Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Analitik düşünme yeteneğine sahip insan  (Okunma sayısı 12640 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 06, 2014, 09:50:27 öö
Yanıtla #10
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Bu başlık ile bağlantılı olarak iki ayrı katkıda bulunacağım.

Bugünlük birincisi...

Demek oluyor ki, analitik düşünce sahibi insan olabilmek, büyük ölçüde eğitime bağlı…

Dikkat: Öğrenim değil eğitim…

Nice okumuş ve öğrenmiş insan var eğitimli olmayan.

Bilmek yetmiyor. Bilgiyi değerlendirmek gerekiyor.

Bilgi nasıl değerlendirilir?... O ayrı bir konu.

Analitik düşünce sahibi insan, bilgiyi değerlendirir.

Şu eğitim var ya eğitim… O baştan olursa oluyor, sonradan olmuyor. Sonradan ancak olduğu kadar oluyor.

Örneğin yabancı dil öğrenecekseniz buna ilköğretim düzeyinde 7-8 yaşlarında başlamanız gerek. Daha geç kalırsanız olmaz. Sonradan gidip o dilin konuşulduğu ülkede birkaç yıl yaşasanız bile olmaz; o dilin konuşulduğu ülkede öğrenim görürseniz belki…

Analitik düşüncenin eğitimi de öyle… Başkan, küçük yaşta başlamalı. Yoksa, sonradan olmaz değil ama oluğu kadar olur işte. Kişinin edinmiş olduğu alışkanlıklarından sıyrılması pek kolay bir iş değil.

Bu bağlamda 1940’lı yılların sonlarında, 1950’li yılların başlarında, ülkemizde, kentsel kesimde ilginç bir olay yaşandı.

O yıllarda, ülkemizde oldukça yüksek düzeyde bir eğitim ve kültür etkinliği vardır, bilirsiniz. Ben eğitimci olmadığım için, bu olay onunla mı bağlantılı yoksa benim bir varsayım olarak düşündüğüm bir başta etken ile mi bilemem.

Ben iste o diğer etkenden söz edeceğim.

İkinci Dünya Savaşı ertesinde dünyada dengeler değişmişti, bilirsiniz. Bundan Türkiye de etkilendi. 1952 yılında NATO’ya katıldı ama bu bir başlangıç değil, sonuçtu. Türkiye’nin o kanada yönelmesi çok daha önce Marshall Planı ile birlikte başlamış, Demokrat Parti iktidarı bunu hızlandırmıştı.

Bu etkilerin ne denli yararlı, ne denli zararlı olduğu ayrıca tartışılabilir. Binlerce ton süt tozu ve peynir yardımı gibi saçmalıklar da vardır bu işin içinde. Karayolları ve Devlet Su İşleri gibi örgütlerin kuruluşu birinin Turuncu Ordu diğerinin Yeşil Kuvvet diye anılışı, ulaşılamayan yerlere yol ve su götürülüşü gibi gelişimler de vardır.

Fakat bizim konumuz eğitim.

Türkiye’de eğitimde öteden beri benimsenmiş yöntem Fransız tarzıdır. Bir öğreten vardır bir öğrenen. Biri anlatır, öğretmeye çalışır, öteki öğrenmeye çalışır, anlayabildiğince anlar. Buna pasif yöntem de denir.

Bunun karşıtı aktif yöntemdir. Özellikle Amerikan tarzı bir öğretim, daha doğrusu eğitimdir bu. Çünkü bu yöntemde her ne kadar bir öğretmen ya da eğitmen varsa da, asıl olay öğrenen ya da eğitilendedir çünkü o da eğitim etkinliğinde pay alır, aktivite gösterir.

İşte bu tarz bir eğitimdin analitik düşünce sahibi olmayı sağlayan… Bu tarz bir eğitim belki sonra yüksek öğrenim düzeyinde görülebilir. Ülkemizde o pıtrak pıtrak her gün bir yenisi daha kurulan ve adına “üniversite” denilen kurumların hangisinde gerçekleştirilebildiği bir sonu işaretini birlikte getirir. Geçmiş yıllarda Türkiye’de sadece iki üniversite bu tarz bir eğitim stratejisini sağlayabilmiş, sonradan onlara birkaçı daha -bir ölçüde- eklenebilmiştir. (Burada ilgili üniversitelerin adlarını vermekten özellikle kaçınıyorum.)

İşte bu çerçevede o sözünü ettiğim yıllarda ilk okullarda farklı bir yönteme girişilmişti. Standart öğrenci kürsüleri kaldırılmış, onların yerine çevresine 6-8 öğrencinin topluca oturabileceği masalar konmuştu. Böylece öğrencilerin gruplar halinde, paylaşımlı ve iş bölümü yaparak eğitim görmeleri, öğretilene katkıda bulunmaları öngörülmüştü.

Analitik düşünme yeteneğinin kazanılmasına katkıda bulunabilecek bir yöntemdi bu. Amerikan tarzıydı, doğru, fakat Marshall Planı gibi saçmalıkları falan yoktu.

Ancak bu yönteme ne öğretmenler alışabildi ne de öğrenci velileri ısınabildi. Birkaç yıl denendi, yararları göz ardı edildi, alışkanlıklar ve kaprisler öncelikli tutuldu, kısa süre içinde kaldırıldı.

Yazık oldu!

Aktif yöntem?... O hiç olamadı. Çünkü kafalar aynı kafalardı…

Kırsal kesimde Köy Enstitülerini kaldıran kafalar da aynı kafalardı.

Analitik düşünce yeteneğinin küçük yaşta edinilebilmesine katkıda bulunacak bir eğitim tarzı, benimsenemedi, edinilemedi

Kafalar hâlâ aynı kafa.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 06, 2014, 03:53:23 ös
Yanıtla #11
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 689

Sayın Adam ne kadar doğru söylersiniz, hoş ve boş o kadar çok üniversite mezunu var ki...
Doğru rehberini bulana ne mutlu...


Temmuz 06, 2014, 11:42:43 ös
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM,

Tecrübe bu olsa gerek. 

Saygımı tekrar tazeledim.
Nosce te Ipsum


Temmuz 07, 2014, 11:01:26 öö
Yanıtla #13
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Bu ülkeye MARABA lazım AKIL' lı insanın gereği yok ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
4427 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 29, 2007, 03:14:16 ös
Gönderen: tuana
19 Yanıt
17141 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 05, 2014, 08:19:12 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
8898 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 22, 2012, 08:09:47 öö
Gönderen: ADAM
4 Yanıt
9464 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 02, 2010, 01:57:58 öö
Gönderen: sundance
6 Yanıt
6294 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 28, 2013, 07:46:32 öö
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
3718 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 09, 2015, 12:44:16 ös
Gönderen: Selim
11 Yanıt
5333 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2015, 02:24:37 ös
Gönderen: propulsion
13 Yanıt
5953 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2015, 09:37:49 ös
Gönderen: propulsion
3 Yanıt
8176 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 05, 2015, 05:15:08 ös
Gönderen: İNSAN
0 Yanıt
2430 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 10, 2015, 01:32:53 öö
Gönderen: propulsion