Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: SOLOMON IBN GABIROL  (Okunma sayısı 2393 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 31, 2007, 10:22:31 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

On birinci yüzyılın başından itibaren Akdeniz’in batısında , Yahudi düşünce tarihine çok önemli katlılarda bulunan çeşitli Yahudi yazarlar yetişir. İlk İspanyalı Yahudi filozof Solomon ibn Gabirol , Yeni-Platoncu geleneği önemli ölçüde etkiler. ‘Hayatın Kaynağı’, The Fountain of Life ve dini bir şiir olan ‘Kraliyet Tacı’, The Kingly Crown , gerek Yahudi, gerekse Hıristiyan düşünürleri etkiler. 1021’de , büyük ihtimalle Malaga’da doğan ibn Gabirol eğitim gördüğü Saragossa’da büyür. Çocukken babası ölür, annesini de 1045’te kaybeder.

Şiirlerinde ibn Gabirol kendini anlatır: Belirttiğine göre, küçük , çirkin ve nahoştur. En önemli arkadaşı, eğitimini takdir ettiği Jekuthiel ben Isaac ibn Hasan’dır. Ancak Jekuthiel , sarayla olan ilişkilerinden dolayı 1039’da suikasta uğrar. Bunun sonucunda ibn Gabirol’un ekonomik durumu kötüleşir ve Saragossa’da başka bir işveren bulamaz. Granada ve Valecia gibi şehirlerde yaşamaya çalışır ve erken yaşta, 1057’de ölür.

Ibn Gabiro’ul felsefi çalışması, Hayatın Kaynağı, Tora’dan ya da Yahudi dini geleneğinden herhangi bir alıntı yapmaz. Sadece mistik kitap Sefer Yetsirah’tan ( Yaradılış Kitabı) dağınık bir kaç alıntı vardır. Diğer Yeni -Platoncu eseler gibi, hayatın kaynağı diyalog şeklinde yazılmıştır. Bu da kuşkusuz Plato’ya bir atıftır. Ancak, Platonik diyaloglardan farklı olarak, öğretmen ile öğrenci kişilikleri daha az vurgulanır – felsefi doktrinler öğretmen tarafından anlatılır ve öğrencinin görevi sadece öğretmenine iyi sorular sormak ve ayrıntılı bir cevap olanağını yaratmaktır.

Arapça yazılmış olan ‘Hayatın Kaynağ’ı , genelinde madde ve formla ilgili beş bölüme ayrılır. İlk bölümde ibn Gabirol, nesnelerde ortaya çıkan madde ve formu , duyuların algıladığı şekliyle, maddi varoluşun temelini oluşturan nitelikler olarak inceler. İkinci bölümde maddi formun temelindeki manevi madde anlatılır. Üçüncü bölüm basit cisimlerin varoluşunu , dördüncü bölüm ise bu basit cisimlerin madde ve formunu inceler. Beşinci bölümde, evrensel form ve maddeyi kendi içlerinde varoldukları şekliyle açıklar. Bu metafizik şemayı irdelerken ibn Gabirol, yeni Platoncu bir bakış açısını takip eder. Ona göre, Tanrı İlk Öz’dür. Azalarak gidilirse, bir sonraki sırada ilahi niyet, ardından evrensel form ve madde, basit cisimler ( akıl, ruh ve doğa) ve en sonda maddi dünya gelir.

Kozmolojik teorilerini sunarken ibn Gabirol, hem manevi hem de maddi cisimlerin iki elemandan oluştuğunu ( form ve madde) ve bu ikiliğin çeşitli cisimler arasındaki farklılıkları oluşturduğunu belirtir. Hayatın Kaynağı’ndaki bazı bölümlerde formların, cisimleri birbirinden farklı kıldığı anlatılırken, diğer kısımlarda maddenin de buna neden olabileceği vurgulanır. Her duruda ibn Gabirol maddenin , formun ardındaki alt katman olduğu sonucuna varır. Çeşitli cisimlerin arasındaki bütün farklılıklar , ilk yaratılan varlıklar olan evrensel madde ile evrensel form arasındaki farklılıktan kaynaklanır. Ancak ibn Gabirol, yaradılış hakkında iki görüş bildirir: birincisinde, evrensel madde , Tanrı’nın özünden , form ise ilahi niyetten gelmektedir. İkincisinde ise, her iki prensip de ilahi niyetin ürünüdür. Ayrıca, bazı bölümlerde ibn Gabirol, evrensel maddenin bağımsız olarak varolduğunu anlatırken, başka kısımlarda Aristotelesçi bir yaklaşımla maddenin yok olduğunu ve sadece potansiyel olarak var olduğunu savunur.

Form doktrinini dönerek ibn Gabirol bütün formların, evrensel formda içeriliğini öne sürer. Madde ve form bağımsız olarak var olmaz. İlk bileşenleri akıldır. Akıl, yine madde ve formdan oluşan ruhun açığa çıktığı başlangıçtaki manevi cisimdir.bütün manevi ya da basit cisimler, varoluş sıralamalarına göre, alt kademelerindeki cisimlerin varolmasını sağlayacak kuvvetler üretirler . Dolayısıyla, ruh akıldan çıkar ve üç çeşittir: rasyonel, hayati (hayvani) , bitkisel. Ayrıca insanlarda varolan kozmik prensipler de vardır. Doğa, tüm basit cisimlerin sonuncusudur ve bitkisel ruhtan çıkar- ondan ise , varoluş zincirinde doğanın altında olan maddi cisimler çıkar. Maddi cicimler , Aristoteles’in on kategorisinden dokuzunun temelini oluşturan katmandır. Onuncu kategori – cisim- , evrensel maddenin maddi dünyada açığa çıkmış biçimdir ve diğer dokuz kategori , evrensel formun maddi dünyada açığa çıkmış biçimdir.

Ruhların vücutlara bağlanmaları için, arada birleştirici bir prensip olmalıdır. Evrensel ruh ile maddi dünyayı bağlayan bu prensip Cennet tir (Gök). Rasyonel ruhu vücuda bağlayan ise hayvani ruhtur. Insan vücudunun ruh ile ilişkisi , madde ile form arasındaki ilişki gibidir. – ruh formu anlar ama maddeyi, anlaşılmaz olduğu için kavrayamaz. Ruhta her zaman varolmuş olan formlar anlaşılır; ancak ruh, vücutla olan ilişkisinden dolayı bilgiden uzak kaldığı için bu formlar sadece potansiyel olarak varolur. Dolayısıyla Tanrı dünyayı yaratmış, ruh için duyular sağlamış , böylece ruh katı form ve biçimleri kavrayabilmiştir. Anlaşılabilen formların anlaşılmasıyla ruh , kendi içinde potansiyelden gerçeği dönüşen fikirleri algılar.

İbn Gabirol’e göre, bütün formlar , akılda, ruhta olduğundan daha az belirgin ve basit biçimde varolur. Burada manevi bir birliktelik içindedirler. İbn Gabirol, aklın evrensel form ve maddeyi içerdiğini ve daha aşağı bir düzeyde olduğunu , evrensel form ve biçimi biraz zorlukla da olsa anlayabileceğini açıklar. Form ve madde bilgisinin üstünde, ilah niyetin bilgisi vardır. Bu da, ilahi bilgelik ve ilahi logos ile özdeşleştirilir. Bu niyet, eylemiyle ilişkisinde , ilahi öz ile eş olarak algılanmalıdır ancak, eylemiyle düşünüldüğünde ayrıdır. Esasında, niyet sonsuzdur, ama eylemiyle düşünüldüğünde sonludur. Yani, herşeyi delip geçtiği halde, ilahi öz, madde ve form arasındaki buluşma noktasıdır.

İşleviyle ilgili olarak, o , form ile maddeyi birleştirerek bütün her şeyin etkin nedenidir. Ancak bütün hareketin nedeni olan niyet, kendi içinde durağandır. İlk Öz, ya da Tanrı, sonsuzluğundan dolayı bilinemez ve ruhla bir benzerliği yoktur. Yine de varlığı gösterilebilir. Gabirol’e göre, en yüksek gaye, insanoğlunun yaradılış amacını bulmaktır. Bu tip bir bilgi , niyetin tüm form ve maddeler yoluyla açığa çıkarkenki halini anlamak ve kendi içindeki varoşlunda kavramaktır. Böyle bir farkındalık ölümden kurtulmayı ve bütün her şeyin kaynağına bağlanmayı getirir.

Form ve madde hakkındaki bu tip torik söylemler ve yayılım süreci Gabirol’un dini şiiri Kraliyet Tacı’nda yansır. Burada insan düşüncesine kendilerini sunan üç dünya tasvir edilir: ilahi dünya, yaradılmış evren ve insan. Tanrı’yı överek başlayan şiir ilahiyetin gizli sırlarını betimleyerek devam eder:

Bu gücün gizemidir, sır ve temeli
Senin ismin, bilge olandan saklanan, kaosta dünyayı yaşatan , saklı olanlara ışığı getirmeye gücü olansın
Sen yarattıklarına hükmeden merhamet ve senden korkanlar için saklanan iyiliksin

Sen,hiçbir aklın almayacağı sırlar, yaşlanmanın etkilemediği hayatsın. Tahtın her şeyden daha yüksektedir.............

Şiirin ilk bölümünün sonunda Hayatın Kaynağı’ndaki konulardan bahsedilir: Tanrı ve bilgeli, niyet, madde, form e yaradılış.

Sen bilgesin, ve hayatın kaynağı bilgelik Senden gelir. Ve her insan senin bilgeliğini bilmek ister.

Sen bilgesin ve her şeyden önce var olansın. ...


Gabirol felsefe ile din arasındaki ilişkiye çok değinmediğinden ve Yahudilikle ilgili konuları ağırlıklı olarak barındırmadığından Yahudi düşüncesi üzerinde çok önemli bir etkide bulunmamıştır. Yine de, Hayatın Kaynağı, Moses ibn Ezra, Joseph ibn Zaddik, Abraham ibn Ezra gibi bir çok on ikinci yüzyıl Yahudi felsefecileri tarafından incelenmiştir. Bunun yanında, görüşleri yine on ikinci yüzyıl felsefecisi Abraham ibn Daud tarafından eleştirilmiştir. Ama Gabirol’un Yeni platonik görüşleri Yahudi düşünürleri tarafından büyük ölçüde göz ardı edilmiştir.


Referanslar / Gabirol’un Önemli Eserleri

Solomon ibn Gabirol, The Kingly Crown ( çeviri B. Lewis) , Londra, 1961

Solomon ibn gabirol, The Fountain of Life ( çeviri H.E. Wedeck), Londra, 1963


Daha Fazla Bilgi İçin

F.Brunner, Platoisme et Aristotélisme- la critique d’Ibn Gabirol par St. Thomas d’Aquin, Louvain, 1965

I. Davidson, Selected Religious Poems of Solomon ibn Gabirol, Philedephia, 1924

R. Loewe, ‘Ibn Gabirol’s Treatment of Sources in Keter Malkhut’, in A. Altmann, Jewish Medeival and Renaissance Studies, Cambridge, 1967

R. Loewe, Ibn Gabirol, New York, 1990

J. Schlanger, La Philosophie de Solomon Ibn- Gabirol, Leiden, 1968


Kasım 02, 2007, 08:29:59 ös
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 920
  • Cinsiyet: Bay

Ellerıne ve yuregıne saglık dostum
Taslar yerine oturabilecek mi ? İnşaasına basladıgımız yapı nasıl olur da yarım kalır ..


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
43 Yanıt
31794 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 21, 2008, 08:52:05 öö
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
1956 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 03, 2007, 10:23:51 ös
Gönderen: shemuel
2 Yanıt
2628 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 05, 2007, 09:38:35 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
1824 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 18, 2014, 02:03:40 öö
Gönderen: Dor
0 Yanıt
1435 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 06, 2014, 12:53:33 öö
Gönderen: cagritarlaci