Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Genel Olarak Masonluk ve Türkiye'de Masonluk  (Okunma sayısı 24789 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 10, 2012, 12:50:46 ös
Yanıtla #20
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Peacewings’in bu aktarımı kapsamındaki kesinlikle kendisinin herhangi bir yanlışı olmaksızın, yazıyı yazmış olanın  yanlışlıklarını işaret etmeye devam ediyorum…

Şöyle bir söz: “Özgür Masonlar Büyük Locası’nda ise ant kürsüsünde boş bir kitap bulunur ve herhangi bir dini inancı olmayanlar bu kitaba yemin ederler.”

Efendim, bir kere “boş kitap” değil, “yaprakları boş olan bir beyaz simgesel kitap”. İkisi arasında çok fark var. İkincisi ise Özgür Masonlar Büyük Locası’nda kitaba yemin etmek diye bir uygulama yoktur. Bu büyük locada dini inancı olmayanlar bulunabilir; tıpkı Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nda da dini inancı olmayanların bulunduğu gibi. Fakat dini inancı olanlar da vardır her iki büyük locada da… Masonlukta ant içmek ya da yemin etmek bakımından, bunun bir kitap ile bağlantısı kurulsa bile, dinsel inancı olan ile olmayan arasında, dahası dinsel inançlar arasında herhangi bir ayarım yapılmaz.

Yazı devam ediyor ve diyor ki: “Türk locaları 33 dereceli Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’ni esas alır.”

Bu deyiş ve benzerleri çok kullanılır ve çok yanlış anlamalara neden olur. İlke olarak bir büyük loca yönetiminde yapılan simgesel derecelerde “rit” söz konusu olmaz. Üç  dereceli bir çalışma yapılır ve bu üç derece Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin bu kültürde benimsenmiş bir uygulaması olabilir. Fakat bu uygulama ritten bağımsızdır çünkü bunun düzenlenmesi ritin egemen otoritesi (Yüksek Şura ya da Süprem Konsey) tarafından değil, büyük locanın kendi yetkili kurulu tarafından yapılır.

Şimdi «Şu küçücük laftan bu kadar büyük sorun çıkar mı?» diye yakınabilirsiniz.

Çıkar!... Bundan çok daha büyüğü de çıkar. O önemsiz gibi görünün küçücük laf, Türkiye’deki Masonluğun temel niteliklerinden biri bakımından çok önemli bir laf. Biri böyle yanlış bir laf edince, bu düzeltilmez ise doğru sanılabiliyor.

Bu bakımdan aslında bu düzeltmelerin o yanlış lafların kaynağında yapılması gerek.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 11, 2012, 09:15:15 öö
Yanıtla #21
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Peacewings’in bu aktarımının eleştirisine devam ediyorum…

Bu arada Sayın Peacewings, bu aktarımın hangi kaynaktan alıntı olduğunu ortaya koysa çok iyi olacak çünkü o zaman bu eleştiriler daha da bir somutlaşacak.

Şimdi bu yazar bir büyük locanın yönetiminde çalışan üç dereceden söz ederken diyor ki “Bu dereceler Mavi yahut Remzi Dereceler olarak adlandırılır.”

Tamam, doğru, yanlış bir şey yok. Sorun var. Dil sorunu. Siz, masonlar ve Masonluk ile şu ya da bu şekilde ilgilenenler… Eğer çok fazla literatür karıştırmadıysanız hiç “remzi dereceler” diye bir şey duydunuz mu? Bu terim eskiden kullanılırmış. Simge ya da sembol sözcüğünün eski dildeki karşılığı “rümuz”. Bunu duymuş muydunuz? Remzi, rümuzun sıfatı; simgesel ya da sembolik demek… Bu yazar hangi çağda yaşıyor? Bence öyle çok eski ya da yaşlı falan değil aslında ama bir yerden bir aktarma yapmış o da…

Ardından bir de “Konkordato’ya göre… “ diye başlayan bir tümce var. Burada bilinmesi gereken bir nokta Süprem Konsey ile Özgür Masonlar Büyük Locası arasında Masonlukta konkordato denilen ir yazılı anlaşma bulunduğu fakat bunun bir benzerinin Yüksek Şura ile Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası arasında bulunmadığıdır. Bir eksiklik olduğundan değil; istenmediğinden ya da gerek görülmediğinden ya da sakıncalı bulunduğundan.  Burada yazar konuya sadece biri açısından bakmış.

Sonra da bir mason için diyor ki “Büyük Loca’ya olan devam ve ödentilerini aksattığı takdirde masonluğunu yitirir.”

Hayır efendim. Öyle bir şey olmaz. Bir mason, kendi istemediği sürece masonluğunu yitirmez. Burada locadan ve büyük locadan çıkarılır yani üyeliğine son verilir demek istiyor. Öyle demek istediğini anlayan olduğu gibi anlamayan da vardır. Üstelik anlayanlar anlamayanlardan pek azdır. Böyle yanlış sözler, yanlış bilgiler edinilmesine yol açıyor. Üstelik toplantılara devam etmeyen bir üye locadan öyle kolay kolay çıkarılamaz… Ödenti yükümlülüğünü yerine getirmiyorsa, doğru, üyeliğine son verilebilirin ötesinde verilmesi yasal olarak zorunludur.

Burada o yazar şöyle deseydi başka bir şey demesine gerek kalmayacaktı:

Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin yüksek derecelerinde bir masonun düzenli olabilmesi için büyük loca yönetimindeki simgesel derecelerde düzenli bir mason olması gerekir.

Sanırım zaten bunu demek istiyordu da yanlışlıkla yanlış sözler etmiş.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 13, 2012, 02:10:29 ös
Yanıtla #22
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Peacewings’in bu aktarımını bu forumu izleyen herkes okudu mu acaba? Forum üyeleri arasından okumuş olanlar, hayret, niçin yanlışlara parmak basmıyor?

Yazar demiş ki “Suprem Konsey ve Büyük Loca yasal olarak farklı iki dernektir. Atatürk zamanında Mason locaları kapatıldığında sadece Büyük Loca kapatılmış, Suprem Konsey çalışmalarına devam etmiştir (1935).”

Her şeyden önce yazarın “Süprem Konsey” terimini seçişi ve Yüksek Şûra terimini kullanmamakta oluşu, kendi yararlanmış olduğu kaynağın Süprem Konsey bağlantılı olduğunu gösteriyor. Çünkü burada sözünü ettiği 1935 yılında Türk Masonluğu’nda henüz bu terimin kullanımı yoktu.

Bir de bu deyişini öyle bir demiş ki!... Burada ne gerek var Atatürk’ten söz etmenin? Hemen ardından mason localarının 1935 yılında uykuyla girişi geliyor ve bu tarz bir anlatım tam da antimasonik yazarların ekmeğine bal. Hani güya Türkiye’deki Masonluk 1935 yılında Atatürk’ün emriyle kapatılmış ya!... Sanki onu hatırlatmak ister gibi.

Ancak bir de yazar Süprem Konsey’in çalışmalarına devam etmiş olduğunu söylüyor. Bu da yazarın aslında Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’ndeki temel örgütlenme kurallarını ya pek iyi bilmediğini ya da iyi yansıtamadığını gösteriyor. Bu deyişle, sanki Yüksek Şûra ve yönetimindeki atölyeler çalışmalarına devam etmiş gibi bir izlenim çıkarılabilir. Oysa bu işin doğrusu ve belki de zaten söylenmek istenen şey, ritin temel örgütlenme ilkesi uyarınca Yüksek Şûra’nın varlığını sürdürmüş olduğu. Yoksa, o tarihlerde olup bitenleri yaşayarak aktarmış olan Kemalettin Apak’ın kitabında bile 1935 yılının hemen sonrasında böyle çalışmalar yapılmış olduğundan söz edilmiyor.

Yazar’a göre Masonluktaki “4-14 dereceler arası Atölye, 15-18 dereceler arası Şapitr ve 22-30 dereceler arası Areopaj” olarak anılır.

Ne kadar da düzeltme gereği duyan bir yazı … Masonlukta “atölye”, yüksek derecelerde kullanılan loca benzeri bir genel terimdir. Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nde 4-14 dereceler arası ile sınırlı değildir; 30. dereceye kadar geçerlidir. Bu ritin 4-14 derecelerine çalışan bir masonik birim Olgunlaşma Locası ya da Yetkinleşme Atölyesi olarak anılır.

Bir küçük düzeltme daha: Areopaj, 19-30. derecelerde çalışan bir atölyedir.

Ne yazık ki  “31-32. Dereceler Yüksek Yargılama ve Disiplin kurullarıdır.” lafı da yanlış. O dediği sadece 31. Derece; Yüksek Haysiyet Divanı da denir. 32. Derece ise Konsistuvar ya da Yüksek Danışma Kurulu’dur.


Bundan sonra tarihçe anlatımına geçiliyor.

Biz de geçeriz.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 15, 2012, 01:35:30 öö
Yanıtla #23
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Düzeltmeleri ile birlikte oldukça aydınlatıcı bir konu olmuş.


Temmuz 15, 2012, 07:12:10 ös
Yanıtla #24
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Sayın ARCHITECT'e teşekkür etmenin yanı sıra, daha önce bu başlık altında ettiğim bir sözü geri aldığımı bildirmek istiyorum.

O söz bu başlık altında anlatılmışolan tarihçenin de eleştirisini yapacağıma ilişkin idi.

Baktım da... Öylesine derme çatma bir terihçe yazılmış ki zaten, bunun bazı yerlerinde yanlışlar varmış ya da yokmuş, pek fark etmiyor. Eleştirmeye, düzeltmeye, uğraşmaya  değmez buldum.

Ancak ola ki forum üyelerinden birinin bu yazı üzerine soracağı çıkar. Yanıtlayabileceğim bir soru olursa yanıtlarım.

Böylece bana göre; BİTTİ.
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 20, 2012, 09:52:24 öö
Yanıtla #25

Sayın ADAM tarafından düzeltilmiş, bu yanlışlıklar abidesi için, teşekkürlerimi sunarım.

Saygılarımla.
• Laborare est Orare XXII.
• ... Bense daha önce duyulmamış, yeni şeyler söylediğim için onların ilenç ve lanetlemelerine maruz kalmaya devam edeceğim.... Simon Magus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
21172 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 17, 2011, 08:13:57 ös
Gönderen: ruzber
4 Yanıt
5869 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2007, 08:15:49 ös
Gönderen: Mozart
8 Yanıt
20398 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 17, 2016, 06:51:04 ös
Gönderen: Tesla
10 Yanıt
10063 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2009, 04:59:51 ös
Gönderen: erdal
15 Yanıt
11676 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 07, 2009, 03:30:50 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
3649 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 08, 2009, 03:34:37 ös
Gönderen: ADAM
14 Yanıt
12612 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2009, 06:21:26 ös
Gönderen: aashooter
0 Yanıt
3297 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2009, 01:03:43 ös
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
7169 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 16, 2010, 04:59:51 ös
Gönderen: king76
6 Yanıt
9784 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 04, 2012, 11:48:48 öö
Gönderen: ADAM