ve İnsanın geçmesine müsade etmektedirler. Yüzerken karşılaştıkları bir cismi ancak çarpacakları yakınlığa eriştikten sonra fark ederler. Görmeleri "sualtı radarı" diye de tabir edilen bir sonar sistemle olmaktadır. Hayvanlar, suda ses dalgalarını göndererek ileride av veya bir mania olduğunu anlayabilmektedirler.


İsveçli balina araştırıcılarına göre, çubuklu veya çıkıntılı tabir edilen balinalar çıkardıkları orta dereceli seslerle avlarını, yüksek dereceli seslerle çevreyi kontrol etmekte ve derin seslerle de kendi aralarında anlaşmayı sağlamaktadırlar. Bu husus balinaların bazen neden toplu halde karaya vurduklarını açıklayabilmektedir. Norveç hayvanların böylece şaşırmasına sebep olup karaya vurmaktadırlar. 
Dünyada yaşayan en büyük hayvan olduğu hâlde minicik canlılarla beslenen, 40 ton ağırlığına rağmen 30m/sn hızla hareket edebilen kambur balina, büyüklükle inceliği, kuvvetle zerafeti bünyesinde birleştiren hârika teknik ve san’at eseri olup, yavrusuna gösterdiği ihtimam ile de sonsuz şefkat sahibi bir Zatı gösterir.
Balinaların taşıdığı bu radar sistemi muhabere zamanlarında da zararlı olmaktadır. Zira sinyaller denizaltıların sonar sistemi tarafından tesbit edilebilmektedir. Radar sistemini andıran bu konuşma şekliyle balinalar anlaşmakta hatta bazen bir tek hayvanın konuşmasına bütün sürü cevap verebilmektedir. Önceden bantlara kaydedilen balina sesleri, denizde bulunanlara dinletildiğinde belirli seslerde hayvanlar yaklaşmakta, bazı seslerde ise kaçıp kaybolmaktadırlar. Bu sesler ise ya bir avı veya tehlikeyi haber vermektedir. İnsanlar tarafından incelenmek üzere yakalanan bir balinaya, arkadaşları çıkardığı sesler üzerine yardıma gelmiş ve bütün sürü, yakalanan balinaya doğru yüzerek sakinleştirici sesler çıkarmışlardır. Açık denizde de bir balina yardım istediğinde diğerleri hemen oraya yüzerek yardım sesleri çıkarırlar. Bugüne kadar balinaların nasıl ses çıkarabildikleri bir muaamâ idi. Zira bu hayvanlarda ses telleri bulunmaz. Çıkıntılı balinaların alnındaki dokuda siboba benzer iki kısımda seslerin çıkarıldığı tesbit edilmiştir. Bu siboplar ağzımıza benzer şekilde iki dudaktan müteşekkil olup bir hava torbasına bağlıdır. Ve tamamen boynuz şeklini andırır. Hava, torbadan dışarıya verildiğinde sibopların dudakları bastırılarak ses meydana getirilir.

Konuşmada mühim rol oynayan diğer bir kısım da balinaların üfürme borusudur. Bu üfürme borusuyla balina su sathına çıkarken sıcak havayı bırakır ve soğuk havada yoğunlaşır ve bir su şuası tesiri bırakır. Derin ve orta yükseklikteki seslerde bu üfürme borusundan su altında hava kabarcıkları oluşur. Daha yüksek seslerde ise bir şey görülmez. Araştırmacılar balinanın aynı zamanda üfürme deliği ve ağızla da mı konuştuğu ihtimali üzerinde durmaktadırlar. Yavru balinaya refakat edilirken, çıkarılan hava kabarcıklarını ilim adamları yeniden değerlendirme çabası içindedirler. Bunlar konuşmaya yarayan kabarcıklar olabilirler. Son araştırmalar yavru balinayı taşıyanların, bir anneyle teyze ve dayı balina olduğunu ortaya çıkarmıştır. Aralarında derin seslerle anlaştıklarından ve derin seslerde hava kabarcıkları kaçtığından, bu hava kabarcıklarının anne İle yavru balinaya yaklaşma cüretini göstermek isteyenlere bir ikaz mahiyetindedir. Bu balinalar sadece konuşup anlaşmada değil, atlamada da rakipsizdirler. Fakat bu çeşit atlama 10–15 dakikada bir nefes almak için su sathına yapılan sıçrayışlarla karıştırılmamalıdır. Suya daldıklarında yaptıkları hareketler esnasında, vücudlarının aldıkları biçimden dolayı bazı balinalara, kambur balinalara ismini verirler. Atlama ise hârika bir vak'adır. Atlamalar zamana bağlı olmadığı gibi diğer balinalara da bulaşmaktadır. Bir balinanın arka arkaya 40 atlayış bile yaptığı müşahede edilmiştir. Atlama anında hayvan bir roket gibi sudan fırlar ve 3040 metre/saniyeye varan bir hızda dönüş yaparak sırtıyla suya düşer. Çevredeki düşmanlarını korkutma ve dişleri olmadığında çiğnemedeki yutma meselesini bu sıçramayla çözmektedirler. Balina beslenirken küçük deniz canlıları sürüsüne rastlayınca ağzını açar ve diliyle suyu dışarıya iter böylece canlılar içeride kalır, şayet gırtlakta küçük balıklar veya midyeler kalmışsa bu atlamalarla aşağıya kayarak hayvanı rahatlatırlar. Bu mahlûklar İnsanlara karşı gayet sabırlıdırlar, yanlarına yaklaşıldığında reaksiyon göstermezler.

Ağırlığı tonlarla ölçülen bu mahlûklar, çok iri bir vücuda sahip olmalarına rağmen çevik-çalak hareketleriyle, yardımlaşma ve haberleşmedeki içtimaîlik dereceleriyle denizlerin hârika bir grubunu teşkil etmektedirler.