Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: YEUDA HALEVİ  (Okunma sayısı 1843 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 03, 2007, 10:36:08 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

1075’te Tuleda’da doğan Yeuda Halevi, İbranice ve Arapça eğitim görür. Gençken Granda’ya seyahat eder ve orada bir şiir yarışmasını kazanır. Bu dönemde Moses Ibn Ezra ve Granada, Seville ve Saragossa’nın diğer önemli şairleriyle temasa geçer. Ancak, 1090’dan sonra Endülüs’ün Almoravideler tarafından istila edilmesi üzerine Granada’ya yerleşir. Sonraki yirmi yıl boyunca Hıristiyan İspanya’da kentten kente dolaşır ve daha sonra Toledo’ya yerleşerek , kendisine yardım eden Solomon ibn Ferrizuel öldürülene kadar tıpla uğraşır. Müslüman İspanya’ya döndüğünde Cordoba, Granada ve Almeria’ya gider. Ayrıca, Abraham ibn Ezra ile Kuzey Afrika’ya yolculuk yapar. Kutsal Topraklar’a gitmeye karar verdikten sonra, 1140’da İskenderiye’ye gider, dört ay sonra 1141’de öldüğü Filistin’e deniz yoluyla ulaşır.

İbranice yazılmış bir çok şiirinin yanında Halevi, en bilinen eseri ‘Kuzari’yi kaleme alır. Yazara göre, bu eser Yahudi Karay hareketindeki sapkın görüşlerle mücadele etmek için yazılır. Çalışma, Hazar kralının Yahudiliğe geçişini anlatır. Kuzari, edebi bir kurgu olmasına karşın tarihi bir gerçeğe de dayanır- onuncu yüzyılda Hasdia ibn Şarput , sonradan Yahudi inancını benimseyen Hazar Kralı ile ilişki kurmuştur.

Kuzari’nin Birinci kitabı farklı ideolojilerin tanıtımıyla başlar: Felsefi, Hıristiyan, Müslüman ve Yahudi ideolojilerdir bunlar. Kralın sorularını , Yahudi geleneğini temsil eden haham cevaplar:

Ben, İsraeloğulları’nı Mısır’dan işaretler ve mucizelerle çıkartan, onları çölde koruyan ve denizi geçtikten sonra Kenan topraklarına mucizelerle ulaştıran, Avraam , Yitshak ve Yaakov’un Tanrısı’na inanıyorum. O, Moşe’yi dini yasasıyla birlikte vaatlerle kabul edenlere gönderdi ve bu yasaları çiğneyenleri tehdit etti. (Halevi, 1946,I, 11).

Burada haham İsrael’i kendi özel halkı olarak seçen ve onların kaderini gözleyen Yaratıcı’ya inancını açıklar. Cevap olarak kral, Yahudilerin acı çekmesi nedeniyle hahamın ulusal bir Tanrı’ya inandığını ileri sürer: Tarihi koşular nedeniyle, İlahi Varlık’ı bütün yaradılışın Hakimi olarak görememektedir. Bu eleştiriden rahatsız olmayan haham, Yahudiliğin Tanrısı’nın felsefecilerin tanrısı olmadığına, inancın Tanrı’sı olduğuna dikkat çeker. Onun görüşüne göre, peygamberlerin yolu , felsefi düşünceden daha üstündür . Bu gözlemi yapan Halevi , dolaylı yoldan , yanlış yola saptığını düşündüğü Aristoteles metafiziğini eleştirir.

Sunumuna devam eden haham, konuşmasına neden Tanrı’nın Yahudi halkının tarihindeki önemini vurgulayarak başladığını açıklar. Bunun nedeni, Tanrı’nın varlığının ve Yahudi ulusunu koruduğunun ispatlanmış olmasıdır. Ulusun hayatına Tanrı’nın nasıl müdahale ettiğine İsrael ve Mısır şahit olmuştur. Bunun üzerine kral, Yahudiler’in sonuçta Tanrı’dan çok özel bir vahiy aldıklarını belirtir. Kralla hemfikir olan haham, Yahudiliği sonradan kabul edenlerin , Yahudi doğanlarla aynı olmayacağını çünkü onların vahiy alamayacağını açıklar.

Haham, peygamberlerin, diğer insanlara göre üstün konumunu açıkladıktan sonra bütün insanların, peygamberlerin öğretilerine dayanan gerçekleri kabul ettiklerini anlatır. Doğa kavramı üzerine tartıştıktan sonra haham, Yahudi insanların nasıl ortaya çıktığından bahseder. İsrael, birbirine benzeyen bireylerden oluşan küçük bir topluluk değildir, Tanrı’nın müdahale etmesi sonucunda oluşmuştur. Tanrı İsraellileri , esaretten kurtarmak için Moşe’yi seçmiş ve onları birlik haline getirmiştir. Onların adına gerçekleştirdiği mucizeler Sina Diağı’nda Tora’nın verişiyle doruk notasına ulaşır.

Bu tarihi anlatım, kralın ulusun Altın Buzağı’yı yaptıkları için suçlu olduğunu ileri sürmesiyle kesilir. Kral şöyle sorar: Yahudi insanların, böyle bir günah işledikleri halde diğer uluslardan üstün oldukları nasıl söylenir? Buna cevaben haham bu putperestlik günahının, toplumun sadece küçük bir kesimi tarafından işlendiğini açıklar. Ayrıca, buzağının yapımında görev almış ileri gelenlerin isyankarları inançlılardan ayırmak için bu şekilde davrandıklarını , böylece buzağıya tapanların yok edildiğini söyler.

Alimin açıklamalarından tatmin olan kral, Yahudi inancını kabul etmeye hazırdır. Ancak haham iki soru daha yöneltir: Tanrı neden bütün insanlık yerine sadece tek bir halkı seçmiştir? Ve, bedenin ölümünden sonra ruh için bir ödül-ceza sistemi var mıdır? Bu noktadan sonra kralla haham arasındaki diyalogda, haham görüşlerini açıkça belirtir. Hahamın açıkladığı gibi, Tanrı belli bir halk, toprak ve dil seçerek Kendini açıklamıştır. Bu eylemler Tanrı’nın varlığının tek gerçek kanıtıdır. Evrenin düzeni, hiyerarşik olarak yapılanmıştır ve peygamberleri içerir. Adam ve oğulları, Noah ve İsrael halkı – bunların tümü mineral, bitkisel, hayvansal ve akli düzeylerin üstüne çakıştırılmıştır. Böyle bir şema Aristoteles öğretisinin genel düzenini andırır.

Halevi’ye göre, Akıl ile birleşmeden peygamberlik öğretisine ilerleyen süreç ,aşamalı ve doğal bir süreç değildir. Akıl’la felsefe çalışarak yükselmek mümkün olduğu halde , peygamberlerin seviyesine erişmek için Tora çalışmalarında da gelişmek gereklidir. Bu yol, Tanrı’nın seçilmiş halkına ayrılmıştır. Bu seçime paralel olarak, Tanrı, Kutsal Toprakları da vahyin gerçekleşeceği yer olarak belirlemiştir. Benzer şekilde, İbranice dili Halevi’nin düşüncesinde önemli bir yere sahiptir:

“İbranice özünde, diğer dillerden hem geneksel hem de akılsal açıdan daha asildir. Geleneksel olarak, İbranice, Avraam Ve Hava’ya Tanrı’nın konuştuğu dildir ve onlar da İbranice konuşmuştur... Üstünlüğü mantıksal olarak, bu dili seçen kişilerin birbirlerine hitap etmek , özelikle de peygamberliklerine dair düşüncelerini iletmek, dua etmek , şarkı söylemek ve övgülerini dile getirmek için kullanmalarında görülebilir.” (Halevi, 1946, II, 68).

Ayrıca Halevi, Tanrı’nı Moşe yoluyla ilettiği ilahi emirler kusursuz biçimde sadece İsrael’de uygulanabilir. Tanrı bu şekilde İsrael’in yaşamasını garantiler. Bunun üzerine kral şöyle der:

“Durum hakkında düşündüm ve Tanrı’nın sizi sürekli kılmak konusunda gizemli anlamlara sahip olduğunu gördüm. Hatta, şabat ve bayramlar , sizin ihtişamınızı ve saygınlığınızı sürekli kılmak için ortaya koyduğu en güçlü nedenler. Dünyadaki milletler sizi aralarında bölebilir, akıllı ve seri olduğunuz için sizi hizmetkarları yapabilir ve Tanrı’dan geldiğiniz için sizi asker yapabilirler.” (Halevi, 1946, III, 10).

Kuzari, hahamın hazar topraklarını, Yeruşalayim’e gitmek üzere terk etmesiyle son bulur. Kutsal Topraklara olan bu bağlılık , Halevi’nin Sion’u övdüğü diğer eserlerinde de yer alır. Şiirlerinin birinde, Yeruşalayim’i en ihtişamlı ifadelerle anlatır- bu duygular Halevi’in, hayatının son döneminde, Eretz Yisrael’e ( İsrael Topraklarına) gitmeyi arzuladığını açıkça gösterir:

“Tanrı’nın peygamberlerine konuştuğu o yerlerde bir dolaşabilsem! Kim bana, oralara uçup gitmem için kanat verecek? Kırık kalbimin parçalarını engebeli dağların üstünden taşırdım. Eğilir yüzümü yerlere koyardım, taşlarını severdim. Toz toprağın beni zavallılığa iterdi. Atalarımızın mezarları başında dururken ağlardım. Hebron’da gömülenlerin yanında yas tutardım. Ormanlarında, düzlüklerinde yürür, Gilad’da durur, Abraim dağını hayranlıkla izlerdim... Toprağının havası ruhun yaşamıdır, tozunun taneleri uçuşan mürdür, nehirlerin kovanlardan akan baldır... Bir zamanlar mabetlerin durduğu, Ark’ın saklandığı topraklarında çıplak, yalınayak yürümek kalbimi zevkle doldurur.” ( Carmi, 1981, 348-9)

Böyle lirik bir anlatım Halevi’nin maneviyatının coşkusunu yansıtır. Yunan düşüncesini Tora ile uzlaştırmayı amaçlayan diğer Ortaçağ düşünürlerinin aksine Halevi bunu yapmayı reddeder. Bu tip düşüncelerin olduğu bir ortamda, Yahudileri atalarının Tanrısını yeninde keşfetmesi için teşvik eder. İnanca böyle bağlanarak Yahudilerin, Yahudi tarihinin geçmişindeki ihtişamına kavuşabileceğine inanır ve bu şekilde Maşiah’ın gelişine umutla bakar.



Referanslar

T.Carmi (ed.), The Penguin Book of Hebrew Verse, Harmondsworth, Middlesex, 1981

Judah Halevi, Book of Kuzari (çeviri H.Hirschfeld), New York, 1946


Halevi’nin Önemli Eserleri

Judah Halevi, Book of Kuzari (çeviri H.Hirschfeld), New York, 1946

I.Heinmann, Three Jewish Philoshophers, New York, 1969