Geçen hafta Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın verdiği brifingte dikkat çekici bir slayt 2010 yılında kesilen cezaların yükseliş oranıydı.
Görevli subay sunum sonunda dikkat çekici bir yorumda bulundu.
Başarı gibi gözüksede biz çalışmalarımızı daha fazla sıklaştırdığımız için değil, balık tükendiği için balıkçılar kendilerine yasak bölgelere daha çok girmeye başladılar. Artan ceza artışı balığın tükenişinden başka birşeyin habercisi değildir.
Çok ciddi bir problem.
Avlanabilir balık boyutlarının yeniden belirlenmesi iyileştirme yönünde bir adım olabilir ama düzenleme ve şu andaki yaptırımı tek başına yeterli değildir. Düzenleme avcıyı yavaşlatır ama durdurmaz.
Avlanmanın durdurulabilmesi için satılabilirliğinin, tezgahlarda bulundurmanın da önüne geçilmesi gereklidir.
Sayın Mozart'a önemli bir uyarıyı göz önüne taşıdığı için teşekkür ederim.
Aklıma Amerikan amatör olta balıkçıları geliyor. Dikkat ederseniz birçoğu yakalar ve yeterli büyüklükte balık olmasına rağmen denize/göle geri bırakır.
Bizde denizden baban çıksa yenilir, denilir, kovalara doldurulur.
Değiştirmeye kendimizden başlayalım, satın almayalım, aldırmayalım, satana, avlayana karşı çıkalım.
Çocuklara anlattığımız altın yumurtlayan tavuk hikayesini birazda büyüklere anlatalım.
Satılmazsa, yenilmezse avlanılmaz.
Saygılar