Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Dekolte giyene tecavüz ederler.......  (Okunma sayısı 29975 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 20, 2011, 11:59:14 ös
Yanıtla #30
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

       Sayın Oya, lütfen beni bağışlayın. "Dekolte giyene tecavüz ederler " diyen   sözde prof. ile ilgili yazınızı  az önce okudum. Daha fazlası ile sözlerinize katılıyorum.Ve o zatın gerçekten bir prof. olabileceğine inanmıyorum.   Aslında  ben burada size , facebookuma ikigün önce düşen bir video paylaşımından söz etmek  istiyorum.
       Sanırım İran'da kameraya alınmış. Video şöyle; Bir kadın pantolon giydiği için görevli erkekler tarafından  şehrin meydanına  getiriliyor. O anda üzerinde  çarşaf var. Etrafta vahşati seyretmeye hazır insanlar, kadın bağıra bağıra bir şeyler söylüyor. O esnada görevli erkek kıbacını şaklata şaklata kadına vurmaya başlıyor. Kadın feryat figan ediyor ama nafile ,yarlerde sürünüyor.  . Seyredenlerden tık yok . Yetmiyor, ikinci adam da başlıyor kırbaçlamaya. Ben seyrederken kanım dondu.  O an  o  kadının yerinde annemin , kız kardeşimin, eşimin olabilme ihtimalini üşündüm , kalbim duracaktı. Bu videoyu sizin  ve  bütün kadınlarımızın seyretmesini isterim. Bilgisayar bilgim pek iyi deği , nasıl  gönderebilirim bilemiyorum .   
         İşte , bu sözde prof. düşüncesindeki insanların  yönetimleri altındaki ülkelerde , kadınların nasıl birer hayat sürdüklerini varın siz düşünün.
         Saygılar-sevgiler.
"Vur ama dinle beni"


Mart 21, 2011, 12:48:46 öö
Yanıtla #31
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay


Dinlerin hangi alanda faydası olmuş ki bu konuda olsun?

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mart 22, 2011, 02:10:36 öö
Yanıtla #32

Böyle düşünen insanlar var.

Problem şu; tahrik unsurunun etkisi ne kadardır? Tahrik unsuru, ikinci kişide iradesini kontrol edememe gibi bir duruma yol açabilir mi?

Bu sorunun sosyal alandaki cevabı, kesinlikle hayırdır.
Tıp alanındaki cevabı da, bunun bir patoloji olduğu yönündeki açıklamalardır.

Sosyal ve fen bilimlerinin çatışma noktası veya çözüm noktası da genelde hukukta kendini gösterir. Gerçekten iradesini kontrol edemeyen bir seksomanyak, ceza almaz; tedavi edilir.

Zaten bu hadımlık yasasına taslak oluşturan kurul da, bu uygulamayı batılı devletlerin de uyguladıklarını, ve bunun bir ceza değil, tedavi olduğunu söylüyorlardı. Tabi hadımlık bir tedavi metodu mudur orası ayrı bir konu.

İnsanın belirli durumlar karşısında, cinsel iradesini kontrol edememeye yönelik bir patolojisi varsa, bu insanın iradesini kontrol edemediği anlaşılır. Fakat bu bir "patoloji" olduğu sürece. Sosyal bilimler, genelde bu patolojiyi hesaba katmazlar. İnsanın iradesinin gerçek hakimi olduğunu düşünürler. Immanuel Kant, "dışarıda eylemini gerçekleştirdikten sonra bir dar ağacının kendisini beklediğini bilse, insan iradesini kontrol etmekte hiçbir sorun yaşamaz" (veya buna benzer bir söz) diyerek aslında insanın, iradesinin hakimi olduğunu söylemek istemiştir. Her ne kadar, özgür irade fenomeni tam olarak açıklanamamış olsa da, ben de insanın temelde özgür iradesi olduğuna inanıyorum.

Sadede gelirsek; aşırı cinsel istek, bir patoloji olabilir, ve bu insanlar iradelerini kontrol etmekte zorluk yaşayabilirler. Fakat kanımca toplumda bu insanların sayısı oldukça düşüktür. Eylemler de patolojiye göre belirlenemez. Yani "aman şurada bir seksomanyak var, o halde dekolte giymemeliyim" denilemez. Böyle bir doktrin de kabul edilemez. İnsani eylemler, ve özgürlükler, normal olana göre belirlenir.  Aksi halde, toplumda şiddete eğilimli insanlar var diye, sokağa bile çıkmamak gerekirdi.

Zaten bu Profesör de konuşurken, benim gibi ince eleyip sık dokumuyor. Aklında bir patoloji falan yok. O, tam tersine, bu patolojinin "doğal" olduğunu, asıl "norm"un bu patoloji olduğunu zannediyor.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mart 22, 2011, 02:18:10 öö
Yanıtla #33

Zaten bu Profesör de konuşurken, benim gibi ince eleyip sık dokumuyor. Aklında bir patoloji falan yok. O, tam tersine, bu patolojinin "doğal" olduğunu, asıl "norm"un bu patoloji olduğunu zannediyor.

İşin kötüsü zannetmiyor Sn. popperist, öyle biliyor... O insanların normu bu. Bu konuşmaya hak veren bir adam daha çıktı, Kobider başkanı veya öyle bir adam. Bu adam sonra Dünya kadınlar Gününde "hiç fişle priz bir olur mu" dedi, kadın erkek eşitliği var mı diye soranlara...

Normları bu, ve bizlere dayatılan da bu aslında... Artık... Susmaz ve buna rağmen dışarda kalabilirsek belki farklı olur...
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Mart 22, 2011, 02:47:05 öö
Yanıtla #34

Sorunu teşhis edebildiysem şayet, bu Profesörün neden her erkeği seks manyağı gibi gördüğünü/ kabul ettiğini araştırmak gerekir. Profesör her erkeği seks manyağı olarak görüyor. Çünkü söyledikleri, ancak  her erkeğin bir seks manyağı olduğu toplumda geçerli olabilir. Gerçektende böyle bir topluluğun olduğunu bir an için farz edersek, dekolte giyerek sokağa çıkan bir kadının da tahrikten sorumlu olması pek ala mümkündür.

Fakat biz bu profesörün saçmalıdığını düşünüyoruz, çünkü böyle bir toplumumuz (her erkeğin seks manyağı olduğu) yok.

Acaba?!

http://www.google.com/trends?q=child+porn
http://www.google.com/trends?q=sex

Evrensel dil İngilizcede child porn ve sex kelimeleri aratıldığında, doğulu devletler, batılıları solluyor. Türkiye'nin iki büyük kenti İstanbul ve Ankara da her zaman top 10'da yerini alıyor.

Doğu toplumları, özgürlüğe kendi dinamikleri ile ulaşamamış, bu kavramları batıdan devamlı ithal etmiş, ve tepeden inme biçimde topluma özgürlük dayatılmıştır. Doğunun görece stabil, durgun, kapalı toplumları, Batının dinamik, diyalektik yapısının kendi evrimiyle keşfettiği kavramlara yabancıdır. Buna özgürlük, laiklik, güçler ayrılığı gibi kavramlar da dahildir. Batıda, bir evrimle, çözüm olarak ortaya çıkmış bu kavramlar, doğuda çözüm şurda kalsın, yeni sorunlara neden olmuştur.

Yüzlerce yıldır kapalı kalmış bir topluma, bir anda özgürlük aşılanmaya kalkışılırsa olacak olan şey de muhafazakar tepkidir. (Şimdi neden Türkiye'de sürekli muhafazakar sağ partilerin iktidar olduğunu anlamışsınızdır umarım.)

Birey muhafazakar korunma tepkisi geliştirince de, özgürlüğün toplumda yarattığı değişikliklere karşı çıkıyor demektir. Bunlara karşı çıkar, çünkü kendisi, yüzyıllardır bu tür eylemlerin yasaklandığı bir kültürde yetişmiştir. Hülasa, bu tepki "doğal" bir tepkidir. Asıl anlaşılması zor olan, sanki yüzyıllardır kapalı toplumda yaşamıyormuşçasına, bu özgürlük kültürüne bir anda ayak uyduran aydın kesimin bu uyumuna hayret ediyorum. Bu, doğal bir tepki değildir. Fakat konumuz bu değil.

Muhafazakarlık, insanda bir şeylerin bastırılmasını gerekli kılar; cinsellik. E ama insan bu, bir yerinden bastırınca diğer tarafından bombe verir, baskıladığı şeyi durduramaz, patlar. Ya gider Pippa Bacca'ya tecavüz eder. Ya da uzmanı olduğu alanda, tecavüz için muhafazakar toplumun muhafazakar erkeğine gerekçe arar; onu aklar.

Türkiye, resmiyette ne kadar çağdaş, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlasa da kendini, kültürü bakımından halen, batısındaki ülkelere (ve bu ülkelerin kavramlarına) göre kapalıdır, veya kapalı-açık toplum olma yönünde çatışması içinde bir ülkedir.

Google istatistikleri yukarıda bunun kanıtını bir güzel yapar. Toplumumuz, duygusal anlamda gelişememiş bir birey gibidir. Cinselliği kendisi keşfetmemiştir. Cinsellik, önüne bir anda konulmuştur.

Kimisi, sanki hiç koyulmamış sanki bu kültüre çok aşinaymış gibi numara yapmaktadır.

Kimisi bu kültüre aşina olmadığını, eski kültürün kavramlarıyla düşünerek (bu prof.da olduğu gibi) açıkça belirtmekte ve baskılanmış yanını rasyonelize etmektedir.

Kimisi de gerçekten bir evrimle, olgunlaşmış, bu kültürü başarıyla özümsemiştir.

Ben üçüncü şıkkın ülkemizde ve çoğu doğu toplumunda küçük bir azınlık olduğunu düşünüyorum.










Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mart 22, 2011, 02:56:57 öö
Yanıtla #35

Sorunu teşhis edebildiysem şayet, bu Profesörün neden her erkeği seks manyağı gibi gördüğünü/ kabul ettiğini araştırmak gerekir.

Sn. popperist, sorun bu zaten. Seks manyağı gibi görmüyor, onu "norm" kabul ediyor. Önünde secdeye varan bir erkekten tahrik olmasın diye cübbe benzeri birşey giydiklerini söyleyenlerin normu... Geçiniz dekolteyi... Maalesef...
Bir kavramın tarihini bilmediğiniz sürece
Kavramın kendisini idrak edemezsiniz


Mart 22, 2011, 03:09:13 öö
Yanıtla #36

Sayın Mustafa Kemal,

Yukarıda bu durumun, daha büyük nedenlerini yazıyorken ileti yazmışsınız, göremedim.

Evet, öyle biliyorlar. Bunun doğru olduğuna inanıyorlar. Yapacak bir şey yok. Aslında böyle söyleyen, böyle konuşan insanların samimiyetinden şüphe etmemek lazım. Bu toplum, henüz malesef gelişemedi. Fakat iletişim ve ulaşımın hızla arttığı dünyada, ben nesillerin bu kültüre kolay adapte olacağını düşünüyorum.

Yalnız, burada benim dikkat çekmek istediğim şey, cinsel sorunları olan bir toplumda yaşadığımızı kabul etmektir. Bu ayrım çok önemli. Çünkü bunu kabul ettiğimizde, neyin bu ikilemi çözeceğini de az buçuk kestirmiş oluyoruz; hoşgörü. Bu prof.a hoşgörü gösterilsin demiyorum. Adamın neden böyle düşündüğü anlaşılsın istiyorum. Kapalı kültürlerin sorunu budur. Böyleleri illaki çıkacak ve eleştirilecektir. Fakat büyük bir öfke ile, hiçbir empati kanalını açmadan açık bir düşmanlık ile böylelerine yaklaşılırsa, (ki bu yaklaşım ve "öteleme" bizim kendi tarihimiz kadar eskidir) muhafazakar tepki alır başını gider. Ayrıca bu sadece dine has bir şey de değildir, fakat ençok dini muhafazakar kesimden böyle söylemler çıkar. En iyi ipucu da bu prof.un uzmanlık alanı zaten.

Fakat ben, bunun sadece muhafazakarlara has bir şey olmadığını da düşünüyorum.

Mesela benim okuduğum bölümde dışarıdan bakıldığında son derece çağdaş, akademik titri prof. seviyesinde olan bir öğretim üyesinin cinsel zaafları vardı. Doktoraya seçtiği öğrencilerle dedikodusu olmuş, hatta biri bu nedenle doktorayı bırakmayı düşünmüştü. (Şimdi ne yaptı bilmiyorum).

Toplumumuz bunları istese de istemese de bir dönem yaşayacak. Bastırdığı duyguları serbestçe yaşayan çifti gördüğünde kendi hayatına lanet edip, bu çiftleri kıskanan olacak, eve gidip karısını döven olacak, başkalarının özgürce, olgunca yaşadığı şeyleri kendisi beceremediği için kendisini "efendilikle, hanımhanımcıklıkla" göklere yükseltip, karşı tarafı ahlaksızca suçlayanlar olacak. Veya bu prof. gibi, bilinçaltında kendisini tecavüzcüyle özdeşleştirip, karşı cins düşmanlığı yapacak.

Ama, bir de öte taraf var, birileri de ekmeğini, bu zavallılar üzerine çullanarak yiyecek. :)  Kendisi de bastırılmış bir düzende yetiştirilmiş olmasına rağmen, tüm hayatı boyunca "oyun oynayacak". Resmi görüşü ile asıl görüşü arasında devamlı bir ikilem yaşayacak. Bahsini ettiğim, hocam gibi. Sorunu açıkça itiraf edemeden, bu sorununun "sorun" bile olmadığını farkedemeyen din profesörlerine düşmanca saldıracak.

Bu kısaca, benim tanıdığım Türkiye'nin bir özetidir. :)

Saygılar
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mart 22, 2011, 03:17:22 öö
Yanıtla #37

Sorunu teşhis edebildiysem şayet, bu Profesörün neden her erkeği seks manyağı gibi gördüğünü/ kabul ettiğini araştırmak gerekir.

Sn. popperist, sorun bu zaten. Seks manyağı gibi görmüyor, onu "norm" kabul ediyor. Önünde secdeye varan bir erkekten tahrik olmasın diye cübbe benzeri birşey giydiklerini söyleyenlerin normu... Geçiniz dekolteyi... Maalesef...

Haklısınız. Ben de zaten buna geliyorum. Ama diyorum ki, bu insanlar gerçekten böyleler. Cübbe dediniz de aklıma geldi, bu konuya da cuk oturacak. Cüppeli Ahmet Hoca'nın adı seks skandalına karışmıştı hatırlarsınız. Ben söz konusu videoyu izlemiş bulundum, ve hiçbir montaj izi bulamadım. Böyle montajlar oluyorsa zaten Türk sinema endüstrisi çok yol katetmiş demektir. Demek isteyeceğim şey şu; bu insanlar, evet, secdeye eğilen bir erkekten bile tahrik olabilirler. Ve, bunu değiştirmeleri çok zor olur. Bu insanlar, çocukluklarından beri muhafazakar kültürle yetişiyorlar. Cinsiyetsizmiş gibi yetişiyorlar. Nesillerce! Kadın, onlara haram oluyor. Evliliklerini görücü usulüyle yaptıklarından, karşı cinsi tavlamak , onunla iletişime girmek, gibi bir kavramları olmuyor. Bilmiyorlar. Dolayısıyla bilmedikleri için de çocuklarına da, kız tavlamayı, veya çekiciliği öğretemiyorlar. Sonuç; geri dönüşü çok zor olan bastırılmışlık kültürü.

Bunu çözmenin tek yolu, "kendini bilmek"tir. İnsan, "kendini bilince" bastırılmışlıklarını farkeder. Sorunlarına yönelik farkındalığı gelişir. İşte bu insanlar bunu yapmaktan KORKUYORLAR. Korkuyorlar, çünkü zamanında çok korkutulmuşlar. Eleştirel düşünce, korkuyla birlikte de yürümüyor, ve Emevi İslam'ını İslam zannediyorlar.

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Mart 22, 2011, 07:23:29 öö
Yanıtla #38
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Neden hala bazı insanların onca okumuşluklarına rağmen bu denli saplantılı olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Görülüyorki insan ne kadar okursa okusun bazı şeyleri değiştiremiyor. İngilizceyi evrensel bir dil kabul etmenin ne bilimle, ne mantıkla, nede zekayla açıklanabilecek tek bir tarafı yoktur. Bu olsa olsa bir aşağılık kompleksi olabilir. Birazcık okuyun, birazcık araştırın lütfen.
Bir diğer görüşümde, o prof. ünvanı almış zat, erkeği tanrısallaştırdığı için(Yada sayın Mustafa Kemal'in söylediği gibi normlaştırdığı için) cezayı kadına layık görüyor, islam dininde erkek sapık değildir, kadın 9 nefse sahiptir. Bunu bilmiyorsanız veya kabul etmiyorsanız diyecek hiçbirşeyim yok.
Ayrıca, sayın Popperistin söylediği gibi hukuk hiçbir çözüm üretemez sadece geçiştirir ve bilinen zavallı kalıplar için belli bir tatmin yaratır.
Çünkü ahlak kavramını yaratan insanoğludur, ahlak doğaya aykırıdır, insanda doğanın bir parçası olduğu için, bununla cebelleşmektedir. Ahlağı yaratan da dinlerdir, dinlerin böyle saçma kalıplara ihtiyacı vardır, çünkü insanları elinde tutabilmesi için kesinkes sınırlar koymak zorundadır. Sorun ne erkekde ne kadındadır, sorun inandığımız saçma şeylerin üstüne milyonlarca bahane üreten kitaplar ve inançlardır. Sorun, batının veya doğunun da değildir, sorun dine tamamen kendini kaptırmış toplumlarındır.
İnsan çözümü, gerçek sebepler yerine sonuçlarda ararsa, konu dallanır budaklanır ve hiçbir noktaya ulaşamaz. Hastalık varsa tıp da vardır, saldırganlık varsa hukuk da vardır, korku varsa din de vardır.  Bu yüzden , tıpla, hukukla, veya dinle hiçbirşeyi çözemezsiniz.
Kant'ın söylediğinin de ne işe yarayacağını da anlamadım açıkcası. İnsanları sindirmek için metodlar mı? Yada ne?
Zehirli olduğunu bildiğiniz bi yiyeceği, açlıktan kıvranırken yemeyecekmisiniz? Bir çok deniz kazasında insanlar bile bile tuzlu suyu içmişler ve ölmüşlerdir. İrade ile o söylediğinin alakası yok bence. Ayrıca iradenin neden gerektiğini de çok iyi açıklaması lazım dı.

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Mart 22, 2011, 11:12:26 ös
Yanıtla #39

Prometheus,

Google'da biri çocuk pornosu veya seks ile ilgili materyali aratmak isterse, ve bu kişi atıyorum İspanyolsa, tutup da bunu Türkçe "çocuk pornosu" diye aratmayacaktır. Kendi dili buna açıktır, fakat kendi dili dışında ikinci bir seçeneği bunları İngilizce aratmaktır. AngloSakson kültürün dil hakimiyitetinden illaki yararlanacaktır. Yani kendi dilinden sonra kullanacağı ikinci dil ingilizce olacaktır. Bu her tür konu aratımında geçerlidir. Zaten böyle olmasaydı, Türkiye'den veya ana dili İngilizce olmayan ülkelerden top 10'a bu kadar ülke girmezdi. Aynı sözcükleri ingilizce değil de, fransızca yazdığımızda, Türkiye'den hiçbir ülke girmiyor oraya. Evrensel dil derken kastım da buydu. İngilizce, dünya üzerinde ana dili ingilizce olmayan milletler arasında en çok kullanılan dildir. Yine diplomasi dilidir. Bilim dilidir. En büyük veri tabanları İngilizce yayın yapmaktadır. Siz her ne kadar bunu kabul etmek istemesenizde, böyle düşünenleri mantıktan, bilimden, zekadan geri görsenizde, gerçek budur. Neden konuyla hiçbir ilgisi olmayan bir detayı kendinize sorun ettiniz bilmiyorum. Bunu sorun etmekle kalmayıp, benim kişilik özelliklerimi neden tartışma konusu yaptınız onu da bilmiyorum. Ama buradayım, aksini iddia ediyor ve İngilizce'nin evrensel kullanımda lider olmadığını düşünüyorsanız, buraya benim mantığımı, bilgimi, zekamı değil,  ispatınızı, argümanınızı, kanıtlarınızı koyun.

Ahlak kavramına gelince, ahlak kavramı doğaya aykırı değildir. Ahlak, sadece din kurallarından müteşekkil bir olgu değildir.Ortada hiç din olmasaydı, insanlar hırsızlığı yine yasaklayacaktı. Ortada hiç din olmasaydı, insanlar zorunlu olarak yine aile kurumunu oluşturacak, aile kurumunu oluşturacağı için de, cinsel ahlak, "eşe bağlılık" anlamında yine ortaya çıkacaktı. Ensest, sendromlu doğan bebekler yüzünden yine olumlu görülmeyecekti.. Sekülerizm, ahlaktan muaf olmak değildir. Ahlak, insanlar arası ilişkileri belirleyen sosyal kaidelerdir. En büyük ahlak yasası da "kendin için istemediğini başkası için de isteme"dir.  

Gördüğümüz gibi bunlar hiç de "saçma kalıplar" değildir. Ahlak, olacaksa bu şekilde olmalıdır. Dinler de, bu ana liberal ahlak eksenine yaklaştıkça hoşgörü kavramını geliştirebilirler. Din, eğer bu ahlak kaidelerinden başka bir kaide kabul etmiyorsa, o din için irrasyonel veya saçma diyemeyiz.

Sorun dinde değil, dini bu şekilde yorumlayandadır. İslam da sonradan gelen din adamlarının teferruatçı yorumlarından etkilenmiş, ve inananlarının hayatını iğdiş eder noktaya gelmiştir. Yoksa, Kuran'da kadın erkek ilişkilerinde, bu Prof.'un söylediklerine benzer şeyler göremiyorum ben. Siz sorunu komple dine yüklüyor, ve bu dinin esası ile yorumu ayrımını görmezden geliyorsunuz. Orada Emevi İslam'ı dedim ben mesela, bu bir ayrımdır. Emevi İslam'ına değinmeden, İslam anlaşılamaz, anlaşılırsa da böyle profesörlerin esas dini birebir temsil ettiği sanılır.

Saygılar.
« Son Düzenleme: Mart 22, 2011, 11:15:47 ös Gönderen: popperist »
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
16 Yanıt
8452 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2008, 04:58:00 ös
Gönderen: cardiffmonster
43 Yanıt
22162 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 09, 2010, 03:18:36 öö
Gönderen: Genius Loci
0 Yanıt
2100 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2012, 02:03:30 ös
Gönderen: Makbenah