Geçtiğimiz günlerde biraz dost, biraz da aile bireylerinden bazı kişilerin katıldığı bir toplantıda havadan sudan konular tartışırken, birden söz döndü dolaştı masonlara geldi. İçimizden birisi kaba etine çuvaldız batırılmış gibi birden bağırıp çağırmaya başladı; dilinin döndüğünce masonların dinsiz ve siyonizmin uzantıları olduğunu, o yönde çalışmalar yaptıklarını saçma sapan, kulaktan dolma sözlerle anlatmaya başladı. Bir an düşündüm ve sonra da ordum; masonluğun ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, ben bilmiyorum, biraz anlat da aydınlanalım deyince de sustu.
Gerçekten kendi kendime düşündüm, toplum masonluğun ne olduğunu acaba ne ölçüde biliyordu? Belki de hiçbir şey bilmiyor, bilinçsizce yanlış yönlendirilmişlerdi. Bu konuda ara sıra bizim basın da aynı şeyleri yaparak, masonluğun ne olduğunu bilip bilmeden ortaya atılır ve “Masonluğu Açıklıyoruz”, “Masonluğun İç Yüzü” gibisinden bir şeyler yazar, ardından da Dünyada ve Türkiye’de ünlü masonlar diye bir de isim listelerini sıralarlar. Tarihte ismi geçmiş bazı kişiler de bu listelerde yer alınca konu dışındakiler “Vay anasına o da masonmuş” gibi sözlerle boşluğa düşer, sonra da bilip bilmeden küçücük beyinleri ile sonuca ulaşmaya çalışırlar. Oysa bu konuda mason derneklerinin yayınladığı bazı kitaplar vardır ve bunların çoğu isteyenlerce kolayca elde edilmektedir. Büyük şehirlerimizin bazı kitapevlerinde veya Beyoğlu Nuruziya Sokağı’ndaki Hür ve Kabul Edilmiş Masonların topluma açık kitapevinde satılmaktadır. Bu konuda benim bilgilendiğim kitapların başında da Murat Özgen Ayfer’in “Ansiklopedik Mason Sözlüğü”, “Sözlük”, Orhan Hançerlioğlu’nun “Felsefe Sözlüğü”, “Düşünce Tarihi, Tamer Ayan’ın “Masonik Demirci”, Mehmet Fuat’ın “Masonluk Tarihi ile Genel Tarih Arasında Mukayeseli Tablolar”, Kemalettin Apak’ın “Ana Çizgileriyle Türkiye’deki Masonluk Tarihi” ve Selami Işındağ’ın “Evrim Yolu” gibi kitapları gelmektedir. Ayrıca Mimar Sinan, Mason Dergisi, Gönye, Tesviye gibi masonik içerikli dergiler de bulunmaktadır.
Masonluk Fransızca’da Maçonnerie, İngilizce’de Masonary sözcükleri ile tanınmış, dilimize de masonluk veya mason olarak girmiş bir sözcüktür. Sözlük anlamı da duvarcılık veya inşaatçılıktır. Gerçekte masonluk bir hayırsever kurum veya bir yardım müessesesi değildir. Ayrıca okul, felsefe forumu veya sosyal bir kulüp olarak da düşünülmemelidir.
Masonluğun ana ilkelerinin başında insanlığın barış ve mutluluk içerisinde yaşamalarını amaçlayan bir kuruluştur. Gerçekleri ve yasal düzeni her şeyin üzerinde tutan, bağnaz inançlardan kendilerini arındırmış bir gurup aydın insandan meydana gelmiş bir topluluktur. Bu nedenle masonlar daima bağnaz toplumların tepkisini çekmiştir. Ayrıca ana ilke olarak da bilgisizlikle, bağnazlıkla sürekli mücadele eden, zengin ve yoksul ayırımı yapmadan, insanları seven, insanlar arasında ırk, dil, soy, ulus, din, ekonomik düzey, sosyal sınıf, düşünce ayrılığı gibi farklılıkları gözetmeyen insanların oluşturduğu yasalar çevresinde legal bir toplumdur.
Mason olabilmek içinde iyi ahlaklı, fazilet sahibi erdemli olmak ön plandadır. Ayrıca bu insanlar dostlarına, ailelerine vatanına bağlı ve her şeyden önce özgür düşünce sahibi kişilerdir.. İnsanlar arasında kardeşlik olgusunun sağlanmayı, toplumlarda veya bireylerde barış ve mutluluk içerisinde insanların yaşamalarının gerçekleştirilmesi de onların başlıca amaçlarıdır. Masonların özgürce evrim doğrultusunda yaşamaları ve ilerlemeleri loca denilen toplantı yerlerinde çalışma yapmaları, ritüelleri uyarınca ön görülmüştür. Sırası gelmişken belirtmekte yarar vardır; masonların dini inançları yalnızca kendilerini ilgilendirmektedir. İçlerinde her dinden insan olduğu gibi ateistler de vardır. Toplantı öncesinde Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’e bağlılıkları hep bir ağızdan dile getirilir ve her üç din kitabına veya hepsini içeren beyaz kitap üzerinde yemin edilir.
Dünyanın bir çok ülkesinde mason kuruluşları bulunmaktadır. Bu kuruluşlar bulundukları ülkelerin yasalarına uygun çalışan, denetlenen resmi örgütlerdir. Konuyu bilmeyen bir çok bilgisiz kişilerin dediği gibi yasa dışı bir örgüt değildir.
Dünyada masonluğun XIV. Yüzyıldan önce ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bu konuda tam bir başlangıç tarihini verebilmek oldukça zordur. O dönemlerde yapı veya taşçılık alanında çalışan kişiler mason veya buna benzer bir isimle tanınırlardı. Bu kişinin yaptığı işe de masonluk denirdi. Bu kişilerin yaptıkları işlerin ayrıcalığı vardı, bilgi ve beceri isterdi. Bu yüzden de mason denilen bu kişiler batı toplumlarında bazı ayrıcalıklar elde etmişlerdi. Orta Çağ Avrupa’sında insanların büyük bir kısım köle olarak niteleniyordu. Bu durum XVIII. Yüzyıla kadar devam etmiş, yapı ile ilgili bu meslek varlığını yitirme durumuna geldiği sırada özgür sıfatına sahip çıkan spekülatif masonlar ortaya çıkmıştır. Ancak duvarcılık mesleği anlamını simgesel olarak sürdürülmüştür. Sonraki yıllarda Türkiye’deki masonlar spekülatif masonlukla bağdaştırılmıştır.
XIX.yüzyılın ikinci yarısında, Türkiye’de uluslararası düzeyde mason çalışmaları başlamıştır. Masonluğun Büyük Yasası uyarınca 1861 yılında Türkiye’de mason localarının kurulma görevi Mısır Prensi Halim Paşa’ya verilmiştir. Bazı kaynaklar, ilk Türk masonunun 1755’de kısa bir süre sadrazamlık yapan Yirmisekiz Mehmet Çelebizade Said Çelebi olduğunu ileri sürmektedir. Böylece Türkiye’de kurulan ilk Mason Konseyi (Türkiye Süprem Konseyi) uluslararası düzeydeki mason kuruluşlarınca da kabul edilmiştir. Ancak o dönemde Türkiye’de yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler edinilememiştir. Mason kaynaklarında da bu konuya ilişkin bir bilgi bulunamamıştır. Meşrutiyetin ilanından sonra l909’da Türkiye Süprem Konseyi yeni bir temel üzerinde yapılanmıştır. Prens Aziz Hasan Paşa’nın Büyük Üstatlığındaki yönetim kurulunda Talat Paşa, Cavit Bey, Dr. Rıza Tevfik, Mehmet Fuad Hulusi Bey ve Galip Paşa ilk yönetim kurulunu oluşturmuştur. Bu arada Osmanlı Tarihinde Jön Türkler ismi ile tanınan bir kesim de mason localarına katılmışlardır. I.Dünya Savaşı öncesinde, Enver Paşa dışındaki İttihat Ve Terakki yöneticilerinin de bu locaya dahil oldukları mason kaynaklarından öğrenilmiştir. Bundan böyle masonluk başta İstanbul olmak üzere, Manastır, Selanik, Halep, Şam, İzmir, Adana, Antep ve Mersin’de yayılmıştır. Masonların siyasetle uğraşmama kuralına karşılık, II.Meşrutiyet, I.Dünya Savaşı ve Mütareke sırasında İttihat ve Terakki Partisi üyeleri siyasetle ilgilenmişlerdir. Kurtuluş Savaşı sırasında masonluğun çalışma alanı İstanbul ile sınırlı kalmıştır.. Cumhuriyetin ilk yıllarında, l923’de Türkiye Yüksek Masonluk Cemiyeti ismi ile çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu Cemiyet, büyük olasılıkla Atatürk’ün isteği doğrultusunda, Dr. Mim. Kemal Öke’nin büyük üstatlığı döneminde, 14 Ekim 1935’de çalışmalarına son vermiştir. Mason locaları kapatılmış ve mal varlıkları Halkevlerine devredilmiştir.
Türkiye’de mason örgütü 5 Şubat 1948’de Türkiye Mason Derneği ismi ile çalışmalarına yeniden başlamıştı. Dernekler Yasasında 1973’de yapılan değişiklikle dernek isminden Türkiye sözcüğü çıkarılmıştır. Ne var ki, 1964 yılında, Türk Masonları arasında çıkan bir ihtilaf sonucu masonlar ikiye bölünmüşlerdir. Günümüz Türkiye’sinde “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar” ve “Özgür Masonlar” ismi altında iki ayrı mason kuruluşu bulunmaktadır. Bu ayrılığın nedeni ise masonluk ilkeleri ile bağdaşmayacak siyası bir çatışmadan kaynaklanmıştır. Bugün hiçbir mason bu konuyu üzüntülerinden irdelemek ve kamuya yansıtmak istememektedir. O zamanki ismiyle Büyük Mason Mahfili’nin yayınladığı “Türk Masonluğu İçinde Bir Olay ve Tahlili” (1985) tarihli, yalnızca mason mahfillerinde bulunan ve rastlantı sonucu elime geçen kitapta bu konu detayları ve belgeleri ile açıklanmıştır. Bu olayda 1964 yılında siyasi bir parti içerisinde liderlik mücadelesi olmuş, rakiplerden birisi diğerinin mason olduğunu teşkilatına yazı ile bildirmiştir. Ayrıca kendisinin her sabah Kuran okuduğunu da sözlerine eklemiş, kendisinin mason olmadığını bir belge ile basına duyurmuş, teşkilata da dağıtmıştır. Masonlar arasında büyük üzüntü yaratan bu olaya kayıtsız kalamayan Büyük Loca olayı inceletmiş, itham edenin yaptığına nadim olduğunu, bir daha böyle bir şey yapmayacağına dair teminat verdiğini ve affedildiği yazılı olarak masonlara duyurmuştur.
1964 yılında cereyan eden bu olaydan sonra iki ayrı mason gurubu birbirleri ile yakın dostluklarını sürdürmelerine, zaman zaman da çatışmalarına rağmen bir türlü birleşememişlerdir. Birbirlerinin yasal toplantılarına gitmeleri bile yasaklanmıştır. Bu arada Özgür Masonlar daha çağdaş bir adım atarak kadınların da mason olmasını sağlamış ve kadın mason localarını kurmuştur. Bu arada ilginçtir ki, Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası üyelerinin eşleri Özgür Masonlar locasına katılmıştır. Zaman zaman her iki mason gurubunun birleşme temayülü olmuşsa da bu durum bir türlü gerçekleşememiştir. Büyük olasılıkla da locaların üst düzeyinde yeni bir kadrolaşma olacağından ve ayrı ritüeller izlediklerinden bu istek yıllar yılı bir türlü gerçekleşememiştir.
Bizim toplumumuz da masonluğu bilmeyenlerin kafasını karıştıran, yanıt bulamadıkları bir soru da; her isteyenin mason olup olamayacağıdır. Mason olmak isteyen kişi hakkında mason locaları bir takım nitelikler aramaktadır. Bunların başında da ergin bir yaşa erişmeleri, özgür bir vatandaş olarak hüküm giymemiş olmaları, özgür düşünceli, iyi ahlaklı, çevrelerinde iyi tanınmış kişiler olmaları, yurduna, yurttaşlarına ailesine ve dostlarına bağlı olmaları, insanları sevmeleri, insanlar arasında ayırım gözetmemeleri, karşılık beklemeden iyilik ve yardımda bulunmaya istekli olmaları, dinsel inançları ne olursa olsun bağnaz olmamaları , masonik çalışmaları anlayıp izleyebilecek eğitim ve öğretim görmüş olmaları veya kendisini böyle bir düzeyde yetiştirmiş olmaları, çok bilgili olsalar bile daha çok öğrenmeyi, yanılgılarını gidermeyi, bilgi ve becerilerini diğerleri ile paylaşmayı bilmeleri, kendini ve ailesini geçindirecek derecede kazançları olmaları, toplantılara mazeretleri dışında katılmamaları, masonluğa etki ve baskı altında kalmadan girmeye istekli olmaları, masonlukta bireysel çıkar aramamaları gibi şartlar aranmaktadır. Bu konumda olan ve mason olmaya istekli kişiler, bir takım araştırmalardan geçirildikten sonra törenle masonluğa önce çırak olarak kabul edilir ve çalışmaları doğrultusunda aşama aşama yükselirler.
Masonlar, akıl ve bilgeliğin çalışmalarında kendilerine yön vermesini, gücün onları bütünlemesini ve güzelliğin de tamamlamasını isterler.
alıntı
http://www.kenthaber.com/Haber/Genel/Kose/erdem-yucel/masonluk-nedir--toplum-masonlari-nasil-taniyor-/1bf18b80-19a4-4878-9a2c-a98d58f7581e