Murat Bardakçı'nın yazısı;ÖNCE, bu yazıdaki bilgilerin bana ait olmadığını, iki akademisyenin geçen Ağustos ayında yayınladıkları bir bilimsel makaleden aldığımı söyleyeyim... Bu çok önemli makale, Türk Tarih Kurumu’nun çıkarttığı “Belleten” isimli akademik derginin son yayısında yeraldı... Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Mehmet Arman Güran ile Ayşe Zekiye Abalı’nın ortaklaşa kaleme aldıkları makalede, Kanunî Sultan Süleyman zamanında İstanbul’a gelen Avrupalı bir ressamın 1559’da yaptığı İstanbul çiziminde görülen yaşlı adamın Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Makalede, portredeki bir sembolün Sinan’ın bizzat inşa ettiği türbesinde de aynen bulunduğu ifade ediliyor ve başka kanıtlara da dayanılarak, sözkonusu çizimin Mimar Sinan’ın sağlığında yapılmış tek portresi olduğu anlatılıyor.
ESRARENGİZ ERKEK Sözkonusu portre 16. asırda yaşayan ve İstanbul’a da gelen Danimarkalı ressam Melchior Lorck’un 1559’da yaptığı İstanbul Panoraması’nda yeralıyor. Ressam, orijinali şimdi Hollanda’da, Leiden Üniversitesi Kitaplığı’nda muhafaza edilen panoramanın bir yerinde Sinan’ın yanısıra bizzat kendisine de yer veriyor. Eserinde şehri çizerken görünen ressamın yanında yaşlı bir Osmanlı erkeği bulunuyor ve bu erkek, ressama içerisinde bir sıvının bulunduğu belli olan bir tas uzatıyor.
MÜCEVHER YERİNE PERGEL Yaşlı erkeğin başında, o zamanın devlet büyüklerinin sardıkları şekilde yani normalden büyük boyda bir sarık var ve sarığın üzerine başka sarıklarda rastlanmayan birşeyin takılı olduğu farkediliyor. Bu nesnenin ilk bakışta zamanın modasına uyularak kullanılan bir mücevher olduğu zannediliyorsa da, makaleyi kaleme alan Güran ve Abalı, objenin büyütüldüğü takdirde bir mimar pergeli olduğunun anlaşıldığını yazıyorlar. Mesele, işte burada başlıyor: Sarığında pergel taşıyan bu yaşlı Osmanlı kimdi ve İstanbul’a Avusturya Elçisi’nin heyeti ile beraber gelen ressam Melchior Lorck’un çizdiği panoramada ne arıyordu?
PERGELE ÖVGÜMehmet Arman Güran ile Ayşe Zekiye Abalı, ressamın panoramanın üzerindeki “Resmimi yaparken Osmanlı seçkinlerinden olan bu kişi bana nezaret etti, onun yardım ve desteğini gördüm” şeklindeki notundan ve
sarıktaki pergelden hareket ederek, bu kişinin Mimar Sinan olduğu sonucuna varıyorlar. Bu sonuca varmalarını sağlayan kanıtlardan bazıları ise, şöyle: I Mimar Sinan’ın bugün elimizde tek bir minyatürü bulunuyor. İrlanda’da Ceaster Beatty Kütüphanesi’nde muhafaza edilen Seyyid Lokman’ın “Tarih-i Sultan Süleyman” isimli eserinde yeralan ve Kanunî’nin vefatından sonra mezarının kazılması ânını gösteren minyatürde, elinde mimarî bir âlet tutan ve işçileri kontrol eden Sinan da resmediliyor. Minyatürdeki Sinan, Lorck’un panoramasındaki yaşlı adamla büyük benzerlik gösteriyor. I Sinan kendi sözlerinden meydana gelen “Tezkiretü’lBünyân” ve “Tezkiretü’lEbniye” isimli eserlerin girişi “
Cânın ve gönlün halvet sarayı olan Hazreti Âdem’in vücudunu pergelsiz ve cedvelsiz binâ eden Allah’a hamdediyorum” cümlesi ile başlıyor. Mimar, eserde daha sonra pergelden sık sık bahsediyor, kendisinin de “pergel gibi hareket ettiğini” anlatırken “
Bir ayağım temel ilkelerde sabit durdu, diğer ayağımı da başka diyarları gözlemlemek için kullandım” diyor. I Mimar Sinan, sağlığında yaptığı kendi türbesini de bir pergel şeklinde inşa ediyor. Konağı Süleymaniye Camii’nin külliyesine komşu olan arazide bulunan Sinan, burada daha sonra
inşa ettiği türbesinde pergel şeklini kullanıyor. Gezildiği sırada görülmeyen, ancak yukarıdan bakıldığı zaman farkedilen pergel şekli, 1938 ile 1962 seneleri arasında Sinan’ın eserlerinin rölevelerini çıkartan mimar Ali Saim Ülgen’in hazırladığı çizimde de açıkça farkediliyor.
KAFATASINI BULMAK LÂZIMYeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Mehmet Arman Güran ile Ayşe Zekiye Abalı’nın bu son derece ilgi çekici makalelerinden sonra yapılması gereken bir şey daha var: Sinan’ın mezarı, 1930’lu senelerde açtırılmış ve kafatası “ölçümü” için Ankara’ya gönderilmişti. Kafatası mutlaka duruyordur ve çok büyük ihtimalle müzelerin depolarından birindedir... Bulunup “etlendirme” denen teknoloji ile “suret” haline getirilse ve Melchior Lorck’un tablosundaki Sinan ile mukayesesi yapılsa acaba netice ne olur?
Kaynak:
http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/675099-iki-akademisyenin-muthis-kesfi-mimar-sinanin-portresini-buldular