Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Endülüs Kültürü ve Etkileşim - 5  (Okunma sayısı 4078 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 05, 2010, 12:51:04 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu bölümün konusu öncelikle "çeviri" (tercüme).

İslâm uygarlık tarihi söz konusu olup da “çeviri” denince, akla Abbasîlerin Bağdat’ı ile Endülüs gelir.

Bağdat’ta başlayan bilim ve felsefe alanlarındaki çeviri etkinlikleri, Endülüs’te daha da yoğun şekilde sürdürülmüştür.

Avrupalı Hıristiyanlar, “dine aykırı” görüldüğü için bilim ve düşünce etkinliklerini yasaklamıştı. Bu nedenle Batı dünyası “karanlık çağ” denilen bir dönem yaşıyordu. Hıristiyanlar, genel olarak Müslümanların, özelde ise kendi burunlarının dibindeki Endülüs-İslâm uygarlığının farkında değildi.

Ancak 11. yüzyıl sonlarında Fransızlar ile Papalığın etki ve desteğiyle Haçlı ordusu düşüncesinin doğuşu, ardından İberya’daki Reconquista eyleminin hızlanmasıyla, başta İberyalılar sonra diğer Avrupalılar önce Endülüs’e, sonra Doğu Türk ve İslâm dünyasına karşı Haçlı seferlerine girişti. Bu seferler aracılığıyla  İslâm uygarlığını yakından tanıma olanağını elde ettiler.

Aslında savaş, kültür iletişimi kanallarından yalnızca biridir. Öte yandan aslında Avrupalıların İslâm ülkelerini görmesi, onları tanıması için öyle olağanüstü bir engel yoktu. Dolayısıyla, yaşamlarına hayran kaldıkları Müslümanlar gibi yaşamak dileğiyle, bilim ve felsefe alanlarındaki yapıtlarını da inceleyerek benimsemeye, Arapça yazılmış kitapları Latinceye çevirmeye başladılar.

Ne yazık ki Latinceye; doğrudan kendi dillerine değil. Bir dilden yapılmış bir çeviriden bu kez bir başka dile çeviri yapılınca çok şey yitirilir, değişir. Nitekim öyle olmuştur. Bu olgu, Grekçeden Latinceye çevrilmiş yapıtlar için de geçerlidir.

Bağdat’tan sonra çeviri etkinliklerinin yoğun biçimde yürütüldüğü iki merkez vardı. Biri Sicilya, diğeri ve en önemlisi Endülüs’tü. Endülüs’te çeviri etkinlikleri 10. yüzyılda başlamış olmasına karşın, daha sistemli ve yoğun bir şekle bürünmesi, 12. yüzyıl başlarındadır. Kurtuba (Cordoba) ile Tuleytula (Toledo) çevirmen ve yazarların çalıştığı merkezlerin başında geliyordu.

Endülüs Emevî halifeleri, -özellikle Hakem el-Müstansır- başkent Kurtuba’da, Doğu-İslâm bilim merkezleri olan Bağdat, Şam, Kahire, İskenderiye ve Konstantiniye’den kitaplar topladı. Bunlarla Endülüs’te ç6ok zengin bir saray kitaplığı kuruldu. Kurtuba’da özel kütüphaneler de vardı.

İster Müslüman, ister Yahudi isterse Hıristiyan olsun, Endüüs’te herkes kütüphanelerden dileğince yararlanabilirdi. Böylece yüksek bilimsel düzeylere erişen Endülüslü birçok Yahudi ve Hıristiyan bilgin oluştu.

Kurtuba’nın bilimsel gelişim havasını bozan, 10. yüzyıl sonunda başlayarak 11.yüzyılın başında giderek kötüleşen siyasî iç kargaşalıklar nedeniyle, pek çok bilgin Kurtuba’yı terk etti ve daha elverişli bir ortama sahip diğer illere göç ettiler. Bu ortamda yağmalanan Kurtuba kütüphanesinin kitapları diğer illere dağıldı. Tuleytula’da Müslümanların kurduğu kütüphaneler, kentin elden çıkmasından sonra da Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan bilginlerin uğrak yerleri olmaya devam etti.

13. yüzyıl başında Başpiskopos Raimundus, Bağdat’taki Beytü’l-Hikme’ye benzer bir öğretim kurumunu Tuleytula’da açtı. Arap dili ve edebiyatının da öğretildiği bu kurumda çalışan Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi çevirmenler, felsefe, astronomi, matematik, tıp, kimya, tarih, coğrafya ve edebiyat gibi dallarda yazılmış çok sayıda Arapça yapıtı Latinceye çevirdi. Bu çalışmalar sonucunda Tuleytula, farklı din ve uluslardan bilginlerin kaynaştığı bir uygarlık merkezine dönüştü.

Tuleytula’dakine benzer çeviri okulları, 13. yüzyılda İşbiliye (Sevilla) ve Mürsiye (Murcia) kentlerinde de açıldı.

Yahudiler, ticarette olduğu gibi bilimsel alanda da Hıristiyanlar ile Müslümanların aracılığını yaptı. Grekçe ve Latinceden Arapçaya aktarılan felsefî ve bilimsel yapıtlar, 11. yüzyılın sonlarından başlayarak Müslüman bilginlerin elinde olgunlaştı; yenilenmiş biçimleriyle bu kez Arapçadan Latinceye çevrilir oldu. Böylece, İslâm uygarlığının bilim ve felsefe alanlarındaki birikimleri Batılılara aktı, aktı.

Orta Çağ Avrupası, bu çeviri etkinliği sayesinde eski Antik Grek felsefesini, özellikle Aristoteles’i öğrenme olanağını buldu. Din ile aklı uzlaştırmaya dönük Müslüman ve Yahudi filozofların düşünceleri, onların da düşüncelerinde bir devrim yarattı.

İbn-ür Rüşd, Musa bin Meymûn, İbn Bâce, İbn Cabirol ve İbn’ül-Arabî gibi İslâm-Yahudi düşünürlerin yapıtları ve düşünceleri, Hıristiyanların sonraki yaşamlarına yüzyıllar boyunca biçim verdi. Albertus Magnus, Duns Scottus, Spinoza, Immanuel Kant, Dante, Roger Bacon gibileri, Endülüs-İslâm düşünürlerinden etkilenmiş Batılı bilginlerden yalnızca birkaçı…

Dolayısıyla şöyle bir şey söylersem bu pek de yanlış sayılmaz sanırım: Avrupa’nın yaşadığı Rönesans, Doğu’dan alınan ışığın Batı’ya taşınmasıdır ama o kadar basit de değil; bunda Endülüs uygarlığının çok önemli bir yeri ve etkisi vardır.




Bir sonraki bölümde dil, edebiyat, bilim ve sanat alanlarındaki etkileşimden söz etmek istiyorum.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
5558 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2010, 01:49:43 ös
Gönderen: Prenses Isabella
2 Yanıt
4352 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2010, 01:27:48 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4478 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2010, 01:42:56 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4662 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2010, 02:08:45 ös
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
3783 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 30, 2010, 06:13:48 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2518 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 04, 2010, 12:15:39 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2889 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 07, 2010, 06:26:21 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4220 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 11, 2010, 01:04:49 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5427 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 12, 2010, 11:53:52 öö
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
2587 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 18, 2014, 09:53:37 öö
Gönderen: animi et spiritus