Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ibrahim Sadri  (Okunma sayısı 6223 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 29, 2009, 07:18:40 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662






1963'te Istanbul'da doğan şair, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı. İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okuduktan sonra,  Yedi yıl tiyatroyla uğraştı. Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından tanıma imkânı buldu. Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı. Radyo ve televizyonlarda programcılık ve sunuculuk yaptı. Halen bir özel televizyonda program yapmaktadır. Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin, şiir kitaplari da mevcuttur.

"Adam Gibi" İbrahim Sadri'nin 1988'den beri devam ettirdiği şiir- kaset serüveninin altıncısı ve kendinden en çok söz ettireni oldu. Aslında kendini bir şair gibi görmüyor ama şiirleri var ve bu şiirlerini yıllardır okuyor. Kendisinin iyi bir şiir okuyucusu olduğunu söylüyor. Eski kasetlerinde de her zaman alışık olduğumuz 'fondaki müzik', 'Adam Gibi'de oldukça fonksiyonel olarak yer alıyor.

İbrahim Sadri'nin şiirleri belli bir dönemin ruh yapısını eleveriyor sanki.. Bunlar, 60'lı yıllarda doğan, 70'li ve 80'li yılların kargaşa ile sükun arasında aykırı yaşam biçimlerini idrak eden gençlerin birebir karşılık bulabilecekleri metinler. İbrahim Sadri bu dönemin kuşağına ve yaşadıklarına tanıklık etmek istiyor.

İbrahim Sadri tiyatrocu, şair, mizahçı, televizyoncu, stand-upçı vesaire. Ama o kendisini "tiyatrocu" olarak görüyor. Tiyatroyu bırakmasını ise tiyatronun kurumsallaşmamış olmasına ve ekmek kapısı olarak yeterli olmamasına bağlıyor
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2009, 07:33:53 öö Gönderen: Isis »


Kasım 29, 2009, 07:37:17 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

SENI COK OZLEDIM

Yagmur da var
Çok sevdigim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadi komsular
Damlarin üzerinde kuslar
Daha rahatlar
Radyolarda eski sarkilar çaliyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansizin bakip geçenlere dogru
Yagmur da var
Çok sevdigim rüzgar da
Daha uyanmadi komsular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim

Disan çikmak istiyor canim
Tek basina haytalik etmek
Islanmak Pazar sabahinda yagmurda
Bos caddelerde dolasmak
Vitrinlerine bakmak magazalarin
Sinemalarin afislerine
Sokaklarin isimlerine
Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martilara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canim
Hayatin gittigi yere...

Islik çalip sarkilar uydurmak kendi kendine
Firindan taze ekmek alip
Bugusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim

Tam böyle bir sey
Çiçege su yürümesi
Bebegin aglamasi
Topragin uyanmasi
Yagmurun yagmasi
Atesin sicagi
Bu Pazar sabahi
Tam böyle bir sey
Bir sabahçi kahvesine ugramak
Bir bardak çay
Taze dem kokusu
Hayatin atardamarlarinda dolasmak
Bölmeden sehrin uykusunu
Bir siir yazmak
Pazar bulmacasinin bos karelerine
Siirde tam da bunu anlatmak delice
Tam böyle bir sey
Hesapsiz gölgesiz bedelsiz kimsesiz
Bir siir yazmak
Bir bardak çay içmek
Sokaklarda gezmek
Yagmurda islanmak
Ve ben seni çok özledim!.




Kasım 29, 2009, 07:44:42 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

Ask 29 Harftir Albumunden


BİR YASTIKTA

Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Yemeği yapmış olmak
İçinde özlemin, içinde hasretin ve bir daha bırakıp gitmeyişin
Yarım ekmeğin yetmesidir bize
Bir küçük yoğurt alman gelirken, belki biraz meyve
Telli duvaklı ilk soframızın üstüne
Senin gelişini koymak önce
Çorbayı nasıl sevdiğini daha bilmemek
Daha bilmemek, birlikte bir kahve içer miyiz yemek bitince
Pencerelerde tutuklu kalmak
Sen gelirsin, belki misafir de gelir,
Karşılıklı oturup konuşmak ordan burdan
Her zaman baktığın gibi kaçamak bakman gözlerime
Tanıştırayım, eşim demen
Yüzümün al al olması,
martıların uçuşması saçlarımda
Hatırla
Benimle evlenir misin derken, bir şey olması İstanbul’a
Bir yerlerden denizin gelip omzumuza konması,
Bir kader çiçeğinin yavaşça aramıza sokulması,
Eğer istersen gelirken yanında hiçbir şey olmaması
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Yaz gelince kavun kokusu nasıl yayılırsa her yere
Yaz gelince üstten iki düğmesini nasıl açarsan gömleğinin
Yaz gelince denize karpuz kabuğu nasıl düşerse
Akşam sen gelince öyle yaz gelmesi gözlerime
Nasılsın bu akşama
İyiyim diyebilmek, sadece
Sadece senin yanında iyi olmak
Ne olacaksa senin yanında,
Ne gelecekse seninle birlikte korkmamak
Duvara bir çiviyi doğru dürüst çakamamana gizlice gülerken,
Değme ustalara değişmemek seni
Hiçbir pahaya alıp satmamak
Telli duvak
Yıllar sonra
Sararmış birkaç fotoğrafta nikâh masasını anmak
Bak bu Hayri Amca
Bak Nermin Yenge
Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Bir yastıkta…

İBRAHİM SADRİ

http://tr.netlog.com/go/explore/videos/videoid=tr-2952793


Kasım 29, 2009, 07:55:10 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

ASK


Aşktır

Yağmur tanesidir

Kâbe'nin siyah örtüsüne yüz sürenin gözünden dökülendir

Mecnun Leyla'ya "sen de kimsin" dediğinde çöl marallarının gırtlağına tıkanandır


Aşktır

Bahta yemin ettirendir

Zamana kafa tutturandır

Hesap günü kargaşasında anaya yavrusunu unutturan neyse, istendiğinde insana herkesi ve her şeyi öyle unutturandır


Aşktır

Mahpushanedeki ilk akşamın ilk cigarasıdır

Hemşirenin kucağında iki kilo sekizyüz gramlık kütlesiyle, yarım yamalak gözünü size doğru dönüp bir şey söylemeye çalışandır

İlk orucun iftarının ilk zeytinidir

Simsiyah saçlardır

Zifir akşamlardır

Boğaz köprüsünün üzerinde atlamasınlar diye polislere nöbet tutturandır


Aşktır

Bir fotoğrafın yıllar sonra kanamaya başlamasıdır

Ayasofya'da İsa'nın gözünden süzülen yaş tanelerini görebilme marifetidir

Eylül akşamlarında gelip gözlerinde duran, yakalandığında çaresiz kılandır


Aşktır

Yola koyulduğunda ayrılığı, unutulduğunda ağlamayı, her hatırlandığında yıkılmayı sevdirendir

Menekşeye konuşmayı öğretendir

Şubat ayına terkedilmeyi


Aşktır

Yeni çıkan şarkılardır

Suya yazılmış yazı, kalbe çizilmiş bir ad, sadece paslı bıçak, baldıran zehri, gün Siirt'in fıstık bahçelerinin üzerinden batarken güneşin mehtaba dönüştüğü an, her kaybedildiğinde kazanılandır


Aşktır

Bir insanın üç günlük dünya hayatında karşısına çıkabilecek en büyük numaradır

Sihirdir Büyüdür

Neden saçları beyazlamışsa ondandır

Mektupları yaktın, resimleri yırttın deyip de yine de ömrü boyunca unutulamayacak olandır


Aşktır

Talandır Yangın yeridir Dağları yürütendir Bir gece ayı sol, güneşi sağ eline verseler de vazgeçilmez olandır

Kadıköy-Karaköy vapurunda serin bir ekim akşamüstünde, tahta sıralarda güzelim poyraz saçları yalarken karşı karşıya oturulandır

Rastlanılandır

Yakalanılandır

Hesap edilemeyendir


Aşktır

Damda deve aratan, balıklara iğnesini getirten, çok yücelten, yerin dibine batırandır

Zevaldir Kuşluktur

Ebu Bekir adında birinin yol arkadaşlığıdır

Fatıma'nın paklığıdır

Zeyneb'in cesaretidir

Vahşi'nin pişmanlığıdır


Aşktır

Darağaçlarında, batakhanelerde, cezaevi koridorlarında, meyhane masalarında, yalnız odalarda kol gezendir

Feleği şaşırtandır

Masumiyete, cinayet işleyebilme yeteneğini sınatabilecek kadar ileri gidendir


Aşktır

Cehennemin kapısında, cennetin tam ortasında durabilendir

Gücü yetendir

Şimdi herkesi biraz ona benzeten, şimdi her gördüğünü o zannedenin mahur efkârıdır

Yasak tanımayandır

Hayatın acil servislerinde kanayan, aranılan kanı bulunamayanların felaketidir


Aşktır

En çok İstanbul, en akşam Ankara, en ikindi İzmir, en karlı Erzincan, en deli Rize, en gece Eskişehir, en gizli Mardin'dir

Bir abadır

Bir hırkadır

Bir solukta kırkbin kere adını söyletebilendir


Aşktır

Herkes için bir keredir

O yüzden başta olandır

O yüzden başlatandır

O yüzden aşk, A'dır


Sadri, İbrahim" Aşk 29 Harftir",Timaş yayınları(Şubat 2007),S 9-12


Kasım 29, 2009, 07:57:23 öö
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

A
Herkes için bir keredir.
O yüzden başta olandır.
O yüzden başlatandır.
O yüzden aşk A’dır…

B
Bir iyi şeydir
Aşk çocuktur.
Asiliğin en yakışanı,hesapsızlığın en şovalyesidir.

C
Ceylandır aşk…
Sen hiç Leyla’yı gördünmüdür
O yüzden buralıdır
O yüzden dağlarda gezen ceylandır..

Ç
Çaresiliktir,aşk…
Çareyi unutmanın çaresizliğidir.
Çıkışsızdır aşk.
Köprüden geçerken son çıkışı hep geçmektir.

D
Darmadağındır,aşk…
Hesaba,endazeye,tartıya,ölçüye gelmez.
En büyük sermayesi,bildiği gibi olması,en vurucu yanı canının çektiği gibi varolmasıdır.

E
Endişenmektir,aşk…
Başkalarının ne düşündüğünün umrunda bile olmamasıdır.
Ama ya o?
Onun ne düşüneceğidir aşk…

F
Farkında olmaktır aşk
Umudunu sürekli açık tutmaktır
Aşk zaten her daim bir keşfetme hali değilse nedirki?

G
Galibadır,aşk…(mı?)
Birine galiba aşık olmazsınız
Körkütük olabilirsiniz ama…

Ğ
Ğaşiyedir,aşk…
Her şeyi saran kaplayan,değşeti herşeye ulaşan günde
bir himmet aramanın,aşkın anayasasını oluşturan muhabbetin bir işe
yaramasını ummaktır.

H
Hakikattır,aşk…
İstemektir,kesitisiz arzu etmektir.
Geçeceği yollarda,yüzünü görmek umuduyla saatlerce
beklemeyi göze almaktır.Sevdiği çiçeğin adını öğrenmek
için deli gibi ansiklopodi karıştırmaktır.

I
Iscacık benekleridir çocukluğumuzun,aşk…
İlk uykusuz gece İlk defa gökyüzüne salıncak kurup
dünyanın hayhuyuna yüz çevirmektir.

İ
İlktir aşk!
İlk erkeğin,ilk kadına,ilk bakışıdır…

J
Jilet kesiğidir,aşk…
Aşk,adamı berhava eder.
Aşk,insanın elinden jilet yumuşaklığında tutar

K
Kaderdir,aşk…
Aşka irade tesir etmez…

L
Leyla’dır,aşk…
Leyla kadar yakın ve bir okadar da uzaktır aşk..

M
Masumuyettir,aşk…
Aşka düşmek tüm kötülüklerden,tüm hatalardan,tüm
yanlışlardan azad olmaktır…

N
Nefestir,aşk…
Aşksız yaşayamaz insan
Aşk sevgiliyi derin derin içine çekmektir…

O
Olağanüstüdür,aşk…
Ne beklenen gelir,ne gelen beklenir…

Ö
Öndedir,aşk…
Yönetendir,karar verendir,
Tutarsız kılandır aşk…

P
Paylaşmaktır,aşk…
Hayatı çoğaltmak için paylaşmaktır,sahip olduğun herşeyi…

R
Rüyadır,aşk…
Hiç bitmesin istediğimiz bir rüya…

S
Siyah beyaz bi filmdir aşk.
Siyahı fazladır nedense…

Ş
Şimdi gitmektir aşk…
Bütün sabahları,bütün senli günleri şimdi alıp
götürmektir.

T
Tutkudur,aşk…
Seni akşam ilk defa beklemektir…

U
Umuttur,aşk…
Aşık unutmaz ve dahi unutulan aşk değildir…

Ü
Üzüm gözlüdür,aşk!
Aşk delidir deliliği sever…

V
Ve aşktır!
Bir vahadır insanı en ümitsiz çöllerde bile suya erdiren!

Y
Yaydır,aşk…
Böğründe en derin hatıraları taşıyandır…

Z
Zaferdir,aşk…
Tek bir şarkıyla,tek bir şiirle,tek bir kırmızı gülle kazanılan…


Kasım 29, 2009, 08:01:54 öö
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

ALi MUNZUR


Açıldı ömrümün haritası
Bir omzu düşük ağır delikanlı
Ey Ali Munzur, ey dağların kartalı
Sağ yanım bıçak yarası sol yanım hicran
Ve emanet kalmıştır bir köylü kızında kalbimin yarası
Ey Ali Munzur, ey dağların kartalı

Benim ömrümde, bir kırlangıç ağıdı vardır bildiğim
Benim ömrümde, tel örgüler kuşluk ayazında
Kör karanlık yağlı kurşun
Birde yanık türküsü anamın
Her biri bir başka seherinde güz dönümümün
Vurup gitmiştir sessizce oğulları
Şu gurbet denen şu belalı buğ yılanı, şu bilinmez sefere

Benim ömrümde, bir ırmak vardır
Durup önünde taş yüzdürdüğümüz ak köpüklerinde
Sesine sesimizi kattığımız
Ve anamızın patiskadan biçtiği uzun donlarımızla
Bir turna balığına gençliğimizi sattığımız
Aylandığımız,
adamdan sayılıp delikanlı halaylarına karıştığımız
Yıldızların altında, dam bacalarında aşık attığımız

Benim ömrümde, yarı çıplak popil delikanlısı ortalığın
yağmurların sevdalısı ve parlayan yusuftutan kuşları
Benim ömrümde, mor menekşe
Yediveren gülleri ve böğürtlen
Birde sen!
İçime işleyen ah sen!
Ondokuz yaşımın
Ve ırmağımın
Ve toprağımın hakkına birde sen! ..
Bulutlarıma kına yaktığım sebebin
Namerd olayım sevmedim hiç kimseyi böyle bu kadar! ..
Ya da sevemedim
Ey Ali Munzur, ey dağların kartalı
Sağ yanım bıçak yarası sol yanım hicran
Ve emanet kalmıştır bir köylü kızında kalbimin yarası

Bu da bir gurbettir yıkar adamı içine
Bu da bir rivayettir, on iki yıl bilmem kaç bin gece
Bir türkü sesinde..
Dumanlı dağları duman kaplamış
Yine mi gurbetten kara haber var?
Seher vakti bu yerlerde kimler ağlamış?
Çimenler üstünde gözyaşları var..
Benim ömrümde..

Şimdi vur, vur içine onca talanı
Onca sevdayı vur, vur Ali Munzur
Bu sol yandaki hicran yarası öyle çok ki..
Benim ömrümde çiçeğin bozamadığı
Karanlığın düşemediği yüzüm
Bana mahsus kor ayazda üşüdüğüm
Hercanın yeşili, Cemilin üzüm gözlü güzeli
Ve hüzün yaprağını dökende dut ağacın
Kalbime bir gül dikeni, fikrime sevda batanda.
Kemahın istasyonuna doğu expresi demir atanda
Murat suyu Fırata karışır üç gün üç gece kan akanda
Ben belki bin gece sayanda gurbet akşamlarında yıldızları
Emanetime iyi bakasın köylü kızı
O elinde tuttuğun kanayan şey Ali Munzurun kalbinin yarası

Benim ömrümde, yarı çıplak popil delikanlısı ortalığın
Yağmurların sevdalısı
Ve parlayan yusuftutan kuşları
Benim ömrümde, mor menekşe
Yediveren gülleri ve böğürtlen
Birde sen!
İçime işleyen ah sen!
Ondokuz yaşımın ve ırmağımın ve toprağımın hakkına
Birde sen!
Bulutlarıma kına yaktığım sebebin
Namerd olayım sevmedim, hiç kimseyi böyle bu kadar
Ya da sevemedim.
Ey Ali Munzur, ey dağların kartalı
Sağ yanım bıçak yarası sol yanım hicran
Ve emanet kalmıştır bir köylü kızında kalbimin yarası
Açıldı ömrümün haritası..


Kasım 29, 2009, 08:05:13 öö
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

BİR BAVULLA GELMİŞLER 

Bir bavulla gelmişler
Karaların memet, ince ali ve bir de bekir
Puslu bir alaman sabahında münihe inmişler trenden
Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum
Bir de yar ilen ana baba hasreti
Bildikleri birkaç sıla türküsü
İnmişler üçüncü mevki kompartımandan
Başlarında kasketleri
Şenolasın bakalım gurbetlik şenolasın yabaneli

Nere baksan bir soğukluk değmiş içlerine
Nere baksan insanı üşüten kocaman bir yalnızlık
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına
Nere baksan deli bir ayrılık düşecek burada bahtımıza
Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına

Bir bavulla gelmişler
Münihe, viyanaya, berline, rotterdama
Çorum nire memec, lozan nire
Brüksel nire ali, emirdağ nire
Konya nire bekir, strasbourg nire
Ve frankfurta ve kölne ve lyona
Hamburga, liege, bonna
inmişler içlerinde memleket döne döne, yana yana

Bir bavulla gelmişler
Önce geceler bitmemiş sonra soğuk ve karanlık gündüzler
Herbir işini, tamam eylemişler atamanın
Herbir vidasını sıkmışlar
Herbir makinasına terlerini akıtmışlar
Eksilerek, didinerek ve direnerek
Sağlam basmasını bellemişler yere
Kancık pusuların yaban belaların
Ve hayın ve namert ve itkopuk Pazar sabanları çanlarının arasından

Geçirmişler yüreklerinin filiz filiz umutlarım
Hey canım
Hey adam yanlarım
Hey karaların memet, ince ali ve yetim bekir
Keşke gelip bir görebilseydiniz torunlarınızı
Bir kere öpebilseydiniz
O makinayağı bulaşığı elleriniz, kavruk yüzleriniz
Ve cengaver bakışlı kara gözlerinizle hepimizi
Hey canım
Hey adamlarım
Hey karanlığına atamanın ıslık çalan kahraman yanlarım

Bir bavulla gelmişler
Karaların memet, ince ali ve bir de bekir
Puslu bir ataman sabahında münihe inmişler trenden
Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum
Bir de yar ilen ana baba hasreti
Bildikleri birkaç sıla türküsü
İnmişler üçüncü mevki kompartımandan
Baştarında kasketleri
Şenolasın bakalım gurbetlik şenolasın yabaneli

Şimdi onlar
Herbir sokağına değerek avrupanın
Ve herbir dağında şahin olup uçarak özge vatanın
Bize bir sabahı indirirler öyle gülümseyerek çocuklarımıza
Öyle kara öyle ince öyle yetimdirler
Öyle konya öyle maraş öyle adana
Öyle trabzon öyle afyon öyle erzurumdurlar
Öyle dadaş öyle ele öyle uşak öyle yörük öyle çerkez öyle doğudurlar

Ve doğururlar
Herbir sıkıştığında kalbimiz
Münihin, viyananın, roterdamın, brükselin ve nice şehirlerin
Dumanların, çanların, köprülerin, kanalların
Acıların, yalnızlıkların, hasretlerin, mektupların
Ve hepsinin ötesinde o ağır gurbetliğin çöktüğünde efkarı
Gelip tutarlar ellerimizden
Karaların memet, ince afi ve bir de bekir

Varsın bize alamancı desinler
Varsın bizi sofralarındaki ekmekten sonra sevsinler
Varsın yüzümüzden önce bavullarımızı gözlesinler
Biz yine de memleket kadar bir yürekte sevmekteyiz memleketi
Çünkü karaların memet, çünkü ince ali ve bir de bekir çünkü

Bir bavulla geldiler
Puslu bir ataman sabahında münihe
Çünkü
Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum
Bir de yar ilen ana baba hasretini
Ve bir de bildikleri birkaç sıla türküsünü hiç düşürmediler
Sokağına avrupanın
Hey canım
Hey adam yanlarım
Hey karaların memet, ince ali ve bekir
Keşke gelip bir görebilseydiniz torunlarınızı
Bir kere öpebilseydiniz

O makinayagı bulaşığı elleriniz, kavruk yüzleriniz
Ve cengaver bakışlı kara gözlerinizle hepimizi
Hey canım
Hey adamlarım
Hey karanlığına alamanın ıslık çalan kahraman yanlarım


Kasım 29, 2009, 08:07:14 öö
Yanıtla #7
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

HAZIRAN

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
şimdi sen, denizi de yazmışsındır
beni beter edeceksin ya
martılarını ve simidini İstanbul'un
göznurum
suyun çiçeğe çimene yürüdüğü bir mevsimde
bana umudu yazmana ne hacet
hadi biraz
şehrin şarkısından ve arkadaşlarından bahset

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada
hadi çocuklardan bahset
herkes iyi diye bir yalan yaz mesela
pazar günleri onları güneşe çıkar
ellerinden tut götür uzak bir limana
sevgili karıma da bir gül diziyorum boncuktan
mahsus selam ediyorum bütün arkadaşlara

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
kimin aklına gelirdi ki
aşkın ve sevdanın hatrına
bir menekşe büyüteceğim iki ranza arasında
sonra türküler öğreneceğim
zulümün, ayrılığın ve turnaların adına
gönderdiğin kitapları da okuyorum
elin değerse ve zor değilse
biraz çimen taze bir gül yaprağı
karımın sesinden ve çocuklarımın gülüşünden de koy
bir daha ki mektuba
arkadaşların yüreğini de unutma

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
yağmur da yağıyor mu
ıslanıyor musunuz eskisi gibi
eskisi gibi anıyor musunuz arkadaşınızı
hiç unutmadığım adlarınızı
adımın yanına yazıyor musunuz
bu pazar açık görüş var
çocuklarımı, karımı ve arkadaşlarımı istiyorum
konuşuruz ordan burdan
elleriniz elime yüreğiniz yüreğime dokunur
tamam, biraz da ağlarız
ağlarız işte n'olur
mapusluk mevsiminde o kadar olur

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada

hadi çocuklardan bahset
herkes iyi diye bir yalan yaz mesela
pazar günleri onları güneşe çıkar
ellerinden tut götür uzak bir limana
sevgili karıma da bir gül diziyorum boncuktan
mahsus selam ediyorum bütün arkadaşlara

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi
gönderdiğin gibi duruyorum burada
hiç ağlama
ağlamak yakışmıyor haziranda adama
iyi yanları da yok değil ama
bak erken kalkıyorum mesela
gökyüzüne bakabiliyorum arada sırada
arada sırada koymuyor değil
koyuyor hasretlik onca kahrıyla, ama arada

mektubun geldi arkadaşım
haziran da geldi


Kasım 29, 2009, 12:09:17 ös
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

mantıgını anlayamadım ama duygu yüklü  şiirlerini okuyoruz.begeniyoruz.


Kasım 29, 2009, 02:15:14 ös
Yanıtla #9
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1662

mantıgını anlayamadım ama duygu yüklü  şiirlerini okuyoruz.begeniyoruz.


Mantigini anlamadiysaniz nasil duygu yuklu geliyor ve begeniyorsunuz merak ettim simdi?

Siir yazmanin zaten mantigi olmaz. Sair ve rasyonalizm pek yan yana olacak is degil.  Ama tabiki siir cesitleri vardir ve dolayisi ile method kullananlar vardir. Ha icerigini veya sairin hangi duygularla yazdigini, hayatindaki hangi inis cikislarda yasayip yazdigini, neleri isaret ettigini bilemeyebilirsiniz. Kaldiki Ibrahim Sadri okuyucunun kolaylikla anlayabilecegi imgelerle yaziyor. Yani Ibrahim Sadri'yi anlamayanin baska siir ve sairleri okudugundan supheliyim. Hocam anlatmisti. Ismet Ozel'e sormuslar. Ustadim siirlerinizi anlamiyoruz, biraz daha acik yazsaniz demisler. O da demis ki "Siz benim siirlerimi nerede okuyorsunuz?"  "E iste otobuste, trende, yolda, bayirda". Ismet ozel soyle cevap vermis bunun uzerine. "Ama ben siirlerimi otobuste trende yazmiyorum ki anlayasiniz!"


 
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2009, 02:18:33 ös Gönderen: Isis »