Devir kuramını anlatan şiirlere denir. Devir kuramı Muhammed’in “Ben nebî iken Âdem su ile çamur arasındaydı.” hadisi ile ilgilidir. Mutasavvıflara göre vücut halindeki Muhammed, yeryüzüne sonradan gelmiştir. Halbuki ruh halindeki Muhammed ezelden beri vardı. Vakti gelen ruh maddi aleme iner. Önce cemâdata (cansız varlıklara) sonra nebata (bitkilere), hayvana, insana en sonra da İnsan-ı Kamil’e geçer. Oradan da Allah’a döner ve onunla birleşir. Bu inişe nüzul, tekrar Allah’a dönüşe de huruc denir. Bu inişi ve çıkışı anlatan şiirlere devriye denir.
Aşağıdaki müthiş devriye de Şah Hatayi'ye aittir.Özellikle zamansızlık kavramını geçmiş ve geleceğin hepsinin an'da var olduğunu edebi olarak nasıl anlattığına baktığınızda tüyleriniz ürperiyor deyimi yerinde olur.
Aslında benzer bir devriye son kıtada Pir Sultan mahlasıyla da yazılmıştır.Ama Pir Sultan'ın fikir ve edebi tarzını bildiğim için ancak ona atfedilmiş olabileceğini düşünüyorum.Şah Hatayi'ye ait olduğu ise genel görüşe göre zaten kuvvetle muhtemel.Şah Hatayi ile Şah ismail'in aynı kişi olduğu söylense de Şah Hatayi nin deyişlerine baktığınızda Şah İsmail gibi ömrü savaşla geçen birinin bunları yazamayacağını bu farkındalıkta olmasının çok zor olduğunu tahmin edebilirsiniz bu yüzden diğer deyişlerine de bakıldığında Şah Hatayi ile Şah İsmail bana göre kesinlikle aynı kişi olamaz ki zaten eğer Şah İsmail'e ait olsalar dizelerin azeri türkçesi olması gerekir,halbuki deyişlere baktığınızda müthiş bir anadolu türkçesi görüyorsunuz.Konudan çok da uzaklaşmadan bu dipnot bilgilerle sizi bu güzel devriye ile başbaşa bırakayım.
Lâmekân ilinden misâfir geldim
Şu fenâ mülküne bastım kademe
Nerenin selâmın getürdün dersen
Elestü bezminden indik bu deme
Şu fenâ mülküne gelüb giderken
Sarvân olub bin bir katar yederken
Yoğurub çamurum balçık ederken
Şecerimle su taşıdım Âdem’e
Âdem’den ön Âdem çok geldi gitti
Mülk sâhibi bu cihânı halk etti
O yuğurdu yaptı hem o yarattı
Yedi kez emeğim geçti bu deme
Ben bu dam içinde ırmağ akıttım
Celâlimden âdemoğlun kakıttım
Muhkem tuttum kab evimi berkittim
Anın içün İblis girmez kubbeme
Şu fenâ mülküne gelüb yetmeden
Ekilüben can tohumu bitmeden
Kaldırub binâsın tamâm etmeden
Arş altında yönüm döndüm kıbleme
Ben kıblemi kıblem beni bilübdür
Evliyâ enbiyâ andan olubdur
Ben bilürem anam benden gelübdür
Ol vakitte nikâh kıydım babama
Ben hocamı kucağımda büyüttüm
Kudret meyin emzik verüb avuttum
Ders verüben ben hocamı okuttum
Dört kitabdan ders verirdim hocama
Ben obam içinde mekânda iken
Muhammed’le bile mi’racda iken
Mûsâ’la doksan bin kelâmda iken
Doksan bin ilmi koydum abama
Ben obam içinde bâkî can idim
Ali idim, din idim, imân idim
Kendisi Hakk idi ben zindân idim
Şimdi gelmiş sultan olmuş obama
Şükr olsun Hatâyî sırdır sözlerim
Aşk âteşin derûnumda gizlerim
Günden ayan aslâ görmez gözlerim
Âhır kârdan bu yazıldı adıma