Mültecilere bakmak ayrı bir şey, onları kendi vatandaşından öne çıkarmak ayrı bir şey. Bu gün ülkemizin içinde bulunduğu durum da tam bu eksende. Bir yanda ülkemizin kendi öz evladı ne sağlık hizmetlerinden tam olarak yararlanabiliyor, ne sosyal yardımlardan ve ne de hukuki bazda adil şekilde yararlanmaktadır. Ülkemizin doğudan batıya, kuzeyden güneye resmen bir mülteci istilasına uğradığını üzülerek görmekteyim. Kendi vatandaşı saatlerce ve hatta haftalarca hastane kapılarında derdine derman aramaya çalışırken bu mültecilerin her konuda öncelikli olması şahsen beni rahatsız etmektedir. Keza ; kendi insanlarım asgari ücretle bile iş bulamazlarken mülteci konumundakilere namütenahi maddi olanakların sağlanması beni rahatsız etmektedir. Ülkemin gençleri üniversiteye girebilmek için maddi ve manevi insanüstü çabalar sarf ederken, mültecilerin istedikleri üniversiteye sınava bile girmeden kaydolmaları beni perişan etmektedir. Yine ülkem insanının, mültecilerle olan hukuki meselelerinde hukukun onlardan yana çalışması beni rahatsız etmektedir. Vs.vs.vs.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Öz olarak, insanın din, dil, ırk ayrımına karşı olan birisiyim. Ancak ; yukarıda da kısaca açıkladığım nedenlerden dolayı bu mülteci meselesine sıcak bakamıyorum.
Aslında, bu olay buralara kadar getirilmeden de çözülebilirdi. Mesela , ülkemizin sınırına yakın bir bölgede Birleşmiş Milletlerin de koordinasyonu ile bu insanlara yerleşim ve yaşam yerleri oluşturulabilirdi.
Ülkemin gençleri onların topraklarında hayatlarını kaybederlerken, onların gençlerinin ülkemde sahil boylarında nargile keyfi yapmaları doğrusu kanıma dokunuyor.
Saygılar-sevgiler.