Biraz daha farklı bir bakış açısıyla; ritüellerin Masonik anlamda ezberlenip, ezberlenmemesi gerekliliği ile değil de, teknik açıdan bir bakışla konuya dahil olmak istiyorum. Bir dönem profesyonel olarak oyuncusu bulunduğum tiyatro'daki en temel sıkıntıydı. Ezber. Kaçar, Şaşar, Bozulur, başka bir kelime kovalar... gider de gider; bir ara bahsi geçti, Öğrenilirse daha bir kolay olur, daha bir rahat akılda kalır, ezbere oturur.
Sahneyi seyredenler veya tiyatro seyircileri gözüyle bakarsak, Sahnenin etkisi; duyusal anlamda teknik atlamalar yaşanmadığı için çok kuvvetli olur. Düşünsenize, elinde bir parça kağıt; gözünün bir ucuyla hem söyleyeceği repliği ön belleğe alıyor, hem de bu anlık önbellek üzerine duyguyu bindirip, beden dili ve ses tonu ile bunu ifade etmeye çalışıyor. Zor bir süreç, aksaklıklar, atlamalar... seyretmesi de zor, oynaması da.
Bu noktada da ritüellerin ezberlenme zorunluluğunun bulunmaması algısı daha bir ağır basıyor. Zaten her kardeşin bu duygu durumuna ulaşmak için aradaki ufak tefek teknik engelleri aştığı ve/veya aşmaya çabalamakta olduğun kabul etmek istiyorum. Tiyatro oyuncuları için bu profesyonel anlamda teknik bir zorunluluktur, seyirciye hata yapacak kadar seyircinize saygısızlık yapamazsınız düsturu hem oyunculuğu oturtur, hem karakteri.
Saygılarımla.