Cenazemi Padisah Kaldirir
Bir sabah padişah sadrazamı çağırır ''Yahu sadrazam dün gece çok ilginç, karışık rüyalar gördüm, bugün tedbil-i kıyafet dolaşalım seninle'' der Yola kuyulurlar
Mahalle aralarında tedbil-i kıyafet yürürlerken yerde yatan bir vatandaş görürler Padişah ''selamünaleyküm, ne oldu ağalar, yerde uzanan kimdir böyle, niye yardım etmezsiniz'' Etraftan biri, ''sorma efendi, bu yatan mevta buraların ahlaksızı, kötü adamı idi Kötü kadınları dükkanına alır, onlarla bir iki saat beraber olduktan sonra dışarı çıkardı, semtin ayyaşlarını dükkana alır, onlarla içerdi'' demiş
Padişah sadrazama ''bu mevtayı sokakta bırakmak olmaz, birşeyler yapalım, saraya haber sal, buradan alsınlar, ikimiz de cenazeye katılalım'' der Sadrazam şaşkın, ''aman padişahım bu kötü adam için niye uğraşırsınız'' der Padişah ''olmaz ben bu ülkedeki herkesin padişahıyım, iyisi, kötüsü, ayyaşı, müslümanı, gayrimüslümü farketmez, vatandaşın cenazesi yerde kalmaz, hem de Sultanahmet'te yapacağız cenaze törenini'' deyince sadrazam ''aman padişahım orada herkes sizi tanır, şöyle mahalle arasında bir camide kıldırsak'' diye ikna eder padişahı
Padişah ahaliye dönüp ''efendiler yok mu bu garibin kimi kimsesi'' diye sorar Ahaliden biri '' var efendi, şu semtte oturur bir garip eşi vardı, zavallı'' der Padişah yanında sadrazam mevtanın eşini bulmaya yola koyulur, bir süre sonra sora sora bakımsız, kerpiç bir evin kapısını çalarlar Durumu anlatırlar
Yaşlı kadın, ''ah ah efendi çok anlattım, söyledim ama, dinletemedim Dükkanına fena kadınları alır, karınlarını doyurur, onlara bu yoldan vazgeçmeleri için öğütler verirdi sarhoşları alır, onlarla konuşur, içkilerini döker, onların da karınlarını doyurup dışarı bırakırdı Kazancını hep o gariplere harcardı Çok söyledim bak efendi diğer esnaf seni yanlış anlayacak, herkes seni fena biri bilecek yapma etme bir tek sana mı kaldı diye ama nafile dinletemedim
Yapma etme bak öldüğünde kimse sahiplenmeyecek, cenazen sokakta kalacak derdim O da korkma hanım, ''kimse kaldırmazsa benim cenazemi de padişah kaldırır'' derdi
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kendi düşünceme gelirsek:
Bilinen var oluşlardaki tüm formlar tüketerek gelişir/büyür ve yok olur; ardından küllerinden yeni bir form bularak döngüyü devam ettirir.Kısaca: Alan/Tüketen olmak bir varoluş değişmezidir; yansıması ise "EGO" olarak tanımlanır.
Bir anne çocuğunu sever ama onun yanında mutlu olduğu için.
Bir aşık sevgilisini yanında ister; çünkü o yanında iken mutlu olduğu için.
Birine yardım edersiniz; içten içe ödüllendirileceğinize inandığınız için.
Bu örneklemeler sonsuzluğa kadar uzatılabilir.
Var oluş yapımızdan dolayı"İhsan eden" veya "Saf fedakarlık" olarak tanımlanan bir gerceklik yoktur; sadece yapılan her bir fedakarlığın, yeniden küllerinden doğarak,kendine bir ışık gibi yansıyacağını anlayabilecek nur'a sahip azınlıklar vardır.
Selamlar-Saygılar-Sevgiler