Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Konuyu başlatan: MASON - Eylül 25, 2006, 10:23:39 öö

Başlık: "Derviş" Masonlar
Gönderen: MASON - Eylül 25, 2006, 10:23:39 öö
"Derviş" Masonlar

1826 tarihinde Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırırken Bektaşi Tarikatı’nı da yasaklamıştı. Bu tarihten hemen sonra Bektaşi tekkeleri Mason Locaları ile işbirliği içine girdiler ve Bektaşi şeyhlerinin çoğu da bu Localara kaydoldular

Masonluğun Osmanlı topraklarına esas girişinin Kırım Savaşı (1856) ile birlikte başladığı (1) dile getirilmekle beraber, bundan önceki tarihlerde Osmanlı topraklarında Masonluğun ne şekilde görüldüğü ve değerlendirildiği merak konusu olmuştur. Özellikle yabancıların bu husustaki izlenimleri hep merak edilmiştir.

Londra’da yayınlanan 9 Haziran 1855 tarihli önemli bir dergide yer alan ve Türk Masonluğu ile ilgili bilgiler veren bir yazı bu açıdan ilginç bulunabilir.

1855 tarihli bu yazıdan anlaşıldığı kadarıyla, metni kaleme alan kişi bir Hıristiyan aracılığı ile Belgrat’ta bir Bektaşi tekkesine götürülmüş ve orada edindiği izlenimlerle öğrendiği bilgileri bu metinde kullanmıştır. Bilindiği üzere 1826 tarihinde Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırırken Bektaşi Tarikatı’nı da yasaklamıştı. Bu tarihten hemen sonra Bektaşi tekkelerinin Mason Locaları ile işbirliği içine girdikleri ve Bektaşi şeyhlerinin çoğunun da bu Localara kaydoldukları belirtilmektedir. (2) Diğer taraftan Bektaşiliğin farklı dinî inanç ve değerlendirmelere hoşgörülü yaklaşımı öteden beri, özellikle Rumeli’de, tarikatın yaygın bir şekilde kabul görmesine ve özellikle Ortodoksluğa muhalif Hıristiyan unsurlarla iyi ilişkiler kurulmasına zemin hazırladığı da bilinmektedir. Bahis konusu yazıyı bu çerçevede değerlendirmek faydalı olabilir. Her ne kadar metinde yer alan bilgiler çok tartışmalı görünse de o tarihlerde bir yabancının, tarikatlara ve Masonluğa ilişkin izlenimlerini içermesi açısından kayda değerdir.

Orijinal bir nüshası, İngiltere’deki bir müzayededen Ercüment Tahtakıran Kardeş tarafından satın alınan ve İzmir Vadisi’ne hediye edilen, 9 Haziran 1855 tarihli “Cassell’s Illustrated FamilyPaper” (3) adlı dergide yer alan yazının tercümesi:

" Son 30 yıldır Türkiye’de Farmasonluğun var olduğu varsayılmaktaysa da bu konu hakkında ancak 5 yıl önce kesin bir kanaat elde edildi. O tarihlerde, aynı zamanda Farmason olan bir tüccar, seyahati sırasında Belgrat’ta iken Hıristiyan bir profesör tarafından bir Türk Locasına tanıtıldı ve orada kardeşçe duygularla karşılandı. Türk Farmasonlar kendilerini "Derviş" olarak isimlendirirler ve Müslüman olmalarına rağmen Avrupa Farmasonlarının kullandığı işaretleri ve törenleri kullanırlar ve insanlığın hayrına yönelik amaçları takip ederler. Çok eşliliğe izin verilmemesi ve Loca yemeklerine katılan kadınların peçe takmamalarından dolayı İslamî önyargılarından sıyrılmış görünmektedirler. Belgrat’taki Ali Koç Locası (4) yetmiş üyeden müteşekkildir. Üstad’ı, Câni İsmail Çolak Mehmet Said (5) aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa’daki Localarının Büyük Üstadı’dır. Bu zat Türkiye İmparatorluğu’ndaki (6) tüm Localarla ve İran ile Arabistan’daki Localarla ilişki halindedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda çok sayıda Loca vardır. Yalnızca İstanbul’da dokuz Loca mevcuttur. Bunların en meşhuru sema eden dervişlerin Sirkeci Tekkesi’dir. (7) İran’daki üye sayısı 50.000 kadardır. Türk Farmasonlar işaret olarak çeşitli şekillerle süslenmiş küçük kahverengi bir şal (8) kullanırlar ve Türkiye’ ye Farmasonluğu getirdiği için ölümle cezalandırılan Ali’nin (9) hatırasına atfen üzerinde kan damlalarını simgeleyen kırmızı benekler bulunan, yaklaşık iki inç (10) çapında ve son derece iyi cilalanmış beyaz mermerden bir teslim taşı (11) takarlar.”
 
     
    Kaynakça / Dipnotlar:
(1) Layiktez, Celil, Türkiye' de Masonluk Tarihi, Cilt:1, sayfa: 17
(2) İslam Ansiklopedisi, cilt:5, sayfa: 378; Melikoff, Turcica, XV, sayfa: 160 -162
(3) Cassell's Illustrated Family Paper,döneminin en önemli dergilerinden birisi olup John Cassell tarafından Londra'da hazırlanıp yayınlanmaktaydı. İlk sayısı 31 Aralık 1853 tarihinde yayınlanmış olan Cassell's Illustrated Family Paper, gerek içinde yer alan illüstrasyonlar ve gerekse boyutları ile dikkat çeken sekiz sayfalı bir yayındı.
(4) Bektaşiliğin Rumeli'deki Ali Koç Baba kolu kastediliyor olabilir.
(5) Metnin yazarı, Türkçe isimleri İngilizce telaffuz kurallarına göre yazmıştır. Ancak bu isimde birine kayıtlarda rastlanamamıştır.
(6) Metin içerisinde kimi yerde Türkiye İmparatorluğu, kimi yerde de Osmanlı İmparatorluğu ifadeleri geçmektedir.
(7) Metinde geçen “sema eden dervişler” ifadesinden, bahsedilen tekkenin bir Mevlevi tekkesi olduğu anlaşılmaktadır. Tekkenin ismi İngilizce telaffuzuna göre yazılmış Sirkeci olarak okunmaktadır. Ancak İstanbul Sirkeci' de böyle bir Mevlevi tekkesi hiçbir zaman olmamıştır.
(8) Orijinal metinde “shawl” olarak geçmektedir.
(9) Hz. Ali
(10) Bir inç (inch)= 2,54 cm.
(11) Orijinal metinde, dodekahedron yani on iki yüzlü olarak geçen Teslim Taşı, Bektaşilikte 12 imamı temsil eder. 
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Saygın - Ocak 26, 2009, 07:42:17 ös
Bu başlık altında bir kaç soru sormak istiyorum;

-Neden geçmişin haricinde şuanda bilinen bir alevi-mason bağı yok?

-Bektaşilik bir alevi tarikatı idi ancak 1826'da II. Mahmut tarafından kaldırıldı üzerine Yüce Atatürk devrimleri geldiğinden ötürü yeniden tarikat olma gereği duyulmadı. Masonlar zamanında işbirliği yaptıkları Alevilerin bu tarikat olmama durumunu günümüz koşullarında nasıl nitelendiriyorlar?

Sevgi ve Saygılarımla,
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: MASON - Ocak 26, 2009, 07:52:35 ös
Sayin Saygin,

Masonluk sadece alevilik degil hicbir dinle ortak baga, iliskiye gecmez. Her dinden ve kulturler alintilari ve icerigi mevcuttur. Alevilik ve Bektasilik ilede bircok benzerlikleri vardir. Ancak ortak bir calismaya girmesi mumkun degildir.

Masonluk dini ve politik konular hakkinda yorum yapmaz. Yapilacak yorumlar (Masonlar tarafindan yapilsa dahi) kisisel dusuncelerdir.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Saygın - Ocak 26, 2009, 08:15:19 ös
Teşekkür ederim Sayın Mason. geçmişteki diğer örneklerede bakılırsa sizi anlıyorum.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Mozart - Ocak 26, 2009, 08:59:19 ös
Bay Mason Hz. Ali'nin Masonlukla olan ilişkinden bahseder misiniz.
Ayrıca yanlış anlamıyorum dimi; Türkiye derken sanırım yanlış ifade edilmiş.Çünkü hz. Ali döneminde arap toprakları Osmanlı'nın değildi.
saygılar
Türkiye' ye Farmasonluğu getirdiği için ölümle cezalandırılan Ali'nin(9) hatırasına atfen üzerinde kan damlalarını simgeleyen kırmızı benekler bulunan, yaklaşık iki inç çapında ve son derece iyi cilalanmış beyaz mermerden bir teslim taşı takarlar.
(9) Hz. Ali
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Barbaros - Ocak 27, 2009, 05:12:57 ös
Sultan II. Mahmut'u kınıyorum. Bektaşilik gibi güzide bir tarikatı yasaklattığı içinse nefret saçıyorum.
Bektaşilik, Hacı Bektaş-ı Veli'nin adına kurulmuş bir tarikattır. Ve Akşemsettin'de Hacı Bektaş'ın öğrencisidir. Ve Fatih Sultan Mehmet Han'da Ahşemsettin'in öğrencisidir. Nihayetinde 21 yaşında alınan tecrübe ve irfan Hacı Bektaş'ın sayesindedir ve yol ile İstanbul fethedilmiştir. Bunu II. Mahmut bilmiyormuymuş, 20 kadınla evlenmesini biliyor ya :)
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, aynı zamanda onlarca isyanın sebebi bu padişahtır.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.

Bilimle ilgilenmiş fakat atalarının nasihatlerine ve İslam'ın kavurduğu ilimden oldukça uzak kaldığı için faydasız birisi olmuştur.
Ve yukarıdaki dörtlüğü ona gelecekten armağan ediyorum.
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: MASON - Ocak 27, 2009, 06:09:11 ös
Bay Mason Hz. Ali'nin Masonlukla olan ilişkinden bahseder misiniz.
Ayrıca yanlış anlamıyorum dimi; Türkiye derken sanırım yanlış ifade edilmiş.Çünkü hz. Ali döneminde arap toprakları Osmanlı'nın değildi.
saygılar
Türkiye' ye Farmasonluğu getirdiği için ölümle cezalandırılan Ali'nin(9) hatırasına atfen üzerinde kan damlalarını simgeleyen kırmızı benekler bulunan, yaklaşık iki inç çapında ve son derece iyi cilalanmış beyaz mermerden bir teslim taşı takarlar.
(9) Hz. Ali

Sayin M.Akyol,

Yazi sahsima ait degildir. Ancak verilen kaynaklardan bilgilerin nereden geldigini bulmaniz mumkundur.

Sadece Ali`nin yada baska peygamberlerin Masonluktaki yeri hakkinda derin bilgi vermem mumkun degildir. Ancak Masonlugun her dinden alintilari icerdigini dusunurseniz Muslumanliktanda yapilan alintilar icerisinde Alevilige dayanan bilgilerde bulunmasi mumkundur. Ozellikle alevilik kokenli olarak degil muslumanligi bir butun olarak dusundugunuzde benzer icerigi gorebilirsiniz.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: akasya - Ocak 27, 2009, 06:38:19 ös


Lütfen olaylara Bektaşilik olarak bakmayın. Kaldı ki her padişah birer Bektaşidir, Bektaşilerin başıdır, çünkü yeniçerilerin baş kumandanıdır. Günümüzdeki Bektaşilik anlayışı ile, Padişahların Bektaşiliği birbirine benzemez, ortak yönleri olduğunu söylerler.  Padişah -padişahları savunma amacıyla yazmadım bu yazıyı- kendi kendini de kesmiştir bir anlamda. Unutmayacağımız bir şey var ki Tarihi tarihçilerden, özellikle karşılaştırmalı tarihle ilgilenenlerden öğrenmek en mantıklısıdır...

Sosyal Bilimler ilerlemenin bir yoludur...
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: ozak1977 - Ocak 27, 2009, 09:43:33 ös
Sayın Barbaros,
Eğitim durumunuz nedir bilmiyorum ,ancak II. Mahmut gibi reformlarıyla tanınan, ve Türk tarihçiler tarafından övgüyle bahsedilen bir padişahı bilgisizlikle suçlamışsınız...Gençliğinizin verdiği heycana yoruyorum...Ayrıca 20 kadını olan tek padişah II.Mahmut değildir,emin olun Fatih'in de bir o kadar vardır ki buna harem denir.II.Mahmut 'u acımasızca suçlamadan önce tarih kitaplarını karıştırmanızı tavsiye ederim size...Böylelikle o zaman ki hassas dengeler, azınlıklardaki isyanlar,yeniçeri ve sipahilerin halkı haraca bağlaması,tecavüz vakalarının artması,reformları refüse eden kokuşmuş Arap tekelci tekkeler hakkında geniş bir vizyona sahip olabilirsiniz...Sizden ricam yararlancağınız tarih kaynaklarını seçerken, çeşitlendirmenizdir.
Saygılarımla
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Mozart - Ocak 27, 2009, 10:16:56 ös
Bildiğim kadarıyla 2. Mahmut'u tahta çıkaranda yeniçerilerdir,herhalde nasıl çıkarıldığını da bilmektesinizdir.Bektaşilikten anladığınız egemen güç olma isteğimidir.Nekadar Osmanlı'nın Türklere karşı tutumunu sevmesemde objektifliğimden ödün vermek istemiyorum.Devletler bu ve bunun gibi tarikatların,tekkelerin güç odağı ya da oyuncağı olmamalıdır.Bu tarikatların içine, Atatürk'ün kapatmadığı Özbekler Tekkesini ve Mevlevi Tekkesini de koyabilirsiniz.

saygılar

Sultan II. Mahmut'u kınıyorum. Bektaşilik gibi güzide bir tarikatı yasaklattığı içinse nefret saçıyorum.
Bektaşilik, Hacı Bektaş-ı Veli'nin adına kurulmuş bir tarikattır. Ve Akşemsettin'de Hacı Bektaş'ın öğrencisidir. Ve Fatih Sultan Mehmet Han'da Ahşemsettin'in öğrencisidir. Nihayetinde 21 yaşında alınan tecrübe ve irfan Hacı Bektaş'ın sayesindedir ve yol ile İstanbul fethedilmiştir. Bunu II. Mahmut bilmiyormuymuş, 20 kadınla evlenmesini biliyor ya :)
Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, aynı zamanda onlarca isyanın sebebi bu padişahtır.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.

Bilimle ilgilenmiş fakat atalarının nasihatlerine ve İslam'ın kavurduğu ilimden oldukça uzak kaldığı için faydasız birisi olmuştur.
Ve yukarıdaki dörtlüğü ona gelecekten armağan ediyorum.
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Veritas - Ocak 27, 2009, 10:59:10 ös
Sayın Barbaros, Akşemsettin Hacı Bektaş'ın değil Hacı Bayram-ı Veli'nin öğrencisidir; önce bunu belirtmek isterim. II. Mahmud'un 20 kadınla evlendiğini ise sanmıyorum, hatta bir kadınla bile evlendiğini sanmıyorum. Bu konuda kaynağınız var mı merak ettim.

Sayın Akasya, her padişahın Bektaşi olması gibi bir durum söz konusu değildir ve olamaz da. Günümüzdeki Bektaşilik (Babagan ve Çelebiler kolları), o tarihlerde de yine bu şekilde varlığını sürdürmektedir. Yeniçeriler, çoğunlukla Bektaşilik'in daha şehirli kolu olan Babagan koluna mensuptur. Konuyla ilgili yakın zamanda Hakk'a yürümüş olan İren Melikof'un kitaplarını size tavsiye ederim.

Sayın Ozak1977, II. Mahmud reformlarıyla tanınmaktadır elbette fakat çok da fazla övgüyle bahsedilmez. Çok zor bir dönemin padişahıdır her şeyden önce. Sened-i İttifak'a imza koyan ayanların sayısı yanlış hatırlamıyorsam sadece ikidir. Ölü doğmuştur. Yeniçeri Ocağı'yla birlikte tüm Bektaşi tekkelerini de kapattırır, dedeleri ve dedebabaları öldürtür. Bu tekkeler sonradan çoğunlukla Nakşibendi tarikatına verilecektir. Şu an gördüğünüz bazı kırık mezar taşları bile o zamanlar tahrip edilmiş Yeniçeri ya da Bektaşi ulularının mezarlarıdır. Halkı Yeniçeri'den ayıklamak için türlü haberler yayılır. Bunlardan bir tanesi, benim bir aralar hikayeleştirdiğim, oldukça eğlenceli bulunabilecek bir Türk Sleepy Hollow'u olmaya uygun "Yeniçeri Vampir" hikayesidir.

Yine II. Mahmud'un Alemdar'a yardım etmek istememesi ve Kavalalı'nın isyanı gibi konular da onun saltanatının başarısına gölge düşürebilir. Sanırım hala bazı Aleviler tarafından Vaka-yı Hayriye olarak değil de Vakayyı Şerriye olarak adlandırılır Yeniçeri Ocağı'nın kapatılması. Bence de Sayın Akasya'nın tavsiyesine uyup, tarihi karşılaştırmalı olarak okumamız gerekir.

Sayın M.Akyol, II. Mahmud'u eğer Yeniçeriler'e bıraksaydınız muhtemelen onu tahta geçirmezlerdi. Bu işi yapan Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa ve onun emrinde ki eyalet askerleridir. Ama şunu da belirtmekte yarar var, Yeniçeri Ocağı'na bağlı Laz kayıkçılara yapılan bir terbiyesizlik sonucu bir anda parlayan isyana destek verip vermemek adına Ocak'ta da uzun tartışmalar sürdüğü bilinmektedir. Yeniçeri en sonunda ne olursa olsun yoldaşlarını yarı yolda bırakmamaya karar verse de, Yeniçeri veya Bektaşi büyüklerinin kontrolünde indirilmemiştir III. Selim. Ocak hala Genç Osman'ın Yedikule'de başına gelenlerle bozulan imajını düzeltmeye çalışırken; art arda ve biraz da art niyetli yapılan devlet hamleleriyle biraz da dışlanmış, isyana teşvik edilmiştir.

O dönem İstanbul'unda yaşasaydık eğer anlayacaktık, Yeniçeri demek İstanbul demekti. Yeniçeri, İstanbul'un ruhu ve padişahın vücudu demekti. Ocak'a bağlı kişiler sadece askerler değil aynı zamanda büyük bir esnaf bölümüydü de. Yani olayın aslında büyük de bir toplumsal boyutu vardır, asla bir Varna Savaşı'ndaki Yeniçeri'yle, Lale Devri Yeniçeri'sini karşılaştıramayız... İyi bir dönem tahlili yapmamız gerekir.

Bir de devletler elbette tarikatlerin oyuncağı olmamalıdır fakat Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının akabinde, devlet bu sefer de Nakşibendi kontrolüne girmiştir. Bu ayrıntıyı atlamamak lazım.
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: akasya - Ocak 27, 2009, 11:09:46 ös
Sayın Veritas

Bana kitap tavsiye etmeyin bu bir, yazdıklarımı da artık bir zahmet doğru okuyun bu da iki. Ben sizden tavsiye istemedim. Gereksiz yere tartışma başlatmayın. Size cevap yazmazdım ama bu kadarı fazla...

Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Veritas - Ocak 27, 2009, 11:15:09 ös
Sayın Akasya, kitap tavsiye edilmesinin nesine alındığınızı anlamadım? Yazdıklarınızın nesini yanlış okuduğumu da anlamadım? Gereksiz yere nasıl bir tartışma başlattığımı hiç anlamadım? Neyin, ne kadarı, neden fazla onu da anlamadım? Lütfen bana cevap yazınız, benim için sorun değil. Tavsiyelere üzüleceğinizi bilsem, kalbinizi kırmak istemezdim.
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: akasya - Ocak 28, 2009, 12:06:38 öö
Sayın Veritas. Bir tartışmanın içine giren bir kişiye kitap tavsiye edilmesi sizce olumlu karşılanabilir mi? Bir tartışma olmasa bile, karşılıklı fikir alışverişinde, düstur sahibi olmak hepimiz için önemlidir. Bir kişiye zeki derseniz, zeki biriyse alınır, alınmakta haklıdır.

Padişahın Bektaşiliği'ne gelince, "tüm" kaynakları bir kenara atsam, yalnızca yürek gözüyle baksam, yüzlerce yıllık bir düzenin içerisinde yalnızca baskıyla Bektaşiliği bir arada tutmamıştır ve saire.... Kaynaklar doğru kullanılmadığında kırıcı olur, doğru kullanılsa bile, salt aklın eleştirisi için değil. Olduğumuz şeyleri birbirimize anlatmak amaçlı değil, gelecek için olmalıdır...

Az önce Sayın Dino'dan okuduğum bir alıntıyla, size tüm site sakinlerine iyi akşamlar...

Yazik, hem de cok yazik. Icten ve distan pompalanan siz-biz, musluman-yahudi, sagci-solcu ayrismalarina kaniyoruz, kanmasak bile sihirli eller 8-10 yerde bombalar patlatiyor, inandiriliyoruz.

Allah hepimizin akil sagligini korusun.
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Veritas - Ocak 28, 2009, 12:20:30 öö
Gerçekten fikrimi soruyorsanız olumlu karşılanabilir, en azından ben olumlu karşılarım. Ama düşüncesiz davranmış da olabilirim, sık sık yaptığım patavatsızlıklardan biri de olabilir; pek anlamıyorum bu durumları, o yüzden sizden tekrar özür dilerim. Ama gerçekten, birisi bana zeki derse alınmam; belki de zeki değilimdir =) Muhtemelen yine benim anlamayarak kırdığım potlardan birini daha kırdım, içten bir şekilde özür dilerim. Böyle düşünebileceğinizi hayal etmemiştim. Kusurumda kasıt değil taksir vardır.

Fakat sizinle yine de padişahların Bektaşiliği konusunda aynı düşünmüyoruz. Yürek gözü bence pozitif bilim kaynağı olmaktan uzaktır, subjektiftir. Padişahların Bektaşilik'e olan iyi tutumlarından bahsediliyorsa eğer bir dereceye kadar elbette doğrudur ama bu padişahları Bektaşi yapmaz ki...

Sayın Dino güzel söylemiş, tam olarak konuyla bağlantısını kuramasam da... Amin diyorum ben de son dileğinize...
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: akasya - Ocak 28, 2009, 10:51:00 öö
Osmanlı kimliği üzerine yoğunlaşan araştırmalar, devletin bu mozaik yapısından ötürü, Türk kimliğini bir yana itmektedirler. Böylece ağırlığı Yeniçeri, Devşirme e Enderun ( Ermeni-Rum-Yahudi-Sırp-Arnavut-Hırvat vb. azınlıklar dahil) olmak üzere bu mozaik kuruluşun bazen “Osmanlı kültürü” olarak da ifade edildiğine tanık olmaktayız. Osmanlı kimliği üzerinde araştırma yapan bazı aydın grupları ileri sürdükleri görüşlerin yoğunluk noktası; Acaba tek bir Osmanlı kimliği var mı? Kimine göre. Bizzat, Osmanlının kendisini algılayışına göre bir Osmaanlı kimliğinden söz açmak mümkün değildir.” veya “Osmanlı kimliği derken çeşitli kimliklerle karşı karşıyayız.” Buna göre “Osmanlı çoğulcu kimliktir”. “Milli kimliği Batıda burjuvazi yaratmıştır.” “Osmanlı’da burjuvezi yoktur, çünkü kendi burjuvazisi gayri müslimdir”. Tartışmalarda, OSmanlı kimliği ile Osmanlı kültürünü özdeşleştiren görüşler yanında, Osmanlı kültürü gibi bir kavramı kullanmayan düşüncelere de rastlamaktayız. İlber Ortaylı’ya göre; “ Osmanlı öyle bir imparatorluk ki bir yönden Rönesans kültürüne bulaşır, diğer tarfta göçebe zirai bir topluluktu. Bu nedenle,Osmanlı kültürü üzerinde konuşmak çok zordur.” Ortaylı “ Osmanlı kültür kavramını bir yana iterek, bu hususta “Osmanlı kurumları” üzerinde durulması görüşündedir. Ayrıca kültür sözcuğünü ki Latince Colere, toprağı sürmek anlamına geliyor Türkçeye çevirmek bir anlamsızdır. Bu nedenle kültür tanımlamaza olduğu gibi kulanılması tezi savunulmaktadır. Ancak, antropojik anlamda kültür tanımında birtakım zorluklar mevcutsa da bir noktada bilim dünyası birleşmiş bulunmaktadır. Malinovksi Ogburn Rivers Linton Kroeber, Herskovits, Redfield ve nihayet Parsons gibi dünyaca tanınmış antropolog ve sosyologlar kültürü belirlemede ittifak etmiş bulunuyorlar. Bu da “maddi ve manevi unsurları olan insanın doğaya karşı öğrenilmiş davranış biçimleridir” tarzımdadır.

Prof. Doktor Orhan Türkdoğan, Milli Kimliğin Yükselişi

İlber Ortaylı, Yavuz Sultan Selim'e dek olan dönemde padişahların Bektaşi Kültürü'ne yakın olduklarını belirtmiştir. Kaynak aklımda değil, ama bu sonraki padişahlara da bir şekilde yansımıştır. Hatta Güneri Civaoğlu köşesinde bu duruma değinmiştir.

Yukarıdaki yazıyı Osmanlının "ebru" görünüşü için alıntıladım. Padişahlar da aynı biçem içindedirler...

Sağduyulu davranışla, yürek gözü ayrıdır. Sağ duyu, kişinin biraz da karşıdaki kişiyi sürekli övmesine yaslanır. Yürek gözü denense geçmişten biriktirerek gelen yani bir filozofun iç-bilinç dediği bir kavramdır.

Şimdi ben yukarıdakileri yazdım, bir yığın sünniyi karşıma aldım, Alevi kökenlileri de, bu ben de bu denli bir sıkıntı oluşturuyorsa, oluşturdu....

Bağlar zor kavranır, kimi yazarlar bizi birbirimize düşürmek için ellerinden geleni ardına koymaz, tarih bunların en başında gelir, Doğu Anadolu'da yaşanan tehcir bunun örneğidir, Sayın Dino'nun yazdıklarını bu anlamda önceki paragrafımda, sözlerimi bitirirken yazdım...

(Ben Bektaşi-Alevi Kökenli değilim, bu da gereksiz bir dipnot)
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: NOSAM33 - Aralık 11, 2011, 07:36:39 ös
Dostlar geçmişe takılıp geleceğimizi mahvetmeyelim.Yarınlar Uzayda syg. :-X :-X :-X
Başlık: Ynt: "Derviş" Masonlar
Gönderen: Risus - Şubat 21, 2015, 03:59:40 öö
İslam ve Masonluğun 'düşman' gibi gösterildiği ülkemizde, sık sık gündeme gelmesi ve okunması gereken bir yazı olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler sayın MASON.

Saygılar...