Bunun üzerine bir başka olay...
Birçok yerde pek çok değişik şeylerin satıldığı dükkanlar vardır, bilirsiniz.
İşte öyle bir dükkanın vitrininde yer alan çeşitli eşyanın yanı sıra bir de cins cins çakmak vardı. Bunların arasında Zippo çakmaklar benim için en çok ilgi çekici olanlarıydı.
Zippo çakmağın nasıl bir şey olduığunu bilmeyenler için söyleyeyim, -bilenler bağışlasın- şöyle kocaman ve benzinli bir çakmaktır. Üçte biri boyunca bir kapağı vardır. O kapağı parmak ucuyla şöyle bir ittirirsiniz; çın diye bir yay sesiyle açılır; ortaya vapur bacası gibi bir şey çıkar. Elektronik falan değildir; içine çakmak taşı takılır. Kenarındaki tırtıllı silindiri parmakla şöyle bir çevirirsiniz. Plof diye yanar. Büyük bir alevi olur. Benim gençliğimde çok popülerdi bu çakmak. Hatta yarış yapılırdı kim daha hızlı yakacak diye. Bu yarışlarda kimin daha hızlı yaktığı gözle saptanamazdı çünkü yarışanlar bir saniye gibi kısa bir süre içinde yakardı. Düşünün, kapağı açmak bu süreye dahil. 8mm kamerayla filme çekilirdi çakma işleri. Sonra film banyo ettirilir, kimin çakışının kaç kare tuttuğu sayılırdı.
Nostaljiye dalarak asıl konunun dışına çıktım. Şimdi dönüyorum.
Eskiden benim de öyle bir çakmağım olduğunu anımsayarak, neden bir de yenisini almayayım diye dükkana girdim. O anda aklıma bir de şeytanlık geldi.
Vitrindeki çakmakların her birinin gövdesinin üzerine yapıştırılmış motifler vardı. Kiminde bir gemi dümeni gibi bir şey, kiminde bir ağaç ya da yaprak, kiminde bir yıldız, hatta kiminde Türk bayrağı motifi, kiminde bir başka amblem ya da simge...
Tezgahtar bana çakmakları çıkardı. Hepsini şöyle bir karıştırdım. «Yok, ben başka tür motiflisinden bakıyorum.» dedim, Ben müşkülpesentlik ettikçe tezgahtar alternatifleri artırdı. Gerçek müşteri olduğumu, öylesine bakmayıp ille de alacağımı kestirmiş, ille de birini beğendirecek.
Baktı ki bir türlü seçeemiyorum belki otuz farklı desen arasından, bu kez o sordu nasıl bir şey istediğimi.
«Hani şöyle üzerinde gönye ve pergel gibi bir motifi olanı olsa... Sizde var mı öylesi?»
Tezgahtar arkaya doığru seslendi: «Ahmet!... Oradan bir mason çakmağı getir.»
Şimdi evde bir yerde, kutusu içinde benim bir mason çakmağım var. İçine benzin konulsa yanar.