Altın Çember Şövalyeleri

[Nicolus]

1854'te Cincinnati, Ohio'da Dr. George W. L. Bickley tarafından kurulan örgüttür. Kurucu üyelerinin birçoğu aynı zamanda Cincinnati Farmasonlarıydı. İlluminati'nin bir kolu olduğu söylenen Mevsimler adlı bir Fransız gizli grubuyla arasında sıkı bağlar bulunuyordu. Farmasonlar gibi, Altın Halka Şövalyelerinin de gizli tokalaşmalar ve parolalar da dahil olmak üzere birçok ritüeli vardı. Bütün üyeler, katılmak için, başlarının üzerinde canlı bir yılan tutularak korkutulurken aşağıdaki yemini etmek zorundaydı;

Her kim ülkümüzü açığa vurmaya cüret ederse bizim,
Sınayacaktır gücünü Şövalyenin sert çeliğinin;
Ve bu işkence giderek çok sıkıcı olduğundan,
Kazıyacağız beynini onun kafatasından
Ve bir lamba yerleştireceğiz boş kafatasının içine
Aydınlatmak için ruhunun yolunu buradan cehenneme.

Bickley'in Altın Döngü'sü için esas plan ABD'nin güneydoğusu, Küba ve Batı Hint Adaları, Meksika ve Orta Amerika'yı kapsayacak yeni bir ulus yaratmaktı. Bu yeni ulusta, kölelik yasal olacaktı. Kölelik başka herhangi bir ülkede yasadışıyken, bu ücretsiz iş gücü sayesinde, yeni ulus küresel kahve, tütün, pirinç ve şeker piyasasına egemen olacaktı.

Birçok gizli topluluk gibi, Altın Halka Şövalyeleri de etnik arılık konusuyla ilgiliydi. Yeni uluslarının yalnızca saf Anglosakson kanından erkekler tarafından yönetileceğine ve Meksikalıların ortadan kaldırılması gerekeceğine inanıyorlardı. Bu etnik temizliğe "Texaslaştırma" denilecekti.

1860'ta 50.000 kişilik bir Altın Halka Şövalyeleri ordusu San Antonio, Texas'taki karargahlarında toplandı ve sadece Texas sınırı içindeki Meksikalıları öldürmek için değil, aynı zamanda Meksika sınırına da saldırmak için harekete geçti. Gerçekten de iki kısa süreli ve hararetli olmayan saldırı yapıldı. Ama Meksika kendi sınırını yeterli ölçüde korudu. İç Savaştan önceki yıldı ve Altın Halka Şövalyeleri gerçek düşmanlarının Meksikalılar değil, Kuzey'in nüfuzluları olduğuna karar verdiler. Yeni sloganları "Wall Street'e Ölüm" ve "Washington'a Saldırın" oldu.

Farmasonlar gibi, Altın Halka Şövalyeleri de derecelere ayrılıyordu. Grubun içinde üç ana kol vardı: Yurtiçi ve Yurt dışı Muhafız Milisleri (ordu), Yurt İçi ve Yurt Dışı Muhafız Teşkilatı (siviller) ve Amerikan Lejyonu (yönetim birimi). 1861'de İç Savaş başladığında Güney'de 65.000, Kuzey'de 20.000 Altın Döngü Şövalyesi vardı. Bu Kuzeyli üyeler bir "Kuzey Konfederasyonu" kurmayı planlıyorlardı. Kuzeyli üyelerin Kuzey Birliklerinin cephaneliklerini ele geçirmeyi planladıkları çok büyük bir komplo açığa çıkarıldıktan sonra 13000'i hainlikle suçlanarak tutuklandı. Birçok Kuzeyli, tutuklananların çok küçük bir kısmının gerçekte Altın Halka Şövalyeleri olduğunu ve Lincoln'ün onun yönetimini eleştiren herhangi bir kişiyi hapse göndermek için bahane olarak Altın Halka Şövalyeleri'nin oluşturduğu tehdidi kullandığını söyleyerek bu kitle halindeki hapsetme olayını eleştirdi.

1861 tarihli bir Altın Halka Şövalyeleri yayımına göre, Kuzeyli Birliklerle Konfedere arasında kısa bir süre içinde gerçekleşecek olan İç Savaş Rothschild ailesinin tedarik ettiği para kullanılarak kuzeydoğu ve Avrupa'nın gizli topluluklarınca yapılan bir komplonun sonucuydu.

Altın Halka Şövalyeleri'nin savaş sırasında iki kolu vardı. Bunlar Amerikan Şövalyeleri Tarikatı ve Özgürlük Çocukları'ydı. Savaşın ardından, Altın Halka Şövalyeleri etkinliklerini gizli olarak sürdürmeye başladı ve zamanla Klu Klux Klan'ı oluşturdu.

Altın Halka Şövalyeleri'nin kötülüğüyle ün salmış üyelerinden ikisi Abraham Lincoln suikastını gerçekleştiren John Wilkes Booth ve kanun kaçağı Jesse James'ti. Booth Altın Halka Şövalyeleri ajanlarının dahil olduğu Amerikan hükümetini devirmeye yönelik karmaşık bir komplonun parçasıydı; Lincoln suikastı aslında bu komplonun ancak küçük bir parçasıydı.

Kaynak: Michael Bensen - Gizli Topluluklar Sözlüğü

(Alıntıdır)

[ADAM]

Bu başlık, birçok okuyana pek ilginç gelebilir.

İlginç gelmesine bir diyesimiz olmaz ama yanılgılı bilgiler edinilmesine de yol açabilir.

Bir kere, ilgili örgütün bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nde (sadece orada) etkinliklerde bulunmuş bir GİZLİ ÖRGÜT olduğunu bilelim.

Bir ezoterik örgüt değil, yarı askeri nitelikli bir gizli örgütmüş. Tarihte kaylmış. Artık varlığı yok.

Bu bakımdan Masonluk ile hiçbir şekilde karşılaştırılamaz. Bu nedenle bu Forumda Zincirin Diğer Halkaları'ndan biri sayılamaz.

Üstelik amaçları Masonluk ile dehşetli bir çelişki oluşturmuştur. Bu örgütü masonların oluşturduğu doğru değildir; dahası yalan olduğu açıkça bellidir.

Kaldı ki çeviriye de güvenilemez çünkü çevirmen Sezer Soner'in de bu kitabı dilimize çevirirken kullandığı dilden Masonluğu bilmediği anlaşılmaktadır. Diğer konulardaki çevirisinin ne denli doğru olduğu ancak özgün yapıtla çevirinin karşılaştırılması suretiyle anlaşılabilir.

Bu eleştirilere karşın, Sayın Nicolus'un bu örgütle bağlantılı olarak verdiği kısa bilgi bile ne denli berbat hatta rezil bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Böyle bir şey nasıl Masonluk açısından zincirin diğer halkalarından biri olur?







 

[Nicolus]

Değerli eleştirileriniz için çok teşekkürler sayın ADAM. Zaten bu konuyu yanlışlarımızı düzeltmek ve konu hakkında tartışabilmek için buraya taşımıştım. Şövalye denince akla gelen ilk şey masonluk olduğu için böyle bir iddia ortaya atılmış olabilir mi sizce?

[ADAM]

Şövalye denilince ilk akla gelen şey niçin Masonluk olsun ki...

Masonlukta şövalyeliğin bir yeri vardır ama sınırlı bir yer... Şövalyeliğin tarihini bir yana bırakalım, bu kurumu Masonluktan çok daha ağırlıklı bir biçinde değerlendiren birçok örgüt var. Üstelik o örgütler, kendilerinin birer "çağcıl şövalye kurumu" olduğu iddiasında.

Bunlardan bazıları paramasonik (masonluğa benzer) bir nitelik taşır. Postmasonik yani masonluk sonrası olanları da var. Masonlukla şöyle ya da böyle hiçbir bağlantısı ya da benzerliği olmayanları da var hatta bunların arasında Masonluk karşıtı yani antimasonik olanları bile var. Nitekim konu başlığı örgüt de öyleymiş niteliği gereği.   

[Nicolus]

Araştıran insanlar için akla ilk gelen şey "çağcıl şövalyeler" olabilir fakat henüz araştırmamış ve araştırmayı hiç istemeyen kişilerin aklına direkt masonluk gelebiliyor. Bunun bir örneğini daha 2 gün önce yaşadım. Şövalye konusu açılınca "Bırakın şu siyonist masonları" sitemiyle karşılaştım. Halbuki bahsettiğimiz kişi Sir Ian McKellen idi.