Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Varlık, Madde ve Tekamül  (Okunma sayısı 6993 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 09, 2020, 06:57:21 ös

( www.felsefehayat.net sitesinden alıntıdır. Yazan; Can Murat Demir)

Varlık, Madde ve Tekamül
"Varlığın mayası idraktir..."

Yazar Editör (CMD) - 10 Aralık 2014323 0
ruh-madde-tekamul-min

Bu yazımda, Sayın Bedri Ruhselman’ın ruhsal tebliğlerden düzenlemiş olduğu “İlahi Nizam ve Kainat” adlı eserde çokça adı geçen bazı (neo-spiritzm) kavramları açıklamaya çalışacağım. Metni yazarken, neo-spiritizmde çokca bahsedilen “ruh ve madde” etkileşiminden yola çıktığımı belirtmek isterim. Aşağıda okuyacağınız metin, “tekamül” süreci üzerinde durarak, insan varoluşunun amacını sorgulamaya yönelik hazırlanmıştır. Okuyucunun metni okumadan önce neo-spritizmaya ilgi duyması ve bir ön çalışma yapmış olması şarttır, aksi takdirde ne kavramlar ne de mana tam anlamıyla anlaşılamayacaktır.

İyi okumalar…

Madde dünyası, ruhsal yolculuğun ilk başlangıcı ve sonsuz evrimin ilk durağıdır. Kabadır ve uygulama alanıdır. Ruhun değdiği her şey, onun idrak seviyesini, bir üst seviyeye yükseltir. Bu sonsuz evrime tekamül denir. Bu süreç, bir değişim ve olgunlaşma sürecini önceler. Bu önceliği ancak ve ancak özgür bir irade onaylayabilir. Tekamül, özgür iradenin seçim alanıdır ve kesinlikle özgür bir vicdanı da beraberinde şart koşmaktadır. Tekamül, değişim ve olgunlaşmanın bir diğer adıdır ve kesinlikle kişinin özgür seçimiyle alakalıdır.

Madde aleminde olan biten her şey ruhun tekamülü içindir. Hastalık, acı, ölüm, ayrılık, doğal afet, aile, millet, devlet, toplum, devrim, kaos vs. Madde planında başımıza gelen olumlu olumsuz her olay bizim olgunlaşmamız için bir basamaktır. Bu yüzden neo spiritizmde evrende ve nesneler aleminde “tesadüf diye bir şey yoktur” (syf. 187), her oluşun bir sebebi vardır. Bunun arkasında düalite ilkesi yatmaktadır. Bu ilke varoluşun her aşamasında mevcuttur. Silsile şöyledir; Evrendeki hareketlenmeler iki zıt değer oluşturur ve bu savaşımdan maddenin bileşenleri ortaya çıkar, işte bahsedilen düalite ilkesi buradan hareketle hem kürelerin hem de maddenin doğuşuna tanıklık ederek bize tekamül için gerekli olan şartları ve planları hazırlar. Hareketin (zıtlar savaşımı) kaynağı düalite ilkesidir ve maddeyi doğuran da odur. Düalite olmadan tekamül imkansızdır çünkü, maddeyi bir arada tutan esas ilkedir.

Üniteden süzülen ve birtakım ruhsal planların emir ve tesirleri gereği bu hayatın içinde vak’alar manzumesini yaşarız. İşte tekamül, bu madde dünyasında bize ayrılmış ruhun yükselişini müjdeler. Bu açıdan tekamül, ruhun evrenle temasıdır, sonsuzdur ve bizim için biçilmiş yegane amaçtır. İnsan bu amaçla vardır, bedenlenmiş varlık (insan) tekamülün asıl kaynağıdır. Tekamül ve insan birlikteliğini, enkernasyon (bedenlenme), dezenkarnasyon (ölüm) ve re-enkarnasyon (tekrar doğuş) ile sürekli maddeyle etkileşim şeklinde özetleyebiliriz. Varlık, bu yollarla sürekli yüksek hakikati arar, maddeyle -perispri aracılığıyla- titreşir, bu sayede bilgi ve görgüsü artar. İşte size varlığın evrendeki yolculuğunun kısa bir özeti budur. Bu arada şunu da not edelim, evren, tekamülümüzün sorularına yanıtlar veren tek alandır. Varlık, hidrojen atomunun gelişmiş bir halidir ve bir ruha tabidir.

“Varlığın mayası idraktir” -syf. 118
Madde, hem tekamül seyrinde, hem de ruhların sirkülasyonunda tek bir amaçla yer alır: “Ruha hizmet etmek.” Ruhlar, maddeyi kullanarak tekamül yolculuklarını sürdürürler. Madde olmadan tekamül imkansızdır diyebiliriz. Ruh, maddeyle ortaktır aslında. Bu cümleden şunu anlarız: Madde ve ruh aynı plandadır ve sürekli alışveriş halindedirler.

Ruhun bedenden ayrılması (dezenkarnasyon) tekamülün bittiği anlamına gelmez, yüksek planlardaki tesirler burada da devam eder ve ruh yeni bir bedenlenmeye doğru süzülür ve üst planlarda kendisine biçilen yolda devam eder. Kısaca ölüm, asla ve asla tekamülün sonu değildir, tekamül sonsuzdur.

Ölüm sadece bir başka tekamül mekanıdır.

Her insanın tekamül seviyesi ve hızı doğal olarak farklıdır çünkü her insanda farklı bir kapasite, farklı bir sezgisel duyuş, farklı bir idrak vardır, bu yüzden tekamül farklılıkları olağandır. Her bir tekamül seviyesi farklı bir kuşatıcı alanı ortaya çıkarır ve eğer insan vazife planına doğru yöneldiyse, -tam aksi de vuku bulabilir- git gide yükselen bir grafik çizer. Bilgimizin kapsadığı alan, realiteleri doğru değerlendirmeyle alakalıdır, eğer idrak tamsa ve bilgi alışı yeterliyse, yükseliş devam eder ve insan vazifeye doğru yönlenir. Bu şu demektir aslında, tekamülün hızı, vazifeli varlıkların tesirlerine cevap vermeniz ve “otomatizm”den kurtulmanızla ilintilidir. (syf. 102 – 103) Otomatizm tehlikelidir, -maddenin emrine giren-  insanın tamamen idraki dışında davranması anlamına gelir. Bu yüzden otomatizm den ziyade, insan, tekamülü bir ihtiyaç olarak hissetmeli ve bu yönde de özgür iradesiyle hareket etmelidir. Öz bilgi de zaten bu eylemlerden gelmektedir. Tekamül için gerekli olan tecrübeler öz-bilgiyi geliştirir. Deneyimlerimiz öz-bilginin oluşmasında bir basamaktır, kendinden sonrakinin içinde eriyerek tekamüle hizmet ederler. (Burada bahsedilen “öz bilgi” dünyasal bilgiyle karıştırılmamalıdır; öz bilgi, varlığın tüm yaşadıklarını damıtmasından sonra elinde kalanlardır. Bu sayede varlık gelişir ve genişler)

Tekamül, öz idrakin -yani varlığın- genişlemesi durumudur.

Yukarıda bahsi geçen “Otomatizm” tehlikesi dışında, tekamülü sekteye uğratan bir diğer bela “Nefsaniyet” tir. Nefsaniyet bir Sufi kavramıdır ve varlığın “amaçsal” olarak maddeye bağlanmasını ifade eder.  Yani “benim için madde bir araç değil, amaçtır” prensibinin özünü ifade eder. İnsanın maddeye aşık olmasına ve asıl gayesini unutmasına sebebiyet verir.

Not: Evren mekanizmasında meydana gelen maddenin tüm bileşenlerini ilgilendiren, olumsuz ya da insan tabiriyle felaketler, vicdanın harekete geçmesini sağlamaktadır. Yani, kötü diye adlandırdığımız tüm vak’alar aslında vazife planına doğru kaymamızı sağlamaktadır.

Sonuç: Madde planında meydana gelen hiçbir olay sebepsiz değildir ve bu talihsiz olarak nitelenen olaylar silsilesi, tekamül yolculuğumuzun birer parçasıdır. Unutulmamalıdır ki her talihsiz kaza, ayrılık, hastalık, doğal afet, ölüm vs. hepsi öz-bilginin gelişmesine katkıda bulunur.

Yararlanılan eser: İlahi Nizam ve Kainat

Yazan; Can Murat Demir

www.felsefehayat.net sitesinden alıntıdır.
Errare humanum est.
Ayıplı Müzmin öğrenci