Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Filistinde çocuklar ölüyor Masonlar nerde?  (Okunma sayısı 48200 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 21, 2007, 02:13:55 öö
Yanıtla #60
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

İsrail'in kusursuz katliamlarını detaylarıyla görebileceğiniz bir site :

http://www.thewe.cc/contents/more/archive/atrocities.htm

Mutlaka girip özellikle alt tarafta kalan resimlere bakmanızı öneririm...

İyide ben bir katliam göremedim.çoğu resimlerde iç savaş sebebiyle birbirini vuran araplar var.
öldürülen bir kaç terörist ve intar saldırılarında ölen mahsum insanlar,
bebekleri hamasta öldürüp İsrailin üzerine atıyor.Bu tür resimlerle yahudi sineması arasında bir fark yoktur.
DUYGU SÖMÜRÜSÜ


Temmuz 21, 2007, 03:28:52 ös
Yanıtla #61
  • Ziyaretçi

El kadar çocukları öldürün,katliama maruz kalan tarafın bunların resimlerini yayınlayarak yahudinin iç yüzünü göstermesi duygu sömürüsü olsun..Vay anasını!


Temmuz 21, 2007, 03:36:42 ös
Yanıtla #62
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

Shemuel dalga mı geçiyorsun ? Hiç mi görmedin. Şu an israil nasıl sivilleri bombalıyor bak TV gör ve savaşta olanların yüzde 20 si bile TV yansımaz. Siz kendinizi avutun bakalım öteki dünyada avutabilecek misiniz ?
''Kızıl elmada buluşalım''


Temmuz 24, 2007, 08:50:59 ös
Yanıtla #63
  • Ziyaretçi

İsrail'in filistindeki katliam tarihini izleyebileceğiniz bir site :

http://www.vahdet.com.tr/filistin/foto/zulum.html

Detaylarıyla İsrail katliamları :

http://www.filistinzulmu.com/siyonistteror.html


Temmuz 24, 2007, 08:53:24 ös
Yanıtla #64
  • Ziyaretçi

                                                         Sabra ve Şatilla Katliamı

"Bebekleri alevlerden kurtarabilmek için hemen su dolu kovalara koymak zorunda kaldım. Yarım saat sonra kovalardan çıkardığımda, vücutları halen yanıyordu. Hatta morgda bile için için yanmaya devam ediyorlardı." Dr. Amal Shamaa, Barbir Hastanesi, 29 Temmuz 1982 - İsrail ordusunun Batı Beyrut'a fosfor bombaları atmasının ardından."

II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde Filistinlileri sindirmek ve topraklarından sürmek için Siyonistler tarafından sistemli olarak düzenlenen terörist eylemler, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. 1982 yılında İsrail'in Lübnan'ı işgali sırasında Sabra ve Şatilla kamplarına yapılan baskın ise tarihe en kapsamlı ve en büyük soykırımlardan biri olarak geçti. Hıristiyan Falanjist grupların İsrail askerlerinin desteği ve yönlendirmesi ile gerçekleştirdikleri baskın esnasında, çoğu kadın ve çocuklar olmak üzere 3.000'den fazla insan katledildi. Katliam ile ilgili daha sonra yapılan araştırmalar ve incelemeler dönemin Savunma Bakanı ve şimdiki İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un olayın sorumlusu olduğunu gösteriyordu. Bu kanlı baskın nedeniyle Ariel Şaron halen "Lübnan Kasabı" olarak anılmaktadır.

Ortadoğu uzmanı gazeteci Robert Fisk, baskının hemen ertesinde olay yerinde gördüğü dehşet verici manzarayı, Lübnan Kasabı Ariel Şaron'un İsrail Başbakanı seçilmesinin ardından yazdığı makalesinde şöyle aktarmaktadır:

18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakalı ve pijamaları ile Bay Nouri'yi görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın ceseti var, beyinleri dışarı akmış. Kadınlardan birinin karnı yarılmış. Cesetin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, adeta bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekleri gördüm... Cesetlerin kuruyan kanları üzerinde sinekler uçuşuyor, ölü bedenlerin bileklerindeki saatler ise hala çalışıyordu. Tırmandığım küçük rampayı aşabilmek için etrafa dağılmış ceset parçalarını bir kenara itmem gerekiyordu. Biraz ötede ise sırtından hala kan süzülen sevimli bir genç kız yatıyordu..

Robert Fisk bir başka yazısında Sabra ve Şatilla kamplarında yaralananların tedavi gördükleri hastaneleri gezerken karşılaştığı manzarayı ise "Burada (Barbir Hastanesi) gördüklerimiz unutulabilecek cinsten manzaralar değildi. Barbir Hastanesini ziyaret etmek, silahın insan bedenine neler yapabileceğini görmek anlamına geliyordu." sözleri ile dile getirmekteydi.

Başta kadınlar, çocuklar, yaşlılar olmak üzere zavallı ve masum insanların maruz kaldıkları bu vahşet İsrailli liderlerin ideolojisini göstermesi açısından oldukça ibret vericidir. Katledilen kadınların büyük kısmı önce tecavüze uğramıştır. Hamile kadınların ise karınları yarılarak bebekleri parçalanmış, henüz üç-dört yaşındaki çocuklar ailelerinin gözleri önünde katledilmiştir. Erkeklerin bir kısmının ise öldürülmeden önce burunları ve kulakları kesilmiş, büyük kısmı da kurşuna dizilmiştir.

Fransız Le Monde gazetesi 13 Şubat 2001 tarihli bir haberinde 1982 yılında gerçekleştirilen Sabra ve Şatilla katliamlarını, bu katliamları yaşayan ve şu an 42 yaşında olan Nihad Hamad'ın ağzından şu şekilde aktarmıştır:

… İsrail Silahlı Kuvvetleri Çarşamba gecesinden Perşembe sabahına sarkan süre boyunca kampı kuşatmıştı. Doğu tarafını kuşatmak istiyorlardı. Mücahidlerimiz gitmişti. Buralarda on beş-on altı yaşındaki gençlerin dışında kimse kalmamıştı… Perşembe gecesi, bombardımanların şiddeti iki katına çıktı. Hafif silahların hiçbir işimize yaramayacağını fark ettik. Barınaklardaki herkes mülteciydi. Herkes korkuyordu. Sözlerine önem verilenler, yaşça büyük olan kişiler İsraillilerin yanına gidip kampın teslim olacağını söylemeye karar verdiler. Ellerine beyaz bir bez aldılar ve arabayla yola çıktılar. Ve bir daha geri dönmediler. Ellerinde silahlarla, gençler de aynı yöne doğru gittiler, onlar da ve onları bulmaya gidenler de bir daha hiç ama hiç geri dönmediler. O zaman buraları hemen terk etmemiz gerektiğini çok daha iyi fark ettik… Yüzlerce insan kampın kuzey çevresindeki aynı ortak salona doğru kaçışıyordu. Sayımız o kadar fazlaydı ki neredeyse havasızlıktan boğulacaktık. Sabah vakti, her yerde ölüm sessizliği vardı, burası artık hayalet bir şehirdi. Bombardımanlar kesilmişti. Arada bir sadece tek tek birbirinden ayırt edebilecek aralıklarda atış sesi duyuluyordu. Sonra, sessiziliği delip geçerek, caminin olduğu taraftan bir kadının feryatları yükseliyordu. Saçları karmakarışıktı, parçalanmış giysileri kana bulanmıştı, üzerinde aklını kaçırmış bir insanın havası vardı. Dizlerinin üzerinde boğazları kesilmiş çocukları yatıyordu… Çok sert davrandılar ve bu cinayetlerin sessizlik içerisinde cerayan etmesi için bıçaklarını ve beyaz ellerini kullandılar... Milisler kamplardaki işlerini bitirdikten sonra pis işlerini Gazze'deki hastanede tamamladılar. Yaralıları, doktorları ve hemşireleri dışarı taşıdılar ve öldürdüler. Kaybolanlarla birlikte 3.000-3.500 kişinin katledildiğini öğrendik..

 korkunç manzara bugün "Araplar beni bilirler, ben de Arapları" sözleri ile tanınan ve Müslüman Filistin halkı için "ezilmesi gereken bir böcek" gibi küstah ifadeler kullanan Ariel Şaron'un eseridir.48 1967 Savaşı'nın ardından 160 bin Filistinlinin Doğu Kudüs'ü terk edip mülteci hayatı yaşamasına neden olan Şaron'un cezalandırma yöntemleri arasında Filistinlilerin evlerini bombalamak, mülteci kamplarının üzerinden buldozerle geçmek, yüzlerce Filistinli genci hiçbir gerekçe göstermeden tutuklamak ve sonra işkenceye uğratmak da vardır. Ariel Şaron'un Gazze bölgesinin güvenliğinden sorumlu olduğu dönemde ise yüzlerce kişi suikaste uğramış, binlercesi tutuklanıp sınır dışı edilmiş, yalnız Gazze'de 2 bin ev yıkılmış ve 16 bin kişi ikinci defa sürgüne gönderilmiştir. Sabra ve Şatilla katliamları dışında 1982'de İsrail'in Lübnan'ı işgali esnasında birkaç hafta içinde 14 bin insan hayatını kaybetmiş (bunların 13 bini silahsız sivillerdir), yaklaşık yarım milyon insan ise evsiz kalmıştır.

Burada bir kaç örneğini anlattığımız vahşet ve zulüm, Filistin topraklarında elli yılı aşkın süredir kesintisiz olarak devam etmektedir. Üstelik yukarıdaki örnekler çok fazla Filistinlinin aynı gün içinde hayatını yitirdiği katliamlardır. Bu örneklerin dışında 1966 yılındaki Al Sammou katliamında 18; 1975 yılında Aitharoun katliamında 9; Kawnin'de 16 kişi; 1976 yılında Hanin'de 20; Bint Jbeil'de 23; 1978 yılındaki Adloun katliamında 7; 1979 yılında Abbasieh katliamında 80; 1980 yılındaki Saida katliamında 20 Filistinli İsrail işgalci güçleri tarafından katledilmiştir. Bunların yanı sıra yıllardır hergün birkaç kişi hayatını yitirmekte ya da sakat kalmaktadır. Ayrıca her gün evler yıkılmakta, insanlar topraklarından sürülmektedir. Görülüğü gibi İsrail Devleti'nin amacı düzenli bir etnik temizlik politikasıyla Filistinlileri yıldırmak, topraklarından çıkarmak ve kendi isteklerini kabul ettirmektir.

Tüm dünyanın gözü önünde bir halk katledilmekte, göz göre göre soykırıma tabi tutulmaktadır. Ne var ki dünya devletlerinin büyük çoğunluğu bu insanlık dışı ve vahşi uygulamaları göz ardı etmekte, İsrail'in şiddete dayalı politikasını zaman zaman "kınamak" dışında herhangi bir yaptırım uygulamamaktadır.

Öte yandan ünlü Ortadoğu uzmanı Noam Chomsky, Dünya Düzeni: Eskisi Yenisi adlı eserinde İsrail Devleti'nin Filistin halkına bakış açısını ve bunun ABD planlamacıları tarafından nasıl değerlendirdiğini ise şöyle dile getirmektedir:


Arapların ve tüm dünyanın "Kasap" lakabı ile tanıdığı
Şaron acımasızlığını her fırsatta gözler önüne sermektedir.
Filistinlilere gelince, Amerikalı stratejistler, İsrail hükümet uzmanlarının 1948'de yaptıkları, göçmenlerin ya başka bir yerde asimile edilecekleri ya da ezilecekleri şeklindeki değerlendirmesinden kuşku duymak için bir neden görmüyorlardı. Bazıları ölecek, çoğu da toplumun süprüntüsüne dönüşüp, Arap ülkelerinin en yoksul sınıflarına katılacaktır. Dolayısıyla onlar için kaygılanmaya gerek yoktur. Olaylar geliştikçe somut biçime bürünen bu temel yorumlar, günümüze kadar değişmeden sürmüştür.

İsrail ve Amerikan yetkililerinin bu öngörüsü bugün yerine getirilmiştir. Üstelik İsrail Devleti'nin, kuruluş aşamasında ve ilk yıllarında Müslüman halka karşı uyguladığı şiddet ve sindirme politikası günümüzde de tüm hızıyla devam etmektedir.

Filistinli Müslümanlar tarih boyunca pek çok Müslümanın yaşadığı sıkıntıların benzerlerini yaşamakta ve imtihan olmaktadır. Allah Kuran'da o dönemin inananlarına (İsrailoğullarına) Firavun'un yaptığı vahşeti şöyle hatırlatmaktadır:

Sizi dayanılmaz işkencelere uğrattıklarından Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (Bakara Suresi, 49)

Elbette Allah sabredenlerin yardımcısıdır ve Allah'ın kanunu gereği, sayıları az da olsa, güçleri ve imkanları sınırlı da olsa kurtuluş her zaman samimi iman edenler içindir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu imtihan sadece Filistin'de yaşayan Müslümanlar için değil, bu zulmü bilen ve şahit olan herkes için geçerlidir. Çünkü Müslümanlar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, hangi koşullar altında bulunursa bulunsunlar mazluma ve zorluk içinde bulunan insanlara yardım etmekle yükümlüdürler. Ve zorda ve darda olan insana yapılacak en büyük yardım, o insanın içinde bulunduğu kötü koşulları temelden ortadan kaldırabilecek bir yardımdır. Diğer bir deyişle, Filistin'de kargaşa ve çatışmaların içinde hayatta kalma mücadelesi veren insanlar için yapılacak en büyük yardım, her türlü çatışma, kaos ve anarşiyi içinde barındıran -ve gerçekte Siyonizmin de kökeni olan- dinsiz anlayışla fikri mücadele yürütmektir.


Temmuz 25, 2007, 08:38:26 ös
Yanıtla #65
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

şimdi size bir soru topıcı bastan sona kadar okuyun ve dusunun bu topıc neyı aydınlatmıs ? Masonlar yardıma gıtmısmı?Fılıstınde savas durmus mu?bu konu masonlarla alakası olmayan bır konunun yarasını kasımaktan baska ne ıse yaramıs?
Saygılarımla
« Son Düzenleme: Temmuz 25, 2007, 08:41:49 ös Gönderen: Itzhak »
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


Temmuz 25, 2007, 11:00:44 ös
Yanıtla #66
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Shemuel dalga mı geçiyorsun ? Hiç mi görmedin. Şu an israil nasıl sivilleri bombalıyor bak TV gör ve savaşta olanların yüzde 20 si bile TV yansımaz. Siz kendinizi avutun bakalım öteki dünyada avutabilecek misiniz ?
sevgili aladdin dalga geçmiyorum inanki hiç görmedim.savaşlarda sivil ve masum diye bir kavram olmaz.Önemli olan savaşı başlatmamaktır . masumlar o zaman vardır.
Ve savaş başladı masumlar kalmadı.
Asker Josef mecburdur artık  öldürmeye,sivilleri bombalıyorsa sivillerde rahat dursun, sivil dedikleriniz birer militan 13 yaşında militanlarda olabiliyor.
Öteki dünyaya gelincede bir şey diyemiyecem. gidipte dönenin olmadığı bir diyar hakkında...



Nisan 23, 2008, 05:26:34 ös
Yanıtla #67
  • Ziyaretçi

dünyada her yaşanan kötü olayda ne israili ne masonları nede tanrıyı suçlamak bana biraz garip geliyor çünkü filistin örnegini vermişsin peki türkiyenin başına bela olan terörrü ne yapacagız peki bu adamların ne dini var nede belli bir ideolojileri sadece yıkım sadece başlarındaki kişilerin derdi türkiyeyi bölmek cepleri doldurmak  peki bunda  masonlugun ne gibi çıkarı olur ki


Nisan 23, 2008, 05:30:13 ös
Yanıtla #68
  • Ziyaretçi

tüm kötülükleri masonlara yıkmak biraz  saçmalık


Nisan 23, 2008, 11:42:54 ös
Yanıtla #69
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

sizde bunları görmüyorsunuz sanırım.Ama sizde haklısınız dünyaya tek taraflı bakıyor basın.Müslümanlıkta toplum içinde kendini havaya uçurmak var mı ki bu insanlar şehit oluyoruz diyor?

http://www.haberturk.com/haber.asp?id=59742&cat=180&dt=2008/03/07



Shemuel dalga mı geçiyorsun ? Hiç mi görmedin. Şu an israil nasıl sivilleri bombalıyor bak TV gör ve savaşta olanların yüzde 20 si bile TV yansımaz. Siz kendinizi avutun bakalım öteki dünyada avutabilecek misiniz ?


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
4528 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 08, 2007, 09:00:36 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
1984 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 20, 2008, 12:13:52 öö
Gönderen: BILGI
0 Yanıt
2860 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2009, 03:34:41 ös
Gönderen: degas
21 Yanıt
11089 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 12, 2009, 07:03:57 öö
Gönderen: Nueva
0 Yanıt
5571 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 04, 2010, 02:39:02 ös
Gönderen: redkit
9 Yanıt
8873 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 01, 2010, 10:25:02 öö
Gönderen: rigormortis
0 Yanıt
2674 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 19, 2011, 02:23:08 ös
Gönderen: 418
0 Yanıt
2263 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2012, 07:32:00 ös
Gönderen: 418
4 Yanıt
4126 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 12, 2013, 12:05:34 öö
Gönderen: Etimolog
1 Yanıt
2491 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 11, 2014, 01:44:24 ös
Gönderen: Aslanlar