Sevgi sizleri sevdiklerinize ve sevdiğiniz şeylere ulaştıran bir köprü oldukça ve insanlara yüreklerinizden uzattığınız köprüler çoğaldıkça gerçek benliğinize ,sonuçta da içinizde yerleşen Tanrıya yakınlaşırsınız .Ve yüreklerinizdeki ve düşüncelerinizdeki ,kendinizle başkaları arasına giren çukurlar çoğalıp genişledikçe de benliğinize ,sonuçta da ancak kendisinin içinde benliğinizden söz edilebilecek olan Tanrıya uzaklığınız artacaktır.
Kıskançlık, arzu,günahkarlık, kibirlenme, mal sevgisi ve kökleri çözülmeye bozulmaya ve kokuşmaya müsait şeylerden beslenen her türlü zevk veyahut elem elbisesi de var tabi. Bütün bunlar ruh için bukağıları ve ruhun boynundaki değirmen taşıdır. Oysa Tanrı bunların birinde değildir. Halbuki Tanrıya giden yol soyutlanma yoludur.
...
Ruhun gözünden algısal kuruntuların perdelerini yırtıp atın, Tanrıyı görürsünüz. Ruhun kulağını algılamaların gürültüsünden temizleyin, Tanrıyı duyarsınız.
Kim kendisine galip gelirse Tanrı onun zaferinin ödülüdür.
Büyük bir savaşta zafer kazanan komutanı mı yüceltiyorsunuz? Boş bir yüceltmedir bu. Yücelik kendisiyle olan savaşı kazanan insanındır ancak.
Evlerinizdeki karanlığı aydınlatan birini mi yüceltiyorsunuz? Bodur bir yüceliktir bu. Oysa yücelik kendi yüreğindekini veya başkalarının yüreğindeki karanlığı aydınlatanındır ancak.
...
İçindeki Tanrıyı tanımak için kaç mum yaktın (kaç yıl demiyorum) ?
Kaç kez iç dünyana doğrulttun ruhunun mikroskop ve teleskopunu?
Kaç kez öfkene gem vurdun, nefretini aç bıraktın, arzunu boğdun ve dünyasal isteklerine orucu farz kıldın?
Kaç savaşa girdin nefsinin çölünde nefsindeki şeytanla?
Ve kaç kez soydun ruhunu kibirlenme, batıl saygınlık ve ölümlü benliğine bağlılık giysilerinden ?
....
Benim tanıdığım ve tanıklık ettiğim din işte budur. Ve bana onu yaşamınızda koyacağınız yeri sormanız abes olur. Çünkü yaşamda dinden başka bir yere yer yoktur. Gündüz bir takım işlerinizi görmek üzere giderken rafa koyabileceğiniz bir şey değildir o. Yalnızca dua ederken hatırlayacağınız veya uykuya dalarken yastığınızın altına gizleyeceğiniz bir şey de değildir din.
Sizler yaptığınız, düşündüğünüz ve arzuladığınız her şeyde Tanrıya tapmadıkça dinin özüne giremeyeceksiniz. Sonsuza dek kapının dışında kalmak mı istiyorsunuz?
•••
Mihail Nuayme'nin, TANRIYA DÖNÜŞ AZIĞI