Semir Arslanyürek'ten Orhan Pamuk'a mektup: Yazarın soylusu ezilenden yana, soysuzu ezenden yana olmuştur
Yönetmen Semir Aslanyürek, Orhan Pamuk’un da aralarında olduğu bir grup yazarın Beşar Esad’a dönük açıklamasının ardından bir mektup kaleme aldı.
Orhan Pamuk’a hitaben yazılan mektupta, edebiyatçı kimliği taşıyan bir yazarın ezenlerin yanında saf tutmasına dönük tepkisini ifade eden Aslanyürek, Pamuk’un iki yüzlü yaklaşımlarından örnekler vererek, Pamuk’un neden daima emperyalistlerin gündemleri doğrultusunda açıklamalarda bulunduğunu sorguluyor.
"Nerede kaldı sanatçı hassasiyeti?"
Semir Aslanyürek bu mektubu kaleme almasının nedenini de açıklıyor. Türkiye’deki sanatçıların tutumlarının giderek ya güçlüden, ezenden yana tavır alma ya da hiç tepki göstermeme noktasına vardığını ifade eden Aslanyürek “nerede kaldı şu sanatçı hassasiyeti?” diye soruyor. “Emperyalist cinayetler bu kadar ayyuka çıkmışken, Türkiye’nin sanatçılarından neredeyse hiç ses çıkmıyor; bu durum, yaşananlardan daha acı” diyen Aslanyürek, “bazen cinayete sessiz kalmak, cinayetten daha ağır bir suçtur. Çünkü cinayeti işleyenlerin kendilerine göre bir nedeni olabilir, ama susanların susma nedeni nedir?” diye soruyor. Orhan Pamuk ve metne imza atan diğer yazarların, yaşananları analiz edemediğinin düşünülemeyeceğini, meselenin bir anlama sorunu olmadığını ifade eden Aslanyürek, tam tersine, bu yazarların kendilerine bahşedilen ödüller karşılığında emperyalistlerin borazanlığını yaptıklarını ifade ediyor.
"Yazarın soysuzu ezenden yana olur"
"Sabahattin Eyüboğlu’nun 'Bütün çağlarda yazarın soylusu ezilenden yana, soysuzu ezenden yana olmuştur' ölümsüz deyişini, bilmem anımsar mısınız? Daha doğrusu böyle bir söz işittiniz mi?" diye soran Arslanyürek, Pamuk'a şöyle seslendi:
"İzin verin de sorayım: Siz kimi temsil ediyorsunuz? Eğer cevabınız “Tabi ki bana Nobel ödülü veren gücü temsil ediyorum” olursa, size bir şey diyemeyeceğim. Kaldı ki, tersini iddia etseniz bile o soysuz gücü temsil ettiğinizden hiçbir kuşkum olmayacaktır. Aksi takdirde size bu ödülü asla vermezlerdi. Alfred Nobel insan olarak nasıl biriydi, hiçbir fikrim yok! Bildiğim tek şey servetinin önemli bir kısmını insanlık adına yararlı bir buluş yapan veya insanlığa hizmet eden insanlara ödül olarak dağıtılmasını vasiyet ettiğidir. Eğer bu böyle ise ödüllerin kimlere verildiğini göz önünde bulundurursak biliniz ki Alfred Nobel’in kemikleri sızlamaktadır. Yeryüzünde bu kadar manipülasyona alet olan başka bir ödül mekanizması tanımıyorum. Siz tanıyor musunuz? Ayrıca siz o soysuz gücü temsil etmeseydiniz Menahem Begin gibi azılı bir katile, Şimon Perez’e, Enver Sedat’a ve yüreği derisinden katbekat kara olan ABD ölüm makinesinin kukla komutanı Obama’ya verilen bir ödülü reddederdiniz. Çünkü bir zamanlar Nelson Mandela, daha önce NATO genel sekreteri gibi bir katile, Kenan Evren gibi ABD uşağı bir darbeciye verildiği için Mustafa Kemal Barış Ödülü’nü reddetmişti."
"Mektup gerçek kimliğiniz açıkça ortaya koymuştur"
"Soysuz güçlerin arzuhalciliğini yapan birkaç 'yazarla' birlikte Suriye Cumhurbaşkanı Başşar Asad’a yazdığınız açık mektup sizin gerçek kimliğinizi ve kimden yana olduğunuzu ayrıca Nobel Ödülü’nü de gerçekten hak ettiğinizi açıkça ortaya koymuştur" diyen Arslanyürek şu soruları sordu:
"İnsanlık tarihinde ABD kadar katliam yapan, insanlığa zarar veren ikinci bir güç biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. ABD silah üreticileri ve tacirlerinin silahlarını satmak için her zaman savaşlara ihtiyaçları olduğunu biliyor musunuz? Rockfeller’in annesi “Çocuklarım isterse dünyada bir tek silah patlamaz” mı demişti? Bu doğru mu? ABD’nin yıllık savaş bütçesinin bütün dünyadaki yoksulluğu kökünden yok edebileceğini iddia edenler var. Bu doğru mu? Bu ölüm makinesinin insanlara “demokrasi” götürmek amacıyla kurulduğuna inanıyor musunuz?"
Vietnam katliamı, ABD uşağı diktatörler, İsrailli komutanlar
Pamuk'un yazdığı mektupta İnsan Hakları Mahkemesi'nden söz ettiğini hatırlatan Arslanyürek, bu mahkemenin Vietnam katliamını yapanları, ABD uşağı diktatörleri, Filistin'de katliam yapan İsrailli komutanları neden yargılayamadığını onlara neden dokunamadığını sordu.
"Bay Batı’nın Irak’a demokrasi götürdüğünü mü iddia ediyorsunuz?" diye soran Arslanyürek, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi de aynı demokrasi Libya’ya, Tunus’a Mısır’a götürüldü değil mi? Peki Bahreyn’de halkın sesine neden kimse kulak vermiyor? Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri demokrasisine ne demeli? Mısır halkı hala ayakta… Ama Mursi’ye açık mektup yazmıyorsunuz, neden? Yoksa ona kapalı mektup mu gönderdiniz?"
Türkiye, Lübnan ve Ürdün sınırlarından Suriye’ye sokulan silahlı çetelerin katliamlarını hatırlatan Arslanyürek, "Çocuk yaşlı, kadın erkek demeden tekbir sesleriyle insanları koyun boğazlar gibi kafalarını kestiğini hiç görmediniz mi? Bu katil sürülerinin hunharca işledikleri işkence ve cinayetlerle ilgili en az yüz video yayınlanmıştır. Tüm bunlardan haberiniz yok mu? Bilmiyorsanız, haberiniz yoksa Nobelli bir yazar olarak gerçekleri araştırma gereği duymadınız mı hiç" dedi.
Arslanyürek mektubunu şu ifadelerle sonlandırdı:
"Bu satırları İngilizceye çevirip açık mektup ortaklarınıza da gönderme zahmetinde bulunur musunuz, Sayın Pamuk? Saygılarımla diyemiyorum, çünkü size saygı duymuyorum!"
(soL - Haber Merkezi)