Sonsuzluk kavramı üzerinde ozansı bir tutumya da eğilimle çok şey söylenebilir. Güzel sözlerdir bunlar ama kavramsal bakımdan doğrulukları ayrı...
Eskiden bu kavram yerine "ebediyyet" ya da "namütenâhîyyet" kullanılırmış. İmkisi arasında fark var. Günümüzde sonsuzluk sözcügünü her ikisi için birden kullanıyor ve bu nedenle kimi zaman kavranm uyuşmazlığına düşüyoruz. Nitekim Batı dillerinde de iki ayrı kavram kullanılıyor. Örneğin Fransızcadaki "eternité" ya da İngilizcedeki "eternity" başka şey, "infinité" ya da "infinity" başka.
Sonsuzlik için genelde ölçüsüzlük ve sınırsızlık ama bu terimin bilimsel anlamı ve açıklaması ile felsefî anlamı ve açıklaması, birbirlerinden çok farklı. Tamam burada konu felsefe yönünden alınıyor ama ötekine de göz atmak gerek.
Bilimsel bakımdan sonsuzluk, doğayı ve evreni oluşturan nesnelerin, sayılamayacak ve ulaşılamayacak şekilde ölçüsüzlüğünü, sınırsız oluşunu dile getirir. Bu bakımdan ele alındığında, sonsuzluğun bir uzantısı “makrokozmos” olarak da anılan büyük evrende, diğeri “mikrokozmos” olarak anılan küçük evrendedir. Mikrokozmosta bugün için bilinen en küçük nesneden daha küçüğünün bulunması olasılığı vardır. Makrokosmosta ise, evrenin bugün için tasarlanan boyutundan çok daha büyük olması olasılığı üzerinde durulmaktadır. Hiçbir sayı, ne tüm sayıların en küçüğü ne de tüm sayıların en büyüğüdür.
Felsefe ise bu kavramı başka bir yönden açıklamaya çalışır. Bu bakımdan iki ayrı yaklaşım söz konusu olur. Bunlardan biri metafizik, diğeri diyalektik felsefedir.
Metafizik felsefede sonsuzluk, “Tanrı’nın bir niteliği” olarak görülür. Dolayısıyla belirsizdir ve tanımlanamaz.
Diyalektik felsefede ise sonsuzluk, “sonlu oluşun karşıtı” şeklinde tanımlanır; herhangi bir sonlu olgu, kendi karşıtı olan sonsuzluğu tanıtlar.
Bilim ile diyalektik felsefe, “evrenin ilksiz ve sonsuz maddi değişimler süreci” olduğunda birleşir. Buna göre sonsuzluk ile sonluluk, diyalektik karşıtlıklardır; birinin var olabilmesi için ötekinin de varlığı gerekir. Sonlu olan her olgu, karşıtı olan sonsuzlukla çelişme içinde olduğu için, sürekli olarak sonsuz değişimlere uğrar. Böylelikle maddenin biçim, nitelik, ilişki, gelişim ve devinim bakımından sonsuz özellikler edinişi açıklanır.
Ne yazık ki metafizik felsefe bilim ile buluşamıyor.