Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nikola Tesla  (Okunma sayısı 7753 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Haziran 17, 2007, 12:59:06 ös
  • Ziyaretçi

Işığın unutulan dahisi

Elektrik teknolojisine ilişkin çalışmaları sürekli göz ardı edildi. O, göz kamaştıran bir zekânın sahibi olmakla birlikte, Edison'un gerisinde kalmış adsız bir kahramandı.

Uzun boyu, zayıf bedeni ve seçkin tavırlarıyla iğneyle kuyu kazan bir adam. Ancak, bilinen işçilerden çok farklı olduğu ilk bakışta seçilebiliyordu. Geçmişiyle yaşadıkları birbiriyle bağdaşmıyordu. Bir Hırvat rahibin oğlu olarak dünyaya gelen bu kişi, elinde mühendislik diplomasıyla, umutlarını gerçekleştirmek için 1884'te ABD'ye göç etmiş; ama, iki kat iş ve aldatmacayla karşılaşmıştı. Dişini tırnağına takıp çalıştığı o zor günler 3 yıl sürmüştü.

Nikola Tesla, birkaç ay içinde kendini, dünyayı dönüştürecek teknolojik devrimin merkezinde buldu. O, parlak bilimsel zekâsını mühendislik yeteneğiyle birleştirerek, ışığın milyonlara ulaşmasını sağlayan kişi olarak tarihe geçti. Keşifleri Faraday'ınkilerle aynı düzeydeydi ve başarılarının çağımıza etkileri ise, Edison'u bile geride bırakacak düzeyde. Öyle ki, günümüzde pek çok araştırmaya esin kaynağı olması nedeniyle "Çağdaş Prometheus" diye adlandırılıyor. Tüm bunlara rağmen, çok az kişi Tesla'nın kim olduğunu biliyor. Onun öyküsü, pek çok başarıya imza atan, yalnız başına ölmek zorunda kalan, sade yaşamı mum ışığı gibi sönen bir bilim adamının trajedisi.

Anlatılanlara göre, annesi her günkü gibi çalışmaya giderken, Hırvatistan'ın küçük köyü Smiljan'da şiddetli bir fırtına patlak vermişti. 10 Temmuz 1856 gününün gece yarısı, köye şiddetli bir yıldırımın düştüğü sırada Tesla dünyaya geldi. Ebe, eline aldığı bebeği dışarı çıkararak şöyle demişti: "Nikola, fırtınanın oğlu olacak."
Tesla, doğum hikâyesine uygun bir biçimde, çok küçük yaşlardan itibaren elektrikle ilgilenmeye başladı. Gençlik yıllarında bu tutkusunu akademik alana taşıdı ve Avusturya'da, Graz Teknik Üniversitesi'nin mühendislik bölümüne girdi.

Burada, en önemli buluşlarına ilham kaynaklığı edecek bir elektrik cihazıyla karşılaştı. "Gram dinamosu" olarak bilinen bu cihaz, manyetik alan içinde sarılı teller yardımıyla bir motor gibi çalı-şıyordu. Aynı zamanda, elektrik akımından doğan hareketle jeneratör görevi de üstleniyordu. 22 yaşındaki Tesla, profesörlerine dinamoların yetersiz tasarımlarını kökten değiştirebileceğini söyledi. 4 yıl sonra da bu isteğini gerçekleştirdi ve iki "alternatif akımlı" (AC), motora gücünü vermek için döner manyetik alan yaratan dahiyane tasarımını gerçekleştirdi. Yüksek verimli bu yeni "AC indüksiyon motoru"nu sergilemek arzusuyla yanan bilim adamı, "Continental Edison"da çalışabilmek için Paris'e taşındı. Şirket, Edison'un teknolojik imparatorluğunun Avrupa'daki ayağıydı. Orada buluşunun gücünü kanıtlayabilir ve icat ettiği indüksiyon motoru, Edison'un şirketinin Strasbourg'da imzalayacağı prestijli ışıklandırma anlaşmasını tamamlamasına yardımcı olabilirdi.

Sonunda amacına ulaştı ve 1884'te, Edison'dan kendilerine katılması için bir çağrı aldı. İlk bakışta, bu gelişme Tesla için cennetin kapılarının açılmasıyla eşdeğerdi: Edison güçlü bir pratik zekâya ve ticari öngörüye sahipti. Ancak, teorilere yönelik ne sabrı ne de anlama yeteneği vardı. Teslay'a göreyse, yeni keşifler için, fizik yasalarının derin bir şekilde incelenmesi gerekliydi. Bu iki farklı mizaç bir araya gelebilir miydi? Sonuçlara bakıldığında sorunun yanıtı kolayca görülüyor. Kısa bir süre sonra azılı birer düşmana dönüşeceklerdi.

Aslında her iki taraf da suçlanabilir. Edison, kendi buluşu olan elektrik ampulü üzerinde odaklanmış ve bunu geliştirmesi için de Tesla'ya büyük rakamlarda paralar vaat etmişti. Tesla bu teklifi kabul etti, Edison'un istediği gibi buluşu geliştirdi; ama, kendisine söz verilen primleri alamadı. Öte yanda, Edison'un büyük yatırım yaptığı ışıklandırma teknolojisini Tesla'nın sırtına dayayıp, sonra onu yarı yolda bırakacağı açıktı. Tesla, aslında sonucu bile bile lades demişti.
Bu değer bilmezlik karşısında, 1887 yılında Edison'un şirketi için çalışmama kararı aldı ve canını dişine takmaktan vazgeçti. Bu aynı zamanda "Akımlar Savaşı"nın da başlangıcıydı.

   
 
 
 
Çalışmasına ara verdiği bir sırada, ustabaşına, fikir ve projelerini tek başına geliştirmesine izin verilmesi halinde, elektrikle nasıl harikalar yaratabileceğine ilişkin hikâyeler anlattı. Ustabaşı, yeni yatırım olanakları üstünde duran bir kişinin varlığından bahsetti ve hemen bir toplantı ayarladılar. Birkaç ay içinde şansı dönmeye başladı. Tesla Elektrik Şirketi adı altında kendi şirketini kurdu ve alternatif akıma dayalı yeni elektrik teknolojisinin tüm gereklerini karşılayan anahtar buluşların patentlerini alma yarışına girdi.

Tesla'nın büyük atağı, tam da Edison'un doğru akıma dayanan teknolojisinde yaşadığı sıkıntılı döneme denk geldi. Doğru akım, basitliğine karşın çok önemli bir kusura sahipti. Görece olarak daha düşük voltaj üretiyor ve tel üzerinde yol alan akım, yaklaşık 800 m. sonra gücünü yitiriyordu. Bu nedenle Edison, voltajı 100 volta yükseltmek için her 900 metrede bir güç istasyonu kurmak zorunda kalıyordu. Tesla'nın AC teknolojisinde bu tür sorunlar yaşanmıyordu. 300.000 volt ve üzerine çıkabilen AC trans-formatörleri, büyük miktarlardaki elektrik kuvvetinin kilometrelerce uzağa taşınmasına olanak tanıyor ve diğer tranformatörler de, kuvveti aynı seviyede tutuyordu. Böylece kuvvet kaybı yaşanmıyordu.

AC sisteminin belirgin üstünlüğüne rağmen, Edison'un doğru akım üzerine yaptığı yatırımlar, Tesla'nın sistemi karşısında çabuk pes etmeyeceğinin göstergesiydi. Akımlar Savaşı 1888'de alevlendiğinde, meydana yeni bir rakip daha çıktı: Edison'un bir başka azılı düşmanı sanayici George Westinghouse...

Ancak, teknolojik yetersizliğini kapatabilmek için ilk kanı Edison dökmüştü. İlk işi, yüksek voltajlı alternatif akımı karalama kampanyası başlatmak oldu. O dönemlerde sokaklardaki kedi ve köpekler, Westinghouse'un geliştirdiği alternatif akım kullanan metal çubuklarla, elektrik verilerek öldürülüyordu. Ayrıca New York eyaleti yeni bir idam cezası yöntemi bulmuştu: elektrikli sandalye. Bunda da alternatif akım kullanı-lıyordu. Edison, kamuoyuna AC'nin kötü amaçlarla kullanıldığı ve olumsuz bir gelişme olduğu izlenimini vermeye çalışıyordu.

Westinghouse ise, buna misilleme olarak Edison'un doğru akımının bir bifteğin tek tarafını 100 saniyede pişirebileceğini kanıtladı. Bu bir strateji ustalığıydı. Ancak, 6 Ağustos 1890'da bir katilin idamında kullanılan elektrikli sandalyenin etkisini unutturamadı.

Westinghouse, medyadaki olumsuz imajı delmek için bir kumar oynamaya karar verdi. Tesla'nın alternatif akımını kullanarak yüzlerce madencinin hayatını kurtaracaktı. Colorado'daki "The Gold King" madeni, ekonomik olmadığı gerekçesiyle kapatılma tehdidi altındaydı. Herkes, madenin yakınındaki bir nehirden ucuz hidroelektrik ener-jisinin sağlanabileceğini ve bunun da madenin kapanmasını engelleyebileceğini biliyordu. Ancak nehir 3,5 km. uzaklıktaydı. Yani, Edison'un doğru akım teknolojisi bu konuda yeterli olmayacaktı.

Westinghouse, alternatif akım sisteminin bunu başarabileceğini kabul ettirdi ve 1891 yılında, Tesla'nın endüstriyel desteği madene elektrik taşıdı. Edison karşısındaki bu başarıdan sonra, Westinghouse ikinci planını hazırladı. Chicago'da 1893'te yapılacak Dünya Fuarı'nın ışıklandırma anlaşmasını imzaladı. Tesla, izleyenlerin şaşkın bakışları arasında vücudundan güvenli bir şekilde geçen alternatif akımla parmaklarının ucundaki elektrik ampullerini yakınca, ikinci zafer de perçinlenmiş oldu. Edison, doğru akımın gözden düşmesiyle, bu konudaki rekabeti durdurdu ve başka ilgi alanlarına yöneldi. Şirketi, Tesla'nın AC teknolojisini elde etmek için Westinghouse'la anlaşma imzaladı. İki eski düşman kuruluş, Niyagara Şelalesi'nin hidroelektrik enerjisinden yararlanmak için birlikte çalışmaya karar verdi.

1895 yılında güç istasyonunun açılmasıyla "Akımlar Savaşı"na son nokta kondu: Tabii ki Tesla'nın kesin zaferiyle.
Ancak, bir türlü istediği hakkı alamıyordu. Şimdi de Westinghouse şirketi onun sırtından geçiniyor ve milyonlarca dolar kazanıyordu. Ve bir kez daha araştırmaları için gerekli parayı elde edememişti. Bu nedenle, elektromanyetizma gücünden yararlanma konusundaki amaçlarını gerçekleştirememişti.

Tesla, 1890'ların başında pek çok ilginç keşfe daha imza atmıştı. Dünya Fuarı'ndaki gösterisi bunlardan sadece biriydi. Bu keşifler arasında, floresanlı gaz lambası, X-ışınlarıyla deneyler, radyonun keşfinden çok önce radyo dalgalarıyla ilgili (ABD Yüksek Mahkemesi 1943 yılında radyonun Marconi değil Tesla tarafından keşfedildiğini açıkladı) araştırmalar bulunuyor.

Ama aralarında en önemlisi, yüksek frekansta elektrik akımı üretmesine olanak tanıyan ve "Tesla bobini" diye anılan buluşuydu. Tesla, alternatif akım elektriğinin ilginç özelliklerini keşfetmişti. Yüksek frekanslı AC, "yüzey etkisi" denilen özelliği nedeniyle, tellerin sadece dış yüzeylerinde yol alıyordu. Dünya Fuarı'nda vücuduna sardığı tellerden geçen yüksek voltajlı AC'nin kendisine zarar vermemesinin nedeni buydu. Dahası, Tesla bobini, radyo ve TV yayınlarının kapısını da araladı. Yine şaşırtıcı çalışmalarından bir başkası da, havada elektrik kuvvetinin iletilmesini incelediği deneydi.


   
 
 
 
Colorado'daki laboratuvarda, yüksek frekanslı elektromanyetik alan oluşturmak için devasa bir bobin inşa etti. Ve 40 km. uzaklıktaki 200 ampulü yakmak için 10.000 watt gücündeki elektriği hava yoluyla göndermeyi başardı.

Tesla, elektrik kuvvetini tüm dünyaya taşıyabilmesini sağlayacak çığırı açan tarihi bir buluş gerçekleştirdiğinin farkındaydı. Ancak, bunu kanıtlayabilmesi için paraya ihtiyacı vardı. 1900 yılında, ünlü sermayedar John Piermont Morgan'ın desteğini arkasına aldı ve patentlerinin kontrolünü elde etme imkânı sağladı.

Ama, yine maddi çıkarların kurbanı olmuştu. Morgan, AC teknolojisini kullanan elektrik şirketleriyle büyük yatırım ortaklıklarına girişmiş; Tesla'nın yeni telsiz güç sistemini hayata geçirmesine olanak tanımamıştı. Morgan, dört yıl boyunca dahiye para ödedikten sonra projeden mali desteğini çekti. Böylece, Tesla'nın telsiz güç rüyası da suya düştü. 50 yaşındayken, parasız ve işsiz bir durumda en başa döndü.

İlerleyen yıllarda, otel odalarında yalnız başına yaşayan Tesla'nın durumu acınacak haldeydi. 5 ya da 8 Ocak 1943'te geçirdiği kalp krizi sonucunda, New York Oteli'nde hayatını kaybetti. Belki de, Edison'la o amansız yarışa girmeseydi, şimdi büyük buluşlar anıtındaki yerini alabilirdi. Onun yerine, adı sadece manyetik alanları ölçmekte kullanılan birime verildi: "tesla". Bu, insanlığa büyük bir armağan sunan Prometheus gibi, ışığı günlük yaşama taşıyan Tesla'nın tek tesellisi.

http://www.focusdergisi.com.tr/bilim_insanlari/1000_yilin_dahileri/00220/


Ocak 14, 2010, 08:56:33 öö
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

teşekkür ederim paylaşım için,
Tesla, gerçekten de unutulan dahi fizikçi, bilimadamıdır.
halbuki, bugünkü teknolojik devrim niteliğindeki bir çok aygıtın ya direkt yada indirekt mucididir.

saygılar..


Aralık 11, 2011, 04:55:50 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 879
  • Cinsiyet: Bay

Nikola TESLA "Tekellerin afaroz ettiği mucit"
Nikola Tesla... Bilim tarihinin elektrik ve elektronik alanında, 20. yüzyılda gerçekleştirlen tüm buluşların altındaki tek isim olan Tesla'nın üzerindeki giz perdesi ölümünün üzerinden 57 yıl geçtikten sonra yavaş yavaş kalkmaya başladı. Az sonra değineceğimiz gibi Tesla'nın üzerine FBI tarafından çekilen giz perdesinin altında 20.yy bilim tarihinin, sonuçları çok ağır olacak hesaplaşmaları yatıyor. Bir giriş olarak bu hesaplaşmanın notlarını şöyle aktarabiliriz.
Birincisi elektiriği hayatımıza sokan Micheal Faraday değil, Nikola Tesla'dır. Faraday'ın tek yaptığı kaleme aldığı önemli bir yapıt olan Elektrik Üzerine Araştırmalar adlı eserinde elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkilerin deneylerini göstermiş olmasıdır. Elektriği başta ampul olmak üzere yaşantımıza sokan, radyoyu, radarı. florasanlı ampulü, bilgisayarı, faks makinasını, ve daha aklınıza gelebilen bütün elektrikli ve elektronik aletleri geliştiren Tesla olmuştur. General Electiric, Westinghouse, Marconi and Morgan gibi ABD endüstrisinin dev tekelleri Tesla'nın bu buluşları üzerine şekillenmiş, fakat kendisi hayatı boyunca hiçbir kurumsal ilişkiye girmemiştir.



İkincisi, ABD'nin bu dev tekelleri General Electiric'in direktifleriyle Tesla'yı sümen altı etme kararı almışlardır. Neden? Çünkü Tesla parasız ve doğayı kirletmeyen bir elektrik üretiminin mümkün olduğunu açıklamıştır. Bu açıklaması başta General Electiric olmak üzere tüm ABD tekellerini paniğe düşürmüş ve bütün kapılar yüzüne kapatılmıştır. Beş kuruş parasız ve borç içinde New York'ta bir otel odasında ölümü derin anlamlar içermektedir.

8 Ocak 1943 gecesinin yoğun trafiği
Bu yüzden Tesla'nın potresini çizebilmek için yazımıza 8 Ocak 1943 gecesinden başlayabiliriz. Tesla'nın 5 Ocak ile 8 Ocak tarihleri arasında Hotel New Yorker'daki odasında tek başına kalp yetmezliğinden öldüğü tahmin edilmekte. Tesla'nın otel görevlilerine rahatsız edilmek istemediğini söylemesi ve günlerce odasından dışarı çıkmaması bir alışkanlık haline geldiğinden ölümünün üzerinden 2-3 gün geçmesine karşın kimse öldüğünü farketmez. 8 Ocak gecesi diğer tüm Yugoslav mültecileri gibi FBI gözetimimnde olan Tesla'nın mülteci yiğeni Sava Kosanovich, yanında iki bilim editörü George Clerck ve Kenneth Sweezey ile birlikte Tesla'nın odasına girer. Otelin 3 yöneticisi ve Yugoslav Büyükelçiliğinden bir temsilci şahitliğinde Kosanovich, Tesla'nın vasiyetini arar. Kosanovich Tesla'nın yazılarını ve deney aletlerini toparlar. Toplanan bu eşyalar bugün Belgrad'daki Tesla Müzesinde sergilenmektedir.Aynı gece Pentagon'dan Albay Erskine FBI'ı arayarak harekete geçirir ve Tesla'nın öldüğünü haber verir. FBI yetkilileri, Yabancılar Dairesi Komiseri Fitzgerald ile birlikte, otel odasına girerler ve Tesla'nın tüm eşyaları iki büyük kamyona yüklenir. Tesla'nın tüm araştırma kağıtları ve makaleleri, Manhattan Storage and Warehouse Co. adlı New York'taki bir depo şirketine gönderilir. Bu depoyu Tesla 1934 yılından beri kullanmaktadır. FBI kayıtlarında Tesla'nın makalelerinin 50 kutu içerisinde depolandığı belirtilmekte. Yabancılar Dairesi, ABD Deniz Kuvvetleri İstihbarat Servisini arayarak, Tesla'nın tüm makalelerinin ve araştırma kağıtlarının mikrofilme çekilmesini emreder.
8 Ocak gecesinin bu yoğun trafiği içinde FBI'a yeni bir bilgi ulaşır:Tesla 1932 yılında Grosvenor Clinton Hotel'in emanetine depozitini ödeyerek bir kutu bırakmıştır. ABD devlet başkanlığı bilim danışmanlığı FBI'a bu kutunun içindeki dökümanların derhal alınması talimatı gönderir. Kutunun içinde Tesla'nın kablosuz enerji aktarımı projesi, yeni bir torpido silahının planları ve çalışma modeli ile Tesla'nın "Ölüm Işını" adını verdiği yüksek dalga frekans silahının projesi vardır. FBI'ın toparladığı tüm belgeler ve projeler, ABD Başkanının emriyle FBI tarafından TOP SECRET olarak mühürlenir ve projelerin kamuda tartışılması yasaklanır. Tüm bunlar bir gece içerisinde, 8 Ocak 1943'de gerçekleşir. Tesla ve araştırmaları bir giz perdesinin ardına itilir.
FBI kayıtlarında, Tesla'nın ölmeden önce 5 Ocak günü Pentagon'dan Albay Erskine'ı aradığı ve "teleforce" adını verdiği mikrodalga silahını Pentagon'a vermek istediği, fakat Albay Erskine'in telefondakinin bir deli olduğunu düşünerek, Tesla'yı ciddiye almadığı iddia ediliyor. Tesla biyografisindeki bu üçüncü sınıf polisiye senaryosu önemlidir. 5 Ocak günü Tesla'yı hatırlamayan Albay Erskine 8 Ocak gecesi, Yugoslav büyükelçiliğinin Tesla'nın otel odasına girdiğini haber alır almaz FBI'ı ve Deniz Kuvvetlerini nasıl harekete geçirebilmiştir? Bu sorunun yanıtı FBI kayıtlarında bulunmamaktadır. Birincisi Nikola Tesla adı Amerikan kamuoyunda o günlerde yakından bilinen sansasyonel bir içeriğe sahipti. İkincisi Tesla'nın araştırmaları Pentagon tarafından yakından izleniyor ve Tesla FBI tarafından sürekli takip ediliyordu. Üçüncüsü Tesla öldüğünde yaşamını Yugoslav Hükümetinin kendisine bağladığı maaşla idare ediyordu ve Yugoslav Büyükelçiliği ile yakın temastaydı. Dolayısıyla Tesla'nın Pentagon'u aradığı iddiasının temeli çok zayıf kalıyor. FBI'ın tüm kaygısı Teslanın çalışmalarının Sovyet Kızılordusu'nun eline geçmesi olasılığıydı; ki bu araştırmaların önemli bir kısmının Sovyetlerin eline geçmiş olduğu da, Sovyet bilim tarihinin gelişimi içerisinde görülebiliyor. Tesla'nın tüm kaygısı Alman faşizminin durdurulması gereğiydi ve bilimsel çalışmalarını bu yüzden silah tasarımına yöneltmişti. Tesla'nın mikrodalga silah tasarımı ile deprem ve tsunami silahı uzun yıllar söylence olarak kaldı. Uluslararası bilim çevreleri genelde bunun bir palavra olduğunu iddia etmelerine karşın söylenceler doğruydu.

Tesla'nın patentleri piyasaya çıkıyor
18 Ekim 1993 yılında ABD Savunma Bakanlığı, kısa adıyla HAARP olarak bilinen projenin 'High Frequency Active Auroral Reseach Program'ın Gakona-Alaska tesislerinde başlatıldığını açıkladı. Raythenon Corporotion tarafa geçirilen proje, Alaska Massachusettes, Stanford, Penn State, Tulsa, Clemson, Maryland, Cornell ve UCLA olmak üzere ABD'nin 9 üniversitesi ve MIT'nin ortaklığı ile uygulamaya kondu. HAARP projesinin patentleri (ABD Patent Dairesi'nde 4.686.605, 4.712.158 ve 5.038.664 no'lu kayıtlarıyla) Bernard Eastlund tarafından alındı. Her üç patentin ilk kayıtları Tesla'nın adına kayıtlı ve Tesla bu patentleri Colorado teslerinden sonra almıştı.Bernard Eastlund, bu üç patentin geliştirilmesi ile kayıtlara geçti. Patentlerin içeriği ise şu: 4.686.605: Dünya atmosferi ve iyonosferinin ve/veya magnetosferinin değiştirilmesinin metodu. 4.712.158: Seçilmiş bir bölge üzerinde süni elektron siklonu oluşturma metodu. 5.038.664: Dünya üzerinde rölativik partiküller oluşturma metodu. Söz konusu son patent Tesla'nın ölüm ışını adını ve düşman kuvvetlerinin elektronik sistemini felç ederek elektronik bir duvar oluşturan sistemdir. Gerek Körfez Savaşı'nda ve gerekse de Yugoslavya'nın bombanalanmasında kullanılmıştır.
Tesla'nın sürekli tartışılan deprem ve Tsunami silahının üzerindeki sır perdesi de 1999 yılının eylül ayında, Yeni Zellanda Savunma Bakanlığının açıklamasıyla kalktı. Yapılan resmi açıklamada 1943 ve 1944 yıllarında ABD'li bilim insanlarının Yeni Zellanda'ya bağlı takım adalarda tsunami silahını denedikleri ve seçilen kıyı parçalarının deniz altında oluşturulan deprem dalgasının yarattığı dev dalgalarla başarılı bir şekilde vurulduğu belirtildi.
Yine 1997 yılında Rus Uzay İstasyonu MIR'den yapılan açıklamada, Tesla'nın Colorado deneylerinin doğru olduğu ve şimşeklerin atmosferdeki belli katmanlarda ve düzenli bir şekilde gerçekleştiği belirtildi.

İcat Tesla'nın, patent başkasının
Kuşkusuz Teslanın yaşamındaki ironik yan, buluşlarının patentlerinin hep başkaları tarafından alınmış olmasıdır. Bu patent mücadelelerinden bir tanesi Marconi ile radyo'nun keşfi üzerine olmuş ve Tesla'nın ölümünden 6 ay sonra ABD Yüksek Adalet Mahkemesi, radyoyu ilk bulan kişinin Marconi değil Tesla olduğunu mahkeme kayıtlarına geçirmişti.
Dönemin ABD devlet başkanı Wallace, FBI ve ABD Deniz Kuvvetleri tarafından hayatı TOP SECRET olarak damgalanan Tesla, hayatı boyunca kimseyle yakın bir ilişki kurmadı. Doğu ve Batı Avrupa dillerinin tümüne yazılı ve sözlü olarak hakimdi. Muazzam denebilecek bir kültür birikimine sahipti. Hayatı boyunca hiçbir şirket ya da kurum ile sürekli bir ilişki kurmadı. Hiçbir kurumsal yapı inşa etmedi. Belgrad'daki Tesla Müzesi ölümünden çok sonra Yugoslavya Hükümeti tarafından kuruldu. Buluşlarının patentlerini alma becerisini gösteremediği için, çalışmalarının üzerinden daima başkaları büyük başarılar kazandılar. uluslararası bilim toplantılarını, söz sırası kendisine geldiğinde yarıda bırakıp bahçedeki güvercinleri beslemeyi tercih etti. Çocukluğundan beri doğayı gözleme tutkusu içerisinde oldu. Nerede nasıl davranacağını ve nasıl konuşulacağını hiçbir zaman bilemedi. Hayatı boyunca kendi dünyasının içinde yaşadı. Tüm bu özellikleriyle Tesla belki de gelmiş geçmiş en ünlü otistiklerden birisiydi. Fakat kesin olan bir şey var ki, 20. yüzyıl teknik uygarlığı tek başına onun beyninin içerisinde gerçekleşti.

Şimşeğin çocuğu
1856'da 10 Temmuz'u 11 Temmuz'a bağlayan gece Hırvatistan'ın küçük bir köyü olan Similyan'da doğdu. Doğduğu gece müthiş kasırgalı ve şimşekli bir geceydi. Tesla doğduğunda çıkan muazzam şimşeklerden korkan ebesi, annesi Djuka'ya "Bu çocuk olsa olsa şimşeğin çocuğu olabilir." demişti. Tesla'nın annesinin güncesindeki bu satırlar, ilginç bir şekilde Tesla'nın yaşamını belirleyecek ve Tesla'nın günce defterlerinden edindiğimiz bilgiye göre 3 yaşından itibaren "elektrik" ve "şimşek" denen şeyi merak edecekti. 80'li yaşlarında kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söyler Tesla; "80 yıldır kendime her gün bu elektriğin ne olduğunu soruyorum. Halen ne olduğunu bulamadım."
Nikola Tesla aile içindeki adıyla Niko, dört kardeşin en küçüğüydü. Kendisinden 7 yaş büyük abisi Dane, Tesla 5 yaşındayken attan düşerek ölmüştü. Anılarında erkek kardeşinin ölümünün, kendinde travmatik bir etki bıraktığını ve ailenin tek erkek çocuğu olarak kendini çalışmaya adadığını belirtir. İlkokula başladığında matematikteki üstün yeteneği öğretmeni tarafından farkedildi. Mekaniğe karşı yoğun bir ilgisi vardı. Yaptığı ilk alet 6 yaşındayken gerçekleştirdiği kurbağa yakalama düzeneği idi.

"Bir gün bu motoru yapacağım"
Tesla'nın bilimsel kişiliği Hırvatistan'ın Carlstad kasabasında eğitim gördüğü Gymnasium ve Prag Üniversitesi, Graz Politeknik Mühendislik Fakültesi'nde şekillendi. Yine anılarında Gymnasium'daki öğretmeni Profesör Poeschl'in hayatındaki önemine vurgu yapar. Poeschl elektrikteki son gelişmeleri, dinamoları, elektrik motorlarını Paris'e gidip satın alarak okuluna getiren ve bu aletleri sökerek çalışma mekanizmalarını öğrencilerine anlatan gerçek bir bilim insanıdır. Poeschl öğrencisi Tesla'nın günde birkaç saat uyuyarak sürdürdüğü yoğun çalışma temposunu ve elektriğe olan merakını fark etti ve Tesla'nın Prag Üniversitesi'ne gitmesini destekledi.
Tesla'nın Prof. Poeschl ile tartışması da okul kayıtlarına geçmiştir. Tesla Faraday'ın elektrik jeneratörünün yetersiz olduğunu ve bu jeneratörün ileri geri hareketin dışında, dairesel bir dönme hareketiyle bir elektrik motoruna dönüşebileceğini belirtir. Poeschl bunun imkansız olduğunu söyler. Fakat Tesla itiraz eder ve bir gün bu motoru yapacağını belirtir.

Alternatif akım motoru ve depresyon
Babasının ölümü Tesla'nın omuzlarına, annesinin ve kardeşlerinin bakım sorumluluğunu yükler. Budapeşte'de babasının yakın arkadaşı Puskas bir telefon şirketi çalıştırmaktadır. Budapeşte'ye taşınarak Puskas'ın yanında çalışmaya başlar. Tesla'nın kafasındaki tek problem alternatif akım motorunun çözümüdür. otobiyografisinde alternatif akım motorunun denklemlerini Budapeşte Parkı'nda Goethe'nin Faust eserini okurken ve günbatımını seyrederken çözdüğünü belirtir. Problemin çözümü sırasında ağır bir depresyon geçirir, kendi tarifiyle masaya konan bir sineğin çıkardığı ses bile beyninin içinde büyük yankılar uyandırmaktadır. Alternatif akım motoru elektrikte bir devrimdir. Kendisinden önce birçok mühendisin beceremediği manyetik alanda alternatif akım üretimini sağlamıştır. Tesla birden fazla akım kullanarak motorun şaftını döndürmüştür. Daha da önemlisi Tesla alternatif akımlı motorunu icat ederken akımın kabloya ihtiyaç dumaksızın manyetik alanda ilerleyebildiğini keşfetmiştir. Bobine gelen elektrik ilk hareketi vermekete ve daha sonra motorun hareketli parçaları kabloya ihtiyaç duymaksızın hareket edebilmektedir. Depresyon dönemi geçtikten sonra Tesla alternatif akımlı motorlarun detaylarını tamamlar. Jeneratörler, motorlar ve transformatörler tasarlar. İki akımlı motoru, üç akımlı motora geliştirerek yeni buluşu çokfazlı motorun detayları üzerinde çalışmaya başlar.

"Mümkünlük" sınırlarını sürekli zorladı
Tesla müthiş bir matematikçiydi. Aynı zamanda küçük yaşlkardan itibaren tutkulu bir doğa gözlemcisiydi. Çocukluğu çılgınca akan nehir sularına kendini atıp, suyun gücünü incelemekle geçmiş ve bu tutkusu yüzünden birkaç kez ölümün eşiğinden dönmüştü. Bu özellikleri ve aldığı iyi eğitim Edison gibi bilim insanları ile Tesla arasındaki ayrım çizgisini belirliyordu. Otobiyografisinde hiçbir zaman Edison gibi deneme yanılma yöntemiyle çalışmadığını, problemi matematik olarak kafasında çözmeden hiçbir deney yapmadığını belirtir. İlginçtir ki, denediği hiçbir aletini ikinci kez denemeye ve geliştirmeye gerek duymadı. Ürettiği makinalar daima tüm detaylarıyla matematik olarak çözümledikten sonra istisnasız çalıştı.
Alternatif akımlı motoru Budapeşte'de Faust okuyup, günbatımını seyrederken çözdüğünü belirtmiştik. Tesla bilimin, sanat faaliyetlerinin bir uzantısı olduğuna ve bir bilimci ile bir sanatçı arasında hiçbir fark olmadığına inanıyordu. Döneminin romantik geleneğini takip ediyordu. Eğer tarif edebilme çabamızı zorlarsak, Tesla'nın romantik sanat geleneğinin bir dehası olduğunu belirtebiliriz. Beki de bu yüzden hayatı boyunca hiçbir zaman buluşları üzerinden nasıl para kazanabileceği gibi bir soruyu kendine sormadı. Bu özelliği de Edison ile arasında ki en büyük farktı. Edison daima "mümkün olabilecek buluşlar" üzerinde başkalarının fikirleri üzerinden büyük paralar kazanırken, Tesla mümkünlük sınırını asla bilmedi ve matematik problemleri ile daima zamanının "mümkünlük" sınırlarını zorladı ve o sınırları darmadağın etti.

ABD'deki ilk adımlar
"Geride bıraktıklarım her anlamda sanatsal ve büyüleyiciydi. Ve bulduğum makinalaşmış, kaba ve cazibesi olmayan bir şeydi. Amerika dedikleri bu muydu?" (1884)
ABD'ye adım attığında Tesla'nın günlük defterine düştüğü satırlar böyleydi. Avrupa kültürünü ve sanatını olabilecek en yüksek düzeyde özümsemiş Tesla, ABD'ye adım attığında beş parasızdı. Cüzdanı, valizi ve tren bileti Paris'te çalınmış, kuvvetli hafızası sayesinde hatırladığı bilet numarasını söyleyerek, Calais Limanı'ndan gemiye binebilmişti. Atlantik'i üzerindeki elbiseleri değiştirmeden geçmek zorunda kaldı. Atlantik yolculuğunu banyo yapmadan ve elbiselerini değiştirmeden yapmak zorunda kalması, hayatında derin bir iz bıraktı. Bir daha asla elini bir kez kuruladığı havluyu ikinci kez kullanmadı. Temizlik hastalığına tutuldu. New York'a indiğinde cebinde sadece İngiliz arkadaşı Charles Batchellor'un Edison'a kendisi için yazdığı referans mektubu vardı. Cüzdanı çalınmış olduğundan mektubu da gümrük görevlilerine kimlik olarak gösterip gümrükten geçti. Prag, Paris, Budapeşte ve Berlin'den sonra New York gözüne inanılmaz derecede çirkin gözüktü.
1917 yılında Amerikan Elektrik Mühendisleri Enstitüsü kendisine verdiği Edison Altın Şeref Madalyası'nı aldığı törende Tesla New York'ta attığı ilk adımları şöyle anlatmıştı:
"İlk birkaç adımda kaybolmuştum bile. Yolumun üzerinde bir atölyede, bir elektrik ustasını önündeki dinamoyu tamir etmeye çalışırken gördüm ve kafamı uzatıp yardıma ihtiyacı olup olmdığını sordum."
Avrupa yapımı olan dinamoyu çözemeyen usta, Tesla'nın yardım önerisini kabul etmiş ve Tesla ceketini çıkarıp, akşamüstüne doğru dinamonun tamirini bitirmişti. Usta Tesla'ya iş önerdi, fakat Tesla kibarca öneriyi reddedip çıkmak üzereyken eline tutuşturulan 20 dolar ile şaşkınlığa düştü. O geceki otel ve yemek parası çıkmıştı.

Edison'la karşılaşma ve hayal kırıklığı
Ertesi gün 5th Avenue'daki Edison Şirketi'nin önündeydi. Tesla anılarında Edison'u gördüğünde hayal kırıklığına uğradığını, hayalinde canlandırdığı Edison tiplemesinin yerine, pazar günü kilise ayinine giden bir çiftçiye giden birini bulduğunu söyler. Tesla Edison'a alteratif akım motor projesini anlattığında, Edison Tesla'ya yeni elektrik teorileri ile ilgilenmediğini, pratik becerisi yüksek bir mühendis aradığını söyler. O günlerde Edison yeni bir sipariş almıştır, gemi mühendisi Louis Nixon'un transatlantik yolcu gemisinin aydınlatma sistemini kurmakla meşguldür. SS Oregon adlı yolcu gemisi zamanının en büyük ve modern yolcu gemisidir ve ilk defa gemilerde kullanılan gaz lambaları yerine elektrikle aydınlatma sistemleri kurulacaktır. Teknik bir arıza çıkmıştır ve ve gemiye yerleştirilen iki jeneratörün dinamoları çalıştırlamadığı için gemi hareket edememektedir. Jeneratörlerin gemiden tamir için dışarı çıkarılması imkansızdır. Tesla, Edison'a Paris'teki Continental Edison Şirketi'nde çalışırken bu tip dinamoları tamir ettiğini söyleyerek işi alır. Dinamoların ana bobinleri yanmıştır. Tesla sabaha karşı iki jeneratörü de çalışır hale getirir. ABD'deki hayatı SS Oregon gemisinin jeneratörlerini tamir ederek başlar. Edison, karşısına birdenbire çıkan bu Sırp mühendisin becerisi karşısında hayrete düşmüştür.
Budapeşte'deki telefon firması kapandıktan sora Tesla patronuyla birlikte Paris'e gelmiş ve orada Edison'un Paris şirketinde çalışırken Batchellor ile tanışmıştı. Batchellor'ın teşvikiyle ABD'ye gelen Tesla, bir şeyin farkında değildi. Edison imparatorluğu doğrudan akımlı elektrik jeneratörlerinin patenti üzerine kurulmuştu. Bu birçok sorun yaratsa da işleri yolunda gidiyordu Edison'un. Ne var ki Batchellor altından kalkmak zorunda oldukları büyük çaplı aydınlatma sistemlerinde birden fazla doğrudan akımlı dinamoyu birbirine bağlama probleminin çözümü için Paris'te tanıştığı bu genç Sırp mühendisinin dehasına güvenmişti ve Tesla'yı bu yüzden ABD'ye gitmesi için teşvik etmişti. Tesla bu gerçekle kısa bir süre sonra yüzleşti.Edison Tesla'nın alternatif akımlı motor üretimi için paraya gereksinimi oduğunu anladığında, kendisine Chicago'daki Haverly Tiyatrosu'nun 647 ampulünün aydınlatma sistemi için doğrudan akımlı jeneratörlerin senkronizasyon tasarımı için 50 bin dolar önerdi. Tesla geliştirdiği regülatör sistemi ile jeneratörleri birbirine senkronik bir şekilde bağladı. Edison'un tasarımına eklediği ek bir fırça tasarımı ile jeneratörler düzenli bir şekilde çalışıyordu. Edison Tesla'nın patentini kendi adına aldı. Ve Tesla'ya söz verdiği 50 bin doları vermedi ve üstelik kaba bir şekilde kendisini tersledi. Tesla birdenbire günde 18 saat, haftada 7 gün Edison'a çalıştıını ve üstelik Edison'un ticari atılımın temelini attığını fark etti.
İşin gerçeği Edison tam anlamıyla bir kör cahildi. Hırvatistan'ı Avrupa'nın ortasında yabanıl bir orman zannediyordu. Bir keresinde Tesla'ya insan eti yiyip yemediklerini bile soracak kadar dünya kültüründen habersizdi. Tesla, Edison'un kendisine söz verdiği parayı vermemesi üzerine istifa etti.

Edison ile arasındaki fark
Tesla'nın ayrılmasından sonra Edison, Tesla'nın tasarımları sayesinde Amerikan elektrik Endüstrisini ele geçirdi. Tesla alternatif akımlı motorunu Amerikan şirketlerine kabul ettirmeye çalışırken, halen bir gerçeğin farkında değildi. ABD endüstrisi doğrudan akımlı elektrik üzerine kurulmuştu ve Edison da parayı buradan kazandığı için kurulu sistemi değiştirmek istemiyordu. Tesla alternatif akımlı elektrik sistemini kurabilmek için, tüm sistemi değiştirmek zorudaydı ve bunun için de alternatif akım endüstrisi şirketine ihtiyacı vardı. Bu ise Muazzam bir kapital anlamına geliyordu. Edison'un sistemi 115 volt üzerinden çalışıyordu. Bu ise günümüzde kullandığımız yüksek voltajın ihtiyacını karşılayamacak bir sistemdi ve üstelik yarım mil ötede bir enerji istasyonuna ihtiyacı vardı. Bu zenginler açısından problem yaratmıyordu. Onlar ihtiyaçları olan elektrik istasyonunu kurduruyorlardı. Edison'un iş yaptığı toplumsal kesim de bu zenginlerden oluşuyordu. Tesla ise toplumdaki herkes için evlere kadar giren bir elektrik üretiminin hayalini kuruyordu. Ohm Kanunu'nu yaratıcı bir şekilde kullanarak alternatif akımlı enerji üretiminde voltajı düşürüp, yükseltebileceğini farketmişti. Kentlerin aydınlatılması için düşündüğü bugün kullandığımız ampül tasarımı ile de ilgilenen olmadı.

Pentagon'un emrine girmedi
Genel olarak bakıldığında Tesla'nın hayatı ve buluşları kapitalizmin bilimsel gelişmenin önünde nasıl bir engel oluşturduğunun açık bir örneğidir. 19. yüzyıl kapitalizminin sermaye sınıfı Tesla'nın buluşları ile ilgilenmedi. Zira sermayenin önde tuttuğu kar mantığı ile Tesla'nın geniş halk kitlelerine hizmet mantığı hayatı boyunca karşı karşıya geldi. Ölümünden sonra bile tüm buluşları kilit altında tututdu; silah sektörüne ve dev Amerikan tekelerine kaynak oluşturdu.
Tesla 2000'li yılların teknolojisini 1900'lerin başında teorik olarak oluşturmuştu. Üstelik halen "parasız elektrik" gibi buluşları hayatımıza girebilmiş değil. Bir an için hayal kurmayı deneyin ve 1900'lerin başlarında insanlığın bugün kullandığımız teknik ve teknolojik donanımla kuşanmış olduğunu düşünün. 100 yıl içerisinde bugün gelebildiğimiz noktayı düşünmeye çalışın. Yani kapitalizmin cenderesinden kurtulabilmiş bir bilimin isanlığa sunabileceği hizmetleri düşünün.
Acıdır ki; bir zamanlar Etiyopya'nın İtalyan işgalinden kurtulması için Etiyopya halkına elektronik savunma sistemleri tasarlayan Tesla'nın buluşları üzerinden son yıllarda Irak ve ülkesi Yugoslavya katledildi.
Tesla en fazla naif olmakla suçlanabilir. Tipik bir 19. yüzyıl Avrupalı romantik olmakla suçlanabilir. Ama ölümünden 57 yıl geçtiken sonra Batılı yazarların FBI kayıtlarına inanarak, ölmeden önce mikrodalga silahını FBI'a vermek istediğini söylemeleri, deyim yerindeyse düpedüz terbiyesizliktir. Tesla mikrodalga silahını Yugoslvaya'nın Nazi işgalindden kurtulması için tasarlamıştı. Ölümünden sonra otel odasına FBI'ın yugoslavya Büyükelçiliği'nden sonra girebilmesi de, Tesla'nın vatanına olan derin sevgisinin kanıtından başka bir şey değildir. Bugün şu gerçeği itiraf etmek gerekiyor. Tesla FBI'la değil Yugoslav Hükümeti'yle doğrudan temasta oldu. İsteseydi rahatlıkla Pentagon'un emrine girebilirdi. Bunu seçmedi. Ve bu yüzden de sadece FBI'ın değil ABD ekonomisini elinde tutan tüm şirketlerin korkulu rüyası haline dönüştü.

Tesla, Edison'a karşı savaşı kazanıyor
Tesla kurtlar sofrasında mücadele vermenin yöntemini öğrenmişti. Arkadaşı A. K. Brown ile birlikte Tesla Electric Company'nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Brown, Tesla'ya alternatif akım ile çalışan motorun tasarımının yeterli olmadığını ve sistemin tüm ek parçalarının jeneratörlerinin, transformatörlerinin de tasarlanması gerektiğini anlattı. Tesla tek fazlı, iki fazlı ve üç fazlı üç adet motor geliştirdi. 40'ın üzerinde jeneratör ve transformatör tasarladı. Sistemin uzun mesafelerde çalışması için yüksek voltaj aktarabilen ince kablo tasarımı ile sistemini tamamladı.Amerikan Patent Dairesi'nde sistemin tüm tasarımı Tesla'nın adına 30 ayrı patent ile patentlendi. Tesla kurduğu yeni sistemin tüm patent haklarına sahipti artık. George Westinghouse adında bir işadamı Tesla'nın yeni sistemi ile ilgilendi. Bugünkü Westinghouse imparatorluğu Tesla'nın buluşları üzerinden inşa edildi. Westinghouse firması alternatif akım sistemini günlük hayata sokan ilk şirket oldu. Tesla yaptığı anlaşma ile patent hakkından büyük paralar kazandı. Amerikan sosyetesinin gözde simalarından biri olmuştu. 1 Mayıs 1893 yılında Amerika'da gerçekleşen Dünya Fuarı'nın aydınlatma sisteminin ihalesini Westinghouse firması aldı. Bu tarihe kadar ki süreç, Edison'un Tesla ile mücadelesi ile geçmişti. Karşılıklı patent davaları açıldı. Sonunda Edison, şirketini satmak zorunda kaldı. Tesla'nın tasarımı olan 96.620 ampulle aydınlatılan Dünya Fuarı, Tesla'nın uluslarası gösterisi haline dönüştü. Tesla fuarda kadife bir zemin üzerinde elektrik enerjisiyle döndürdüğü metal yumurtası ve vücudundan geçirdiği yüksek voltaj enerjisi ile sistemin zararsızlığını ve üstün gücünü gösterdi. Edison, Tesla ile sürdürdüğü mücadeleyi kaybetmişti.

Tesla'nın beyin dalgalarına ilişkin araştırmaları hâlâ bir sır
Tesla 1 Mayıs 1893 Dünya Fuarı'na Yugoslavya'dan ve annesini henüz kaybetmişti. Londra ve Paris'te verdiği konferanslar ile uluslararası üne kavuşmuştu. Annesinin yanına ulaştığında, ölüm döşeğindeki annesi ile son konuşmaları Tesla'yı tüm hayatını sorgulama sürecine soktu. Annesini ölümünün ardından 6 hafta bilincini kaybetti. Bu 6 hafta içerisinde ilginç ilizyonlar gördü. Bilinçsiz olarak masa örtüsüne birtakım formüller ve elektrik düzenekleri karaladı. Bilincine yeniden kavuştuktan sonra şu satırları keleme aldı:
"Artık büyük bir düşünceye yoğunlaşmalıyım. Tanrı'dan gelen insan aklının gücüne. Beynimizin enerji üretimini doğanın enerjisi ile senkronize edersek tüm gezegenin geleceğini kurtarabiliriz."
Ve bugün halen bir sır olarak kalan Tesla'nın insan beyninin dalgaları üzerine çalışmaları böylece başladı. Westinghouse Tesla'nın buluşları üzerine imparatorluğunu kuradursun, Tesla bu kez çok daha büyük bir projenin içerisine adım atıyordu.
İnsan beyninin dalgaları üzerine çalışmalarında, beynin Beta, Alfa ve Teta boyutlarını ölçtü. Bu dalga boylarının ölçümünü bugün modern tıbbın ölçümlerine çok yakın olarak tesbit etti. Normal bilinç düzeyindeki Beta durumundaki beynin EEG ölçümündeki dalga boyunu saniyede 14, dinlenme durumundaki Alfa boyutunu saniyede 7'nin altında ve uyku durumundaki beynin Teta boyutunu da saniyede 3 devir birim olarak saptadı. Tesla-Schuman Rzoransı olarak da bilinen dünyanın doğal dalga boyunu saniyede 10 olarak saptamıştı. Bugün kesin olarak bu ölçüm 7.8 olarak saptanmış durumda. Tesla ELF (çok düşük dalga boyu) 7.8 Hertz dalga boyuna ayarladığı elektrik enerjisini kendi üzerinde deneyerek, deney sonuçlarını kaydetti. Bu araştırmalar özellikle 60'lı yıllarda Sovyetler Birliği'ndeki çalışmalarda geliştirildi. Vücudumuzun enerji haritası çıkarıldı Tesla'nın başlattığı beyin ön lobu ile arka lobu arasındaki enerji değişiminin verileri ve araştırmaların hangi aşamaya geldiği bugün halen kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Bilebildiğimiz sadece Rus bilim insanlarının "telekinesis" olarak tanımladıkları çalışmalarda beynin normal Beta durumundayken, Alfa ve Teta boyutlarına geçilmesi durumundaki sonuçların gerek Tesla ve gerekse de Sovyet bilim insanları tarafından incelendiğidir.
Bu araştırmaların önemi şudur. Beynin Beta boyutundan, kişi uyanık durumdayken Alfa ve Teta boyutlarına sıçratılmasının sonuçları, "parapsikolji-paranormal faaliyetler" olarak adlandırılan alandan başka birşey değildir. Tesla araştırmaları bu alandaki incelemelerin insanlık tarihinde mistik olarak korunan örtüsü kaldırmış, ruh denen şeyin de biyoenerjimizden başka birşey olmadığı gösterilmiştir. Bu araştırmalar bilimin ulaştığı sınırlar bakımından fizikötesi olarak tanımlanan alanın fizik içerisinde tanımını mümkün kılmıştır.

Tesla'nın büyük ütopyası
Tesla'nın araştırmaları insan beyni ile sınırlı kalmadı. Adım adım küresel bir projeye doğru ilerlemeye başladı. Dünyamızın enerji potansiyeli ve insanın biyoenerjisinin Dünya'nın biyoenerjisi ile olan ilişkilerini incelemeye başladı. Colorado'da kurduğu gözlemevi ve laboratuvarında yaptığı araştırmaların sonucunda büyük bir ütopyaya ulaştı. Dünya'nın ve atmosferimizin sürekli olarak elektrik ile şarj edildiğini ve şimşeklerin atmosferde düzenli uzay aralıklarında gerçekleştiğini saptadı. Bu saptaması 1997 yılında Ruslar'ın MIR Uzay istasyonu tarafından doğrulandı. Tesla bu saptamasından hareketle, kablosuz enerji aktarımı ile sadece telgraf mesajlarının değil, sesin, görüntünün ve her türlü yazılı bilginin dünyanın istediğimiz yerine iletilebileceğini söyledi ve bu söylediklerini projeye dökmeye başladı.
Tesla'nın bu cümleleri sarfettiği yıl 1899 yılının mayıs ayıdır. 1899 yılında Tesla'nın laboratuvarında telgraf çoktan ilkel bir alete dönüşmüş ve Tesla televizyon, bilgisayar, cep telefonları, modem hatlar üzerinde çalışmaya başlamıştır. Tesla, Century Magazine ile temasa geçerek Colorado çalışmalarını makaleye dökmek istediğini belirtti. Dergi editörleri Tesla'nın sansasyonel aydınlatma teknikleri üzerine bir yazı bekliyorlardı. Fakat Tesla'dan gelen yazının üst başlığı "İnsan enerjisinin yükselmesinin problemleri", alt başlığı da, "İnsan faaliyetlerinin ve çalışmalarının filozofik tartışması" idi. Makale degide yayımlandı. Tesla yazısında kablosuz enerji üretimi ile evrensel bir dünya sistemi kurulacağını, her türlü mesaj, görüntü ve filmin sınırsız bir şekilde dünyanın değişik ülkelerindeki insanları arasında iletilebileceğini uçağın geliştirilmesi ile ülkeler arasındaki sınırların kalkacağını ve insanların serbestçe yolculuk yapabileceğini ve en önemlisi, dünyanın depolanmış enerjisinden herkesin basit bir alıcıyla sınırsız yararlanabileceğini ve süreç içerisinde el emeğine olan ihtiyacın minimum düzeye ineceğini belirtiyordu. Tesla makalesinde insanlığın bu aşamadan sonra uzaydaki diğer gezegenlerle temasa geçeceğini bildiriyoru. Tesla makalesinde yer alan görüşlerini beş ayrı buluş üzerinde şekillendiriyordu. Bunlar sırasıyla:
- Tesla bobini (Voltaj ayarı yapabilen bobin)
- Transmitter (Dünyanın elektriğinin şarjı ile rezorans olan aydınlatma alanları)
- Kablosuz sistem
- Bireyselliğin Sanatı (Bu Tesla'nın düzeneğinde her bireyin kendi dalga boyundaki alıcısının tasarımı idi. Her bireyin kendi istasyonu kendisine gösterilen mesajları alabilecekti. Bunu günümüzde kullanılan cep telefonu ve e-mail'in ilk prototipi olarak görebiliriz.)
- Uzay Ötesi Dalgalar (Tesla gezegenimizin belli dalga boylarına tepki verdiğini tespit etmiş ve dünyayı sürekli vibrasyonda olan bir enerji topuna benzetmişti. Dünya'nın etrafında oluşturulacak enerji tarlası ile Dünya'nın enerjisi hiçbir kayba uğramadan değerlendirilebilecek ve böylece gezegenimizi kirletmeyen temiz ve parasız bir elektrik elde edilebilecekti).

Kapitalizmin çarkına çomak sokunca...
Sonuç ne oldu? Tesla'nın ütopyasında tek bir etken eksikti (her zaman olduğu gib): ekonomik etken. Tesla'nın açıklamaları Westinghouse firmasında alarm sinyallerine neden oldu. Tesla, Edison'un doğru akım endüstrisini yok etmiş, oluşturduğu alternatif akım sistemi ile yeni bir endüstri düzeneği kurmuş ve bu düzenek üzerinden Westinghouse ve General Electrics gibi dev tekeller türemiş, imparatorluklarını inşa etmişlerdi. Şimdi Tesla hepsini kablosuz enerji üretiminin yeni düzeneğiyle tehdit ediyor ve kendi kurduğu endüstriyi çöpe atıyordu. Westinghouse ve General Electrics patronları kuşkusuz Tesla'nın ne istediğini anlamıyorlardı. Tesla patent ücretleriyle lüks bir yaşam sürüyordu. Derdi neydi?
Tesla'nın çabasını tek anlayabilen Samuel Clements (Mark Twain) oldu herhalde. Hayatında hiçbir zaman yakın dostluklar kurmamış olan Tesla ile Clements arasında, dostluk da 1910 yılında Clements'in ölümü ile sona erdi.Tesla ölümüne kadarki yılları, kablosuz sisteminin inşasını oluşturmak için çabaladı. Bu süreçte ihtiyacı olan parayı temin etmek için tüm patent haklarını sattı. Yugoslav Hükümeti imdadına yetişti. Günlük yaşamını sürdürebilecek bir maaş bağladı Tesla'ya. 75. doğum gününde Einstein'ın rölativite teorisinin yetersiz olduğunu, dinamik yerçekimi teorisinin yakında kendisi tarafından kamuoyuna sunulacağını açıkladı. Konuşmasında ses, ısı, ışık, röntgen ve radyo dalgalarının yerçekimi ile ilişkisinden söz etti. Yerçekimi dalgalarından söz ettiği bu konuşması, 1982'li yıllarda tekrar hatırlandı. PSR 1913 + 16 olarak adlandırılan ve enerji kaybına neden olan "double neutron star"ın 1980'li yıllarda bulunmasıyla yerçekimi dalgalarının varlığı kanıtlandı. Tesla bunu nasıl keşfetmişti? Einstein'ın rölativite teorisine neden karşı çıktığı ve yerçekimi dalgalarının varlığını nasıl keşfettiğini hiç bir zaman açıklamadı. Küsmüştü.
Bilim ve Ütopya


Aralık 12, 2011, 06:12:45 ös
Yanıtla #3
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Tanrı tarafından "seçilmiş" olma olasılığı bayağı yüksek olan olağanüstü bir şahsiyet...
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 12, 2011, 07:02:30 ös
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Tanrı tarafından "seçilmiş" olma olasılığı bayağı yüksek olan olağanüstü bir şahsiyet...


Sözlerimi sakın yanlış anlamayın polemik olsun diyede yazmıyorum sadece yorumunuza bir iki sözüm var okadar.

toplumda bazen konuşrken çok sık kullandığımız bir tabirdir tanrı tarafından seçilmiş kul yada özene bezene yaratılmış kul,aslında düşünmeden ihtiyati söylenmiş bir laf o şekilde söylense biraz düşününce çok sakat anlamları var.

mesela allah teslayı özel yarattıda beni sıradanmı yarattı,yada tanrı neden öyle bir şey yapsınki yarattığı her varlığın bu dünyada bir tamamlayıcılığı bir işlevi var kimi çok gibi görünür kimi çok önemsizde olsa işlevi çok büyük olur.Teslanın çok gözönündedir işi önemli durur bir başka yaradılmışınki hiç göze batmaz ama daha önemli olabilir.

Ben allahın her kulunun özel yaratıldığına inannalardanım.Evreni insan için insanıda kendim için yarattım diyen allah sanırım her kulunu aynı mihenkte yaratmıştır.

saaygılar
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 12, 2011, 07:51:47 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Karahan,

Peygamber'ler de normal insan görünümündeydiler, Yaratıcı onları neden seçti ve çeşitli beceriler vererek Özel yaptı? Yüce Tesla'nın, o dönemin şartlarında sadece düşünerek bukadar şeyi yapabilmesi asla ve asla Normalleştirilemez..!

Saygılar.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 12, 2011, 07:53:54 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 879
  • Cinsiyet: Bay

Tesla aslında uzaylıymış  :D Lütfen yani bir bilim adamını, üstün zeka seviyesine sahip olduğu da aşikar olan bir insana başka sıfatlar yüklemeye çalışmayalım.


Aralık 12, 2011, 09:06:49 ös
Yanıtla #7
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 379
  • Cinsiyet: Bay

Tesla aslında uzaylıymış  :D Lütfen yani bir bilim adamını, üstün zeka seviyesine sahip olduğu da aşikar olan bir insana başka sıfatlar yüklemeye çalışmayalım.

Yüce Tesla Uzaylı'da olabilir, Bilim adına bir "seçilmiş" te olabilir! neden bukadar rahatsız oldunuz?

Siz benim onu aşırı sevmemi fazla abartmayın bence S.n Waldow! O, benimle onun arasında...

İyi akşamlar.
Odi Profanum Vulgus Et Arceo.


Aralık 13, 2011, 09:40:23 ös
Yanıtla #8
  • Seyirci
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 647
  • Cinsiyet: Bay

Açıkçası Tesla'nın abartılmasında bir sakınca görmüyorum. Gerçekten çağının ötesinde bir zekaya sahipti. Sanırım arkadaşımız da abartırken vurgu amaçlı yazmış.
Ayrıca Tesla'nın peygamberlerle kıyaslanması normal değil. Hatta nasıl kıyas yapılabilir düşünemiyorum bile. Peygamberler çağının ötesinde ne bilimsel olarak nede ahlaki olarak bir öneri getirebilmiş değillerdir.

Saygılarımla...
Bir yere ait olmayı hiç istemedim. Ya kendim olurum yada başkalarının arkamdan övgüleri ile ölmüş olurum.


Aralık 13, 2011, 10:24:24 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

İnsan ister istemez sadece kendi penceresi kadar görebiliyor dışarıyı. Örneğin benim matematiksel zekam fena değildir orta okul lise döneminde kendimi matematikte deha sanıyordum. Daha sonra ikokulda olmasına rağmen ÖSS ve ÖYS  sayısal sorularını fulleyen bir yiğenime çözemediğim matematik sorularını canlı canlı çözdürünce uzaylı görmüş gibi şaşırmıştım çocuğa. Gerçekten de Allah vergisi sıradışı zekalar mevcut, Tesla da bunlardan biri gibi duruyor. Özellikle şu ana kadar izlediğim en iyi filmlerden biri olan The Prestige adlı filmde Tesla'ya kısaca değinilmiş ve  insanların gözünde tanrılaştırılmaya çalışılmıştı. O kadar da olabilir mi, ilimde o kadar da ileri gitmiş, devletleri korkutmuş ve neticede de çalışmalarına zorla ara verdirilmiş kısacası politika yüzünden harcanmış bir beyin olabilir mi? Tesla'nın yaşamının fakir sayılabilecek düzeyde ve dışlanmış bir şekilde son bulması da politikacılara ve gizli servislere yüz vermediğinin bir göstergesi gibi duruyor. Bu ayrıca onu ahlaken yücelten bir olgu.

Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Aralık 13, 2011, 10:33:45 ös Gönderen: Masor1976 »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
8 Yanıt
8659 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 14, 2012, 01:12:49 öö
Gönderen: Munir
0 Yanıt
5043 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 01, 2010, 08:14:48 ös
Gönderen: sundance
3 Yanıt
5675 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 17, 2014, 02:42:57 ös
Gönderen: Alşah
1 Yanıt
3509 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 05, 2014, 07:05:29 ös
Gönderen: moonlight