Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Pink Floyd  (Okunma sayısı 8818 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 04, 2008, 02:57:31 öö
Yanıtla #10



Comfortably numb
ars longa, vita brevis...


Ocak 04, 2008, 03:00:23 öö
Yanıtla #11




Empty spaces
ars longa, vita brevis...


Ocak 04, 2008, 03:02:26 öö
Yanıtla #12



Goodbye blue sky
ars longa, vita brevis...


Haziran 06, 2009, 10:58:52 ös
Yanıtla #13
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 886
  • Cinsiyet: Bay

Grubun mistik öğelerinin kaynağı, Shine On You Crazy Diamond parçasında sırra erken eriştin
diyerek seslendikleri eski üyeleri Syd Barret i anmadan geçmek olamazdı.

Syd Barret grubun beyni idi.
İyi eğitim almış ressam, müzisyen, mimar Syd uyuşturucu ve seks ile iç içe yaşayan mistik gruplardan
edindiği ruhsal tecrübeleri Lsd, ışık, sözler ve müzik ile dinleyici/seyirciye nasıl aktaracağını çok iyi biliyordu.
İnsanlar uyuşturucu alıyor ve Pink Flody dinlemeye gidiyordu.
Grubun felsefecisi ve psikodelik müzik/sahne şovunun mimarı o idi.

Soranlara Pink Floyd ismini bir Ufo nun üstünde gördüğünü ve oradan gruba bu ismi verdiğini
söyleyen Syd Barret Lsd nin bozduğu gerçeklik algısı yüzünden işini yapamaz hale gelmişti.
Kimi zaman sahnede hiçbir notaya basmadan öylece duruyordu Syd Barret.
Bazen Lsd ye bağlı kötü halisünasyonlar gören Syd i dolaba kilitlemek zorunda kalıyorlardı.
Teli olmayan bir gitarla stüdyoya gelen Syd ile grubun yolları ayırma vakti yaklaşıyordu.

Başlarda bu dönemi gezmeye gidiyoruz diyerek atlatan, ondan gizli konserlere giden grup
üyeleri daha sonra Syd Barret ile yollarını tamamen ayrılmışlardı.
Ve yerine David Gilmour adlı bir genç katıldı.

Eğer bu grubun eserleri Gilmour - Waters dönemi olarak gruplandırılırsa bence önce bir
Syd dönemi ve tabi ki sonuna kadar Syd Barret etkisinin olduğu kabul etmek lazım.

Ayrılış kararından sonra grubun konserlerine 'I hate Pink Floyd' (Pink Floyd dan nefret ediyorum)
 yazan bir tişört ile giden Syd kendi başına bazı albüm çalışmaları yaptı. Şarkı sözlerini stüdyoda yazıyordu.
O anda içinde geleni söylüyor stüdyo görevlisi yazıyordu.
Bir gün kırmızı kalemle yazılan sözlerini Syd e uzattıklarında bu onu fatura  zannedecek ve görevlinin parmağını ısıracaktı.
İlerleyen zamanlar teyzesinin çatı katında yaşayan ve hiçkimseyle konuşmayan Syd bir ara aşağı iner
teyzesinin buzdolabını yeşile boyar ve hızla yukarı geri çıkar.

Anılarda hiç konuşmadan sizden yemek masasında tuzluk isteyebildiği anlatılan Syd Barret artık yeteneğini mi kaybetmiştir, sefalet döneminin getirdiği ekonomik zorluklar hakiki anlamda sanatsal bir albüm yapmasına engel mi olmuştur, ya da anlayamazlık ile anlatamazlık arasında biryerden mi bize seslenmiştir yada üyelerin söylediği gibi sırra erken mi ulaşmıştır bilmiyorum ama kendi albümlerinde
başarıyı yakalayamamıştır.

Yıllarca hiçkimse ile konuşmaz.
Bakkala süt almaya giderken gizlice çekilmiş bir görüntüsü var yakın zamanlardan sadece.
11 Haziran 2006
Deli dahi konuşmadan ölmüştür.

Syd Barret adı geçmeyen bir Pink Floyd yazısı onu üzüntüsünde haklı çıkaracaktı
ve ben üzülmesini hiç istemezdim.

Pink Floyd harici hiçbirşey dinlemedim yıllarca. Kendi hikayelerini aileden biri gibi
düşünürüm bazen. Grubun Syd ile ayrılması ve onun ölene dek devam eden sessiz tepkisi.
Dramatik gelir biraz......(gözlerim dolar)

Seni unutmadık anlamında yazılan Wish You Were Here parçasında ona seslenmişler
ama neye yarar.

Bizzat bir tugay askere bu parçayı dinletebilmiş olmanın benim açımdan derin bir hazzı vardır.

So, so you think you can tell Heaven from Hell, blue skies from pain
cehennemden cenneti, acılar içinden mavi gökyüzünü anlatabileceğini mi
düşünüyorsun?

Can you tell a green field from a cold steel rail?
soğuk çelik raylardan yeşil çayırları anlatabilir misin?

A smile from a veil?
bir maskeden gülümsemeyi?

Do you think you can tell?
anlatabileceğini düşünüyor musun

And did they get you to trade your heroes for ghosts?
ve sana kahramanlarınla hayaletleri takas ettirdiler mi?

Hot ashes for trees?
ağaçlarla sıcak külleri?

Hot air for a cool breeze?
Sıcak hava ile soğuk bir esintiyi?

Cold comfort for change?
bozuk para olarak soğuk komfor verdiler mi?

And did you exchange a walk on part in the war for a lead role in a cage
ve kafesteki başrol için savaştaki sıradan rolü değiştin mi?

How I wish, how I wish you were here.
burda olmanı ne çok isterdim

We're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year,
biz sadece balık kabında yüzen iki kayıp ruhuz, yıllar boyunca

Running over the same old ground
hep aynı yüzeyde koşan

What have you found? The same old fears.
ne buldun? aynı eski korkuları mı?

Wish you were here
keşke burda olsaydın
« Son Düzenleme: Haziran 06, 2009, 11:01:08 ös Gönderen: ozkann »


Haziran 07, 2009, 09:31:56 ös
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

''Another brick in the wall '' çok severim. Pekçok defa da coverı yapıldı...


Aralık 31, 2009, 11:15:07 öö
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

High Hopes ise gerek sozleri gerekse klibi ile benim en sevdigim sanirim..
birde 2005 yilinda "Live 8" icin birlikte sahneye cikmislardi yanilmiyorsam. sonrasinda grup yeniden birlesti, dunya turuna cikacak diye haberler cikmisti ama yalanmis...


Ocak 21, 2010, 10:09:57 öö
Yanıtla #16
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

pink floyd un müzik dünyasına kattıkları

sahnede veya müzik icra ederken, şarkı söyleyen ve tıngır tıngır estrumanlar çalan dört adamla yetinmek yerine, insanlara biraz daha teatral, biraz daha piyes benzeri bir şeyler vermek fikrinden yola çıktı pink floyd.
müziği görsellikle ve sanatla birleştirme amacıyla.

işte pink floyd rock’ta veya müziksel veya görsel hiçbir sınırın bulanmadığına veya bulunmaması gerektiğine inanan bir müzik grubuydu ve gelen yeni kuşağında temsilcisiydi. pink floyd çıkana dek, o zamana kadar bunu hiç kimse yapmamış ve denememişti.

rock müzik keşfedilmemiş alanlara ilerledikçe yepyeni dünyalar yaratılmaya başlandı.pink floyd ve bu keşifleri aslında şu şekilde tarif edersek:

rock’ı henüz yeryüzünde keşfedilmemiş bir kıta gibi düşünün, syd berret ve roger waters’ın gemilerine atlayıp o kıtayı aramaları ve bulma çalışmaları gibi bir şey farzedin.

bulup bulmadıklarını henüz bilmiyoruz ama etki ettiği diğer müzisyenler ve gruplar da gemilerine atlayıp o keşfe hala ve hala katılmaktadırlar.

kocaman bir bir okyanus ta binlerce gemiden oluşan bir filo.

pink floyd’un yaptığı veya yapmaya çalıştığı şey:
“ sanat kolları içerisinde kişinin hep yenilik yapması, yeniden anlam katması ve öyle ilerlemesi gerektiği duygusu vardır” işte pink floyd rock müzik te bunu yaptı.

klasik tabulaşmış kurallar gitti ve pink floyd sayesinde deney ruhu geldi diyebiliriz.

o zamanlar klasik dizeler, klasik koro, klasik sololar var.
ama pink floyd’un yapmak istediği şeyler hakkında bir fikriniz, sırada ne var bilemiyordunuz. tamamen süprize açık bir ilişki ve fantezilerle dolu.
artık klasikleşmiş saçma sapan parçalar ve statik ritimlerle dolu artık adamı bayan şarkıların sonu geldiğini düşünüyorlardı.

pink floyd artık bu kapılara tekmeyi vuruyordu ve aynı bir çocuk gibiydi. yeryüzünde ki en iyi flozoflar çocuklardır deyişi gibi, bir çocuk misali sürekli merak, sürekli her şeyi araştırma, her şeye dokunma isteği, koklama ve ağzına götürme isteği gibi bir halleri vardı.

pink floyd rock müziği a basit başlangıcından çıkartmış ve geniş ölçekli tiyatral bir gösteriye çevirmiştir. ve yaptıkları olay gelecek olan her rock etkinliğini sarsacak bir deprem yaşattılar. yaşattıkları depremin artçı şokları şu an bile hala devam ediyor.
rock’ın ikinci çağı artık başlamıştı.
veritas lux mea.


Mayıs 22, 2010, 02:13:26 ös
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Pink Floyd'un en son albümünün en son parçasıdır High Hopes...

Yıllardır dinlediğim ve beni her seferinde derinden etkileyen o melodi ve sözleri tekrar tekrar dinlediğimde farklı bir anlam da taşıyor olabileceğini düşündüm. Yani ezoterik bir anlam.

Pink Floyd müziği salt müzik olarak görmeyen ve bir anlatım, iletişim aracı olarak da gören bir gruptu. Albüm kapakları, konser showları, şarkı sözleri ve klipleri hep bir gönderme içeriyordu. Felsefi yönden bunu değerlendirdiğinizde ve batıni anlam taşımadığını düşündüğünüzde sıradan sözler ve klipler olarak görülebilecek şeyler sizi çok farklı etkileyerek, bir aktarımın parçası olarak karşınıza çıkabiliyor.

Sözleri şöyle High Hopes'un:

beyond the horizon of the place we lived when we were young
in a world of magnets and miracles
our troughts strayed constandly and without boundary
the ringing of the division bell had begin

along the long road and on down the causeway
do they still meet there by the cut

there was a ragged band that followed in our footsteps
running before time took our dreams away
leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
to a life consumed by slow decay

the grass was greener
the light was brighter
with friends surrounded
the night of wonder

looking beyond the embers of bridges glowing behind us
to a glimpse of how green it was on the other side
steps taken forwards but sleepwalking back again
dragged by the force of some inner tide

at a higher altitude with flag unfuried
we reached the dizzy heights of that dreamed of world

eneumbered forever by desire and ambition
there's a hunger still unsatisfied
our weary eyes still stray to the horizon
though down this road we've been so many time

the grass was greener
the light was brighter
the taste was sweeter
the nights of wonder
with friends surrounded
the dawn mist glowing
the water flowing
the endless river

forever and ever
----------------------------------

yada türkçesi:

ufkun ötesinde, gençken yaşadıgımız yerde
mıknatıslar ve mucizeler dünyasında
düşüncelerimiz başıboştu, sürekli ve sınır tanımaz bir şekilde
başlamıştı, ayrılık çanları çalmaya

geçitte ve uzun yol boyunca
buluşuyorlar mı, hala kesişme noktasında

bir grup vardı, paçavralar içinde
ayakizlerimizi takip eden,
kaçan, zaman düşlerimizi almadan önce
bizi toprağa baglayan sayısız küçük yaratıgı geride bırakıp
yavaş bir çürüme tarafından tüketilen bir hayata giden

çimen daha yeşildi,
ışık daha parlaktı
dostlar etrafında
mucize gecesinde

ardımızda yanan köprülerin közlerine bakıyoruz
diğer tarafın ne kadar yeşil oldugu ilişiyor gözümüze
adımlarımız ileri atılıyor, ancak uykumuzda geri yürüyoruz
sürüklenerek bir iç dalganın gücüyle

daha yükseklerde sakin bir bayrakla
ulaştık düşlenen dünyanın baş döndürücü dağlarına

sonsuza dek arzu ve tutkuyla yüklü
bir açlık daha var doyurulmamış
yorgun bakışlarımız hala başıboş geziniyor ufukta
çakılıp kaldığımız halde bu yolun üzerinde defalarca

çimen daha yeşildi,
ışık daha parlaktı
tat, daha tatlıydı
mucize gecesinde
dostlar etrafında
şafak sisi ışıldıyordu
su akıyordu
sonsuz nehir

sonsuza dek, daima
---------------------------

High Hopes'u dinleyin, videosunu izleyin ve sadece düşünün, acaba gerçekten bir ezoterik anlamı olabilir mi bu 'son' parçanın?
« Son Düzenleme: Mayıs 22, 2010, 02:16:39 ös Gönderen: alcyone »
veritas lux mea.


Mayıs 11, 2011, 02:25:56 ös
Yanıtla #18
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Pink Floyd çok sevdiğim bir gruptur, ayrıca The Wall filmini ben de herkes gibi herkese öneriyorum :)

Benim de çok sevdiğim parçalarından birisi gelsin. Biraz uzun ancak harika bir yapıt. İyi dinlemeler :)

Pink Floyd - Echoes

PINK FLOYD - ECHOES - full


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
2240 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2007, 02:18:40 ös
Gönderen: Sebnem
Pink Martini

Başlatan sun Muzik

1 Yanıt
2353 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 06, 2008, 11:39:02 ös
Gönderen: Veritas
1 Yanıt
3060 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2009, 10:57:19 öö
Gönderen: concordia