Önceki üç bölümden sonra ana temanın özünü oluşturan kavramlara bir göz atalım…
Sayın Halit Yıldırım, bu konuyla bağlantılı asal kavramların tanımını yaparken "ihtiras" ve "tutku" terimlerini birbirinden ayrı tutuyor. Ben buna katılamıyorum. Biri Osmanlıca kökenli birisi öz Türkçe sözcükler. Fakat Sayın Halit Yıldırım bir nüans (fark ayrıntısı) ile kavramları ayırmış.
Peki. Bunu öylece kabul edelim çünkü çalışmanın sonrasında bunun böyle olması gerekli.
İhtiras: Aşırı, güçlü istek, tutku.
Tutku: İhtiras, irade ve yargıları aşan coşku.
Hırs: Bir şeye olan aşırı tutku, sonu gelmeyen istek.
Bu üç kavrama bir de dördüncü eklenmeli:
Bencillik: Yalnızca kendini ve kendi çıkarını düşünme durumu, egoistlik, hodbinlik.
Bu kavramlar günümüzdeki anlam yoğunluğu bakımından ortak bir paydaya sahip:“Bir şeye aşırı derecede tutkunluk, sonu gelmeye istek, arzu ve çıkarını düşünme”.
Şimdi bu kavramların içeriklerine kısaca bir göz atalım.
Önce ihtiras..
Bu konuda Goethe'nin bir tanımı var. "İhtiraslar, şiddetlenmemiş kusur veya meziyetlerdir. " demiş.
Halit Yıldırım, "İhtiras, bir bakıma karanlıklara doğru arayış içinde olan derin ve kuvvetli bir projektör ışığıdır. Derindir, tekelcidir, sınırlar içindekini mutlak yapar, sınırlar dışındakini ise ihmal eder hatta inkâr edebilir. Bu nedenle, gerçeğin bir parçasına ulaşmaya çalışırken bütünün kavranabilmesini bazen güçleştirebilir." diyor.
Aşırılığa kaçmayacak derecedeki tutkulu ve ihtiraslı bir insan, amacına erişmek, onu elde etmek için çaba harcarken takındığı tutum, yaptığı davranış ve eylemlerle kendisine ve başkalarına yararlı katkılarda bulunabilir. İnsanda bu tutkular ve hırslar olmasaydı, bilimde, teknikte, sanatta gelişme ve ilerlemeden söz edilemezdi.
Ancak bir sınır ve ölçüden sonra ihtirasın, hırsın içerdiği nesneler, kişiler ve düşünceler insanda ve çevresinde tedirginlik yaratabilir. İnsan, kontrol edemeyeceği aşırı tutkusunun ve hırsının tutsağı olabilir. Özgür iradesini kullanamaz hale düşebilir. Saplandığı olumsuz amacın peşinde koşar.
Böyle ya da buna benzer durumlarda hırs ve tutkular, aklın önüne geçmiştir. Hırslı ve tutkulu kişiye göre hiç de öyle değildir ama objektif bakışla bu durum tutsaklıktır.
İhtiras süreklidir. Bitmez, tükenmez. Belirli bir hedefe vardıktan sonra da sona ermez, devam eder... Dolayısıyla doyumsuz bir tatmin olma beklentisi yoktur. (Nitekim Sayın Halit Yıldırım tutku ve ihtiras kavramları arasında bir fark belirlerken bunun üzerinde duruyor.)
İhtiraslar, sürekli olarak ancak yavaş yavaş şiddetini artırır. Aynı zamanda dinamiktirler; konuları üzerinde derinleşirler. Zaten budur onlara gelişme ve ilerleme olanağı veren.
Bu yönüyle ihtirasın yönelttiği uygulama emri, dıştan değil içten gelir.
Bu yönerge koşullu değil kesindir, mutlaktır. Bu nedenle kişi, içinden gelen sesi dinler ve ona boyun eğer. Nitekim tarihte keşif ve icatta bulunmuş çoğu ünlü, yolunu bu yönlü emirlerle tutmuştur.
Herkesin görmediğini görmek, başarı peşinde koşan tutkulu isanın düşünceye başlangıç noktasını oluşturur. Tutkulu insan, herkesin baktığına bakar ama herkesin gördüğünden farklı bir şey görür.
Tutku, bir düşünceyi, sıradan veya olanaksız gibi görünen bir şeyin gerçekleşmesini sağlayabilir. Ondan sonra da sıkı bir çalışma başlangıçta hayal gibi görüneni gerçeğe dönüştürebilir.
***
Başarı ihtirası ve tutkusu olan insan, geçmişin kendisine koyduğu mücadele azmi ile sınırları aşar ve yeni yollar denemeye cesaret eder.
Başarılı insanların ortak özelliği, önlerindeki engelleri aşacak berrak bir görüşe sahip olmalarıdır.
Bu insanlar ya engelin üzerine cesaretle gider ya da çevresinden dolaşacak yaratıcılığı gösterirler.
***
İhtiras ya da tutkunun ortaya çıkış belirtilerine baktığımızda, bu özelliğe sahip insanlar kolayca fark edilir.
Bu konuda başlıca üç belirti sayılabilir:
1- İhtirasın belli bir kişiye veya hedefe doğru güçlü bir yönelimle belirmesi... İhtiraslı olanlar bu yönelimi kolayca durduramaz.
2- Düşünsel saplantı: Hani “dervişin fikri neyse zikri de odur” denir ya... Bir ihtirasa tutsak olan kişi, konuşmalarında yalnızca kendi konusunu söylemek ve sadece o konuyu duymak ister.
3- Heyecanlardaki aşırı şiddet: İhtiraslı kişilerin haz ve acıları, normal kişilerin heyecanlarına kıyasla daha aşırı, daha düzensiz ve daha ölçüsüz olur. Bu nedenle ihtiras, şiddetli heyecanlara bağlı olan kızarmak, sararmak, şaşırmak, hıçkırmak, ağlamak, kalp çarpıntısına uğramak gibi organik değişikliklere aşırı oranda maruz kalır.
Burada duralım.
Bundan sonraki bölümde konumuzun başlığı “Hırs” olacak. Önce ihtiras ya da tutku üzerine diyecekleri olanlara fırsat verelim.