Masonlar.org - Harici Forumu

Masonluk Bilgidir. Bilimdir. Ilimdir. => Mimarlık - Mühendislik => Konuyu başlatan: Bra - Ağustos 05, 2008, 10:55:19 öö

Başlık: Mimarlık...
Gönderen: Bra - Ağustos 05, 2008, 10:55:19 öö
Etimolojisi
Mimarlığın Türkçe’de kelime kökeni, Arapça “umr” eyleminden kaynaklanır. Umr eylemi Arap dilinde bina yapma yolu ile geliştirmek, zenginleştirmek, mamur hale getirmektir. Mimarlık, ümran haline getirme yani bayındır olma, uygar ve ileri olma eylemidir. Türkçe kullanımda olan evlenmek eylemi yeni bir düzenin kurulması ile özdeşleştirilir ve yeni düzenin temsiliyeti binaya sahip olma yolu ile kurulur.

Latince mimarlık, architectonice’dir. Kelime techne ve architecton olarak ayrışır. “Techne” kelimesi Antik Yunan’da bilinen anlamda teknoloji değil, aynı zamanda yaratma (poiesis, creation) anlamına gelmektedir. “Architecton” orijin, prensip ve öncelik anlamına gelen “arche” ve marangoz veya zanaatkar anlamındaki “tecton”’dan oluşur. Kelime Latince’de usta biri olarak tanımlanan bilgi donanımlı yaratıcı tarafından yaratılan, bir yapış (making) eylemi anlamındadır.

Mimarlık Nedir?

Mimarlık en basit anlatımı ile;  Yapı Tasarlama sanatı ve bilmidir. Daha geniş bir açıklama ise,  makro ölçekte şehir planlaması, kent tasarımı ve peyzaj tasarım mikro ölçekte ise mobilya ve endüstri ürünleri tasarımını da içeren bir sanat ve bilim dalıdır.

Mimarlıkla ilgili günümüze gelen en eski kaynak olan Vitruvius ‘un “Mimarlık Üzerine On Kitap “ adlı eseridir. Vitruvius’a göre, iyi bir bina GÜZELLİĞİ (venustas) SAĞLAMLIĞI (firmitas), -işe- YARARLILIĞI (utilitas) içermelidir. Mimarlık bu üç temel eleman arasında ki denge ve koordinasyon olmalıdır.

Mimarlık disiplinler arası bir branştır. İçinde matematik, fen, sanat, teknoloji, sosyal bilimler, politika, tarih, felsefe vb. dalları barındırır. Vitruvius  kitabında mesleği şöyle tarif eder.
“Mimarlık farklı bilim dalları ve çeşitli öğretilerin bilgisi ile süslenmiştir. Diğer sanatlardaki tüm çalışmalar mimarlığın değerlendirilmesi ile ölçülür.” Ve ekler “Mimar iyi tarih bilmeli, filozofları iyi izlemeli, müzikten anlamalı,biraz tıp bilgisi bulunmalı, hukukçuların düşüncelerini bilmeli, yıldız bilim ve göklerin kuramı ile tanışıklığı olmalıdır…

İnsanın var oluşu ile ortaya çıkmış ve günümüze kadar çeşitli evrelerden geçmiştir. En genel anlatımı ile mimarlık şu alt başlıklar altında değerlendirilir.

A- Tarih öncesi (pre-historic) zamanlar:
Yazılı tarihten önce insanların yaptığı megalith, obelisk vs yapıtlar.
(http://img122.imageshack.us/img122/9685/01stonehengehi2.jpg)

B- Antik Dönem Mimarlığı:
MÖ 3000 ile MS 337 tarihleri arasında oluşan mimarlıklar. Mısır, Yunan,Roma vb.
(http://img363.imageshack.us/img363/779/02abusimbeltemplecloseuit0.jpg)

C-Erken Hristiyanlık Dönemi Mimarlığı:
MS373 - MS 500 arası. Bizans mimarisi adıyla anılan İstanbul merkezli bir uygarlık.
(http://img528.imageshack.us/img528/606/03ayasofyaresimleriwi6.jpg)

D-Romanesk Mimarisi:
500-1200. Eski Roma mimarlığı unsurlarının yeniden kullanımı ile doğan üslup.
Bu dönemde İslam mimarisi orta Doğu da kendini şekillendirmektedir.
(http://img262.imageshack.us/img262/7159/04romaneskdl3.jpg)

E-Gotik Mimarisi:
1200-1400.Avrupanın muhteşem katedrallerinin inşa edildiği yaratıcı yapı ustalarının dönemi.
(http://img262.imageshack.us/img262/8202/05goticzx7.jpg)

F- Rönesans Mimarisi:
1400 -1600.A Italya, Fransa ve İngiltere’de ki “uyanış çağının” etkisi ile klasik üsluplara yönelinen mimari dönem.
(http://img262.imageshack.us/img262/8033/06rnesansbd8.jpg)

G-Barok Mimarisi:
1600-1700. Italya’da  düzensiz şekiller ve aşırıya kaçan zenginlikte süslemelerle son derece görkemli kiliselerde kendini gösteren üslup, Fransa’da klasik dönem elemanlarının yoğun süsleme (işleme) kullanılmasıyla hayat bulmuştur. Ancak en çarpıcı halini Rus aristokrasisinin elinde almıştır.
(http://img262.imageshack.us/img262/192/07barokpy8.jpg)

H-Rokoko Mimarisi:
1650-1790.Barok dönemin sonlarına doğru eğrisel elemanların ağırlıklı olarak kullanıldığı daha naif çizgilerin tercih edildiği dönemdir.

I-Amerikan Koloni Mimarisi:
1600-1780.  Yeni Dünyanın Avrupalı sakinlerinin kendi ülkelerinden getirip burada yeniden yorumlayarak kullandıkları mimari üslup.
(http://img262.imageshack.us/img262/6514/09kolonifi3.jpg)

J-Neo-Klasik Dönem:
1750-1880.Rönesans mimarisine yeniden duyulan ilginin bir sonucu olarak Avrupada’ki klasik şekillere yeniden dönülmüş ve sonucunda klasik dönem mimari elemanalrın yenien yorumlandığı bir mimari üslup ortaya çıkmıştır.
(http://img151.imageshack.us/img151/9492/10neoklasiksh0.jpg)

K- Yeni Yunan Dönemi:
1790-1850.Sütun, alınlık, korniş gibi Klasik Yunan Mimarisini ait elemanların yeniden kullanıldığı dönem.
(http://img151.imageshack.us/img151/3974/11greekrevivalzz9.jpg)

L- Viktorya Dönemi:
1840-1900. Endüstrileşme mimariye bir çok buluş getirdi. Viktorya stili Gotik, Romanesk ve Italyan mimarisinin temel elemanlarını çağın yeni malzemeleri ile harmanlayarak oluşan dönemdir.
(http://img151.imageshack.us/img151/2431/12viktoryaxj5.jpg)

M- Sanat ve El Sanatları Akımı (Arts and Crafts Movement) :
1860-1900. 19 asrın sonlarına doğru endüstrileşmeye bir tepki olarak çıkmıştır. Doğal malzemelerin, el sanatları kullanılarak işlendiği mimari anlayıştır.
(http://img208.imageshack.us/img208/5476/13artcraftslq0.jpg)

N- Yeni  Sanat (Art Nouveau) Mimarisi:
1890-1914. Bu yeni stil malzeme ve grafik tasarımda ilk olarak ortaya çıkmıştır. 1890 larda mimaride ve mobilya tasarımında kendini gösterir. Bu stildeki yapılar asimetrik şekiller, kemerler, oyma ve boyama ağırlıklı dekoratif yüzeyleroluşturularakinşa edilmiştir.
(http://img254.imageshack.us/img254/1678/14artnuvoaf6.jpg)

O- Mimaride 20.Asır Trendleri:
1900-Günümüz.Bauhaus ekolü ile yeşeren ve dekonstrüktivizm, formalizm, modernizm, postmodernizm gibi daha birçok yeni çağdaş hakeretin yer aldığı son dönem mimarisi.
(http://img295.imageshack.us/img295/8956/15modernood5.jpg)


Tabi bu evreler bize mimarlığın günümüze kadar olan sürecini tam olarak yansıtmamaktadır. Dünyanın çeşitli yerlerinde daha birçok akım veya stil vardır. Örneğin bir İslam Mimarisi vardır ki -yukarıda ele alınmadı hiç- başlı başlına bir konudur. Uzakdoğu mimarisi için de aynı şeyi söylemek mümkündür.


Bunu bir açılım olarak kabul edip, alt başlıklar halinde konuları detaylı bir şekilde işleyebileceğimizi düşünüyorum.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Genius Loci - Ağustos 05, 2008, 12:17:33 ös
Alıntı
iyi bir bina GÜZELLİĞİ (venustas) SAĞLAMLIĞI (firmitas), -işe- YARARLILIĞI (utilitas) içermelidir. Mimarlık bu üç temel eleman arasında ki denge ve koordinasyon olmalıdır.

sağlamlık ve kullanışlılık bir biçimde daha teknik olarak çözümlenebiliyor. Peki ya Güzellik? Okuduğum bir tanımda güzellik "Bir yapı karşısında, duygu ve düşünceye hiç bulanıklık gelmeden, olmuş, uyumlu kendisine bir şey eklenmesi ve ya çıkarılması gerekliliği duyulmayan, insanı kaygısız bir seyrin heyecanına sürükleyen ya da dinginlik veren duygularla dolduran bir nitelik olması, yapının birlik veya bütünlüğe sahip olması şeklinde yorumlanır" biçiminde ifade ediliyor. Mimari de bir tasarımı güzel kılan nedir?  Binanın, tasarımın içindeki birlik mi? veya oran ve ölçü mü (mesela altın oran???) ya da ritm mi (asimetrik bir tasarım da ritm nasıl sağlanabilir???)? veya tamamen öznel şeyler mi etkiliyor güzelliği? düşüncelerinizi öğrenmek isterim.

Sevgi ve Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Bra - Ağustos 05, 2008, 02:08:43 ös
Alıntı
iyi bir bina GÜZELLİĞİ (venustas) SAĞLAMLIĞI (firmitas), -işe- YARARLILIĞI (utilitas) içermelidir. Mimarlık bu üç temel eleman arasında ki denge ve koordinasyon olmalıdır.

sağlamlık ve kullanışlılık bir biçimde daha teknik olarak çözümlenebiliyor. Peki ya Güzellik? Okuduğum bir tanımda güzellik "Bir yapı karşısında, duygu ve düşünceye hiç bulanıklık gelmeden, olmuş, uyumlu kendisine bir şey eklenmesi ve ya çıkarılması gerekliliği duyulmayan, insanı kaygısız bir seyrin heyecanına sürükleyen ya da dinginlik veren duygularla dolduran bir nitelik olması, yapının birlik veya bütünlüğe sahip olması şeklinde yorumlanır" biçiminde ifade ediliyor. Mimari de bir tasarımı güzel kılan nedir?  Binanın, tasarımın içindeki birlik mi? veya oran ve ölçü mü (mesela altın oran???) ya da ritm mi (asimetrik bir tasarım da ritm nasıl sağlanabilir???)? veya tamamen öznel şeyler mi etkiliyor güzelliği? düşüncelerinizi öğrenmek isterim.

Sevgi ve Saygılarımla.

Sn.SkullG "mimaride bir tasarımı güzel kılan nedir" sorunuzun cevabı oldukça zor. Çünkü ve aslında bütün mimari akımlar bir yerde bu sorunuza cevap olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin Bauhus ekolünden Üstad Mies van der rohe minimalist mimari (modernist) akımın öncüsüdür ve tüm tasarımı "LESS IS MORE" (AZ ÇOKTUR) şeklinde ifade etmiştir. Ona göre esas olan işlevdir. Tüm mekanlar işleve bağlı oalrak çözümlenmeli fazlası ile uğraşılmamalıdır. Aksi takdirde amaçdan uzaklaşılmış olunur. Basit sade ama son derece işlevsel mekanlar yaratmak olarak tanımlamış mimarlığı. İşlev denilince bunu çok da küçümsemekde fayda var. Örneğin güneş doğuşu, hakim rüzgarların yönü, sesin kaynağı,, mekanların dizgisi, dolu boşluk oranalrı, yeşilin kullanımı vs.. Aslında tüm bunların düşünülerek tasarlandığı bir bina gerçekten de "More" olabilir.
Ama başka biryandan post modernizmin babalarından Robert Venturi -ki  sonradan modernizm ve post modernizm arasında kalmışlara verilen GRAY  ARCHITECTS (gri mimarlar) grubuna dahil olmuştur- bu yaklaşıma "Less is a bore" (az SIKICIDR) şeklinde cevap vermiş ve sadece işlevselliğin değil insanların kafasından yaratılan imajlarında o mekan ve binalara yansıtılması gerektiğini savunmulştur. Örnek olarak bir kilisesin hepimizin kafasında bir şekli vardır. Aynı şekilde bir cami de öyle. Bir villayı düşünün buraya kilise denemez. Villayı kiliseye veya camiye çevirseniz bile o yanlış bir tasarım olmulştur. Çünkü insanların kafasındaki cami/ kilise formu o değildir. Demek ki sadece işlev değil, aklımızda o binalara biçtiğimiz imgeler de çok önemlidir tasarımda.

Yani Sn SkullG bu sorunuzun cevabı bizdedir aslında. Her ne amaçlı yapılan bir bina olursa olsun, kafamızadakine ne kadar uyuyor. Güzelliği, iyi tasarımı sanıyorum bunun cevabı belirliyor. Benim evim bu nedenle sizin evinizden farklı.   :)
Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Genius Loci - Ağustos 05, 2008, 02:25:59 ös
sn.Bra , açıklamalarınız için teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Genius Loci - Ağustos 05, 2008, 03:03:16 ös
Herşeyin esası boşluktur.
Boşluk herşeye egemendir.
Bir testiden Amaç
Pişmiştopraktan yapılmış
                        Kabuğu değil,
İçine doldurulan
                        Boşluğudur.
İnsan önyargılardan kurtulup,
Başkalarının su içebileceği
Boşluklar yaratabildiği
Ölçüde gelişir, Uygarlaşır, Mimar olur
Sonsuzluğa ulaşır.

Lao-Zi (Çinli Filozof - MÖ 6. yy.)
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Pasha - Ağustos 06, 2008, 12:16:52 ös
Alıntı
uyumlu kendisine bir şey eklenmesi ve ya çıkarılması gerekliliği duyulmayan, insanı kaygısız bir seyrin heyecanına sürükleyen ya da dinginlik veren duygularla dolduran bir nitelik olması,

Suana kadar degisken bir olgunun bu kadar guzel tanimlandigini gormemistim. O kadar guzel tanimlanmiski, "Guzel" kelimesinin degeri, guzelligi ve kutsalligini ortaya cikarmis.

evet. Bencede "Guzel" demek bir sey eklenmesine yada cikartilmasina gerek kalmayan, insani belli duygulara surukleyen bir olgudur.

Alıntı
Yani Sn SkullG bu sorunuzun cevabı bizdedir aslında. Her ne amaçlı yapılan bir bina olursa olsun, kafamızadakine ne kadar uyuyor. Güzelliği, iyi tasarımı sanıyorum bunun cevabı belirliyor. Benim evim bu nedenle sizin evinizden farklı.

Bizdedir, derken Masonlarimi kastediyorsunuz? yoksa mimarlarimi? guzel bir cumle. icinde her anlami bulabiliyorum. Keske ne anlatmak istediginizide bilebilseydim.

Iyi Gunler
Pasha
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Bra - Ağustos 06, 2008, 12:39:11 ös
Alıntı
Bizdedir, derken Masonlarimi kastediyorsunuz? yoksa mimarlarimi? guzel bir cumle. icinde her anlami bulabiliyorum. Keske ne anlatmak istediginizide bilebilseydim.
Iyi Gunler
Pasha

Hayır sayın pasha ne masonları nede mimarları kastettim..
Sayın SkullG "mimaride bir tasarımı güzel kılan nedir" diye  sormuş.
Kullanıcıya özel yapılan tasarımların da güzelliğini yine aynı kullanıcılar belirler. Sizin eviniz mimari olarak güzel midir? Sizce evet (muhtemelen) ama bence değil. Bence benim evim daha güzel tasarlanmıştır. Tam bana göre yani.
CEVAP: insanları kasttettim. Yada İnsan olan her canlıyı da diyebiliriz.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: poyraz06 - Ağustos 21, 2008, 02:07:21 öö
Eski yapilar simdikilere gore daha anlamli daha emek verilmis gibi bence. Giderek sadelige kayiliyor
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Pasha - Eylül 01, 2008, 10:33:34 öö
Eski yapilar simdikilere gore daha anlamli daha emek verilmis gibi bence. Giderek sadelige kayiliyor

kessinlikle. fakat keske onlarda eriyip gitmesede kiymetini koruyabilse. icim gidiyor bir tarihin yok oldugunu gorurken.
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: poyraz06 - Eylül 01, 2008, 03:35:37 ös
Katiliyorum. Ilerde 4 duvara bakinca vay be cok sanatsal diyecegiz. Ama bence sanat dedigin eski mimaride. Simdi o binalarin birebir aynisini yapsak da yine bir eksiklik olur
Başlık: Tarihin Mimarisi ve Gelecek Mühendisliği
Gönderen: Karakam - Kasım 25, 2008, 12:09:23 öö
      Tarihi Mimari açıdan değerlendirme ve geleceği milli bilinçle İnşaa üzerine bir beyin fırtınası;
     
      Aslında temelde dikkat çeken iki konu vardır. Birincisi; dünya tarihinin kırılma noktasını oluşturan, Türk' lerin iran üzerinden anadoluya doğru yayılmaları, batıya yürüyüşün dönüm noktası Türk'lerin müslümanlığı (nasıl) kabul edişleri. İkincisi ise; islamın yayılması ve bu yayılma gerçekleşirken farklı kültürlerin kendilerini islam referansıyla yeniden tanımlamaları.
      Öncelikle Türk' ler çin baskıları sonucunda horasan çevresinde yerleşmeye başladıklarında, bizlere lise tarih kitaplarında şırınga edildiği gibi Türk' lerin islamı çin-arap savaşı-talas savaşı neticesinde Gök inancındaki benzerliklerin vesilesiyle severek benimsediği tamamen uydurmadır. Türk' ler kendi inançlarını büyük baskılara dayanma pahasına emevilerin tüm horasanı fetih ettikleri 750 yılından beri 300 yüzyıl boyunca korumuşlardır. Ta ki ehlibeytin/oniki imamların sekizincisi İmam Rıza vesilesiyle islamın sevgi mesajıyla il kez karşılaşana kadar. O tarihten itibaren islamı anlamaya çalışmışlar derken en erken 1000 yılları dolayında küçük topluluklar halinde müslüman olmaya başlamışlardır. Yalnız küçük ancak tarihin dönüm noktasını oluşturan ayrıntı ise, Türk' lerin kitleler halinde islama girmelerine vesile olan, ne mezhep imamları, ne de talas savaşıdır. Türk' ler kendi ezoterik Gök inancını islam verileriyle yeniden tanımlayan (eski kam-yeni imam) ismaili-batıni dailerinin çalışmaları sonucunda müslüman (dikkat buyurun batıni oldular demiyorum, müslüman oldular diyorum) olmuştur. Ahmet yesevi ve horasan erenleri ile yunus emre misal emreler, taptuklar, dedeler, bektaşiler gibi anadolu erenleri Türk nüfusu islamın Milli-heterodoks yorumu olan ezoterik islama ısındırmışlardır. Unutulmasın ki kültürümüzde #Tanrı istediği dilden konuşur#.
      Oğuzlar ezoterik islam inancının en belirgin temsilcileri olarak dikkat çekmektedirler. Şöyle ki emevi ihtilalini gerçekleştiren Ebu Müslim Horasani yeni iktidar sahibi abbasilerin tüm dikkatini Türk uluslarına çekmiştir. Zira askeri dehaları bu millete, egemen abbasilerin savaşçı kastı olma yolunda yükselen bir ivme kazandırdı. Bağdatın dışındaki Samarra kenti tamamen Türk' lerin barınması için kurulmuş olan bir garnizon şehri olmuştur. Zaten asker şehri olarak da bilinir ki ehlibeytin/oniki imamların onbirincisi olan İmam Hasan Askeri' nin lakabı da buradan gelmektedir. Oğuzlar kam gelenekleri ve Gök inançlarıyla Türk ulusları içinde en gizemli oluşumu simgelerler. Zira oğuzların kınık boy beyi Selçik, 70 yaşından sonra müslüman olmuştur. Tuğrul bey müslüman olmasına rağmen halifeliği üzerine almamış, halifelik makamını dini kurum olarak yetkilerini sınırlamış ve siyasi tüm gücü kendi eline almıştır. Alamutun hasan sabbahtan sonraki emiri Kiya Buzurg Ümid bir Oğuz Türküdür. Günümüzdeki Aga hanlar bu soydan gelmişlerdir. Dürzilik adını fatımilerin ismaili kumandanı anuştegin ed-dürüz den almaktadır. Babürlü şahı Ekber ülkesinde hinduizm-islam sentezi din-i ilahi yi kurmuştur. Sultan Mahmud 1025'te Hindistan'da bulunan Sumnat'a sefer yapmıştır. Seferden önce, şu an Karsta metfun bulunan, Ebu'l Hasan Harakaniyi ziyaret etmiş, şeyh de Sultana hırkasını vermiştir. Sefer esnasındaki zaferi kendisi, (Gazneli Mahmud) "Ebu'l Hasan Harakaninin hırkasının yanında olmasına bağlamıştır. Seferde düşman ordusunun, Gaznelilerin ortasına kadar geldiği bir anda Allah'a şöyle dua eder, "Senin üstün kıldığın o kişinin hırkası hürmetine, 'İslâm Ordusu'nu zaferlerle üstün kıl"; ve Allah'ın yardımı ile Sumnat seferi zafer ile sonuçlanır.
     Seferden sonra Ebu'l Hasan Harakani Hazretleri'ne durumu anlatınca, şu cevabı almıştır : "Dileseydin, düşmanın hidayetine vesile olabilirdin".
     
     Özet olarak Türk' lerin yaşantılarının ve tarihlerinin her zaman ezoterik bir yönü olmuştur. Tarihin derinliklerinde, batıya yürüyüşte köle-asker olarak girdikleri mezopotamyada daha derin tarihte yaptıkları gibi yüzyıllar içinde gücü ele alarak dünyanın en büyük devletlerini kurmuşlardır. Ve yine günümüze yansıtırsak şuan batıya yürüyüşte geçmişin köle-asker döneminden geçmekteyiz. Öngörüm odur ki yüzyıllar içinde gücü geçmişte olduğu gibi ele alıp tarihin seyrine yada insanlığın gelişimine yine dikey bir seyir kazandıracağımız inancındayım. Ancak bu işleyişte Türk' ün içinde sadece kendinin bildiği ama söyleyemediği bir sır olacaktır.

     Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: WaleC - Şubat 09, 2011, 10:47:18 öö
Eski yapilar simdikilere gore daha anlamli daha emek verilmis gibi bence. Giderek sadelige kayiliyor

Tamamen doğru bir tespit olup aslında bunun nedenlerini biraz irdelemek lazım.
En önemli sebeplerden biri sanata bakış açısından gelmektedir. Ancak ben daha çok işin müdendislik/mimarlık (Mesleğimden dolayı) açısından görüşlerimi sunmak isterim.
Öncelikle mimari yapılarda bugünki bakış açısına göre iki cephede değerlendirmek lazım. Birincisi butik yapılar ikincisi toplu işler dediğimiz yapı düzeni. Butik işler genelde bir apartmanın tek dairesi, villa gibi tek bir ev sahibine yönelik yapılardır. Toplu işler dediğimiz ise genelde herkesin bildiği toplu konut, site, bina, avm, cami gibi yapılardır.
Aslında hepsinin ortak noktası maliyettir.
Genel anlamda ihale alan müteahitler proje çizim ve yapımı sırasında mimarlara başvururlar. Ancak o an devreye mimarı engelleyecek birkaç nokta girer. Birincisi satış kaygısı, ikincisi ise inşaat maliyetidir. Farklılık çoğu insanı cezbetse de insanlar daire fiyatları ile projeyi değerlendirmektedir. Satış kaygısı olan firma sahibi maliyeti minimumda tutmak amacı ile görselliği ve sanatsallığı aşırı bir yük olarak görür. Bu sebepten min. Maliyet max. Kazanç mantığı ile gelen projeler mimarlarında yaratıcıklarını min. kullanmalarına sebebiyet vermektedir. Gelinen son nokta etrafımızda gördüğümüz gibi sade yaratıcılıktan, ruhdan uzak beton yığınlarıdır.
 Genelde yaratıcılığın en üst noktaya geldiği, maliyet açısında çok sıkıntı çekilmeyen, mimar üzerinde herhangi bir baskının veya sınırların olmadığı yapı tipleri biraysel kullanıcılı villa veya konut inşaatlarıdır.(Buna üst segmente yönelik toplu konutlarıda sayabiliriz) Tamamen mimar – iş veren arasındaki kurulan bağ ve ev sahibinin sanata bakış açısına göre ortaya çıkan eserlerdir. Eski sanat eserlerine ve dediğiniz ruha en yakın olma potansiyeline sahip olan yapılanma tipidir. İstanbulda birçok eser bu şekilde yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Ancak genellikle basında ve etrafta görünmemeyi tercih ederler.
Başlık: Ynt: Mimarlık...
Gönderen: Melina - Ocak 11, 2013, 11:37:08 ös
Utilitas - Venustas - Firmitas üçleminde sadece mimarların değil, içinde yaşayanların da hayatını şekillendiren, üç buutlu ama aslında çok boyutlu bir disiplin olduğu gelir aklıma hep ..