Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ramsay'ın Söylevinin Etkileri (Ekeir – 6)  (Okunma sayısı 4216 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 26, 2009, 03:08:51 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Andrew Michael Ramsay, 1738 yılında kendi adıyla “Ramsay Riti” ya da bu riti oluşturduğu yerin adıyla “Bouillon Riti” olarak da anılan ilk İskoç ritini kurdu.

“Bouillon Riti” adı gerçekten de bu ritin orada kurulmuş olmasından hatta Ramsay’ın kendini Bouillon düküne bir bakıma borçlu saymasından mı kaynaklanmaktaydı?

Bu soruya şimdilik yanıt vermiyorum. Daha sonra bu konuya başka bir açıdan bakacağım.

Peki, bu riti kuran gerçekten de Ramsay mıydı yoksa bu rit Ramsay’ın adı ön plânda kullanılarak onun tarafından kurulmuş gibi mi gösterilmişti?

Bu kuşkucu soruya da kesin bir yanıt verilemez. Ramsay’ın bir “piyon” sayılamasa bile, “ön safta kullanılan adam” olması olasılığı vardır.

Ramsay’ın söylevinin ardında dehşetli bir politik eğilim yatmaktaydı. Bu politik eğilimi Ramsay kendi başına mı oluşturmuştu? Tüm bunlar onun kafasından mı çıkmıştı?

Zor!

Ramsay’ın söylevini verdiği 1737 yılında Fransa’nın yönetimi Kardinal André Hercule de Fleury’nin elindeydi. Kardinal Fleury barışsever bir adamdı. 1688 yılında İngiltere Kralı 2. James tahtını terk edip kaçmak zorunda kaldıktan sonra, Fransa’ya sığınmış bulunan Stuartlar ve yandaşlarının İngiltere’ye karşı bu ülkede yürütmekte oldukları politik etkinlikleri hiç de hoş karşılamıyordu. 1713 yılında Utrecht’te yapılmış olan saldırmazlık anlaşmasını korumayı öngörüyordu. Stuartlar da, kendi hesaplarına, onu bu tutumundan caydırmaya, Fransa’nın yüzyıllarca İskoçya’ya, yaklaşık 50 yıldan beri de kendilerine vermiş olduğu desteği sürdürmesine çalışıyorlardı. Hatta Fransa kralını da İskoç Masonluğu’na sokmanın bir yolunu aramaktaydılar.

Ramsay’ın söylevinin bir amacı da buydu. Böylece İngilizlere karşı yüzyıllardan beri süren Fransız-İskoç iş birliği, Masonluk cephesinde de güçlenmiş olacaktı. Bunun için de Spekülâtif Masonluğun hiç de bir “İngiliz icadı” olmayıp, aslında geleneksel İnşaatçılık Mesleği ve Sanatı’ndan (Operatif Masonluk’tan) da doğmadığı, çok daha güçlü bir temeli bulunduğu, ancak geçmişte bu mesleği de kullanmış olduğu savının ortaya konulması çok önemliydi.

Bu söylev, felsefesi bakımından dönemin ünlü düşünürlerinden Cambrai Başpiskoposu François Fénelon’un düşünce tarzıyla hazırlanmıştı. Kardinal Fleury ise sapına kadar Katolikti; kişisel olarak Fénelon’dan da, onun düşünce tarzından da hiç hoşlanmazdı.

Dolayısıyla, Ramsay’ın “Fénelonvari” olarak nitelenebilecek yaklaşımı, bu bakımdan başarılı olamadı.

Ramsay, bu söylevinde “ateşli bir Hıristiyan” olduğu izlenimini yaratmaya, tüm insanların Hıristiyanlığın çatısı altında birlik ve beraberlik oluşturacaklarını vurgulamaya çalışıyordu. Fakat “cumhuriyet” de ne demek oluyordu?

Üstelik açıkça söylenmekte olmasa bile, nasıl olur da “Tapınak Şövalyeleri” eski ve çok saygın olduğu savunulan bu örgütün kökenine yerleştirilebilirdi?

Konuya dinsel ya da politik yaklaşım açısından bakıldığında, bu tutumda büyük yanılgı vardı.

Dolayısıyla, Kardinal Fleury’nin sempatisini kazanma çabası geri tepti.

Ramsay ise bunun farkında değildi. Söylevinden iki gün sonra kardinale bir mektup göndererek Fransa kralıyla görüşmek üzere kabul edilmesi dileğinde bulunmuş hatta mason localarının orada yaptıkları toplantıları kralın yönetmesinin çok yararlı olacağına bile değinmişti.

Kardinal Fleury, bu mektubun kenarına «Kral onu istemiyor» (Le Roi ne le veut pas) yazıp, Ramsay’ın dileğini göz ardı etti. Fakat bununla da kalmayıp, Masonluk üzerine bir soruşturma açtırdı.

Fransız polisinin gizlice yürüttüğü bu soruşturma sonucunda Masonluk, Fransa’nın ulusal güvenliği bakımından temize çıktı ama çok tehlikeli olabileceği belirtildi.

Bunun masonlarca öğrenilmesi üzerine, bu kez yalnızca aristokratların ve devletin üst düzey görevlilerinin değil, Fransa’daki polis şeflerinin ileri gelenlerinin de bir an önce Masonluğa alınması için girişimlerde bulunulması gereği doğdu.

Ancak Ramsay’ın ünlü konuşmasının içeriği Fransa ile sınırlı kalmadı. Kulaktan kulağa yayılmasının ötesinde, metni diğer dillere de çevrilerek dağıtıldı. İskoç Masonluğu’nun âdeta propaganda malzemesi gibi kullanıldı.

O tarihe kadar Masonluktaki spekülâtif eylemi pek önemsememiş olan Katolik Kilisesi, bunun üzerine alârma geçti.

Bu söylevde Masonluğun tüm insanların birlik ve beraberliğini sağlamak için çalıştığı belirtiliyordu. Katolik Kilisesi’ne göre, bunu ancak papalık sağlayabilirdi. Vatikan, en azından bu nedenle karşısında bir rakip istemezdi.

Nitekim bu yüzden İngiltere’deki Cizvitler Masonluğu ellerinden geldiğince yıpratmaya, gelişip yaygınlaşmasını engellemeye uğraşıyordu. O tarihe kadar İngiliz Masonluğu’nun denizaşırı bir boyutta yaygınlaşma eğilimi görülmemişti. Paris’te ve Fransa’nın kuzeybatısında kurulmuş olan birkaç loca pek önemli sayılmazdı.

Spekülâtif Masonluk 1717 yılındaki örgütlenişinde olduğu gibi yalnızca İngiltere’de kalmış olsaydı, Katolik Kilisesi buna pek ses çıkarmazdı. Çünkü bununla boğuşmak Anglikan Kilisesi’ne düşerdi. Üstelik Anglikan Kilisesi ne kadar güç durumda kalırsa, bu Roma Katolik Kilisesi’nin o kadar işine gelirdi.

Fakat şimdi, bu atılımla iş Katolik dünyasını da sarmaya, çığırından çıkmaya başlıyordu. Bu yüzden Papa 12. Clementhus 24 Nisan 1738 tarihinde bir bildirge yayımladı. “In eminenti apostolatius specula” başlığı altında yayımlanan bu bildirgesiyle, Masonluğu aforoz etti.

Aslında İskoç Masonluğu’nun savı gene de Katolik Kilisesi’nin bu kuruma karşı sert bir tavır takınmasını, hele bu tavrını Masonluğu genel olarak aforoz etmeye vardırmasını gerektirmezdi. Fakat işin içine gizliden gizliye “Tapınak Şövalyeleri” karıştırılınca durum çok değişiyordu. “Büyük Britanya’daki İngiliz Masonluğu” ile “Fransa’daki İskoç Masonluğu” arasında herhangi bir ayırım gözetmenin bile sırası değildi; gereği de yoktu.

Katolik Kilisesi’ne göre, böyle bir durumda Masonluğun başı hemen ezilmeliydi. Bu kötü niyetli kurum daha belli başlı bir etkinlik gösteremeden ortadan kaldırılmalıydı.

Bu olay, Fransa’daki Stuartist masonları hayli şaşırttı. Her halde böylesine sert bir tepki beklemiyorlardı. Daha dikkatli ve önlemli davranmaya, açık toplantılar yapmaktan ve demeç vermekten sakınmaya yöneldiler.

Charles Radclyffe hemen daha önce olduğu gibi perde arkasına çekildi.

Paris Büyük Locası’nın başına görünüşte büyük üstat olarak bir Fransız aristokratı, Antin Dükü Louis de Pardaillon getirildi. Fakat ipler gene de Charles Radclyffe’in elindeydi. Silik bir adam olan Antin dükünü rahatça parmağında oynatıyor, ona her istediğini yaptırıyordu.

Antin dükü 1743 yılında ölünce, onun yerine bir başka Fransız aristokratı, Clermont Kontu Louis de Bourbon-Condé geçirildi. Bu seçimde ise, Clermont kontunun Fransa kralıyla hısım oluşundan yararlanılabileceği düşünülüyordu.

Clermont kontu Paris Büyük Locası’nın büyük üstadı olduktan sonra Charles Radclyffe’in gücü giderek zayıflamaya başladı. Clermont kontunun Masonluğa kendi yaklaşımıyla sahip çıkıp, hayli farklı bir tutum takınmasının etkisiyle Fransız masonları da uyandı. Bundan böyle onlar da daha dikkatli olmaya başladı. Özellikle Stuartların politik emellerine âlet olmaktan ellerinden geldiğince sakınmaya çalıştılar.

Tüm bu sorunlar, Ramsay’ın -üstü kapalı da olsa- Spekülâtif Masonluğun kökenine Tapınak Şövalyelerini yerleştirmesinden doğmuştu.

Öyle görünüyordu ama aslında gerçekten de öyle miydi? Yoksa Ramsay bile adını dile getirmiş olmasa bile Tapınak Şövalyelerini bir araç gibi mi kullanmıştı?

Ne vardı bu işi arkta planında? Yüksek dereceler oluşturup bir rit kurarak Masonluğu nereye sürüklemek istiyorlardı?




Bu bitmez tükenmez gibi gelen soruların hepsinin yanıtını bulma olanağımız var. Yeter ki olayları dikkatle ve çok yönlü olarak izleyelim ve arada varlığı belli olmayan ama var olan bağlantıları kuralım.




« Son Düzenleme: Aralık 09, 2010, 09:45:31 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
8095 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2006, 03:14:58 ös
Gönderen: MASON
6 Yanıt
6407 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2008, 06:29:11 ös
Gönderen: Anatolic
1 Yanıt
4425 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 19, 2007, 09:07:11 ös
Gönderen: sun
23 Yanıt
13110 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 09, 2013, 09:54:30 ös
Gönderen: We_Trust_the_God
0 Yanıt
3230 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 22, 2008, 11:57:41 öö
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
5799 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 29, 2009, 11:47:27 öö
Gönderen: ADAM
23 Yanıt
24726 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2016, 11:43:43 ös
Gönderen: mytch
2 Yanıt
8055 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 29, 2011, 07:48:06 öö
Gönderen: TUTMOS
0 Yanıt
4050 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 28, 2011, 04:35:08 öö
Gönderen: moonlight
9 Yanıt
7395 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 03, 2016, 03:58:11 ös
Gönderen: hyperbolic metamaterial