Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Insan => Konuyu başlatan: ADAM - Nisan 12, 2012, 09:38:28 öö

Başlık: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 12, 2012, 09:38:28 öö


Böyle bir başlık açınca herkes bu terimi kendi anlayışına, kendi eğilimine göre tanımlamaya ve açıklamaya başlayabilir. Nitekim forumda buna eğilimli çok üyemiz var. İstediklerini yapmalarına bir engel de yok. Hatta kimisi bu konuya aşırı agnostik bir açıdan yaklaşıp, “Bilgi diye bir şey yoktur ki bunun bir tanımı olsun.” bile diyebilir.

Ben ise bu sorunun yanıtına olgucu (pozitivist) bir yönden bakmak istiyorum. İsteyen de benim bakış tarzımı eleştirip tartışabilir.

Bu açıdan bakıldığında bile bu konu üzerine hayli uzun bir anlatımda bulunulabilir. Fakat ben kısa keseceğim.

Bu bakış açısıyla bilgi, bir bilen ile bir bilinen arasındaki ilişkidir.

Bilen ile bilinen birbirlerinin diyalektik karşıtıdır. Bu karşıtlık, ikisi arasında bir devinim oluşturur. Bilen olma eğilimi gösterebilen varlığın, daha önce bilinmeyip şimdi bilenin o etkinliği ile bilinen olmayı bekleyen nesneyi kavramasını sağlar. İşte bunun sonucunda da ortaya o ilişki, bilgi çıkar.

Biz bu konuya genellikle evrensel açıdan ve çok boyutlu olarak değil de, kendi açımızdan ve tek boyutlu olarak baktığımız için, bilen yerine kendimizi koyarız. Bir diğer deyişle, bileni insan olarak alırız.

Nitekim bu konu başlığını forumun bu bölümünde açışımın gerekçesi de bu...

Kuşkusuz bilen olmak sadece insana özgü değildir. Üstelik birçok dinde her şeyden önce insanın hiçbir şey bilmediği, ona ancak belirli bir düzeyde bilgi ihsan edildiği, asıl bilenin tanrı(lar) olduğu belirtilir.

Elbette eğer biz asıl bilenin tanrı(lar) olduğunu biliyorsak, on(lar)dan daha iyi bilgi sahibi olduğumuzu ileri sürmekteyizdir; bu da ayrı bir sorun. Hele «Tanrı(lar) şöyle istiyor.» falan demeye başladık mıydı, işi çığrından çıkarırız.

Yapmadığımız şey değil.

Fakat bir gene de bilen olarak insanı alalım. Çünkü bu bize bu konuyu olgucu bir tutumla incelemekte kolaylık sağlıyor.

Dolayısıyla bilgiyi “insan ile doğa arasındaki ilişki” olarak tanımlayabiliriz.

Ancak şunu da biliyoruz artık yüzyılların bize taşımış olduğu deneyimle: Bilinen, bizim yakın çevremizden algılayabildikleriyle sınırlı değil. İnsan, duyu organlarıyla algılayamadığı birçok şeyin de bilgisine ulaşma becerisine sahip.

Bu böyle ama her insan bunu böyle değerlendiremiyor. Dolayısıyla bilginin aşamaları ya da türleri ortaya çıkıyor. Bu aşama ya da türler açısından kimileri diğerlerine olanla daha bilgili oluyor.

Bu aşamalara ya da bilginin türlerine geçmeden önce burada durup, bu konu başlığına katkıda bulunacak olanlara fırsat vermek isterim.


Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: neumann - Nisan 12, 2012, 06:05:16 ös
Alıntı
Bu bakış açısıyla bilgi, bir bilen ile bir bilinen arasındaki ilişkidir.

Bilen ile bilinen birbirlerinin diyalektik karşıtıdır. Bu karşıtlık, ikisi arasında bir devinim oluşturur. Bilen olma eğilimi gösterebilen varlığın, daha önce bilinmeyip şimdi bilenin o etkinliği ile bilinen olmayı bekleyen nesneyi kavramasını sağlar. İşte bunun sonucunda da ortaya o ilişki, bilgi çıkar.

Bilgi sadece bilinebilir mi ?
Bilinemeyen bilgi olamaz mı ?

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 12, 2012, 06:28:41 ös
Alıntı
Bilen ile bilinen birbirlerinin diyalektik karşıtıdır. Bu karşıtlık, ikisi arasında bir devinim oluşturur. Bilen olma eğilimi gösterebilen varlığın, daha önce bilinmeyip şimdi bilenin o etkinliği ile bilinen olmayı bekleyen nesneyi kavramasını sağlar. İşte bunun sonucunda da ortaya o ilişki, bilgi çıkar.


Sayin ADAM beni bagislayin ama ben birsey anlamadim biraz benim anladigim dilden anlatirmisiniz.
Arti, Bilgi soyut birseymidir yoksa somutmu, yoksa soyuttan baslayip somuta gecen oradan tekrar soyutlasan bir seymidir??

Bilgi doganin icindemidir?
Insan emegi bilginin olusmasinda nasil bir rol oynar?
Dogada veya pratikte kanitlanmayan bilgi "bilgi"midir?

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: gnothi - Nisan 12, 2012, 06:43:12 ös
Epistemolojik konuşunca biraz karışıklık olmuş tabii :)

Evrende ontolojik varlığı bulunan her şeyin bir bilgisi var, ancak potansiyel haldeler, ta ki bu bilgiyi edinmek isteyenin etkileşimine kadar. İşte o zaman bu potansiyel aktüele geçiyor ve bilgi haline geliyor, bu etkileşimin sonucunda da bilen ve bilinen arasındaki ilişki kuruluyor.

İnsanoğlunun homo sapiens diye adlandırılması da buradan çıkmakta. "Bilen insan" demek. Aslında bu da bir kısaltma, doğrusu homo sapiens sapiens, yani "bildiğini bilen insan" anlamına geliyor. Bilgiye ulaşma yeteneğinin farkında olmak, insanı diğer tüm canlılardan ayıran özellik.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 12, 2012, 06:52:13 ös
Alıntı
Epistemolojik konuşunca biraz karışıklık olmuş tabii


Su okumuslara kanim isinmadi gitti.
 :D :D :D :D :D :D :D :D :D :D :D :D

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: gnothi - Nisan 12, 2012, 07:06:24 ös
Estağfurullah sayın Tij,

Saygıyla takip ettiğim sosyal demokrat ve emek yoğun tavrınız muhtemelen benden çok okumuş olduğunuzu gösteriyor, sadece terminolojik açıklamaların karışıklık yaratabileceğini düşünmüştüm, dile getirmem benim hatam. Kusura bakmayın.

Sorularınıza bildiğim kararıyla yanıt vermeye çalıştım demin;

"Bilgi doğanın içinde midir?"
"Insan emegi bilginin olusmasinda nasil bir rol oynar?"
"Bilgi soyut bir şey midir yoksa somut mu, yoksa soyuttan başlayıp somuta geçen oradan tekrar soyutlaşan bir şey midir?"

Evrende ontolojik varlığı bulunan her şeyin bir bilgisi var, ancak potansiyel haldeler, ta ki bu bilgiyi edinmek isteyenin etkileşimine kadar. İşte o zaman bu potansiyel aktüele geçiyor ve bilgi haline geliyor, bu etkileşimin sonucunda da bilen ve bilinen arasındaki ilişki kuruluyor.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: asimov - Nisan 12, 2012, 07:54:21 ös
Merhaba,

Herşeyin Tanrı'nın bilebileceği ya da bilginin tanrıya ait olduğu fikri aslında insanlık tarihi kadar eskidir. Yani aslında tam anlamıyla bu doğa karşısında çaresiz kalan, doğa ve evreni anlayanayan insanların ve toplumların düşüncesi olarak ortaya çıkmıştır. Semavi dinlerde, diğer inanışlarda, mezopotamya uygarlığından başlayarak diğer uygarlıklarda hep bu şekilde işlenir.

Peki günümüzde de öyle mi olmalı? Evet herşeyi bilebilmek olanaksız ama aydınlanma ve insan aklındaki reform ile birlikte doğaya ve bilgiye bakış açımızda değişti. Bilgi ve bilim dogma ve dinin baskısından kurtuldu. (Sahi gerçekten öyle mi?). İdeadan ( tanrısal bilgi), bilimsel bilgiye ( öğrenilmiş, kazanılmış, insana ait bilgi) geçildi. Toplumlar ve yönetenler hala idealist bilgiden yana tavır koysa da, başka bir mecrada ilerleyen aydınlar ve bilimadamları dünyaya ve insanlara farklı bir açıdan bakmaktadırlar.

Artık bilgi kazanılmış, emek verilmiş, deneylenmiş, tekrarlanmış, yanllışlanmış hatta bazen kabul edilmiş şekilde önümüzde duruyor.

Buradan geriye dönüş yoktur. Bilim tarihi eski ve yeni anlayışın insanlık ve medeniyet üzerindeki etkilerini anlatacak binlerce örnekle doludur. Binlerce örnek verebiliriz.

Bilgi bir başka yönüyle artık günümüz dünyasında güçtür. Para ve medeniyettir. Nasıl bakarsanız aslında öyledir.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 13, 2012, 07:38:43 öö

Şahane!…

Sayın neumann ve Sayın Tij tetiklediler; Sayın gnothi ve Sayın Asimov çok güzel, özet açıklamalar yaptılar.

Hele Sayın gnothi’nin homo sapiens konusunu ortaya koyarak “insan”ı bildiğini bilen olarak vurgulayışı çok önemli. Diğer tüm canlıların hatta cansız varlıkların bile belli bir düzeyde bilgi edinebildiğini biliyoruz. Fakat bunu biz, onlar değil, sadece homo sapientia…

Bu “sapientia” da çok önemli bir sözcüktür Masonlukta… Mason Sözlüğü’nde anlamı bilgeliğin çokluğu ya da tüm bilgelik olarak veriliyor.

Ancak. bu böyle diye hemen kendini beğenmişliğe geçmeyelim; hemen böbürlenmeye başlamayalım. Şunu da bilelim: Kim bilir evrende belki de bildiğini bilen başka varlıklar da vardır bizim henüz varlığını bilmediğimiz. Öyle varlıklar ki, kim bilir belki onlar homo sapiensin bir türlü beceremediğini, o kendini bilmeyi de biliyordur. 

İşte bilgi konusuna bıkışımız tam da böyle olmalıydı. Bu foruma yakışanı böylesi.

Aslında bu gün bu konu üzerindeki ikinci başlığa, bilgiyi kategorize etmeye geçmeye niyetliydim. Fakat bu genel değerlendirme öyle güzel oldu ki, belki biraz daha durup beklemek başka değerli katkılar da getirir.


Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 13, 2012, 05:48:50 ös
Selamlar,

sayin ADAM herzamanki uzakgörüslülügü ile bekleyeyim demis ve dogru yapmis cünkü bir konu beni pek tatmin etmedi.

Konu "insanin bildigini bilmesi" meselesidirki benim aklima pek yatmadi ve bunu ortaya atan arkadaslarin, biraz daha aciklik getirmelerini rica ediyorum.

Biz dogarken neyi biliyoruzki, büyüyünce bu bilgiyi bildigimizin bilincine variyoruz??

Saygialrimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: gnothi - Nisan 13, 2012, 06:01:29 ös
"Bildigini bilmek" meselesi dogarken bir seyi bilmekle alakali degil sayin Tij, a priori bilgi / a posteriori bilgi der felsefeciler buna, dogustan gelen bilgi / sonradan edinilen bilgi farkliligi olarak.

Ancak burada bahsedilen bilgiyi edinme metotlari. Yukarida da belirtmistim, dikkatinizi cekememis olacagim, "Bilgiye ulaşma yeteneğinin farkında olmak, insanı diğer tüm canlılardan ayıran özellik." cumlesiyle aciklamaya calistim 'bildigini bilen insan'i...

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 13, 2012, 07:56:14 ös
Bilgiye ulaşma yeteneği güzel bir bakış  olmuş,Dinde  aslında söylenmiş bilinen ilk söz diye kabul ederim ben  TANRI(ALLAH)BİLİNMEYİ DİLEDİ,Tüm mahlukatın bu bilinme isteği ile yaratıldığına inanılır semavi dinlerde.Bilinmeyi dilemek ,bilinmek isteyenin tasarrufunda onun bilinmesini dilediği kadar öğrettiği bu dünyadada o öğrettiği bilgi ile sınandığımız düzen biz buna yaşlam diyoruz.Tasavvuftaki anlatım bu sn.gnothi'nin dillendirdiği aslında biz doğduğumzda bile herşeyi biliyoruz aslında ama o bilgi o kadar kullanışsız ve hamki o bilginin açığa çıkması için muhakkak öğrenmek gerekiyor.Aslında bizim bilgi, dediğimiz öğrendiklerimiz aslında bildiklerimizdir.Biz yaşadıkça bu bilgi açığa çıkar,bilgi beni hem ürkütmüş hemde müthiş heyecanlandırmıştır her yeni öğrendiğim bilginin bende uyandırdığı hayret ifadesi bende yoğun hazza sebep olmuştur heleki bilgileri kurdela gibi bağlamak daha hoş oluyor.

Bilgi beni hep ütkütmüştür kötü kullanıldığında insanlar için ne kadar zararlı olabildiğini görmekten hep ürkmüşümdür.SDn.Asimovun bir sorusu varki şahane herşeyi bilebilirmiyiz,herşeyi bilebilmek tabiki mümkün değildir kimseninde buna muktedir olduğunu sanmam fakat böyle düşününcede allahın bilinmey diledi kavramının neleri kapsadığınıda insan merak etmiyor değil hani.

saygılar
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 13, 2012, 08:36:48 ös
Sayin gnothi,

Alıntı
Ancak burada bahsedilen bilgiyi edinme metotlari. Yukarida da belirtmistim, dikkatinizi cekememis olacagim, "Bilgiye ulaşma yeteneğinin farkında olmak, insanı diğer tüm canlılardan ayıran özellik." cumlesiyle aciklamaya calistim 'bildigini bilen insan'i...
belki biraz tekrar olacak ama inanin amacim sadece anlamak.
Yukarda " Bilgiye ulasma yeteneginin farkinda olmak" diye belirttiginiz seyde bir bilgiye sahip olma degilmidir?
Bizde bu bilgi ( farkinda olma ) dogustanmi veya ilk ortaya ciktigimizdan berimi var yoksa insanlasma diger bir deyimle evrimlesmeyle ve dogayla olan iliskilerimizda deneylerimiz sonucunda edindigimiz bir bilgimi?

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Arais - Nisan 13, 2012, 11:30:35 ös
Bende bi paylaşımda bulunayım dedim.Fakat benimki hazır bir bilgi oldu.
Kaynak:Türk dil kurumu internet sitesi

Biraz uzun sanırım ama karışan kafalara güzel bilgi olacaktır.



bilgi   
a. 1. İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat.

2. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf: “Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti.” -H. E. Adıvar.

 3. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. 4. fel. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. 5. Bilim: Doğa bilgisi. 6. bl. Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.
 Güncel Türkçe Sözlük

bilgi   İng. information
Bilgi işlemde, kullanılan uzlaşımsal kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. bk. veri.
 BSTS / Bilişim Terimleri Sözlüğü 1981

bilgi   İng. info
 BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu

bilgi   İng. information
 BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu

bilgi   İng. knowledge
1. İnsan usunun kapsayabileceği olgu, gerçek ve ilkelerin tümüne verilen ad.

2. İnsan anlığının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünsel ürün.

3-Genel olarak ve ilksezi biçiminde zihnin kavradığı temel düşünceler.

4- Bir yargılamada bulunabilmek için bilinmesi gereken öğelerin her birine verilen ad.

5- Bir şeyi bilme hali.
 BSTS / Eğitim Terimleri Sözlüğü 1974

bilgi   İng. knowledge, congnition
I. (Genellikle) 1. Bilme edimi.

2-Bilinen şey; bilme edimi sonunda ulaşılan şey. II. (Felsefede) Bir şeyin bir şey olarak kavranması. Burada tasarımlamadan ayrı olarak bilme eğilimi vardır. // Bilgi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir:

1. İnsandaki ruhsal bir olay olarak.

2. Kavrama edimi, asalt bilinç edimi, yönelme (eğilim, intention) olarak.

3. Özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasındaki ilişki olarak (= bilgi bağlantısı).

4. Nesnenin öznedeki imgesi, tasarımı, izdüşümü olarak (= bilgi oluşumu).

5~ Tasarım imgesinin nesneyle uyuşması olarak.

6. Bilgimizin ve bilgi imgemizin nesnenin tüm içeriğine yaklaşma eğilimi olarak (= bilgi süreci, bilgi ilerlemesi).

7. Bilginin başkasına ulaştırılabilir, aktarılabilir sonucu olarak; bilgi ürünü, bilgi sonucu.
 BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü 1975

bilgi   İng. information
Doğanın nesne ve olayları üzerinde kuramsal ya da görgül yoldan öğrenilen şey.
 BSTS / Fizik Terimleri Sözlüğü 1983

bilgi   İng. knowledge
Halkın doğal ve toplumsal çevresiyle ilgili geleneksel, kültürel edintisi, bk. halk, çevre. krş. gelenek, görenek.
 BSTS / Halkbilim Terimleri Sözlüğü 1978

bilgi   
1. (knowledge) Bireylerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba sarfederek elde ettiği olgular. 2. (information) Bireylerin herhangi bir çaba sarfetmeksizin ulaştığı dışardan verilen olgular.
 BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü 2004

bilgi   İng. information
1. Öğrenme, araştırma ya da gözlem yolu ile edinilen gerçekler.

2. (Davranış ruhbilimi) Bir uyaran durumunun ipucu ya da açar görevini yapan yönü.

3. (Bilgi kuramı) Tümü ya da bir parçası sınıflandırmaya elverişli olan nesneler topluluğunun, niceliği ile ilgili yönü.
 BSTS / Ruhbilim Terimleri Sözlüğü 1974

bilgi   İng. information
TV. 1. Bir dizgenin, kendi durumunu bir im aracılığıyla başka bir dizgeye bildirmesinin nitel etkeni.

2. Renkli televizyonda, parlaklık ve renkliliği belirleyen radyoelektrik imlerin nitel etkeni.
 BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü 1981

bilgi   İng. knowledge
İnsanların toplumsal iş ve düşünme etkinliklerinin bir ürünü olan; değişen nesnel çevredeki nesnel yasal ilişkilerin dil biçimi altında düşüncel düzeyde yeniden üretilmesine dayanan olgu.
 BSTS / Toplumbilim Terimleri 1975

bilgi   İng. information, data

1. bilişim: Öğeleri genellikle özdevimsel yollardan işlenmeye elverişli olan yazılı bölge.

2. güdümbilim: Bir dizgenin durumunu, buna bağlı olarak bu dizgenin başka bir dizgeye ilettiği durumu anlatan nitel etken.
 BSTS / Uygulayım Terimleri Sözlüğü 1980

bilgi   İng. knowledge
Bilme, öğrenme süreci ve işleminin konusu ya da nesne ve olaylara yüklemler vererek varılan yargı.
 BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü 1981

bilgi, (bilgü)   

Bilici, kâhin.
 Tarama Sözlüğü 1963
Bilgi   Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.Cinsiyet: Kız

Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.
 Kişi Adları Sözlüğü

Bilgi   
Van ili, Çatak ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
 
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 14, 2012, 08:50:14 öö

Sayın Arais'in bu aktarımı iyi güzel... Birçok kavram üzerine böyle bir aktarım yapılabilir.  İşe de yarayabilir. Fakat bu forumun, bir forumun işlevine yaramaz.

Sayın Arais tüm bu aktarımının sonuna "Şu halde bana göre bilgi...." diye başlayarak bir de kendi değerlendirmesini bize iletseydi, işte o zaman peylaşım çok değer kazanacaktı.

Yapabilir kuşkusuz. Nasıl olsa burada durduk, daha ileri geçemedik henüz.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Arais - Nisan 14, 2012, 02:59:09 ös
     Sayın Adam'ı kıramıyacağım.

Bana göre: Bilgi, en kıymetli hazinedir.Ancak her bilgiye ulaşmak mümkün değildir.Bilgi dünyası sonsuz bir okyanus yada evren'e benzetilebilir.Bu durumu

en iyi ifade eden söz şu olsa gerek: Bildiğim birşey varsa oda hiç birşey bilmediğimdir'' Sokrates. Bilginin karşısında insanın acizliğini dile getirmektedir.



Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 14, 2012, 04:23:44 ös
Okadar çok bilinecek şey varki ve durum bu ise bilinmeyi dileyen allah kullarına bilinmeyi dilerken ne kıstas koymuştur.Sen şunu sen şunu bileceksin ölçeği değil muhakkakki.

Bilgi bilinmezliğin aydınlığıdır,Sokratın o sözünü bende çok beğenirim sanırım benim sorumunda sokratça ufak bir cevabı gibi.Bilgi aslında = gelişmektir insanın her öğrendiği doğru ile bir adım öne çıkmasıdır,farklılaşmasıdır aydınlanmasıdır,bilgi sonsuz olan allaha ulaşma hazzıdır,ona ulaşabilmenin formülüdür,yoludur.Bilgi yorumladığın en iyiyi yaşayabilmek için kullanılan iyi bir argümandır.Bilgi insanın olabilmesi için yoldur,aydınlığa ulaşabilmek için ışıktır.  Bilgi bir algıdır; (hattâ aslında bilgi, bir algılama yargısıdır.)

Hz.Ali derki; Gerçek bilgin, bildiklerinin bilmedikleri yanında daha az olduğunu anlayandır.

yine hz.aliden 
İlim maldan hayırlıdır: İlim seni korur, malı sen korursun. Mal vermekle azalır, ilim öğrenmekle artar. İlim hakimdir, mal ise mahkum. İlim sahibi cömert olur, mal sahibi cimri olur. İlim ruhun hakimidir, ilim sahibi cömert olur, mal sahibi cimri olur. İlim ruhun gıdasıdır, mal ise cesedin gıdasıdır. Mal uzun zaman sürecinde tükenir, ilim ise tükenmez ve eksilmez. İlim kalbi aydınlatır, mal ise kalbi katılaştırır. İlim peygamberlerin, mal ise eşkiyaların mirasıdır.

"Şu göğsümde saklı duran birçok ilim var. Ah! Onları taşıtacak erler bulabilsem."

Hz. Ali

"Sual de bilgiden doğar, cevap da..."

Mevlâna

-Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur. Sokrates
Aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz Claude Bernard

Bazı şeyleri yarım bileceğine, bir şey bilme, daha iyi Nietszche

Bilgi de tek başına bir güçtür Bacon

Bilgi, bölüşüldükçe artan hazinedir Bhartrihari

Bilgi, sakalla ölçülmez Moliere

Bilgi, iki çeşittir; bir konuyu bilmek, o konuyu nereden öğreneceğini bilmek Samuel Johnson

Bilgiden başka hiçbir kuvvete heves etme Cami

Bilgili adam güneş gibidir, girdiği yeri aydınlatır Zübeyr Gündüzalp

Bir insan her şeyi bilemez Horatius

Çin'de bile olsa bilgiyi arayın, gidin, elde edin Hadis-i Şerif

Dünyada en zor olan şey, insanın kendisini bilmesidir Thales

Faydalanılmayan bilgi, harcanmayan ve hiç kimseye hayrı dokunmayan define gibidir Hadis-i Şerif

Hak'tan ve faziletlerden mahrum olan bilgi, hilekarlıktır, onun akıl ve zeka ile alakası yoktur Eflatun

Her bildiğini söyleme, fakat her söylediğini bil Marcel Lenoir

Soru da bilgiden doğar, cevap da Mevlana

Tek iyi şey bilgi, tek kötü şey de bilgisizliktir Diyojen

“Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan, en iyi bilgiye sahip olandır.”
Benjamin Disraeli



Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Hacamat - Nisan 14, 2012, 05:28:28 ös
Bilgi, bize öğretilenlerdir.
 
''İstanbul bugün yağışlı'' bu da bir bilgidir. Aslında düşünürseniz önemli bir bilgidir. Mevzuyu basitleştirdiğimi düşünmeyin, tamtersi, derinleştiriyorum.
Şöyleki, burada temel olan bu bilginin bize nasıl geldiğidir. Belki ben size yalan bilgi veriyorum, İstanbul, günlük güneşlikte olabilir. Akıl sanırım burda devreye giriyor. Bilgiyi sınamak, bu aklın bir göstergesi olabilir mi?
   Burada üslup olarak kaynak gösterme yolunu seçmiyorum. Bu mevzuyla alakalı gerek internetin arama motoru gerekse başka kaynaklarda birçok görüş mevcut.....
Hacamat derki
Esas
yapılması gereken fiil bilgiye ulaşmak değil,bilgiye ulaştıktan sonra onu sınamaktır.

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 14, 2012, 05:40:07 ös
Bigi bize öğretilenlerdir doğru ama yaşama bile başlamadan bize ilk öğretilendir.Bilgi insanın içe yaptığı yolculuğun sebebidir,bilgi bir insanın içindeki ulaşmayı ömür boyu arzuladığı ama çoğu zamanda asla farkına varamadığı biz insanların en gizemli en derin hazinesidir tıpkı şu sözün sahibi gibi.

BİLİNMEZ BİR ALEM İDİM BİLİNMEYİ DİLEDİM.

Yüce allahın en büyük kelamı ve mucizesi biz insanlar bilinmeyi dileyen ve bunu bize öğreten allahı kendini bilen rabbini bilir sözü ile arayan insanlarız.

Saygılar
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 14, 2012, 06:08:01 ös
Selamlar,

herkes kendince bir bilgi tanimi yapiyor, bende yapacamda önce ve yine arkadaslara bir sorum var ve mümkünse herkesten cevap bekliyorum.
Biliyorsunuz binlerce yil insanlar dünyanin evrenin merkezi oldugunu söylediler ve inandilar, ama sonradan bunun böyle olmadigi ortaya cikti, peki bugün kalkip dersekki         " arkadaslar dünyamiz evrenin merkezindedir ve günes dünyamizin etrafinda dönmektedir".

Bu belirleme veya sav bugün itibariyla bir " BILGI"midir

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Arais - Nisan 14, 2012, 08:37:51 ös
   Sayın Tij

Orası biraz karışık bilgi ve bilginin doğruluğu giriyor devreye tam sorduğunuz konuda.Bu bilginin doğruluğunu

ölçen araştıran, araç da bilim oluyor.bilim doğru bilgiyi ispatlamak için yapıldığı kadar, yeni bilgiye yada yeni

bilgilere ulaşmak içinde yapılıyor.En yakın ve akılda kalıcı örnek:Cern deneyi diyebiliriz sanırım.Var olan bilginin yada ileri, sürülen desek daha doğru olacak.

İleri sürülen sava  hipotez yani ''varsayım'' deniyor.Bu varsayımın kanunlaşması yada ispatlanması için deneyler yapılıyor. İspatlanmayan bilgi yada sav hipotez yani varsayım dan öte geçemiyor.Birde bilginin gelişmesi ve değişmesi durumu var oda yine araştırmalar ve deneyler sayesinde elde edilebilen olgu. Bilginin elleçlendiğini akademik dustura sahip birisi anlatsa daha iyi olacak sanırım.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 14, 2012, 09:04:19 ös
Biliyorum biraz fazla soru soruyorum ama amacim öncelikle "gercek anlamda" bilginin ne oldugunu  anlamak ve akabindede bunun nasil ortaya ciktigini ve bilgi degerini nasil kazandigi anlamak.

Simdi sorum, bilgi ile varsayim veya hipotez veya tez arasindaki fark nedir?

Saygilar.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 15, 2012, 08:25:47 öö

Bu konudaki paylaşımın çok güzel gidişi beni mutlu ediyor, inanın.

Katılımcılarımızın hepsinin kendi eğilimi ve düşünme tarzı, kim bilir belki de etkilenmişliği nedeniyle farklı tanımlar getirmiş olmaları, benim o tanımları hiç de tutmayışım ve çok farklı bir düşünüşümün oluşu durumunda bile bu mutlluluğu, bu tadı ortadan kaldırmıyor. Her birinin benim düşünceme uymayans tanımı nedeniyle tartışmayı kendi benimseyişimin yönüne çekmek istemem.

İki notum var.

Bunların ilki Sayın Tij ile biraz daha yakından bağlantılı... Tanımı ortaya koyan bu ilk bölüm (benim açımdan) üzerinde takılıp kaldık. Bunun için o sonrasında değinmeyi ve tartışmaya sunmayı öngördüğüm  bilgi türleri ve bilginin oluşumu aşamalarına gelemedik henüz. Geleceğiz. 
 
İkincisi ise Sokrates'in söylediği söylenen şu söz... O sözün öyle söylenişi birilerinin çok hoşuna gitmiş galiba. Aslında kendi içinde yanlış/çelişkili bir söz ve Sokrates'in böyle bir çelişkiye düşebilmesi pek olacak şey değil. Üstelik ya da nitekim öyle dememiş. Şimdi ben burada onun nasıl demiş olduğunu ezbere yazmaya kalkışmayayım; bu konuya ilgi duyan bulsun "Sokrates'in Savunması" adlı kitabı çünkü o söz orada geçer; bu işi yapmaya değer ayrıca; görsün ne demiş olduğunu onun. Sokrates'in o deyişi, onun olduğu ileri sürülen şu yanlış ve çelişkili deyişten hem daha güzel hem de  tam Platon'on anlatımıyla Sokrates'in karakterine  uyan bir deyiş.

Sevgiler.


       
   
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 15, 2012, 01:19:58 ös
Sn.Adam
Sokratesin o sözünü benim sevişimin ve benimseyişimin bir önemi var benim baktığım açıdan oda şudur.

En iyi bildiğim şey hiç bir şey bilmediğimdir,Bilmek için yaratılmış biz insanların yapısına o kadar uyuyorki,Ben yeryüzünde tüm bilimlerle ilgilenen her şeyi bilen biri tanımını duymadım hiç,sokrat sanırım bunu kastediyor.Kısacık hayatta insanın ne kadar arzu etsede her ilmi bilebilme şansı yok ben sadece bunu anlıyorum.

Benim için sonrası önemli madem en iyi bilen bile herşeyi tam bilemezsse bilinmeyi dileyen allaha sadece bilerek ulaşabilecek isek  ozaman bu durumda ortaya çıkan sonuca göre biz insanların durumu traji komik değilmi bilgiden bu kadar uzak yaşarken.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir?  1
Gönderen: asimov - Nisan 15, 2012, 07:50:25 ös
Merhaba,

Bilginin bize doğmadan önce verildiği fikrini yani tanrısal, vahiy bir bilgi. Gözlem, akıl ve bilimsellikle uyuşmamaktadır.

Ancak şunu söyleyebiliriz. Bilgiyi anlama biçimimiz, kavrayışımız ölçüm aletlerinin yeterliliği ve ve bilgi birikimimiz ile sınırlıdır. Yani aynı bilgiyi 3 bin yıl önceki insanlara sürsek. Aynı düzeyde anlayabilirler miydl? Tartışılır. Bilgi nesilden nesile aktarılır. Bilgi değişkendir. Bilgi yaşanılan çağın gereksinimlerine göre şekillenir. Bilgi yanlışlanabilir. Bilgi gelişir coğalır. Bütün bunların içinde tanrısal bilgi nerede? Yeri nerede?

Unutmayın rönesans ve reform gelişen süreçte 19 yy aydınlanma dünyayı kavrayışımız açısından bilgiye bakış açımızı çok değiştirdi.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Hacamat - Nisan 15, 2012, 08:25:23 ös
Bilmek önemlimidir?
İnsan bildiği kadar yaşamını sürdürüyor.  Bilmediği daha fazla olacak,. bunun kaçarı yok. İnsan herşeyi bilemez, ama herşeyi bildiğini düşünür. Hayatta en yanılan canlı insandır. Hepimiz yanılmaya müsaitiz. Hepimiz yanılıyoruzda. Bu yanılgımızın en büyük sebebi, bildiğimiz şeylerin doğru olduğunu düşünmemiz olabilir mi?
Hacamat derki
Bildiklerim üzdüğü için, bilmediklerimle övünüyorum.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 16, 2012, 09:16:53 öö

Bu başlık altındaki yazılarda, bu başlığın ikinci bölümüne geçmeden önce değinmek istediğim bir iki nokta var.

Öncelikle Sayın asimov'un değerlendirmesine katıldığımı belirtmeliyim.

Tanrı'nın bilinmeyi istediği yani kendisine ilişkin bilgiye ulaşılmasını istediği söyleniyor.

Kim söylüyor bunu?

Birtakım insanlar.

Onların doğru söylediğne inanırsak şöyle bir yorum yapabiliriz: Demek ki onların inandığı tanrı onlardan öyle bir dilekte bulunmuş ya da onlar öyle sanmış.

Küçük bir tanrı olsa gerek o onların düşünce yapızsı çerçevesinde; asıl TANRI olamaz. Asıl Tanrı'nın birtakım insanlarla böyle ufak tefek işlerle uğraşıp, birtakım insanlardan böyle bir dilekte bulunduğu benim TANRI kavramımın çok gerisinde, aşağılarda bir yerde kalır.

Ben kimsenin inancına saldırıda bulunmak istemem. İsteyen ona öyle inansın ama ona öyle inananlar da benim inancıma saygılı olsun.

Ben Tanrı'nın o insanca belirlenen boyuttan çok farklı bir aşamada, insanca belirlenemeyen ve belirlenemeyecek, hatta tasarlanamayan ve tasarlanamayacak bir boyutta, nitüelendirilemeyen ve nitelendirilemeyecek olduğu inancındayım.

Dolayısıyla Tanrı'nın bu dünyadaki, bu evrendeki insanca bilinebilecek bilgilerle uğraşması diye bir durumun olabileceğini de benimseyemiyorum; bağışlayın. 

Bizim burada sözünü ettiğimiz bilgi öyle tanrısal ya da ilahi ya da (Sayın asimov'un vurgulamış olduğu üzere) vahiy yoluyla ya da sezgiyle elde edilen bilgi değildir. Biz burada somut ve nesnel bilgiden söz ediyoruz. Bu bilgi içgüdü ya da içtepiyle elde edilen bir bilgi de değildir. Genetik kalıtım yoluyla bilginin aktarılması olayı bir başka olgu; onun bilimsel yöne var. Burada sözünü ettiğimiz bilgi, insanın bilinçle, öz buyrultusuyla, edinmeyi isteyerek, öz çabasıyla, (Sayın Tij'in önemsediği üzere) bir emek ürünü olarak elde edip sahiplendiği, sonra da gereken yerde gerektiğince değerlendirip kullanabileceği bilgidir.

Yaşadığımız çağın en önemli değeridir bu. Çünkü yaşadğımız çağda egemenlik, maddi varlığın çokluğu ile değil bilgi ile sağlanmaktadır.

Bu ilk başlık altında söylemem gereken bir diğer söz daha var. Bence yanlış anlamanın, yanlış bilgilenmenin giderilmesi için ona da değinmek gerek ama şimdilik burada durup bir nefes alayım.

Hem kim bilir, bakarsınız o konuya benden önce değinen, o yanlış bilginin doğrusunu ortaya koyan bir diğer katılımcımız olur. 

 
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 16, 2012, 09:23:33 ös
çelişkili bir felsefik söz.
"bildiği tek şey hiçbir şey bilmediğiyse,o zaman bir şey bilmiş olmaz mı?" diye düşündüren,kafa karıştıran,sonunda nihilist olup çıkmayı sağlayan söz.


en iyi bildiğim şey, hiç bir şey bilmediğimdir.
bildiğim şey aslında hiçbir şey bilmediğimdir.
bildigim birsey varsa hicbirsey bilmedigimdir.
tek bildiğim şey hiçbir şey bilmediğimdir.
ünlü düşünür socrates'in sözü.Yada sokratese atfedilen söz bu sözü söylese söylese sokrates söylemiştir tarzında, hiçbir şey bilmediğini bildiğini söylüyor. çelişkili bir ifadedir.

sokratesin en bilgili insan benim çünkü atinalılar hiçbir şey bilmiyorlar ve bu cahilliklerinin farkında değiller oysa ben hiçbirşey bilmiyorum ve bunun farkındayım ve bu nedenden ötürü ben atinalılardan daha bilgiliyim sözünün özlü hali.

Sokratesin savunmasında bahsedilen bu konuya atfen söylenmiş bir söz ise söyleyenin aslında güzel anlamlandırdığı ama bunu yazanın maksat dışı kullandığı bir ifade şekli ile günümüze kadar gelmiş doğrusu nedir acaba?

SAĞLAM BİLGİ?
KESİNLİĞİ OLAN BİLGİYE KİM KARAR VERİR?
O KARARI VERENLERE NE TİP KISTAS UYGULANIR ACABA MESELA TAMAMEN BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ AYNI KONUYU AYNI DOĞRULUK ORANI İLE BİRBİRLERİNDE FARKLIU MEKANLARDA DENEYİMLEYEREKMİ ,YOKSA BİR KULÜBENİN İÇİNDE TOPLANIP ŞU BİLGİNİN KESİN DOĞRULUĞU BUDUR DEYİP FİKİR BİRLİĞİMİ YAPILIYOR.
SAĞLAM VE KESİN KATİ OLAN BİLGİYİ İNSANOĞLU TÜM HAYATI KAPSAYACAK VE HİÇ BİR ŞART VE ŞEKİL ALTINDA NET OLARAK İNSANOĞLUNA VEREBİLİRMİ?

BEN BUNA TAM OLARAK İNANMAK İSTİYORUM............
BEN BUNA TAM OLARAK İNANMADIĞIM İÇİN ALLAHIN GÜCÜNE BİR ORGANİZATÖRÜN GÜCÜNE İNANIYORUM,İNANDIĞIM İÇİNDE BANA ÖĞRETİLEN VE BENİM ARAŞTIRIP OKUDUĞUM TANRININ GÜCÜNÜN SINIRLARI İÇİNDE GÖRÜYORUM ONUN BANA HER BİLGİYİ VERDİĞİNE,BEN İSE ÇALIŞIP OKUYUP ARAŞTIRIP O BİLGİYİ SADECE ÖĞRENEREK HATIRLIYORUM.

BUNUN BANA ZARARI YOK,LAKİN YILLARCA DOĞRU SANDIKLARI BİLGİNİN BİR BAŞKA ZAMAN VE MEKANDA YANLIŞ ÇIKIP YENİ BİLGİLERLE DONANMIYORMU İNSANOĞLU OZAMAN İŞ KOLAY SORGULAYACAK KUSUR BULACAK KİMSE YOK KARŞINDA,MESELA ŞUNU DİYEMİYORSUN YADA DEMEK AKLINA GELMİYOR VAY BE ADAMA BAK AMMA KANDIRMIŞ DÜNYAYI DESEN NE OLURKİ ZATEN KİM KİMİ KANDIRMIYORKİ PEKİ BU İŞİ ALLAH YAPARMI ?

NEYSE BEN BİRÇOKLARININ BAKTIĞI PENCEREDEN BAKMIYOR ÖYLE DÜŞÜNMÜYORUM,ALLAHADA ,ALLAHIN VERDİĞİ AKLADA ALLAHIN BAHŞETTİĞİ BİLİMEDE GÜVENİYORUM.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 17, 2012, 10:10:32 öö

Sayın Karahan'ın bilgiyi Allah'a atfederek bilimsellikten kaçmasına ve kindi biraysel yeteneğini göz ardı etmesine, onun hesabına üzülüp katılmamakla birlikte ona çok bir şey de diyemem çünkü o öylesine, bu tdünyada Allahsız yapamayacağına inanıyor.

İsteyen varsın öylesine inansın. İsteyen varsın bilgiyi emek harcayarak elde etmek yerine bir başkasının hatta Allah olarak nitelendirdiği bir varsayımsal yüce varlığın kendisine vermesini bekleyip dursun. Varsın o bilginin doğru ama mutlaka doğru olduğuna, buna karşın bilimsel bilginin yanlış ve iksik olabileceğini sanmayı sürdürsün.

Bilimsel bilgi elbette yanlış ve eksik olabilir ama o kişi Allah'tan geldiğini sandığı ve bunun için kesinlikle doğru olduğuna inandığı bilginin bir gün yanlış olduğunu keşfedince ne yapacak acaba?

Belki o konuya sonra gireriz: Bilginin niteliği. Çalışmamızın bu ilk aşaması tanımlara özgü kalsın.

Kalsın ama bu arada Sayın Karahan'a teşekkürler. Hiç olmazsa, Sokrates'in olduğu söylenen o uydurmaca ve kendi içinde çelişkili sözün onun sözü olmadığını, Sokkkktes'in deyişimnins aslında bir başka olduğunu özetle belirtti. Böylece o sözün uydurmacalını o da teyit etmişoldu. Ancak Sokrates'in o özetle belirttiği o sözler, Platon'un ilgili yapıtını okumamış olanlar için tam anlamlı değil gibi geliyor bana; sanki bölük pörçük. Bunun için de iyisi mi dedim, "Sokrates'in Savunması" adlı kitabın çevirilerinden birini bulup (eskiden Milli Eğetim Bakanlığı yayınlarında çıkar çeviri bence çok daha gözeldi biraz eski dil olmasına karşın) onun içinden bir bölümü kopyaladım. Sunuyorum.

Bu da bilgi için ve bu bilgiyi size burada ben veriyorum; Allah değil. Bu çalışmada söizünü ettiğim bilgi de işte böyle bir bilgi, ilahi ya da tanrısal bir niteliği olmayan, pratik, somut, nesnel, insana özgü...



Bunun üzerine bilgisi ile ün almış birine gittim, kendisine iyice baktım. Adı lazım değil, denemek için seçtiğim bu adam devlet işleriyle uğraşır. Vardığım sonuç şu oldu: bu adam çok kimselere, hele kendisine bilgin gözüküyor ama gerçekten hiçbir bilgisi yok. Bunun üzerine kendisini bilgin sandığını, hakikatte ise olmadığını anlatmaya çalıştım. Bunun sonucu, onun da, üstelik orada bulunup beni dinleyen birçok kimselerin de düşmanlığını kazanmak oldu. Yanından ayrılırken kendi kendime dedim ki: doğrusu belki ikimizin de iyi, güzel bir şey bildiğimiz yok; ama gene ben ondan bilginim; çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor; ben ise bilmiyorum ama bildiğimi de sanmıyorum. Demek ben ondan biraz bilgiliyim, çünkü bilmediklerimi bilirim sanmıyorum. Bundan sonra başka birine, daha da çok bilgili tanınan başka birine gittim. Gene o sonuca vardım; onun da, daha birçoklarının da düşmanlığını kazandım.

Böylece, kendime birçok düşmanlar edindiğimi bile bile, birini bırakıp ötekine gidiyor, gittikçe umutsuzlaşıyor ve kederleniyordum. Artık boynumun borcu oldu, her şeyden önce tanrının sözünü göz önünde tutmalıyım, diyordum. Bilgili denen kim varsa ona başvurarak Tanrının ne demek istediğini anlamam gerekti. Size doğruyu söylemeliyim. Atinalılar, köpek hakkı için, bütün o araştırmalarımda baktım, asıl bilgisizler, bilgilidir diye tanınmış olanlar! Boştur denenlerde ise daha çok akıl var. Size bütün o dolaşıp durmalarımı anlatayım, Atinalılar: o kadar didindim, tanrının sözünü çürütemedim. Devlet adamlarından sonra tragedya yazanlara, Dithyrambos şairlerine, her çeşidinden şairlere başvurdum. Kendi kendime, artık bu sefer göreceksin, kendinin onlardan çok daha bilgisiz olduğunu anlayacaksın, diyordum. Yazılarından bence en işlenmiş parçaları seçtim, ne demek istemiş olduklarını gidip kendilerinden sordum, bir şey öğreneceğimi umuyordum. Yargıçlar, inanır mısınız? Doğruyu söylemeye utanıyorum; ama söylemeliyim. O şairlerin, eserleri hakkında dedikleri, orada bulunan hemen herkesin diyebileceğinden daha iyi değildi. O zaman anladım ki şairler eserlerini bilgilerinden değil, bir çeşit içgüdü ile Tanrıdan gelme bir ilhamla yazıyorlar, tıpkı bir sürü güzel şeyler söyleyip de dediklerinden bir şey anlamayan tanrı-sözcüleri, biliciler gibi. Şairler için de öyle olduğunu gördüm; üstelik onlar, kendilerinde şairlik var diye, bilmedikleri şeylerde de insanların en bilgini olduklarını sanıyorlar. Yanlarından ayrılırken anlamıştım ki, devlet adamları karşısında nasıl bir üstünlüğüm varsa, onlardan da böylece üstünüm.

En son, ustalara gittim: çünkü kendimin bir şey bilmediğimin farkında olduğum gibi, onların da hem çok, hem iyi şeyler bildiklerine emindim. Bu sefer aldanmamışım; onlar benim bilmediğim birçok şeyleri gerçekten biliyorlardı ve bunda hiç şüphesiz benden daha bilgin idiler. Ama Atinalılar, gördüm ki iyi ustalarda da şairlerdeki kusur var; kendi işlerinin eri oldukları için en yüksek şeylerden de anladıklarını sanıyorlar, böyle sandıkları için de asıl bilgileri gölgede kalıyordu, o kadar ki Tanrının sözüne geldim, onlar gibi bilgin, onlar gibi de bilgisiz olmaktansa, bilgilerini de, bilgisizliklerini de edinmeyip olduğum gibi kalmak daha iyi değil mi? diye düşündüm; gerek kendime, gerek Tanrı sözüne cevap vererek, benim için olduğum gibi kalmak daha iyi, dedim.

Atinalılar, bütün bu araştırmalarım birçok düşmanlar, hem de en kötü, en tehlikeli soyundan düşmanlar edinmeme sebep oldu; birçok iftiralara yol açtı; adim bilge diye çıktı, çünkü beni dinleyenler, başkalarında bulunmadığını gösterdiğim bilginin bende bulunduğunu sandılar. Asıl bilen, Atina yargıçları, belki yalnız Tanrıdır; o sözü ile de insan bilgisinin büyük bir şey olmadığını, hatta hiçbir şey olmadığını göstermek istemiştir; Sokrates demiş olması ancak bir söz gelişidir; "Ey insanlar! Aranızda en bilgesi, Sokrates gibi bilgeliğinin gerçekte bir hiç olduğunu bilendir." demek istemiş. İşte böylece Tanrının sözünü düşünerek yer yer dolaşıyor, yurttaş olsun, yabancı olsun, bilge sandığım kimi bulursam konuşup soruyorum; bilge olmadıklarını anlayınca da, Tanrı sözüne hak vererek bilge olmadıklarını kendilerine gösteriyorum. Bu iş bütün vaktimi alıyor, bu yüzden devlet işleriyle de, kendi işlerimle de iyice uğraşacak vakit bulamıyorum; o kadar ki, Tanrıya hizmet edeyim diye yoksul kaldım.



   
Aslında işin doğrusu tamamını okumaktır. İnsan ancak öylece bilgilenebilir bu felsefi konu üzerinde.

 
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 17, 2012, 03:27:19 ös

Bugün bu başlık altında yazdıklarıma şöyle bir baktım da sonradan, ne kadar da çok klavye yanlışı yapmışım telaşla yazarken… Hem ne demek istediğimi de doğru dürüst anlatamamışım.

İyisi mi dedim, şu son yazdığımı bir kez daha yazayım doğru dürüst…


Konumuz önce Sayın Karahan ile aramızdaki uyuşmazlık.


Sayın Karahan bilgiyi ille de Allah'a atfediyor ve bir bakıma diyor ki ben ancak Allah’ın istediklerini bilirim. Kendi yeteneklerini göz ardı etmiş oluyor. Allah’ın ona tanımış olduğu bilgi edinme özgürlüğü çerçevesinde kendini sınırlı bilgi edinmeye tutsak kılıyor. Bunun sorumluluğunu da almıyor. Ona göre bunun sorumlusu Allah. Çünkü o öyle istemiş.

Sayın Karahan’a katılmam ve onun hesabına üzülürüm. Ancak çok bir şey de diyemem çünkü bu bir inanç sorunudur. Birçokları gibi o da bu dünyada Allahsız yapamayacağına, Allahsız bilgi edinemeyeceğini inanıyor.

Yazık!

İsteyen varsın bilgiyi emek harcayarak elde etmek yerine bir başkasının hatta Allah olarak nitelendirdiği bir varsayımsal yüce varlığın kendisine vermesini bekleyip dursun. Böylece kendini bir bakıma bilgisizliğe tutsak etsin. Varsın sadece o bilginin doğru ama mutlaka doğru olduğuna, buna karşın bilimsel bilginin yanlış ve eksik olabileceğini sanmayı sürdürsün.  Bir diğer deyişle kendini bağnazlığa sürüklesin.

Çok insan böyle yaptığına göre demek ki sorun yok.

Bana göre sorun olmayabilir ama masonlara göre sorun var. Çünkü Masonlukta bir ulu yaradanın varlığına inanmanın gerekliliğini öngören hatta daha da ötesi teist nitelikli bir Tanrı inancını zorunlu sayan mason kuruluşlarının üyelerinin bile en önemli görevlirinden biri bu tür düşüncelerle, bağnazlıkla mücadele etmek.

Bana göre hava hoş; masonlar düşünsün!

Bilimsel bilgi elbette yanlış ve eksik olabilir ama kişi Allah'tan geldiğini sandığı ve bu nedenle kesinlikle doğru olduğuna inandığı bilginin bir gün yanlış olduğunu keşfedince ne yapacak acaba?

İşte o zaman iş kötü çünkü inancını yitirir. Oysa böyle bir varsayımda bulunmasa, Tanrı’nın insanların bilgi edinme işlerine karışmadığını kavrasa, her şey yoluna girebilir.

Elbette bilgiden söz edince bunun niteliğini de ortaya koymamız gerekiyor. Onu bu yazı dizisinin ikinci bölümünde tartışmaya açmak niyetindeyim. Şimdilik burada takılıp kaldık.

Bu arada Sayın Karahan'a teşekkürler. Hiç olmazsa, Sokrates'in olduğu söylenen o uydurmaca ve kendi içinde çelişkili sözün onun sözü olmadığını, Sokrates'in deyişinin aslında bir başka türlü olduğunu özetle belirtti. Böylece o sözün uydurmaca olduğunu Sayın Karahan da teyit etmiş oldu. (Her konuda h bakımdan karşıt düşecek değiliz ya…)

Ancak Sayın Karahan’ın Sokrates'in ne demiş olduğuna ilişkin özetle belirttiği o sözler, Platon'un ilgili yapıtını okumamış olanlar için tam anlamlı olmayabilir. Bunun için "Sokrates'in Savunması" adlı kitabın çevirilerinden birinden bir bölümü kopyaladım. Sundum.

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 17, 2012, 08:32:36 ös
Sn.Adam ile uyuşamadığımız noktalar vardır ki olmalıda zaten,ama bir konuda bu kadar uyuşamadığımız hiç olmadı.




Sayın Karahan bilgiyi ille de Allah'a atfediyor ve bir bakıma diyor ki ben ancak Allah’ın istediklerini bilirim. Kendi yeteneklerini göz ardı etmiş oluyor. Allah’ın ona tanımış olduğu bilgi edinme özgürlüğü çerçevesinde kendini sınırlı bilgi edinmeye tutsak kılıyor. Bunun sorumluluğunu da almıyor. Ona göre bunun sorumlusu Allah. Çünkü o öyle istemiş.

Sayın Karahan’a katılmam ve onun hesabına üzülürüm. Ancak çok bir şey de diyemem çünkü bu bir inanç sorunudur. Birçokları gibi o da bu dünyada Allahsız yapamayacağına, Allahsız bilgi edinemeyeceğini inanıyor.

Yazık!


Sanırım son cümlenizden başlayacağım.Yazık derken bir hayal kırıklığının getirdiği içtenlikle yakın bir dostu kaybetmenin hüznü gibi düşündüm bu cümleyi sadece.İşin ironi tarafı bir yana tabiki sn.adamın beni düşündüğü gibi değil olaylar şimdi o öyle değil böyledir deyipte sanki kıvırıyormuşum gibi düşünecek arkadaşlarda var bu forumda ama durum hiçte öyle değil.


Ben allah innacı olan bir insanım  başlangıcı allah vardır diye yapacaksın sonra o allahın insanları sadece yarattığını sonrada saldım çayıra mevla kayıra hadi insancıklar bilin bakalım bu dünyada ne işiniz var diye bize bilmece sormadı herhalde.Bir mantık dizisi içinde bu dünyada var olan herşeyin bir nedeni var ise,yaratanın o nedenlere verdşiği manayı bulup keşfetmek aklı kullanarak bilgilenerek öğrenerek yaşamamızı istemiş ise benim için en kutsal şey tabiki bilgidir.Nasıl bunu ayırdığımı düşünebilirsiniz ben allahı tanımıyorumki hatta bilmiyorumda tıpkı sizin gibi diğerleri gibi lakin sezinleme ile varlığını kabul edip akıl ile arıyoruz.Burada kullandığımız kıstas ise bilgi ve akıldır.Bunun tersini benim için düşünmenize ve beni böyle anlamınıza oldukça şaşırdım.

Evet ben bilgiyi ve herşeyi allaha atfediyorum kolayıma geldiği için değil öyle bilip,görüp,yetiştirildiğim için.Lakin sizin varsayımınızdan yola çıkarsak snuç kısmında aynı hayal kırıklığını sizde yaşarsınız ve sıkçada yaşadınız.

sanırım siz kul bir şey yapıp çabalamadan öğrenmeden allahtan gelsin o versin diye bekleyenlerdeniz sandınız olasya o gözle bakıyorsunuz lakin çok haklı olduğunuz noktalar var bunun için aşırı çaba göstermenize gerek yok .

Siz kelamutullahın neresinde hangi sözünde emeksiz bir eylem gördünüzki bir tek kelime yoktur emek için sarfedilmemiş nereden çıkarıyorsunuz emek harcanmadan birşey öğrenmeye çalışanlardan olduğumu.O kadar emek harcıyorumki okadar önyargısızca yaşıyorumki bir sürü bağnazın  ne düşündüğü inanki umurumda değil lakin bir sözümde bu ters bakışa olacak bağnazlık ile ilgili çok yazınızı okudum bu konuyu bu forumda en iyi bilenlerdensiniz lakin bende şunu biliyorumki bağnazlık sadece din kisvesi ile olmaz sadece belli bir kesime ait hiç olamaz böyle bir niteleme asla olamaz,sadece bir olaya başka gözle bakıyor diye kolayca bağnaz olmaz insan.


Bu konuda söyleyebileceğim çok şey var lakin bende sizin gibi yapacağım bir nefes alıyor ve bitiriyorum.

Son söz sokratese

Bu sözün ona ait olmadığını siz belirttiniz benim bir yazıma istinaden sokratın savunmasının öze3tinin içinde bende bu çıkarımı sağladım.

Şimdi size bir soru bu söz üzerine bir sürü makale okudum üstelik bu makale kelli felli felsefe siteleri ile bir sürü profösörün yazılarında alıntı olarakta okudum internette var.

Sorum size şu bu bilgiyi okuyan bunuda akademik ünvanlı birinin yazısından okuyan benim gibi cahil biri sizce ne düşünür önce söz hoşuna gider sonra heryerde söyler ve kullanır.Düşünmez bile bu bilgiyi veren kanalın yanlış bilgi verdiğine  hani nerde kaldı sağlam bilgi peki sırf siz dediniz diyede bu söz sokratın değilmi diyeceğiz o yazıları yazanmı hatalı yada haklı yoksa yok hayır o söz sokratın değil  diyen sizmi lütfen bana yol gösterin doğru bilgiyi nasıl alacağız .

Bilgiyi verenler bu kadar güvenilmezken?
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Arais - Nisan 17, 2012, 11:01:58 ös

                  Öncelikle iki büyük ustadın, bölesine bir yanlışa düşmesi beni çok şaşırttı.Biz bu başlık alında bilgiden, bahset mi yor mu yuz ?!

Yoksa bilimden mi, bahsediyoruz ?

Hangisi ?

Konu bilgi mi ?

Yoksa ! Bilim mi ?

Bence  burada  kavramlar üzerinde karmaşa ve kayış var.

Parçadan bütüne ulaşmak, yada bütün den parçaya yolu seçin

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Alşah - Nisan 18, 2012, 01:16:00 öö
            Bazı özel nedenlerden dolayı  epey uzun bir müddettir siteden ayrı kaldım. Daha doğrusu siteye girebilecek vaktim bile olmadı. Bu gece girdiğimde, baktım "Bilgi Nedir?" diye bir konu başlığı açılmış. Katılımcıların hepsinin düşüncelerini naklettikleri yazıları okudum. Tabiiki herkes kendi bakış açısından konuya yaklaşmış. Yanlız sayın karahan'ın yaklaşımlarına pek anlam veremedim. Esasen sayın karahan'ı uzun zamandır izleyen biri olarak pek te şaşırmadım.Ama şunu anlayamıyorum.Sayın karahan hangi konu açılırsa açılsın hemen ortaya Allah'ın adını atıyor. Tamam,kendi ifadesine göre  inançlı bir kişi olarak yetiştirildiğini söylüyor ama, inançlı olan yanlız o değil ki!  Aslında sırf bu tutumu yüzünden açmış olduğu konulara katılmak dahi istemiyorum. Hemen Allahı'ın adını ortaya atıyor. Böyle olunca bilim, fen, bilgi kısaca müsbet ilim nerede kalır ki ?. Bunu yaparken de çoğu zaman kendi beyanları ile ne yazık ki çelişkiye düşüyor. Bakınız en son yazısında ne diyor sayın karahan; bir yandan "ön yargısız  yaşadığını "  söylerken diğer yandan daha konunun daha başında "Allah öyle istediği için öyle olduğunu " söylüyor. Yani tevekkül, yani tartışılma şansı yok, yani peşin hüküm, yani kabullenme daha doğrusu ön yargının ağ babası. Her konuyu Allah ile ilgilendirdikten sonra neyi tartışacağız ?
       Şimdi konu başlığı hakkında da bir kaç cümle etmeden olmaz. Bana göre bilgi, bilgili olmak en başta çok okumak, araştırmak, inceleyip ön hükümlü olmadan  sağlıklı muhakeme süzgecinden geçirmek ve hiç bir zaman tamam öğreneceklerim bitti dememektir. Bilim bir okyanus, bilinenler ise sadece bir damladır(bu sözü başka hiç bir yerde duymadım.Şayet  sahibi yoksa bu da benim sözüm olsun).
       Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 18, 2012, 07:57:19 öö

Sayın Karahan'ın o yazısında ne anlattığını bir türlü anlayamadıım. Niçin anlayamadğımı da kendisine özel olarak ilettim. Umarım gereği yapılır.

Sayın Arais'e bir diyesim var: Konumuz bilim değil bilgi. Dahası, gerçek ya da hakikat da değil, bilgi. Bu da bilmeye çalışma eyleminin sonucunda ortaya çıkan ürün. Bunun bir bilimselliği ya da bilim ile, daha doğrusu bilimsel yöntem ile bir bağlantısı var elbette; oraya geleceğiz. Ancak bilgi hem bireysel hem toplumsal bir olgu ve edinilmesi için ille de bilimsel yöntem gerekmiyor. Nitekim o yüzden bu başlık forumun "İnsan" bölümünde açılmış durumda.

Burada benim sözünü ettiğim, insanın kendi çabas, kendi buyrultusu, kendi istemi, kendi uğraşısı ile doğa ile kendisi arasındaki bağlantıyı kurması ve bu ilişkiden bir çıkarım oluşturması. Nitekim Sayın Karahan ile bu açıdan ters düştük belki de. Ben başka şeydn söz ediyorum, o başka...

Belki tüm bunlar bu çalışma dizisinin ikinci bölümüne geçtiğimizde berraklaşacak.

   
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: asimov - Nisan 18, 2012, 10:12:38 öö
Bir şeyin birçok tanımı yapılabilir. Nitekim burada da öyle oldu. İnanan birisi için, peygamberlere gelen vahiy , sezgiler bilgi olarak kabul edilir. Kutsal kitaplar bu ve öteki dünyayı açıklayan temel bilgi kaynaklarıdır. Bu açıdan bakacak olursak gayet normal. Asıl sorun ne derece doğru olduğu, fiziki dünyayı anlamamıza gerçekten yardımcı olup olmadıklarıdır.

Özellikle son 200 yılda dinsel anlayış bilim karşısında ağır bir darbe aldı. Bu konuda daha deteylı ve pozitif örneklerle tartışabiliriz. Ayrı başlığın konusu olmalı ayıca.

O zaman Sn ADAM'ın ifade ettiği gibi anlayış değişince aslında masonlukta değişmeli. Yanlış anlamadıysan. Gelenekçi anlayış, muntazam masonlar hiçbirşeyin değişmmesi gerektiğini savunananlar tabiki buna itiraz ediyorlar. Ancak gelişen ve değişen günümüz dünyasını 300 yıl öncesindeki bilgi seviyesine sahip ve o bilgiden düşünce üreten insanlarla tamamen açıklamak olanaksız. Bu da ayrı bir tartışma konusu.

2. bölümde bilgiyi kaynaklarına göre sınıflandırabilirsek, yararlarını ve gerçekliğini ortaya koyabilirsek biraz daha ortak bir noktada buluşabiliriz sanırım.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: karahan - Nisan 18, 2012, 08:30:15 ös
Sn Alşah
Her konuyu allaha bağladığımı söylüyorsunuz ve bundan rahatsız olduğunuzu keyf almadığınızı ilettiniz size keyfiyetsizlik verdiğim için üzgünüm,kimsenin özgür yazma hissine hiç takılmadım sadece ilgi gösterdim,gerçekten ilgi alanımda ise yorum yaptım yapmaya çalıştım kırmadan dökmedende yapmaya çalıştım bazen kırıcı olduğumu hissettiğim anda sn.hypatia örneğinde olduğu gibi kalp kazanmaya çalıştım çünkü gereksiz olurdu başka türlüsü.Elimde değil ben böyle yapıyorum siz fizikle bilimle felsefe ile yapın ben aklım aldığınca kendi ölçülerimde bildiğimi söylüyorum tabiki bana göre kalıplarda.

Burada herkesin inançlı olduğunu en azından birşeyler kabul eden biriyim bu konularıda konuşurken ben sizden çok inançlıyım diye yapmıyorum bence gereksiz bir alınganlık olmuş.


Sn.adam

Özel iletinizi okudum ne anlatmak istediğinizi anladım lakin bir şey yapmayı düşünmüyorum o ifadeler karşısında bir şey yapmam mümkün değil.Yazdıklarımdan bir şey anlayamadı iseniz boşverin  içiboş bir yazı olarak bakınız okunmayada yorum yapmaya değer bulmayınız.

Lakin şunuda bilmenizi isterim benim allah inancım bir yana ben çalışılmadan emek verilmeden okumadan ,araştırmadan ne allahı ne doğayı ne ilim dallarını ne insanları nede yaratılmış herhangi bir şeyin anlaşılabilmesinin olanak dışı gören bir inanca sahibim.Ben tüm bunların genel anlamda bu bilgilerin allahtan insasnlar sezgisel güçle ve insanların yetenekleri ve uğraşıları doğrultusunda verildiğine inanırım.

Ben sadece allahı bir kaynak olarak gördüğüm için örnek veririm sıklıkla bundan rahatsız olunmamalı,yada bir mason sitesinde bu siteye gönül veren izleyen insanlara allah ile din ile iman ile ilgili ders verme yeterliliğine ne sahibim nede haddimdir lakin bildiğim ve inandığım şeyleri paylaşırım yaptığımda budur.

Aynı sizin gibi düşünüyorum birgün allahtan gelen bir kelamın yanlış çıkması halinder insanın dinden çıkacağını söylediniz bu söylem yaallahtan bilgi doğru gelir insandan insana geçerken eğrilir inanılması gereken budur.

Nasılki sokratın bu sözünü siz hayır o dememiştir diyorsanız okuduğum bir çok yazıda bu alıntıyı kuıllanan akademisyenler sokratın ifadesi diye başlıyorlar buradaki yanlış kime aittir doğru bilgi kimdedir sizdemi diğerindemi,söyleyendemi iletendemi.


Son sözüm kişilik olarak her konuda bilgiç gibi ahkam kesmeyi  ve davranmayı sevmiyorum bildiğim ve ilgimi çeken konular sadece yazdıklarımla sınırlıdır belki benim sınırlarım sadece bu kadardır belki bu kadar kapasişteye sahibim belkide salakça bir alınganlık içine girdim,belki yazı yazma uslubum bozuktur gramerim kötüdür,noktalama ve virgül işaretlerini esleri nerede kullanacağımı bilmiyorumdur.Belkide buna aşırı önem verenler kadar benim için önemli değildir ki öyle ama bunuda saygısızlık olsun diyede yapmam.Ben kişiyi olduğu gibi kabullenemeyeceksem dost olamam .Ben resim sanatından anlamam isanın son akşam yemeği tablosunu anlayanlar kadar yorumlayamam sadece bakarım,Ben stunları severim mimarisinden dolayı ama neden o şekilde yapıldıkları ile hiç ilgilenmedim ilgi alanım olmadı,ben mozart yada beethovenın bilinen parçalarını dinlerim ama sadece o kadar.

Geriye bana kalanlardan en çok ilgilendiğim konularda yazmayı (yazabilirsem)ve okumayı severim.Bende ilgilenmediğim konularda yazı yazanların ne dediklerini çoğu zaman anlamıyorum anlamam gerektiğinide düşünmüyorum .

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 18, 2012, 10:10:31 ös
Selamlar,

yazilanlari özenle takib ediyorum ve birden aklima bir hinzirlik geldi.
Hani butün meseleyle alakalimi bilmiyorum ama icimden bir ses yaz ve sor diyor.

" Ruhumuzu olusturanda ekonomik kosullardir."
 Alinti Orhan Hancerlioglu"nun Felsefe Ansiklobedisi Düsünürler Bölümü"nden alinmistir.

Yukardaki söz kime veya hangi filozof veya bilgine aittir.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: asimov - Nisan 18, 2012, 10:24:51 ös
Merhaba

Burada olmamızın temel amacı birşeyler öğrenmek. Herkesin aynı şeyi bildiği ve düşündüğü yerde herhalde kişisel gelişim sağlanamaz.

Konu fikirlerin değil kişilerin tartışmasına dönüştü.

Kimse başka birine birşeyler öğretemeyeceğine göre herkes fikrini açıklar yararlanmak isteyen alır yararlanır.

Ben sistematik olarak ilerleyen konulardan hoşlanıyorum. Ayrıca bu konunun  bence 1. bölümü tamamlandır.

Son birşey daha söylemek isterim. İnanç ilginç bir kavramdır. Adı üzerinde inanırsın ya da değil. Paul Daivis'in bir kitabı vardır. Tanrı ve yeni fizik adında. Orada bir inanan ile ateisti konuşturur. İnanan mucizelerden bahseder ve örnekler verir. Ateist her seferinde bunlara karşı arguman üretim. Sonuçta bir sonu yoktur. İki tarafta söyledikleri ile kalır. Yine bildiklerine inanır.

İnançlı bir kişi ile konuşmak bu yönü ile zordur. Bunu Sn Karahan için söylemiyorum. Yani fikirleri söyleriz. Herkes birbrinden yararlanabilir. Herkesin ilgi ve yetenekleri ve bakış açısı farklı. Bu forumunda zenginliği burada zaten.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Hacamat - Nisan 19, 2012, 12:35:41 öö
Form sitesinde defalarca ''bilgi vs'' tartışıldı. Hatta ''kirli bilgi,temiz bilgi'' bunlarda masaya yatırıldı. Sonuç olarak hala aynı yerdeyiz.
Aslında BÜYÜKLERİN söylemeye çalıştığı şu...
Kendisinin okuduğu kitaplardan kaynak gösterirsen, bu ''bilgi'' oluyor.
Sen bir şeyleri değerlendirirsen, bu ''bilgisizlik'' oluyor.
işin özeti bu, sayın Form katılımcıları.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: gnothi - Nisan 19, 2012, 12:38:28 öö
Sadece Sokrates'le ilgili bir ekleme yapmak isterim;

Sokrates'le ilgili bildiğimiz her şeyi öğrencisi Platon yıllar boyunca yazdığı Diyaloglar'ında iletmiştir. Felsefe tarihçilerinin genel kanısı Platon'un kendi fikirlerini yazılarında Sokrates'in ağzından yazdığıdır. Yani hangi sözün gerçekten Sokrates'e, hangisinin aslında Platon'a ait olduğunu bilme imkanımız birkaç bin yıldır maalesef yok.

Aslında biraz da ilk süper kahraman Sokrates ;)
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: gnothi - Nisan 19, 2012, 12:41:29 öö
Bu arada bilginin kaynağının "akıl" mı "nakil" mi olduğu zaten ortaçağ sonrası felsefesinin ana konularından biri. Ama bu sayın ADAM'ın da belirttiği gibi "Bilgi nedir? -1" başlığının konusu değil. Bilgiyi tanımlarken bir ön kabul olarak alamayız kaynağı.

Sevgi ve saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Masor1976 - Nisan 20, 2012, 12:30:23 öö
İnsanoğlunun bilgi edinme konusunda yetenekli olduğu bariz. Bilgisayar sistemleri gibi işlemci, hafıza gibi sahip olduğu değerler vasıtasıyla dışardan bilgi edinme ve mantıksal algoritmalar eşliğinde beyninde harmanlama yeteneğine sahip.

Tanrı kavramının bilgiye etkisi bana çok da saçma gelmiyor. Dikkatimi çektiği kadarıyla köyde çoban olarak yetişmiş, tv, sinema vb. görmemiş biri ile şehirde iyi bir eğitim ve kariyer edinmiş bir insan aynı değildir. Belki çoban daha zeki olabilir fakat neticede eğitimli kişi daha bilgilidir. Burdan çıkarmak istediğim sonuç ise insanoğlu kendisi bir şey üretemiyor. İtici bir ivme olmadan  bu imkanlı görünmüyor. Bu yüzden semavi dinlerin de ifade ettiği gibi  belli aralıklarla Tanrı tarafından görevlendirilen özel insanlarca diğer insanların eğitildiğini düşünüyorum.

Yani en pahalı ve en kaliteli bir bilgisayarı ele alırsak içinde yazılım yok ise beyni ve kapasitesi ne kadar kaliteli olsa da hiç bir anlam ifade etmez. Aynı şekilde insanoğlu da eğitilmez ise kendi çabalarıyla bilgi sahibi olmaya muktedir olamaz. Buna ömrü yetmez. Yani örneğin beslenmek için zehirli bir bitki veya canlıyı yiyerek ölüverir vb.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 20, 2012, 09:09:31 ös
Alıntı
Dikkatimi çektiği kadarıyla köyde çoban olarak yetişmiş, tv, sinema vb. görmemiş biri ile şehirde iyi bir eğitim ve kariyer edinmiş bir insan aynı değildir. Belki çoban daha zeki olabilir fakat neticede eğitimli kişi daha bilgilidir. Burdan çıkarmak istediğim sonuç ise insanoğlu kendisi bir şey üretemiyor. İtici bir ivme olmadan  bu imkanlı görünmüyor. Bu yüzden semavi dinlerin de ifade ettiği gibi  belli aralıklarla Tanrı tarafından görevlendirilen özel insanlarca diğer insanların eğitildiğini düşünüyorum.



Cikis noktasi dogru, ama varilan sonuc yanlis??

Tanrinin gönderdigi o özel insanlar yokkende insan oglu magaralara resim cizip bilgi topluyordu ve bunu birsonraki nesillere aktariyordu.


Doga ile insan ve insan emegi ve insan ihtiyaclari olmadan bilgi olusmaz.



Saygilar.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: ADAM - Nisan 24, 2012, 06:09:24 ös
Konu bilgi olunca, çoğu kez sanki bilginin ne olduğu üzerinde kavramsal bakımdan tam bir uyuşmaya varmışız, hepimiz aynı dilden konuşuyor hepimiz aynı telden çalıyormuşuzcasına, bilginin kaynağı üzerinde tartışmaya başlarız. Bilginin nerede bulunduğundan, nasıl edinildiğinden falan söz ederiz.

Bunu yaparken eskilere değinir, Antik Çağın düşünürlerinin deyişlerini yineler, peygamber ya da aziz olarak nitelediğimiz kişilerin dediklerini ya da onlara atfediilen sözleri dile getiririz. Bunları yaparken de zamanın değiştiğini, zamanla bilginin de kaynağının da değişime uğradığını unuturuz. 

Aşağıdaki çizim bir mizah, bir hiciv öyle olmasına da, hiç mi gerçeklik taşımıyor acaba?



Bilgi ile bağlantılı konularımız bitmedi. Bundan sonra ikinci bölümü görmüştük. Bir de üçüncüsü olacak: Bilginin oluşumu.

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: asimov - Nisan 24, 2012, 08:43:32 ös
  Ancak gelişen ve değişen günümüz dünyasını 300 yıl öncesindeki bilgi seviyesine sahip ve o bilgiden düşünce üreten insanlarla tamamen açıklamak olanaksız. Bu da ayrı bir tartışma konusu.

Tamamen katılıyorum. Ben de aynı yönde görüş belirtmiştim.

Karikatür tam da yerinde oldu.

Paylaşım için teşekkürler Sn ADAM.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Masor1976 - Nisan 25, 2012, 07:04:09 ös
Sayın Adam'ın sunduğu karikatür çok anlamlı. Bilgi eskiden çok zor ulaşılan bir değer idi. Bunun nedeni ise  sosyal yaşamda bilgi paylaşılmak istenen bir değer değildi. Bu tarz bencillik nedeniyle her ortamda bir ezoterizm hakimdi. Üniversite hayatımda edindiğim izlenim öğretmenlerin meslek derslerinde püf noktaları öğrencisine vermek arzusunda olmayışıydı. Tek tük idealist öğretmenler vardı tabi ki. Hayatımıza giren internet ve sunduğu free kaynaklar vasıtasıyla ücret ve emek gerektirmeden pek çok bilgiye ulaşılabilir hale geldik. İşin ilginç yanı ücretsiz sunum yapan google vb. kaynaklar dünyanın en zengin firmaları halini aldılar. Bu da bilgiyi paylaşmanın ekonomik anlamda kaybettirmediğini gösterdi. İnsanların unuttuğu paylaşmanın verdiği hazzı sanal da olsa insanlar yaşar hale geldiler.

Benim internetin en hoşuma giden yanı ise, her tür ideoloji ve düzeyden bilgiyi görebilme ve karşılaştırma yapabilme şansını vermesidir.

Sayın Tij, eğer sadece fiziksel duyulara hitap eden bilgi kaynaklarıyla düşünecek olursak haklısınız. Fakat Tanrı, peygamber, melek, şeytan, cin gibi dini kavramlara inanmayan bilim insanlarının bile tıkandıkları noktada bizden daha zeki ve teknolojik uzaylılara inanmak durumunda kalmaları dolayısıyla bilginin sadece insanların fiziksel deneyimlerinden oluşan bir deneme yanılma yordamıyla elde edilen bir birikim olduğunu düşünmek çok dar kalıyor. Ki pek çok bilim adamı simya gibi metafizik ilimlerle haşır neşirdirler yani metafizik zeki varlıklardan yardım almışlar deniliyor. Aklıma bu noktada tasavvufçulardan dinlediğim bir menkibe geliyor. Hz.Ali ile ona muhalif olan müslümanlar arasında çıkan kanlı bir savaş öncesi muhalifler Kuran yapraklarını mızraklara takıp kendilerini kitap yanlısı gibi gösteriyor Hz.Ali ise ben o kitaptan içerik olarak daha değerliyim tarzında bir cümle sarfediyor. Cümleyi anımsayamadım ana teması bu şekildeydi.
 
Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Tij - Nisan 25, 2012, 10:44:29 ös
Sayin Masor1976,

Hz.Ali yerden göge kadar hakli bence ve benim kastimsadece fiziksel duyulara hitap eden bilgi degil bununla beraber düsünsel olsun sanatin bütün alanlari olsun her alandaki bilgiden bahsediyorum.
Unutmayinki o kutsal kitabida var eden insandir.
Ve tanrinin bile insan tarafindan inanilmaya ihtiyaci vardir ve tanrinin kendisi bile insanin bilgisizliginin bir ürünüdür.

Ve lütfen kendi yazdiginizi tekrar okuyun ve "neden okumus insan daha bilgilidir?" sorusunu kendinize sorun.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: Masor1976 - Nisan 26, 2012, 06:56:36 ös
Sayın Tij katılmadığım noktalar var size saygı duymakla birlikte... Hz.Ali'nin söylemeye çalıştığı sözde kast edilen metafizik dünyadaki ilmin kağıt üstündeki ilimlerden üstün olduğu ve bu ilimlere özel insanların erişme yeteneğinin olduğuydu. Yani daha açıkca ifade edilirse direkt Tanrı'yla iletişimde olan bir insanın Kuran'a vb. dini kaynaklara çok ihtiyacı olmaz. Tabiki bu yaklaşımla Kuran, Fen gibi zahiri ilimleri alçaltmak ve yok saymak anlamlandırılmamalıdır. İnsanoğlu hayatta kalma mücadelesi için fen ilimlerini ve toplumsal altyapı için de dini kaynakları vb. sosyoloji kaynaklarını kullanmak durumundadır.

Tanrı kavramını insanların bilgi eksikliğinden ötürü uydurdukları bir fantazi olarak algılamanız nedeniyle bu tarz bir yaklaşım sergilemenizi bekleyemem doğrusu. Farklı yaklaşımları ayıplamaya ve dışlamaya karşı biriyim sadece fikirleri karşılaştırmak maksat olmalıdır. Sizinle bir çatışma içine girmek gibi bir niyetim olmadığını ve fikirlerinizi dikkatle incelemeye çalıştığımı bilmenizi isterim.

Komplo teorisyenlerinin fizik, matematik vb. ilim dallarında lokomotif olarak görülen bilim insanlarının metafizik varlıklarla irtibatta olduklarını iddia etmeleri vb. benim bilginin kaynağının şeytani veya rahmani kaynaklara dayandırılabileceği önyargısını oluşturuyor.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Bilgi Nedir? … 1
Gönderen: symbol - Mayıs 09, 2013, 08:16:18 ös
Bilgi,insana her zaman sorumluluk yükler.Eğer herhangi bir konuda bir bilgiye sahipseniz,o konunun sorumluluğunu da taşımak durumunda kalırsınız.Kuşkusuz, o konuda bilgi arttıkça da,sorumluluğu da bir o kadar artacaktır.Çünkü bilgiyi insanın tükenmek bilmeyen hazinesi olarak görürsek,böyle bir bilgiyi düşüncelerimiz yoluyla uygulama safhasına sokmak ve olumlu sonuçlar üretmek,o hazineden insanlar ve toplum çıkarına yararlar sağlamak gerekir.

Bilgilerin bizlere sunduklarının bizim doğrularımızı taşıması değil,gerçeklerle donanmış ve örtüşmüş olmasıdır.Aslında,gerçek bilgi ile donanmış birey her zaman alçak gönüllüdür.İnsanın yalnız kendi doğruları paralelindeki bilgileri ile ürettikleri düşünceler,bir huzurlu ortamdan çok,cehennem tabloları oluşturur.Şunu asla unutmamamız gerekir ki;bilgisiz insan tehlikeli olabilir.Ancak,bilgisini kötüye kullanan insan her zaman bir facia yaratmaya yatkındır.

Gerçekleri düşünce potasında eritmek,bireye düşüncesinde,yorumlarında ve hatta uygulamalarında bir yığın sorumluluklarıda yükler.Bu bir yerde insan olmanın da evrimidir.Ancak bundan sonradır ki,düşünceler hep doğru görüntüler ve kararlar üretir.Unutmamak gerekir ki,gerçek bilgilerle donanmış bir insanın hayatında yenilgiye pek yer yoktur.İşte bu noktada insan gerçek manası ile ''Kendini Bilme'' kademesine ulaşmış olur.

Saygılarımla...