Benim sorum biraz daha dar kapsamlı bir sorudur. 1. Cihan harbine Almanya tarafında girilme kararını bir oldu bittiyle, hazırlıksız olarak veren İttihatçılar, savaş sonunda da bunun bedelini ülkeden Alman donanması vasıtasıyla kaçarak, daha sonra da, yaşadıkları ülkelerde Ermeni ve diğer ülke kurşunlarına hedef olarak ödediler. Bu harbler ile memleket bir çok şeyini kaybetti. Balkan savaşı, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı memleketin genç nüfusu büyük kayba uğradı. Nitelikli olan bu neslin kaybı memleket için çok büyük bir kayıp oldu. Bir çok yazar, devlet arşivlerinde yaptıkları incelemeler sonunda mutabıktırlar ki, harbe bir macera uğrunai hazırlıksız ve bir oldu bittiyle girilmiştir. Bunun bedeli de çok ağır olarak ödenmiştir.
Sorum şudur ; Selanik kökenli Sabetaycı denilen ve orada kurulu localarda görev aldıkları yazılan çizilen.,fikri zenginliğe , muhakeme gücüne sahip ve ortak akıl ile hareket edebilme yetisine sahip bu topluluk, cihan harbine giriş kararı veren Enver paşa'ya hangi yönde tesir etmişlerdir. İsmet paşanın Enver Paşa'ya yazdığı mektuplar yeni yayımlandı. Savaştan önce, Almanya tarafında savaşa girmenin bir macera olacağını yazmıştır. Atatürk'ün savaş karışıtı olduğu da bilinen bir gerçektir.
Yahudi Kökenli, Ittihatçılarımızın savaşa giriş kararında ne gibi tesirleri olmuştur. Bence incelenmesi gereken konulardan biri budur.
Varlık Vergisi, ikinci dünya savaşı döneminde karaborsacılık yapan Yahudi ve Ermeni nüfusa karşı oluşan hıncın bir tezahürüdür. Menderes döneminde yaşanan 6-7 Eylül olayları da , o zamanlar 1.5 Milyonluk İstanbul'da yeni göç eden Balkan kökenli nüfus ile Anadolu'dan gelen işsiz ve köy kökenli nüfusun provoke edilmesiyle, planlananın ötesinde bir olay yaratıldığı yazılıp çizilmektedir. Bu olaylarda mağdur olanların zararları fatura ibraz edilmesi durumunda hükümet tarafından ödenmiştir. Evrak ibraz edemeyenlerin zararı içinde, mahale halkı kendi arasında para toplayarak esnafın zararlarını karşılamaya çalışarak büyük bir özveri göstermiştir.
Cumhuriyet döneminde yaşanan sıkıntılara ilişkin aklımıza gelen olaylar ile ilgili objektif kalemlerin yazıp çizdikleri bu istikamettedir. Sorumuzu tekrarlamak istiyorum. Gayri müslim topluluk birinci dünya harbine giriş safhasında ittihatçılara ne gibi tesirlerde bulunmuştur ? Örgütlü, disiplinli, planlı ve olayları derinlemesine muhakeme etme geleneğine sahip topluluklar, ülkenin içine sürüklendiği macera konusunda nasıl bir pozisyon aldıkları bence üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Ermeni ve Rumların ağırlıklarını kaybetmesi ile daha güçlü duruma gelen Yahudi kökenki topluluk gerek iktisadi gerek fikri gücü ile iktidar üzerinde önemli bir baskı gücünü teşkil etmiyor muydu ?