Özellikle 20. yüzyılda bazı büyük localar “düzenli” olarak tanınabilmek için İngiltere Birleşik Büyük Locası’na ya da Anglosakson Masonluğu topluluğunda yer alan bir diğer büyük locaya başvurup, tanışma dileğinde olduğunu bildirmiştir. Bunlara verilen yanıt açık ve kesindir: «Kuruluşunuz İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın tanıma koşullarına tümüyle uyuyor mu?»
Aslında yanıt belki böyle verilmez; belki birtakım sorular yöneltilir; başvuruda bulunan kuruluşun tüzükleri, localarında uygulanan çalışma yöntemleri ile ritüeller istenir. Amaç, başvuruda bulunanın İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın tanıma koşullarına tam olarak uyup uymadığını saptamaktır.
Başvuranın yazılı açıklamaları ve belgeleri incelendiğinde, niteliğinin uygun olmadığı görülürse, olumsuz bir yanıt verilir. Hiçbir yanıt verilmeyebilir de. Ancak bu sadece Anglosakson Masonluğu topluluğu için geçerlidir.
Yazılı açıklama ve belgeler başvuranın tanınabileceğini gösteriyorsa, çalışmalarının yerinde incelenmesine geçilir. Bu inceleme sonucu da olumlu ise, tanınma işlemine başlanabilir. Bunun için de Anglosakson Masonluğu’na özgü bir tören yapılması gerekir.
Sakın yanlış anlaşılmasın… Bir büyük locanın düzenli olarak tanımak ve masonca ilişkiler kurmak üzere başvuran bir diğer büyük locayı böylesine bir incelemeden geçirişi salt Anglosakson Masonluğu topluluğuna özgü değildir. Bu yöntemi Liberal Masonluk kanadında yer alanlar da uygular. Aradaki fark, İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Tanıma Koşulları’nın değil, kendi ilkelerinin gözetilmekte oluşudur.
Burada bir de açıklama gerekiyor: Yeryüzündeki mason örgütleri, en yaygın olarak “büyük loca” tarzında çalışır. Ancak kuruluş ve çalışma tarzı bakımından bir de “büyük doğu” diye anılan kuruluşlar vardır. Bu nedenle de kimi zaman her ikisini birden kapsamak üzere “obediyans” terimini kullanıyorum. O daha kolayıma geliyor. Bu ikisi arasındaki farka gelince, onu burada değil de bir başka başlık altında incelemek uygun olur.
Bir büyük locanın düzenli olabilmesi için, onu en az üç locanın kurmuş olması gerekir. Bu localar, bir araya gelerek oluşturdukları ortak örgütü, bağımsız bir masonik otorite olarak benimseyip ona bağlandıklarında, OBEDİYANS doğar.
Bundan sonra bir obediyans, bünyesindeki düzenli locaların sayısı üçün altına düşmediği sürece, çalışmalarını da Masonluğun amaçlarına, ilkelerine ve yasalarına uygun olarak sürdürürse düzenini korur.
Genelde bu obediyanslar, “düzenli” birer kuruluş olduklarını kanıtlama konusunda hayli duyarlıdır; hele örgütü çok geniş değilse… Bunun için de, her yeni obediyans, kuruluşunu sağlar sağlamaz, kendinden önce kurulmuş olan diğer bazı obediyanslara başvurarak, “tanışma ve düzenli bir obediyans olarak tanınma” dileğinde bulunur.
Bu aşamada önemli bir noktaya dikkat: bir obediyansı bir diğeri ya da bir yüksek dereceler örgütü kurmaz. O, kendi kendisini oluşturur. Öteki türlü olduğu da görülmemiş değildir ama öylesi Masonluğun özüne aykırı olduğu için ancak bir yardım ya da destek niteliği taşır. Obediyansın, özgür ve bağımsız olması zorunludur.
Kuruluş girişiminin bir diğer obediyansça olumlu karşılanması, en azından o iki obediyansın karşılıklı olarak birbirlerini düzenli mason kuruluşları olarak tanıdıklarını gösterir. Çoğu mason obediyansları bu tanışmayı, öncelikle kendi düzenlerinin daha yaygın bir biçimde kanıtlanmış olmasını gösterebilmek için ister. Bu bir bakıma uluslar arası ilişkilerde bir ülkenin diğerini tanımasına benzer ama sadece benzer; tıpatıp aynı değildir.
Birbirleriyle tanışma içinde olan obediyanslar, öncelikle “DÜZEN” kavramı üzerinde hemen hemen aynı görüşte olanlardır. Nitekim bu kavram üzerinde tam bir uyuşma sağlanamaması nedeniyle de, Dünya Masonluğu, kendi içinde bölünme ve gruplaşmalar sergilemektedir. Aynı ülkede hatta aynı kentte bile Masonluktaki örgütsel düzen kuralları bakımından birbirlerinden farklı ilke ve benimseyişleri olan, hatta karşılıklı olarak birbirlerini “düzensiz” sayan obediyanslar vardır.
Masonluğun tarihçesini ve örgütlenme sistemini incelemeksizin, salt evrensel amaçlarına ve asal ilkelerine bakılacak olursa, böylesine bölünmeler anlamsız hatta Masonluğun erekleriyle çelişkili bulunabilir. Bu da Masonluğun yalnızca birtakım amaçlardan ve ilkelerden oluşmadığını gösterir. Örgütlenme sistemi, gelenekler ve locaların çalışmalarında kullanılan ritüeller de Masonlukta en az amaç ve ilkeler kadar önemli bir yer tutar.
Durum böyle olunca, Masonluktaki geleneklerin de bir mason kuruluşundan diğerine farklılıklar göstermekte oluşunu doğal karşılamak gerekir. Çünkü gelenekler ve yöntemler Masonluktaki düzenden soyutlanamaz. Ancak, çeşitli mason kuruluşlarınca düzenin farklı şekillerde tanımlanması ya da “düzen” kavramından anlaşılanın farklı olması, ister istemez gelenek, ve uygulama yöntemlerinin de farklı oluşuyla sonuçlanmaktadır.
Şimdi buradaki soru «İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Tanıma Koşulları nelerdir?» olmalıdır. Sanırım bunu forumda bir başka başlık altında daha önce anlatmıştım. Bence yinelemeye gerek yok; isteyen arar ve bulur ama şayet zor gelir ve sırf o başlık altında yinelemem istenecek olursa, yapabilirim.