Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ÇOK SÖZÜ EDİLMİŞ “Gizli Dosyalar” OLAYI – 5 (SON)  (Okunma sayısı 2859 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 17, 2010, 08:12:22 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Fransız tarihçi yazar Gérard de Sède, 1967 yılında yapıtlarına bir yenisini ekledi: “L’or de Rennes” (Rennes’in Altını). Hani benim de bir başka başlık altında anlatmış olduğum... Kaynakça olarak şu çok sözü edilmiş gizli dosyalarda yer alan belgeleri kullanmıştı. Kitap çok tutuldu. Uzun süre kitapçıların “çok satan” raflarından inmedi. Üst üste birkaç kez basıldı.

Aynı sıralarda, Milli Kütüphane’de bir başka dosya daha bulundu. Bu son dosya, gelişigüzel şeylerle doldurulmuştu; gazetelerden kesilmiş kupürler, mektuplar, soy ağaçları, çeşitli çalışmaların fotokopileri gibi...

Bu koleksiyon, Pierre Plantard de Saint-Clair adlı kişiye aitti.

Bu son dosya, daha önce değinmiş olduğum bir konuyu yine gündeme getiriyordu: “Henri Lobineau diye birisi yoktur. Bu, uydurulmuş bir takma addır; Paris’te Saint-Sulpice Kilisesi’nin de bulunduğu yerdeki Rue Lobineau adlı bir sokağın adından esinlenilerek konmuştur.”

Aslında konu kapsamında değişen bir şey yok. Adı özellikle gündeme getirilen bir kişi var: Pierre Plantard.

İngiliz BBC televizyonu, Rennes-la-Château köyü hakkında bir program yaptı. Bu konuda o tarihe kadar ortaya konmuş olan bilgi ve bulguların tümü, saçma sapan ve uyduruk olarak nitelendirildi. Şöyle deniyordu:

“Bérenger Saunière tarafından bulunmuş olduğu ileri sürülen, sonra da Paris’teki Milli Kütüphane’ye yerleştirilmiş belgeler sahtedir. Bunlar, Philippe de Chérisey adlı biri tarafından düzenlenmiştir.”

Gene o programda anlatıldığına göre; tarihçi yazar Gérard de Sède, bu belgelerin sahte olduğunu pek âlâ biliyordu. Sırf para kazanabilmek amacıyla kitabında bunları gerçek gibi yansıtmıştı. Bu konuyla bağlantılı gerçekleri ortaya çıkarabilmek için uzun süre yılmadan didinen araştırmacı yazarların, boşuna zaman ve emek harcamış oldukları ileri sürüldü.

Olabilir ama öyle de olsa değişmeyecek bir gerçek var. O da Rennes-la-Château köyünde insanı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyen ve hiç de olağan sayılamayacak birtakım olayların yaşanmış olduğu. Üstelik bu olayların uzantısında, uluslararası politika ile bağlantılı birtakım olguların yer aldığı.

2000 yılında, Guy Patton ve Robin Mackness adlı iki yazarın “Web of Gold – The Secret Power of a Sacred Treasure” (Altın Ağı – Bir Kutsal Hazinenin Gizli Gücü) adlı bir kitabı yayımlandı. Bu yapıtlarında yazarlar, Rennes-la-Château ile bağlantılı bilmece gibi konularda Nazilerin de parmağı olduğunu ileri sürüyordu. (Az önce sözünü ettiğim Pierre Plantard, bir zamanlar etkin bir Nazi yandaşıydı.) Prieuré de Sion’a ilişkin her şeyi Pierre Plantard’ın uydurduğunu, bunların tümünün, ayrıntıları inceden inceye düşünülerek ayarlanmış bir “düzmece öyküler dizisi” olduğu ileri sürdüler. (Bu konuyu çok iyi bilen Sayın Amerbach da bu görüşü paylaşıyor.)

Ertesi yıl Martha Neyman adlı bir araştırmacı yazarın “The Horse of God” (Tanrı’nın Atı) adlı çalışması CD biçiminde piyasaya sürüldü. O ise, Rennes-la-Château köyündeki varsayımsal hazinenin, parasal karşılığı olan maddi bir şey değil, manevi bir nesne hatta daha da ileri giderek İsrailoğullarının Ahit Sandığı olduğunu ileri sürdü. Ancak bu iddia, Bérenger Saunière’in durup dururken niçin zengin bir adam olup çıktığını açıklayamıyordu.

Aslına bakarsanız, orada bulunmuş olan bir şeyin, -şayet öyle bir şey varsa- bir sandık ya da bir hazine, hatta Kutsal Kâse bile olması bile pek bir şey değiştirmez. Dönülür dolaşılır, aşağı yukarı aynı noktaya varılır.

Tüm bu olaylar dizisinin ardında elbette bir gerçek var ama günümüzde o gerçek her ne ise hâlâ bilinmezliğini koruyor. Belki de hep öyle kalacak.



Öte yandan Pierre Plantard, tarihçi yazar Gérard de Sède ve adına değinmiş olduğum Philippe de Chérisey arasında da ilginç bir ilişki var. Bu anlatımlarla bağlantılı yanıtlanamayan birtakım soruların yanıtlarını bulmak için onlara da bakmak gerekli. Onu ise daha sonra bir başka başlık altında incelemeyi düşünüyorum. İlgi duyanlar için…

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
13 Yanıt
8339 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 03, 2009, 12:31:49 öö
Gönderen: aashooter
0 Yanıt
3197 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 10, 2010, 06:27:57 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3491 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 11, 2010, 10:09:17 ös
Gönderen: ozak1977
0 Yanıt
2814 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2010, 10:53:23 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3245 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2010, 11:42:36 öö
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
2845 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 16, 2010, 10:43:59 ös
Gönderen: Maledictum
0 Yanıt
2349 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 12, 2010, 08:18:51 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2907 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 13, 2010, 09:21:03 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2512 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 14, 2010, 05:06:25 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3230 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 18, 2010, 10:34:35 öö
Gönderen: amerbach