Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Tarih => Konuyu başlatan: ADAM - Temmuz 12, 2011, 11:43:13 öö

Başlık: Tarih Üzerine Düşünceler – 2 (Kronoloji)
Gönderen: ADAM - Temmuz 12, 2011, 11:43:13 öö


Tarih ile kronoloji eş anlamlı değildir. Aralarında bağlantı var ama anlamları ve kapsamları farklı

Kronolojide sadece tarihteki olaylar zamana göre sıralanır. Ayrıntıya girilmez; nedenler ve ilişkiler incelenmez; sonuçları değerlendirilmez; yorum yapılmaz.

Tarih ise, geçmişe ilişkin bilgi birikimini, kronolojiden de yararlanarak aktarır.

Bu da bir tarih yazmanı (vakanüvis) ile bilimsel tarihçinin farkını ortaya koyar.

Tarih yazmanı, kronolojiye göre dizerek anlattığı olayları doğrudan yaşamış olan kimsedir. Bilimsel tarihçi ise çoğunlukla bunları görmemiştir. Yazılmış ve anlatılmış olanları toplar, inceler, karşılaştırır, bilgi birikimini derleyerek aktarır.

Bu arada o tarihçilerden kimileri birtakım başka, yapmaması gereken işler de yapar.

Bilimin tanımı biraz yumuşatılıp, tarihin bir bilim olduğu kabul edilse bile, “bilimsel gerçek” kavramıyla “tarihsel gerçek” kavramı arasında önemli bir fark var.

Fiziğin bir bilim dalı olduğundan kuşkunuz var mı? Varsa, şimdi diyeceklerim sizce yanlıştır.

Fizikte şöyle bir yasa geçer: “Metaller, ısıtıldığında genleşir.” Bu bir bilimsel gerçektir; her metal için geçerlidir. Fakat kesin, değişmez ve değiştirilemez değildir. Bir gün birisi çıkıp bugüne kadar bilinmeyen bir başka metal bulur, bunun ne kadar ısıtılırsa ısıtılsın genleşmediğini gösterirse, bilimin bu yasası ister istemez “Çoğu metaller, ısıtıldığında genleşir. Bir metal var ki o genleşmez” biçiminde değişmelidir. Ayrıca bu yasa, üretilmiş yani deneylerinin yapılmış olduğu ortam ve koşullar altında geçerlidir. Bambaşka bir ortam ve bambaşka koşullar (örneğin aşırı basınç) altında ısıtılan metaller genleşmeyebilir.

Tarihte ise böyle bir yasa konulamaz bile… Örneğin toplumsal ve ekonomik baskı altında tutulan halkın sonunda isyan ettiği tarih boyunca pek sık görülmüştür. Fakat buna dayanarak “Halk toplumsal ve ekonomik baskı altındaysa isyan çıkar.” denilemez çünkü tarih sürekli bir olguyu değil, sadece geçmişi değerlendirir. Bu bağlamda ancak bir tahminde bulunulabilir ve böyle bir durumun isyan çıkmasına “neden olabileceği” söylenebilir. Bu bir olasılık, bir yorumdur. Bu gibi bir irdelemeyi yapmak, aslında tarihçilerden çok başka bilimcilere, sosyologlara düşer. Tarihçinin yapması gereken, böyle bir yargıda bulunuyorsa, bunun bir yorum olduğunu açıkça belirtmektir.

Bilimin yargılarının her an yeni bulgularla değişebilmesine karşılık, tarihte bir kesinlik, değişmezlik vardır. Bilimi değiştirebilirsiniz arma tarihi değiştiremezsiniz. Geçmiş ola! Ancak tarihteki bu kesinlik, belirtilenlerin ille de doğru oluşundan değil, artık değiştirilemezliğinden ileri gelir. Nitekim tarihsel bir bilgi için hiç kimse çıkıp da «Bu, kesin ve katışıksız gerçektir.» diyemez.

Demesine diyemez de, dememelidir de, demiştir ve diyor, demeyi sürdürüyor, bizi bir sürü yanlış tarihsel bilgilerle donatıyor o ayrı…