Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Kardeslerimiz => Konuyu başlatan: Mozart - Şubat 02, 2009, 02:53:00 öö

Başlık: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Şubat 02, 2009, 02:53:00 öö
5 Ağustos 1957’de İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Nöropsikiyatri Profesörü Recep Doksat’tı. İlk ve orta öğrenimini TED Ankara Koleji ve Özel Adana Koleji’nde tamamladı. Çukurova Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Çanakkale Biga’da mecburî hizmetini yaptı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamladı. Diyarbakır’da askerliği müteâkip, Cerrahpaşa’ya döndü. 1993 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu.

Meslekî olarak yayınlanmış iki telif kitabı, beş kitapta bölüm yazarlığı, yurt içi ve dışında yayınlanmış 60’ın üstünde makalesi mevcuttur. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Türkçe ve İngilizce bölümlerinde ders vermektedir. İÜ Adlî Tıp Enstitüsü’nde 3 sene, Marmara Üniversitesi İngilizce Diş Hekimliği Fakültesi’nde 7 sene hocalık yapmıştır. Kliniğinin resmî yayın organı olan Yeni Symposium dergisinin editörü, dört bilimsel derginin de ko-editörü olup, 10 küsur derginin de danışma kurulundadır. Yurt içi ve dışındaki muhtelif bilimsel platformlarda yüzün üzerinde konferans vermiş, panel ve kurs eğitimlerine katılmıştır.

Türk(iye) Psikiyatri Derneği, Ağrı Derneği başta olmak üzere pek çok meslekî derneğe üyedir. American Psychiatric Association ve ASCAP üyesidir. Kliniğinin Duygudurum Bozuklukları Birimi’nin kurucusu ve yöneticisidir. Bilimsel çalışmaları klinik psikiyatri, biyolojik psikiyatri, psikofarmakoloji, duygudurum bozuklukları, hipnoterapi, “psikiyatri ve inanç sistemleri”, “dil ve psikiyatri” konularında odaklanmıştır. “Ağrı ve psikiyatri” konusunda Türkiye’de kurucu rolü olmuştur; Evrimsel Psikiyatri’yi de ilk defa Türkiye’ye tanıtan bilim adamıdır.
Kaynak: http://www.doksat.com/default.aspx?a=1

Ayrıca kendi sitesinde Masonlukla ilgili soruları da yanıtlamaktadır ve Masonlukta 17. senesi olduğunu, idarî olmayan bütün derecelere vâsıl olduğunu; görev almadığı belirtmektedir.Kerem Doksat'ın Masonluk anlatımı;
                                                                                                       MASONLUK
Tarihi çok eskilere uzanan, Ortaçağ karanlığından çıkışta büyük rol oynayan ezoterik ve hârice kapalı bir kurumdur. Mâbediyyun şövalyelerine veya başka bir tarihî kuruma tek başına indirgenemez. İlk resmî kuruluşu İngiltere’de ve Hristiyanî olmakla beraber, zamanla bir ilâhi güce (Allah, Tanrı, Lord, God vs.) inanan ve iyi ahlâklı kişilerin alındığı beynelmilel bir teşkilât hâlini almıştır (tıpkı İhvânüs Safâ gibi). Bu süreçte bölünmeler de yaşanmış, inançsızları ve kadınları da kabûl eden “devrimci” gruplarla, muhafazakâr ve an’anelerine bağlı grup ayrılmışlardır. Türkiye’de de bu üvey kardeşler Hür ve Kabûl Edilmiş Masonlar Büyük Locası ve Özgür Masonlar Büyük Locası diye iki farklı obediyansta kurumsallaşmıştır. Tamamen yasaldırlar.

LIONS ve ROTARY’nin aksine, özel bir tekris (initiation) töreninden geçmeden mason olamazsınız ve toplantılar hâriçten olanlara kapalıdır. LIONS ve ROTARY’den farklı olarak, masonlukta yapılan hasenat ve hayır işleri de mahrem tutulur.

Yahudi ırkçılığı olan Siyonizm’in bu üç teşkilâtla da alâkası AKP veya CHP’yle olan alâkası kadardır. Yâni, bir şekilde bunlardan birine veya birkaçına üye olup da Siyonistlik yapmak isterseniz, bunu sinsice uygulamazsanız ve fark edilirse, atılırsınız. Çünkü ırkçılık her üç kurumun da ruhuna aykırıdır; vatanına ve milletine bağlılık ise temeldir. Her masonik Büyük Loca tamamen millîdir (ulusaldır) ve kimsenin kimseye verilecek hesabı yoktur. Muntazam olma (Düzenli olma) ise, basitçe, dünyada tanınmış bir Büyük Loca’dan berat almakla gerçekleşir. İsteyen herhangi bir kişi veya grup, bu şartları sağlarsa, kendi obediyansını kurabilir: Abdullah Gül Masonları Büyük Locası gibi…
Kaynak: http://www.keremdoksat.com/2008/09/05/lions-rotaryenlik-ve-masonluk/

Siyasi düşüncesi kısaca;
"Hâlis bir Türk milliyetçisiyim (ırkçısı değil)"
Kaynak: http://www.keremdoksat.com/2008/09/05/lions-rotaryenlik-ve-masonluk/

Gerçektende kendisi Atatürkçü ve Vatanını Milletini seven bir Tıp profesörüdür.
Bilim ve toplumla ilgili videosu;(Kendisini ve düşüncelerini çok iyi anlayabileceğiniz bir videosu)
http://video.google.com/videoplay?docid=7248254686478740234&ei=gEOGSaOoCKb8iAL_0eHzCg&q=kerem+doksat
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: ozak1977 - Şubat 02, 2009, 10:37:18 öö
Derste yaptığı esprileri hala daha hatırlıyor ve gülümsüyorum.Bilime bakış açısı , hurafeyi reddedişi, kendine has ders anlatışıyla fakültelerin Kerem Doksatlara ihtiyacı var diye düşünüyorum.Ne yazık ki artık mollalar üniversitelere yerleştirilmeye çalışılıyor,keşke yapabileceğimiz birşeyler olsa.Her geçen gün Arabistan'a biraz daha benziyoruz
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Dino - Şubat 02, 2009, 12:46:57 ös
Kendisini taniyan bir Kardesi olarak sunu soyleyebilirim; betimlemelerinizde cok haklisiniz Sayin Ozak1977. Bilime bakisi, hurafeyi reddedisi, insanlik icin dusuneleri yaninda sosyal kisiligi ve nuktedanligi ile de bizlerin gonlunde taht kurmus bir Kardesimizdir. Sirf bu ulkeye birseyler verebilmek icin de televizyon kanallari arasinda mekik dokumakta, belki birseyler daha aktarabilirim diye dunmektedir.

Sevgi ve Saygilarimla,
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Şubat 11, 2009, 02:10:42 öö
Bay Mason üyeler,
1-İdari olmayan bütün derecelere vasıl olmak demek, bir üst derece de idari derecelerin başlaladığı anlamına mı gelir?
2-İdari derecelerde, Loca'da idare sistemiyle alakalı Masonlara görevler mi verilir? Mesela Loca'nın mali işleriyle ya da hukuki işleriyle sorumlu olmak gibi?
3-İdari işlerin başladığı derece 31. derecemi oluyor? Bu forumda başka bir konu da bir üye öyle yazmış.
4- 17 senede 30. derece gelinebilmesi normal bir süreçmidir?

Ayrıca kendi sitesinde Masonlukla ilgili soruları da yanıtlamaktadır ve Masonlukta 17. senesi olduğunu, idarî olmayan bütün derecelere vâsıl olduğunu; görev almadığı belirtmektedir.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Şubat 21, 2009, 03:44:17 öö
İlk 3 sorunun cevabını öğrendim, 4. sorunun cevabını öğrenemedim, cevap verirseniz sevinirim.

Belki Kerem Doksat üzerinden sorulmuş olduğu için cevaplanmadıysa, öğrenmek istediğim sadece şu;
1 sene içerisinde 1'den daha fazla derece çıkılabiliyor mu?

saygılarımla
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Aralık 29, 2009, 08:27:51 ös
Kendilerinin www.keremdoksat.com adresli kişisel bir blog sayfası var.

Bu zamana kadar orada yazabiliyordum, ancak dün, hiçbir hakaret ve kötü söz içermediği halde, son dönemdeki siyasi olaylar hakkındaki yazısına cevaben yazdığım uzun bir eleştiriyi onaylamadığını gördüm. Normalde kendisine karşı olan yazıları da yayımlıyordu, fakat yazısındaki çarpıklıkları uzun bir şekilde açıkladığım yazımı, her nedense, yayınlatma gereği görmemiş.

Bunu kendisine yakıştıramadığımı ve site banner'ındaki "yapıcı tartışmalar" ve "hür"lük konusundan ne anladığının ip uçlarını gösterdiklerini söyledim ve o blogdaki yorumlarıma artık son verdim.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Aralık 30, 2009, 12:14:05 öö
Bay popperist ,

Belki de bir hata meydana gelmiştir, tekrar yazın ya da kendisine nedenini sorun. Boş vakti olur olmaz cevap verecektir.

sevgiler
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Universal - Aralık 30, 2009, 04:10:45 öö
Sn.popperist,

Sn. Kerem DOKSAT Kardeşim şu an çok yoğun bir dönem geçiriyor. Aynı Locada çalıştığım için bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum.

Sn. Mozart, DOKSAT kardeşim çalışkan bir kardeşimizdir. İyi bir zamanlama ile ulaşmış bu dereceye öyle söyleyeyim.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Aralık 30, 2009, 04:46:21 ös
Sayın Mozart,

Tabii ki kişi kendi kişisel blogunda istediği kişinin yorumuna izin verir, istemediğine de engel koyar. Bunu bir neden, gerekçe söylemeksizin de yapabilir. Ben özel mülkiyete değer veririm.

Ancak bir üyenin destek mesajlarını yayınlayıp, eleştiri mesajlarını yayınlamamasına bir anlam veremiyorum.

Buraya yazdığım sitemin hemen hemen aynısını, soruna değinerek yorumlara girdim. Bunu yayınlaması için girmedim, sadece sorunu söylemek için girdim. Mail adresim de her zaman açıktır. Fakat henüz bir açıklama görmedim.

Yine de umarım dediğiniz gibidir, her şeyin benim anlamadığım bir sebebi vardır. Ben yanılıyorumdur. Fakat ben orada yazmamayı uygun buluyorum. Belki de böylesi benim için daha iyidir.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Aralık 30, 2009, 05:05:59 ös
Bay popperist,

Kerem Bey'in sitesinde eleştirilerde mevcuttur, siz eğer kendisine iletinizin neden silindiğini belirten bir ileti ya da mail gönderdiyseniz, eminim ki boş bir zamanında size geri dönecektir. Eğer geri dönüş yapmamışsa ya da yapmaz ise iletizi atlamıştır, kendileri gerçekten çok yoğun bir İnsan, siz de hoş görün. Bir de şu açıdan bakın; Siz nasıl yazınızın yayınlanmasını istiyorsanız (bu sizin isteğiniz), karşınızdaki kişi de bu yazının yayınlanmamasını isteyebilir (Bu da karşınızdakinin isteği). İki istek karşı karşıya da gelmiş olabilir. Ama kötü bir durum değil, sadece istek çatışması. Sizin isteğiniz karşınızdakine, karşınızdakinin isteği de size uymayabilir.

Sevgilerimle
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Aralık 30, 2009, 05:22:40 ös
Sayın Mozart,

Ben de bunu söylüyorum. Sayın Doksat, yazımın yayınlanmasını istememiştir. Zaten her engel, nihayetinde bir "istememek" değil midir? Atlamış olamaz çünkü benden sonra birçok kişinin yazısı yayımlandı. Uslubum burada yazdıklarımla aynıydı. Occham bana ustura verdiğinde, yoğunluğundan değil, fakat gerçekten yayınlanmasını istemediği için onaylamadığını düşünüyorum. Bunu da kendisine bu konjonkturde yakıştıramıyorum.

Sayın Doksat'a olan sevginizi anlıyorum. Ben de kendisinin yazılarını severim. Ancak sevilen biri olmakla, sürekli doğru karar vermek arasında bir bağ yok. Ben de çok iyi biriyim birçoklarına göre ama benim de zaman zaman yanlışlarım oluyor. İfade özgürlüğünü de içine aldığını zannettiğim "hür ve yapıcı tartışmalar"a kanarak yazıyordum ben oraya. Bana göre Kerem Bey'in yaptığı yanlıştır. Hem de çok büyük bir yanlıştır.
Başlık: Prof. Dr. Kerem Doksat canlı yayında
Gönderen: Mozart - Ocak 27, 2010, 10:12:53 ös
Kerem Bey bugün saat 23:00'da, kanal 7'de "alternatif tıp" konulu bir programa katılacak, onu sevenlerin bilgisine.

Mutlaka izleyin derim...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Haziran 19, 2011, 12:51:49 ös
Sn.Doksat'ın sitesini ben de sürekli takip etmekteyim. Gördüğüm kadarıyla yazılarına eleştiri getirenlerin yazılarını da paylaşmakta. Ancak hakaret içerikli değilse yayınlıyor. Hatta kimi zaman düzeltip öyle de yayınlayabiliyor. Sn.Popperist'in eleştirel yazısını görmemiş olabilir ya da bir aksaklık meydana gelmiş olabilir diye tahmin ediyorum.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 19, 2011, 01:14:08 ös
Aramızda geçen hikaye;

www.ciplakkrallar.wordpress.com
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Haziran 19, 2011, 01:22:16 ös
Paylaştığınız için teşekkürler :) Açıkçası ne yazdınız diye merak etmiştim . :)
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 19, 2011, 02:42:09 ös
Prof.Dr.Kerem Doksat'ın işi gerçekten çok zor. Vatan hainleri ile uğraşmak kolay değildir.
Birisinin size saldıracağını bilirseniz ne yaparsınız? Aklınızın yettiği kadarıyla önlem alırsınız değil mi? Bunun içinde karşı saldırı da olabilir. Peki içinizdeki bir haine (eğer onu bilmezseniz) ne yapabilirsiniz?
Dünyanın en zor şeyi ikiyüzlü insanlarla tartışmaktır. Net değillerdir, çıkıp biz Cumhuriyetten nefret ediyoruz, yıkacağız demezler. "Konuşalım canım, ne var bunda", "İleri demokrasi" gibi sahtekarlıklarla yaklaşırlar. Ciddi ve iyi niyetli bir eleştiri gelecekse bu da ancak sosyalist ve ulusalcı(Bu gün için) insanlardan gelir.
Ayrıca bu hain insanlar güç ellerine geçince vahşi olurlar. Çünkü hainlik dürüstlük değildir, kişilik bozukluğundan kaynaklanır. Tarih kaybetme pahasına dürüst olanlarla doludur.
Ahmet Altan'ın göz göre göre TSK ya iftiralarını okudukça midem bulanırdı. Ergenekonu savunur, balyozu konuşur. Bağlı olduğu bir insan vardır, kuldur.

Sayın Kerem Doksat'ın işi açıkçası çok zor.

Bu her konuda kendisini desteklediğim anlamına gelmez, genel çizgisi itibariyle yazdım.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 19, 2011, 06:33:30 ös
Sayın Prometheus,

Kerem Doksat'ın işinin zor olduğunu söylüyorsunuz. Hakikaten öyle. Yani gerçekten bir adamı (Ahmet Altan) sevmeyip, "kozmopolitlik" "anti milliyetçilik" "liberteryenizm" gibi kavramları bir anda by pass edip, bütün düşünceyi "vatan hainliği" kavramına sıvamak için, babasına, kardeşinin kantinci vb. olması gerektiği esprisine, ailesine, intihallerine vb. kadar, konuyla ilgisiz bir sürü argümanı paragraflarca ileri sürüp, sonra hala elinde kat ettiği yol açısından hiçbir şey olmaması, ve bunu ifade eden benim gibilerin yorumlarını geri çevirmesi, gerçekten zor, zahmetli bana sorarsanız biraz da acıklı bir durum. Kerem Doksat'a bu küçük işlerinde başarılar dileyeyim bari...

:)
Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 19, 2011, 11:57:20 ös
Sayın poperist,
Nedense size yazarken hep en basit konulardan başlamak zorunda kalıyorum. Siz ise hep izm'lerdesiniz.

Dünyada iki sistemden birine dahilsinizdir, ya kapitalistsinizdir yada sosyalist. Bundan başka bir sistem yeryüzünde henüz bilinmiyor.
Antimilliyetçilik gibi, kozmopolitlik gibi şeylerin tamamı bunların içindedir. Alt sınıflarıdır.

Bakın kozmopolitliğin başı arşa değmiş tanımlamasını komünizm de bulabilirsiniz. Anti milliyetçiliği savunursanız yine komünistsinizdir.
liberteryenizm'i savunursanız kapitalistsinizdir. Açın bakın kapitalizm aşamalarından birisidir. Hatta son aşamasıdır bile diyebiliriz. Son aşamasının asıl tanımı bazen vahşi(saldırgan, müdaheleci) emperyalizm olarak da tanımlanır. Günümüze tam uygundur.
Aslında böyle tanımlar, tıpkı "Açılım" gibi döneme uygun, art niyetli insanların uydurdukları tanımlamalardır. Maksat cahillere şirin görünmektir. Yoksa tarih boyunca niye kimse daha önce açılımı keşfetmemiştir?

Ben sosyalist bir insanım ama Ahmet isimli şahsın ne olduğu belli değildir. O, yerine göre sosyalist yerine göre milliyetçi olmayı iyi kıvırır, kim güçlüyse onun çanağını yalar. Bu gün akp olur, yarın fettulah gülen, İnanıyorum ki ülkede askeri ihtilal olsa, ilk önce paşaları o kutlar. Onun tek inancı öyle kozmopolitlik falan değildir, sadece paradır, güçtür. İnanmıyorsanız nasıl bir çizgiyi takip ettiğine bir bakın artık.
Kozmopoliti anlayamacak kadar cahil birisinden bunu savunmasını nasıl beklersiniz? İnsan hayatı boyunca belli bir çizgide durur.
Türkiye bu gün mü kozmopolit olmaya ihtiyaç duydu? niye bu adam daha önce böyle bir tanımı akıl edip tek kelime bile etmedi? Kozmopolit lafını akp nin açılımdan sonra niye kullanmaya başladı?

İtiraf edin peygamberiniz de kapitalistti, değildi diyorsanız bir sürü yazı sunabilirim.
ahmet isimli şahıs buna ne diyor peki? yada fettulah gülen için ne diyor? hangi birine uyuyor acaba kozmopolit olmak? bambaşka ülkelerde Türkçe eğitimin manası ne? Hangi dincinin gönlünü okşamıyor bu? Hangisinin milli duyguları kabarmıyor? Övüne övüne bi hal oluyorlar.
Bu insanlar yıllardır niçin akıl edemediler anti milliyetçiliği? Kürçeyi çok istiyorlarda, kürtçe ezanı duyunca niye çıldırdılar? Al sana açılım işte, bırak istediği gibi ezan okusun, istediği gibi ibadet etsin.

Ülkemizin yapısına bakmadan, işsiz oranına bakmadan, dünyanın en pahalı benzinine bakmadan, asgari ücretin açlık sınırı altında olmasına bakmadan, okumuş oranının afrika ülkeleriyle nereeyse aynı olmasına bakmadan, daha ülkesinin hangi kıta'da olduğunu bilmeyen insanlara bakmadan, binlerce yıldır karışmış, iç içe geçmiş, kız almış, kız vermiş halklara bakmadan kozmopolitlik de neyin nesi? Kime neyi öğretiyorsunuz? Bunca sıkıntı bitti de veya yokta, kozmopolit olmak mı tek sorunumuz?
Bizim İlyas Salman'larımız, Deniz Gezmişlerimiz kürt değilmiydi? Pkk yı temize çıkartma mı kozmopolit olmak?
Hem ulusalcılık ne anlama geliyor? Kozmopolitin daniskası değil mi? Yoksa sizde mi milliyetçilik ile ulusalcılığın farkını bilmiyorsunuz?
Binlerce yıldır birada yaşamış bu insanlara kozmopolitik olmayı mı öğreteceksiniz?
Merak etmeyin, onlar bir şekilde birlikte yaşamayı hatta yan yana ölmeyi bile becerdiler. Önünüzdeki en güzel örnek ATATÜRK'tür. Aynı topraklar için, aynı amaç için insanlar yan yana ölmüştür. Alın size kozmopolitlik dalaverasına verdiğimiz cevap.
Ya komünist olursunuz ya kapitalist, yoksa kozmopolitlik komünizm içinde ufacık bir damladır.
Elbette ahmet altan gibi, Arinç'ın dedeleri gibi kişiler çıkıp Cumhuriyet için itiraz etmişlerdir, böyleleri hep olmuştur.

Biliyorum bunu yiyen bir sürü cahil insan var ama ben yemiyorum. Siz istediğiniz kadar inanabilirsiniz.



Geçen konuda Kuran'da kadının erkekten üretilmediğini söylemiştiniz bende gerekli ayeti size göstermiştim, niye cevap vermediniz?
Burada da bir sürü yazı bulup koyarsam yine cevapsız mı bırakacaksınız?
ahmet efendiye kadar bu ülkede savunulmayacak adam mı kalmadı? Nerede Uğur Mumcu? Nerede diğer ülkesi için ölenler? Ama sizler abdülhamiti anarsınız, fettullahı konuşursunuz.


Şuna kimse itiraz edemez ki,Komünizm'e geçesiye kadarda en iyi sistem ulusalcılıktır. Yoksa hakim güçlerin elinde maymuna dönersiniz.
Yüreği olan varsa oturur tartışırız.

Kerem Doksat için ise, ben ve siz neredeyse en son laf edebilecek kişileriz. O adamı anlatan bir sürü öğrencisi vardır. Hatta ekşi sözlüğü açın bakın. jaguraından bahsederler. Dangır dungur konuşur derler, göbeğiyle arabasını sürdüğünü iddia ederler ve cümlelerinin hep sonu ama iyi adamdır ile biter.
Ben onu tanımam etmem, hatta zıtlaşacağımı sandığım bir çok da konu vardır ama ahmet altana karşı odunu bile(malum hakimin lafıdır) savunurum.

Şu geldiğimiz günlere bir bakın, abdülhamit han anılıyor, aşık veyseli bilmezler
adnan menderes anılıyor, Ecevite yaşlıydı derler.
özalın anıtı bile vardır(nedense?) ama Deniz Gezmişin yoktur.
tayyip başbakan olur, mehdi derler peygamber derler, Yunusu hatırlayan yoktur.

Aklıma geldi;
Bu dünya akılsızın, aptalın elinde,
Sorarsan bütün bilgi de kendilerinde.
Üzülme eşek eşeği beğenir,
Hayır var seni sevmemelerinde.




Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Alşah - Haziran 22, 2011, 02:00:13 öö
      Sayın popperist, yazılarınızdan anladığım kadar biraz ön hükümlüsünüz.  Sayın Prometheus çok güzel vurgulamalarda bulunmuş. Bir çok örneklerini yaşamış biri olarak, bu tip insanların topluma yön verici gibi gösterilmeleri beni gerçekten çok rahatsız etmektedir. Belki biliyor belki de bilmiyorsunuz. Bu şahsın babası benim gençlik yıllarımda yazıları ile  bizleri sokaklara dökerdi. O'nu sosyalizmin kahramanlarından biri olarak görürdük. Binlerce üniversiteli genç ona karşı yapılan ufacık bir hareket nedeniyle sokaklara dökülür, çatışmalara girerdi. Bu yüzden bir çok gencin hayatı kararmıştır. Pekiyi sonra ne olmuştur ? o meşum 12 Eylül'den sonra,  sosyalizmin kahramanı olarak gördüğümüz o kişi meğer liberalizmin en önde giden cengaveri olup çıkmaz mı ?  Kendime ne kadar kahrettiğimi burada anlatmaya kelimeler yetmez. Zehirlediği  sayısız gencimizin vebalini nasıl hala taşıyabilmektedir, nasıl olup ta hala topluma yön vermeye çalışmaktadır şaşırıyorum! Ne yazık ki , halkımız her şeyde olduğu gibi bunlarıda çabucak unutmaktadır.
        Gerçekten anlatacağım o kadar şey var ki , kitaplara sığmaz. Yani sözün özü, dün baba bu gün oğullar. Bu kadar ucuz  olmamalı idealizm.
        Bir vesile ile daha evvel de karanlık işler yapan bir şahsın sözünü bir kez daha ve tam da adamlarına yakıştığını düşündüğüm için yazacağım. Bu karanlık adam bana "Türkiye'de insan etinin inek etinden daha ucuz olduğunu " söylemişti de, ben de bu sözü burada paylaşmak istedim.
          Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 22, 2011, 06:52:56 ös
Sayın Prometheus, siz her seferinde konu dışına çıkmasanız, ben de size her seferinde cevap veririm. Ama o kadar ayrı tellerden çalıyorsunuz ki, size cevap olarak yazacaklarımı düşününce, paragraflar gözümde büyüyor, üşeniyorum.

Burada da aynını yapıyorsunuz. Kerem Doksat, Ahmet Altan'ın Atatürkçülük ile, devlet ile ilgili söylemlerini eleştirmek amacıyla bir yazı yazıyor, ama konuyu bir türlü bu ana argümana getiremiyor, Ahmet Altan'ın etrafında, ailesinde, işinde dönüp duruyor. Benim derdim şu: Kerem Doksat, cevap verme iddiasıyla başladığı yazıyı sağdan soldan Altan eleştirileriyle doldurmuş, asıl cevap vermesi gereken konuya bir türlü değinememiştir. İşte Kerem Doksat'ın "zor" olan işi de budur. Zordur, çünkü imkansızı başarmak istemektedir. Günümüz, tek adamcılığın artık savunulamayacağı bir gündür, bu yüzden Kerem Doksat düzgün yazamaz, bu yüzden Kerem Doksat benim yorumumu engeller.

Siz ise bu eleştirime karşılık bana alakası olmayan görüşlerinizi yazıyorsunuz. Acaba "izm"lerde olan ben miyim, yoksa her metninizde komunizm, deniz gezmiş, yunus, ulusalcılık vb. alt metinlerini geçen siz misiniz? Acaba derdi basit olan ben miyim, yoksa siz misiniz. Cevap yazmak için zaman harcıyorsunuz, ama lütfen biraz benim yazdıklarımı dikkatli okuyun. Benim burada komunizm-kapitalizm tartışacak bir söylemim olmadı. Tüm bunları nereden çıkarıyorsunuz? Bir paragrafınızı alıntılayın ve deyin ki, "işte bu paragrafı senin şu iddiana yönelik olarak yazdım". Ben iddia ediyorum ki diyemezsiniz. Çünkü off topic oluyorsunuz. Kendi telinizden çalıyorsunuz. Üstelik konu dışı da olsa yine yanlış, yine hatalı, yine çelişkili yazıyorsunuz ki işte beni yazdırmaktan caydıran taraf da burası oluyor.

Benim burada yazdıklarım gayet açık ve  anlaşılması zor olmayan şeyler. Ortalama bir okuyucu bu tartışmada kimin ne yazdığını anlar diye düşünüyorum ve daha fazla uzatmak istemiyorum.

Saygılar
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 23, 2011, 03:48:40 ös
Sayın Popperist bakın şöyle demişsiniz;
Alıntı
Yani gerçekten bir adamı (Ahmet Altan) sevmeyip, "kozmopolitlik" "anti milliyetçilik" "liberteryenizm" gibi kavramları bir anda by pass edip, bütün düşünceyi "vatan hainliği" kavramına sıvamak için,
Bende bu iddianıza karşılık, bunların aslında iki görüşten birisine ait olduğunu, ahmet altan'ın böyle şirin kelime oyunlarıyla kendini örtemediğini söylemişim.  Libertenizyim(işte kullandığınız izmlerden sadece birisi, diğer yazılarınızdaki izmleri de toplarsam yazım çok çok uzun olacak) Ne demektir? Kapitalizmin son aşamalarından birisidir. Emperyalizminde ağababasıdır. Tek başına bir görüş değildir. Ancak böyle yutturulmaya çalışılmaktadır. Global sömürgenin başlangıcı olarak Libertenizm' e ihtiyacı vardır. Siz ise ahmet altanı bunlarla övmeye, Kerem Doksat'ı da bunlara karşı olarak yermeye çalışıyorsunuz. Yani önce dayandığınız şeyleri çürütüyorum.
Yazınızla alakasız mı? Yok diyorsanız peki öyle olsun.

Sonra ahmet altanı çürütelim;
İnsan biraz ondan biraz bundan olmaz, ya sosyalistsinizdir ya kapitalist. Hatta bunlardan önce dürüst olmalı insan. Bu iktidarın ve yandaşlarının veya malum güçlerin cahil halkı kandırmak için böyle kelime oyunlarına müracaat ettiğini, örnek olarak da "açılım" kelimesini son zamanlarda çok kullandığını söylemişim. Oysa akp iktidar olmadan önce hiç ağzından açılım diye bir kelime duydunuz mu? Hayır. Bu gazetecilerden duydunuz mu? Hayır. Peki ahmet altan ve benzerleri daha önce başka şeyleri, şimdi başka şeylerimi savunuyor? Evet, sayın Alşah da örnekle gösterdi, benden daha güzel bu adamların aslında ne olduğunu anlattı zaten.
Yani ahmet altan asla ve asla "kozmopolitlik" "anti milliyetçilik" "liberteryenizm" savunan birisi değildir. Bu söyleminiz yanlıştır, tarih de bunu ispatlamaktadır.
Yazınızla alakasız mı? Yok diyorsanız peki öyle olsun.

Gelelim offtopic olmaya; Din kökenli kafa yapısına sahip kişilerin ilk yaptığı şey hedef saptırmaktır. Bu dürüstlük değildir. Bu yüzden yıllardır onlarla tartışmaktan bıktım usandım. Bu site haricinde de artık hiçbir yerde de tartışmıyorum.
İşin garip tarafı, söylediklerimin tekini çürütmek yerine, sözü dönüp dolaştırıp bana getirdiniz. Offtopic olmak ne demek şimdi söyler misiniz?

Size diyemezsiniz dediğiniz konuda sadece tek bir örnek verdim. Yada zaten yaptığımı gösterdim. Tekrar ediyorum. Siz isteyin şimdiye kadar söylediklerimle, iddia ettiğim şeylerle ilgili kitaplar dolusu yazı bulup getireyim. Daha önceki konularda da aynı iddia yı savunmuştum zaten.

Kerm Doksat'a yazı yazmış ve cevabını alamamışsınız. Kim bilir belki de o da bıkmıştır yıllardır aynı şeyleri en basitten başlayıp tartışmaya. Bu yüzden cevap vermemiş olabilir. Ancaak, bu konu da ne size bir lafım oldu nede onun size yanıt vermemiş olmasına, eğer bunu yapmış olsaydım terbiyesizlik etmiş olurdum. Niye yazdınız diye sizi, niye cevap vermedi diye Kerem Doksat'ı eleştirecek yetkim ve haddim yok. Aynı şekilde her ikinizi de haklı bulacak gücümde yok. Yani, vay efendim size nasıl cevap vermez diye o kişi gözümden düşmüş veya yücelmiş değildir.
Yazınızla alakasız mı? Yok diyorsanız peki öyle olsun.

Bence sizin yazmak istememenizin sebebi başka şeyler olabilir.





Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 23, 2011, 05:26:17 ös
Ne kötü, Videoyu bu gün görüyorum, daha önce onu resim olarak algılamış ve seyretmemiştim.
Neyse şimdi seyrettim ve Sayın Kerem Doksat'ın anlattığı, beyinle ve gelişimiyle ilgili bilgilerimi yeniden hatırladım ve büyük keyif verdi. Ayrıca babasının parapsikolojiye olan ilgisi de dikkatimi çekti. Tabi ülkemizle ilgili olan diğer söyledikleri de çok hoştu.

Bunlardan sonra Sayın Kerem Doksat'ın sitesine gidip ahmet altan yazısını okudum. Sonrada sayın Popperistin sorularını, gerçi daha önce okumuştum ama, birleştirmek için tekrar okumam daha doğru oldu.
Sonuç olarak ben olsam bende o sorulara cevap yazmadım. Çünkü aradan belli bir zihniyetle çekilmiş sorular. Oysa yazının bütününde zaten ahmet altan'ın ne olduğu, hatta ailesi hakkındaki neredeyse herkes için bir şeyler yazılmış. Bana göre sayın Popperiste cevap vermesi ancak sıkıcı ve zaman kaybı olurdu. Çünkü biz o sorulara yıllardır cevaplar vermekten bıktık usandık.
Biz mi? Kendi adıma konuşabilirim ama Kerem Doksat adına da konuşuyorum. Ne terbiyesizlik değil mi? Sanırım ben çok büyük bir ego sahibi kendini beğenmiş birisiyim.
Ama bir dakika sayın Kerem Doksat'ın bir yorumcuya verdiği bir cevap var, son kısmını aşağıya yazıyorum;
Alıntı
Bu tür iftira ve mesnetsiz hücumlara mekânda bundan böyle yer vermeyeceğim! İbretlik olsun diye bu sefer tahammül ettim…
:)

Yani sayın Popperist'e cevabını zaten vermiş.
Ne dersiniz sayın Popperist?


Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 12:18:34 öö
Alıntı
Bende bu iddianıza karşılık, bunların aslında iki görüşten birisine ait olduğunu, ahmet altan'ın böyle şirin kelime oyunlarıyla kendini örtemediğini söylemişim.  Libertenizyim(işte kullandığınız izmlerden sadece birisi, diğer yazılarınızdaki izmleri de toplarsam yazım çok çok uzun olacak) Ne demektir? Kapitalizmin son aşamalarından birisidir. Emperyalizminde ağababasıdır. Tek başına bir görüş değildir. Ancak böyle yutturulmaya çalışılmaktadır. Global sömürgenin başlangıcı olarak Libertenizm' e ihtiyacı vardır. Siz ise ahmet altanı bunlarla övmeye, Kerem Doksat'ı da bunlara karşı olarak yermeye çalışıyorsunuz. Yani önce dayandığınız şeyleri çürütüyorum.
Yazınızla alakasız mı? Yok diyorsanız peki öyle olsun.

Yaptığınız şey bir genelleme üzerinden gidiyor. Offtopic dedim, aslında bunun ismi gavurcada "fallacy" dir. O da şudur; spesifik bir alanda cevap vermekten kaçınıp, daha genel etiketlerle konuya cevap vermek. Off topic olunan yer burasıdır.

Yani Ahmet Altan'ın spesifik dediği bir şey var; Kemalizmle yola devam edilemeyeceği. Ben Kerem Doksat'tan bu konu üzerinde bir yazı beklerdim fakat o Ahmet Altan'ın etrafında dolaşmış. Ve Altan'ı  Taraf gazetesi çerçevesinde bugün Altan yapan da budur. Yani adam, aylardır devlet ideolojisine laf söylüyor. Doksat buralara bir eleştiri getirebilmiş değil. Adam taraf gazetesinde liberal değerleri savunuyor. Ben onun sosyalizme serenad yaptığı bir yazısını okumadım. Ki varsa da bu, sosyalizmin liberalizme kaydığı, gerçek sosyalistlerin "revizyonist" diye saldırdığı türden bir sosyalizmdir herhalde. Kavramlar aynı kalsa da terimler çoğu kez kaymaya uğruyor. Mesela Roni Marguiles de bir sosyalisttir, ama liberal değerleri savunur. Hiçbir sosyalist de kendisini sevmez. Çünkü aslında sosyalist değildir.

Bir kere burada bir çuvallama var. Yani gelin, önce T.C. resmi devlet ideolojisi Kemalizmi savunmak için argüman üretin. Çünkü Ahmet Altan, ve onu haklı bulan benim gibilerin derdi bu. Konumuz bu. Davamız da bu. Kerem Doksat Ahmet Altan'ın intihallerini oraya yazsa ne olur, yazmasa ne olur, bu benim savunduğum şeye bir zeval vermez. Kerem Doksat, Ahmet Altan'ın ne kadar kötü biri olduğunu göstermeye çalışırsa çalışsın. Bu, sadece Altan'ı ilgilendirir, "konuyu" ilgilendirmez. Ahmet Altan da her şeyden önce bugün taraf gazetesinde yazdıklarıyla gündemde olan biridir, ve altan'ı altan yapan da budur.Ben onu edebiyatını sevdiğim için desteklemiyorum ki intihalleri beni ondan soğutsun. Kerem Doksat ne yapmaya çalışıyor?

Bir ikincisi, sizin bu paragrafınızda yazdıklarınızdan büyük bir önyargı ve yanlış bilgi ortaya çıkıyor. İşte benim asıl cevap vermekten üşendiğim nokta burası. Şimdi sizinle oturup liberal teorilerin emperyalizmle bir ilgisi olup olmadığını (1), ve dünya üzerindeki bir çok akımın, dualist bakış açısıyla sadece ikiye indirilemeyeceğini (2), ve ikiye indirilen akımların birine kendinizi (komunizm), diğerine de karşı akımı (liberalizm, -teryenizm, kapitalizm) ve geri kalan her tür kötülüğü (emperyalizm vb) eklemenizin yanlış olduğu (3) konusunda tartışmaya girmem gerekecek.

İnanın ben de buraya kitaplar dolusu bilgi koyabilirim. Sadece şunu söyleyebilriim ki, çapraz okuma yapamıyorsunuz. Savunduğunuz düşünceleri savunmaya başlamadan evvel yeteri kadar objektif olamamaış ve zaten taraf olduğunuz teorinin okumalarını yapmışsınız. Çünkü böyle olmasaydı, dünyayı ikiye bölmek gibi, gerekçesinin ne olduğunu çok merak ettiğim bir öncülü öne sürmezdiniz. Dünyayı ikiye ayırmak, yani tüm teoriyi iki kampa bölmenin, ve bölünen iki kampın birine iyiliği, diğerine kötülüğü koymanın gerekçesi nedir? Ben söyleyeyim; liberalizmi, sosyalist kaynaklardan okumak. Liberalizmi kendi kaynaklarından okusanız, emperyalizmin bu teorinin derdi olmadığını, bunun daha çok, belki bir üçüncü akım olarak adlandırılabilecek devletçiliğin, ve belki dördüncü akım olarak adlandırılabilecek "milliyetçiliğin" ve belki bilmem kaçıncı akım olarak adlandırılabilecek "lobiciliğin/cemaatçiliğin/muhafazakarlığın vb." ürünü olduğunu anlardınız. Evet, emperyalizmin komunizmle bir ilgisi yoktur (Her ne kadar pratikte sscb'nin tüm kaynakları rusyada toparlamış olması gerçeği varsa da şimdilik bu gibi durumları es geçiyorum) ama emperyalizmin liberalizmle de bir ilgisi yoktur. Fakat nedense sosyalistler, emperyalizmi kapitalizme, liberalizme yamamayı çok severler. Adeta liberallerin niyetlerini hiçbir kanıt ve bağ göstermeden okurlar. Liberalizmin veya kapitalizmin veya liberteryenizmin, emperyalizmle hiçbir bağı yoktur. Teori bağlamında böyle bir şey bulamazsınız. Amerika ve Avrupa'nın kaynakları halen (Libya, ırak, afganistan savaşında görüldüğü üzere)  kendi ülkelerinde toparlamak istemesinin nedeni liberalizm değil, devletçiliktir. Liberal teori, emperyalizmin aktörü olan devletin diliyle değil, bireyin diliyle konuşur. Bireyi, devlete karşı korur. Bireyin haklarını savunur. Derdi özgürlüktür. Maksimum birey özgürlüğü ve minimum devlet anlayışına sahiptir. Bireyin haklarını savunan bir teori, devletçiliğin amacı olan başka kaynakalrı adaletsizce veya ne pahasına olursa olsun kendisinde toplamak gibi, başka insanların haklarını çiğneyip, onların mallarını çalan bir hırsızlığa hiçbir satırında yer vermez. Vermiştir derseniz, buyrun kaynak gösterin.

İşte liberalizm, bu yüzden kemalizmle de çelişir. Kemalizmi eleştiren liberallere bu yüzden cevap verilemez. Verilse verilse en fazla intihalleri, kadın sevgisi, seks düşkünlüğü, ailesi, geçmişi vb. gibi konuyu değil, kişinin kendisini ilgilendiren "ad hominem" verilebilir. Bunun da tartışmanın özüyle hiçbir ilgisi yoktur. Kerem Doksat, bu yüzden liberalizme, özgürlüğe bir şey diyemez. Kemalizmin, çağın gerisinde kaldığını kabul edemez. Kemalizmin özgürlkle çeliştiğini kabul edemez. Bu konu adeta onun için çoktan kapanmıştır; ona göre yukarıda yazdığım her şey koca bir yalandan ibarettir, ve der ki "artık böylelerine laf anlatmaktan bıktım usandım". Prometheus olarak siz de böyle dersiniz. Böyle dersiniz, ama hiçbir kanıt gösteremezsniz. Liberalizmin pür halini, muhafazakarlığın, devletçiliğin, milliyetçiliğin eylemleriyle bağdaştırmak daha kolay bir çözümdür ne de olsa. Muhafazakarlık, devletçilik ve milliyetçilik mi? Bunlar tabii ki, iki boyutlu düşünce yapısında şeytan unsur olan liberalizmin dalları, budaklarıdır değil mi Sayın Prometheus?

Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 01:11:33 öö
Özet yapalım bir de.


1.Liberalizmin amacının, total bir insan özgürlüğü ve minimal devlet olduğunu bilmiyorsunuz.
2.Bilmiyorsunuz, çünkü liberalizmi kendi kaynaklarından değil, sosyalist kaynaklardan okuyorsunuz.
3.Paylaşım için güçlü bir devlet özlemi içindeki sosyalizmin, özgürlük için minimal devlet anlayışındaki Liberalizme cevap veremediği gerçeğini bilmiyorsunuz.
4.Sosyalizmin liberalizme karşı olan bu güç durumunu kurtarmak için, dünya üzerindeki tüm kan ve gözyaşının mucidi olan devletçiliğin, milliyetçiliğin, ırkçılığıni, faşizmin, muhafazakarlığın, makyavelizmin, emperyalizmin vb. yol açtığı yıkım ve kötülükleri liberalizme yamadığını farkedemiyorsunuz.
5.Bu yüzden sosyalizmin iki kutuplu düşünce yapısı (ör: "sadece komunizm ve liberalizm vardır, milliyetçilik, devletçilik, faşizm vb. hepsi liberalizmindir, bunlar kendi başına ayrı bir ideoloji değildir" gibi) kurma ihtiyacını fark edemiyorsunuz.
6.Liberalizmi, tüm bu kötü ideolojileri üstüne yamayarak kötü gösterilebileceğini bilenlerin masallarına inanıyorsunuz.
7.Bu yüzden, tekrar ve tekrar liberalizmin derdinin sadece birey özgürlüğü olduğunu unutuyorsunuz.
8.Bu yüzden liberalleri ve liberal değerleri savunanları anlamıyorsunuz.
9.Anlamadığınız için de, sosyalizmin iki kutuplu düşünce modeline yapışıyor, ve kanıt göstermeden kişileri vatan haini ilan ediyorsunuz.
10. Özünde devletçi ve milliyetçi bir ideoloji olan Kemalizmi eleştiren Liberalleri de bu yüzden anlamıyorsunuz.


Yapılan hatalar ve tüm durum bundan ibarettir.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mustafa Kemal - Haziran 24, 2011, 01:29:50 öö
Aklıma gelen soru şu:

Liberalizm denildiği zaman evrensel olarak aynı kavramlar, değerler mi anlaşılır?

Aklıma gelen isimler var. Turgut Özal, Besim Tibuk, Ahmet Altan... Hangisi liberal? Her liberalim diyen "liberal" olur mu? Bu adam kimdir, şimdiye kadar ne demiştir ne yapmıştır diye bakılmaz mı?

Aklıma takıldı. Belki önyargılıyımdır, ama Ahmet Altan bana Kıble diye  kabe'yi gösterse, pusulaya bakmayı tercih derim...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 01:57:10 öö
:D
Sayın Popperist iyi viraj alıyorsunuz. Konumuz Kerem Doksat'tı, ahmet altan'ı severken, sn.Doksat cevap bile vermeyip kaçtı derken, birden liberalizme geldik. Şimdi biraz düz yola çıktık sanırım, umarım yarın başka konulara geçmeyiz. Sorun değil, bende virajlı yollara dayanıklıyım dır. Konu dağılmaması için başka bir başlık altında bu liberalizm denen ucubeyi ele alacağım. Liberalizm yeni bir şey mi değil mi görürüz.

Ufak bir not: amerika devletçiliği yüzünden değil, içerideki güçlerin(yani o sizin özgür bireylerin) çıkarları için Irak'a girdi. Böyle ciddiyetsiz, temelsiz bir iddiayı kabul edemem. amerikanın, dünya devi kartellerin egemenliğinde olduğunu bilmiyorsanız hiç tartışmayalım derim. Çünkü anlaşamayız.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 01:59:30 öö
Sayın Mustafa Kemal,
Liberalizm benim söylediğim gibi kapitalizmin alt sınıfıdır, tıpkı dinler gibi. Bu yüzden zaman içinde kapsamı ve kavramı değişir. Bu sadece sizi değil herkesi de yanıltır bu yüzden. Yani yeniden süslenip püslenip gelinlik giydirilen bir ucube gibidir. İlk başlarda hoşa gidebilir ama duvağı kalkınca nedense kimse yaklaşmaz. :)


Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 09:02:12 öö
Sayin Mustafa Kemal, keske pusulaya her zaman, herkeste baksaniz. Sanki kimi insanlarin soylediklerinde pusulaya bakmadan inaniyormus gibi konustunuz. Benden tavsiye, daima pusulaya bakin. Ben oyle yapiyorum  ;)

Sayin Prometheus, iste size cevap verince boyle oluyor. Ve bu yuzden, offtopic olmamak icin bircok yaziniza cevap vermiyorum. Eh verince de boyle oluyor. Yeni bir baslik acarak en dogrusunu yaparsiniz. Gercekten :)
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 04:24:56 ös
Sayın Popperist,
Konu için,
Yazıma cevap vermedi, kaçtı dediniz.
ahmet altan'ı ilk siz kullandınız.
Liberalizmi savundunuz.
Sonra bana laf söylediniz.

Hiç birine itirazım yok, istediğinizi dersiniz, ancak konuları siz üretiyorsunuz.

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Haziran 24, 2011, 04:45:19 ös


 Günümüz, tek adamcılığın artık savunulamayacağı bir gündür, bu yüzden Kerem Doksat düzgün yazamaz, bu yüzden Kerem Doksat benim yorumumu engeller.


Sn.Popperist tek adamcılığın savunulamayacağını söylüyor. Acıkçası şu günlerde başkanlık sistemini ülkemize getirmeye çalışan hükümet. Eğer bunu uygularsa ne olacak acaba çok merak ediyorum. Tek adamcılığın alası ülkemizde uygulanacak.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mustafa Kemal - Haziran 24, 2011, 04:52:33 ös
Bir "oyveren" olarak bu dönemi nasıl eleştirsin...

Şablon belli, başlarsın 1923'ten saydırmaya, 50-60 arasına gelince zorlanırsın biraz ama olsun, nasılsa askerler var arada, giydir hepsine toptan, gel 2003'e. Türkiye'nin kurtuluşu!!!

Bu imalat hattının "mazotu" bir yerde kesilecek nasılsa.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 05:41:19 ös
Sayın Mustafa Kemal, 1923ten beri, (1945'e savaş sonuna kadar olan kısmı saymazsak) ve sonrasındaki çok partili dönemin neredeyse tamamında bu Liberaller iktidar olmuştur. Hani nerede tek başına bir sol iktidarı? Araya serpiştirilmiş kırıntılarda ki başarıları da hep yok sayılmış veya çalınmıştır. Kıbrıs harekatını yapan Ecevittir, bankalar kanunu çıkaran Ecevittir. Ama konu iftira atmak olunca çok rahat hareket ederler.
Kimse demez ki adnan menderesi, demireli, özalı, tansu çilleri iktidar yapan bizdik diye. Ama "84 yıllık karanlığa son" diye pankart açmayı bilir bu cahil güruhu.

Aslında Sayın Doksat haklı, nesiyle tartışacaksın ki bunların? M.Ö. 4. y.y da Atina da da liberalizm iktidar olmuş ama başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Aynı dönemde komün yaşamın başarıları da hemen komşu Sparta(bir kaç eksiklik dışında)daha başarılı sonuçlar almıştır. 2500 yıldır, Platondan beri, binlerce kez yaşıyoruz, anlatıyoruz da ne oluyor? Cahil gene cahil.
(Liberalizme nereden başlayacağım sanırım buradan belli olur, biteceği yer ise Eski ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Alan Greenspan,'nın hata yaptım özür dilerim sözü olacaktır. Kendisi dahi, kahin olarak anılıyordu).

Şimdi iktidar ellerinde, devleti küçülteceğiz diye tamamen yabancılara peşkeş çekildi. Yoksulluğu, yolsuzluğu bakalım özgür bırakılan insanlarla nasıl elde edecekler. Özgür derken aydın insanları kastetmedim elbette.


Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 08:23:07 ös
Sayın Popperist,
Konu için,
Yazıma cevap vermedi, kaçtı dediniz.
ahmet altan'ı ilk siz kullandınız.
Liberalizmi savundunuz.
Sonra bana laf söylediniz.

Hiç birine itirazım yok, istediğinizi dersiniz, ancak konuları siz üretiyorsunuz.

Saygılarımla...

Sayın Prometheus,

Yazıma cevap vermedi kaçtı diye bir şey dedim mi diye tüm yazdıklarımı okudum, fakat bir şey bulamadım.
Ahmet Altan'ı, Kerem Doksat başlığını ilgilendirdiği için kullandım. Burada sizi ilgilendiren bir şey de bulamadım. Ama siz Ahmet Altan'ı eleştirdiniz. Ben de cevap verdim.
Liberalizmi, Kerem Doksat'ın idrakine varamadığı bir sistem olduğu için ve liberalleri vatan haini olarak gördüğü için kullandım. Siz de Doksat gibi düşündüğünüz ve hatta liberalizmi emperyalizmle bir gördüğünüz için bir şeyler yazdınız, ben de cevap verdim.
Size laf söylemedim, cevap verdim.

İtirazım olan her şeye zaten cevap verdim. İstediğimi dedim. Fakat ben sadece size cevap verdim.

Saygılar :)
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mustafa Kemal - Haziran 24, 2011, 08:30:19 ös
Sn. popperist,

Liberalizmin idarıkına Kerem Doksat varamıyor, siz varabiliyorsunuz... Şaşırtıcı bir özgüven...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 08:39:00 ös


 Günümüz, tek adamcılığın artık savunulamayacağı bir gündür, bu yüzden Kerem Doksat düzgün yazamaz, bu yüzden Kerem Doksat benim yorumumu engeller.


Sn.Popperist tek adamcılığın savunulamayacağını söylüyor. Acıkçası şu günlerde başkanlık sistemini ülkemize getirmeye çalışan hükümet. Eğer bunu uygularsa ne olacak acaba çok merak ediyorum. Tek adamcılığın alası ülkemizde uygulanacak.

Saygılar.

Tek adamcılık ile başkanlık sistemini bir mi görüyorsunuz Sayın Waldow, yoksa ben mi yanlış anlıyorum? Başkanlık sistemi, yasama ve yürütmenin ayrıldığı nadir sistemlerden biridir. ABD tipi başkanlık sistemini ben savunuyorum. Orada yasama ve yürütme birbirinden tamamen, hiçbir organik bağı olmadan ayrıdır. Başkanlık seçimi ayrı olur, meclis seçimi ayrı olur. Milletvekilleri veya senatörler, seçilmişliklerini başkana borçlu olmazlar (Türkiye'nin şimdiki sistem gibi. Burada milletvekilleri ile başbakan birbirine bağımlıdır ve milletvekilleri hükümetin sözünden çıkmazlar. Halka karşı değil, başbakana karşı sorumlu hissederler kendilerini). İşte başkanlık sistemi budur. Eğer bundan başka bir şey olacaksa, yani yürütme ile yasamanın birbirine kilitlenip, tek bir adamda toplanacağı 3. dünya başkanlık sistemi olacaksa, bunun adı zaten başkanlık sistemi olmaz, bunun adı diktatörlük olur. Ortadoğu tipi, sarıklı krallık olur. Böyle bir şeye onay vermem mümkün değildir. ABD tipi çift meclisli olacaksa evet. Olmayacaksa hayır.

Hakkımda şüphesi olanlara saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 08:44:15 ös
Sn. popperist,

Liberalizmin idarıkına Kerem Doksat varamıyor, siz varabiliyorsunuz... Şaşırtıcı bir özgüven...


Evet öyle. Bunu yukarıda defaatle açıkladım. İdrak edemeyenlere özetini de yazdım. Özgüvenim, bilgimden kaynaklanıyor. Yani pusulamdan sayın Mustafa Kemal. Ben hiçbir zaman bir adamın titrine bakarak onun söylediğinden farklı düşünüyorum diye kendimden bu yüzden şüphe etmem. Kerem Doksat'ı bu yüzden kadir i mutlak alim olarak görmem. Bu şüphe başka birilerine aittir.

Teşhisim: http://en.wikipedia.org/wiki/Argument_from_authority (http://en.wikipedia.org/wiki/Argument_from_authority)

Saygılar
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mustafa Kemal - Haziran 24, 2011, 08:59:20 ös
Kendine ve bildiklerine güenmek iyi birşeydir. Ancak her durumda "o bilmez ben bilirim" demek, bunu erken de haddini aşmak iyi bir ruh haline işaret etmez. O durumda Kerem Doksat veya bir meslekdaşına ihtiyaç duyulabilir.

Ayrıca bu forumda 1-2 kişiye yazı yazarken açıklama kılavuzu da eklemek gerekiyor artık. Pusula meselesini neden ve ne şekilde yazdığımı bir daha okuyun isterseniz. Orada birilerine körlemesine inanmak mı var, yoksa birileri "geçmişlerindeki vukuatlara bakarak" kesinlikle güvenilmez bulunması mı?

Sn. popperist,

İki söylem arasındaki farkı anlayabileceğinize eminim. Böyle derya gibi bilgilere sahip olduktan sonra, benim dediklerim çerez gelir size...
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 09:12:04 ös
İkisi arasındaki farkı iyi biliyorum Sayın Mustafa Kemal, bunu kendinize dert etmeyiniz. Ben daima pusulama bakarım. Körü körüne itaat ve onay vermem. Böyle bir alt metni bana geçtiğiniz için pusulaya sürekli gönderme yapıyorum. Çünkü siz, sanırım "Kerem Doksat dediyse pusulaya bakmak gereksiz"cilerdensiniz. Öyle ki, Liberalizm konusunda Kerem Doksat'ı eleştirmemi "haddini aşmak" ve "şaşırtıcı bir özgüven" diye açıklıyorsunuz. Halbuki ben sadece pusulama bakıyorum :)

Ben sizi çok iyi anlıyorum, lütfen "anlaşılmama" kaygısına düşmeyin.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 10:01:44 ös
Pusulayı gördük. :)
Yabancı dil konusunu, inandığınız dindeki ayetleri bilmeniz,. vs.

Liberazim konusuna girmedik daha.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 24, 2011, 10:06:56 ös
Siz hala oralarda mısınız Sayın Prometheus. Hala aynı görüşteyim. Hadi liberalizme de girin, bir çayımızı için :)
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Prometheus - Haziran 24, 2011, 10:42:50 ös
Pardon sayın Popperist.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Haziran 25, 2011, 03:04:56 öö


 Günümüz, tek adamcılığın artık savunulamayacağı bir gündür, bu yüzden Kerem Doksat düzgün yazamaz, bu yüzden Kerem Doksat benim yorumumu engeller.


Sn.Popperist tek adamcılığın savunulamayacağını söylüyor. Acıkçası şu günlerde başkanlık sistemini ülkemize getirmeye çalışan hükümet. Eğer bunu uygularsa ne olacak acaba çok merak ediyorum. Tek adamcılığın alası ülkemizde uygulanacak.

Saygılar.

Tek adamcılık ile başkanlık sistemini bir mi görüyorsunuz Sayın Waldow, yoksa ben mi yanlış anlıyorum? Başkanlık sistemi, yasama ve yürütmenin ayrıldığı nadir sistemlerden biridir. ABD tipi başkanlık sistemini ben savunuyorum. Orada yasama ve yürütme birbirinden tamamen, hiçbir organik bağı olmadan ayrıdır. Başkanlık seçimi ayrı olur, meclis seçimi ayrı olur. Milletvekilleri veya senatörler, seçilmişliklerini başkana borçlu olmazlar (Türkiye'nin şimdiki sistem gibi. Burada milletvekilleri ile başbakan birbirine bağımlıdır ve milletvekilleri hükümetin sözünden çıkmazlar. Halka karşı değil, başbakana karşı sorumlu hissederler kendilerini). İşte başkanlık sistemi budur. Eğer bundan başka bir şey olacaksa, yani yürütme ile yasamanın birbirine kilitlenip, tek bir adamda toplanacağı 3. dünya başkanlık sistemi olacaksa, bunun adı zaten başkanlık sistemi olmaz, bunun adı diktatörlük olur. Ortadoğu tipi, sarıklı krallık olur. Böyle bir şeye onay vermem mümkün değildir. ABD tipi çift meclisli olacaksa evet. Olmayacaksa hayır.

Hakkımda şüphesi olanlara saygılar.


Burası da ABD ya o yüzden aynı sistem işler :) Bu ülkede hala padişahlık geri gelsin hilafet geri gelsin diye sokağa dökülenler mevcuttur. Davos'dan sonra da son osmanlı padişahı ilan edilenler başkanlık rejiminde iyice zıvanadan çıkarlar. Sonuç olarak Sn.Popperist çok poliyanna gördüm sizi :D
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: popperist - Haziran 25, 2011, 03:18:14 öö
Türkiye'de böyle bir teklif yapılırsa, en azından her başkanlık sisteminin padişahlık olmayabileceğini anlayalım ve bunun doğrusunu isteyelim yeter. Başkanlık sisteminin "tek adamcılık" olmadığını bilelim, şimdilik yeter. İnanın Türkiye'nin bu farkındalığa da ihtiyacı var. Ben Pollyannacı değilim. Varolan kötü bir durumu iyi görmem gerkir ki pollyannacı olayım. Şimdi Türkiye'de padişahvari bir başkanlık sistemi var da, ben onu mu savunuyorum? Ben baştan kurallarımı koyuyorum; ABD tipindeyse evet, yoksa hayır. Bunun neresi Pollyannacılık? Bence asıl şu anda, ABD tipi başkanlık sisteminin gelmemesini istemek, asıl başkanlık diktatörlüğünü sürdürmeye katkı sağlıyor. Herhalde bu sistemin sürmesini istemenin adı da adamsendecilik olsa gerek. Ben de sizi biraz böyle gördüm Sayın Waldow. Kusuruma bakmayın.  ;)
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Haziran 25, 2011, 11:16:08 öö
Tamam bakalım bahsettiğimiz bu konular çok uzağımızda değil. Hep beraber yaşayacağız bu süreci, değişimi.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Eylül 07, 2011, 12:18:10 öö
Evet, ne yazık ki Sn.Kerem Doksat artık düşüncelerini yazıya dökmeyeceğini bugün sitesinde açıklamış bulunmaktadır. :(
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Mozart - Eylül 07, 2011, 12:41:12 öö
ADAM haklı!
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Waldow - Eylül 07, 2011, 12:46:33 öö
Bence haklı değil zaten onu takip eden belirli bir kitle var. Yola çıkarken de bunun farkındaydı. Yine de elinden geldiği kadar toplumu aydınlatmaya çalıştı. Pes etmesi yakışmadı bence Sn.Doksat'a.
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: akcanmd - Kasım 13, 2012, 08:10:23 öö
Sayın Prof.Dr. Kerem Doksat hocamın sadece psikiyatri değil, tüm tıp alanlarına (benim açımdan en önemli olarak Adli Psikiyatri ve Adli Tıp alanına) ve daha da önemlisi toplumsal psikoloji bilimine çok önemli düşünsel katkıları bulunmaktadır.
Düşüncelerinde ilginç olarak bir "kök hücre gibi multipotent" olma özelliği hep dikkatimi çekmiştir. Demem o ki, ifade ettiği bir görüşü farklı branştan kişiler farklı algılayıp kendileri için bir çıkış noktası bulabilmektedirler.
Saygı ile,
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: akcanmd - Aralık 08, 2012, 08:17:57 ös
Zatı alilerinin ufuk açıcı, zihin tazeleyici mükemmel bir yazısı. Gerçekten Mükemmel.....

MİLLET OLMAK NE DEMEKTİR?
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 01 Aralık 2012 Cumartesi

Hâlen Kütahya Yoncalı’daki Ulusal Tıp Günleri-3 toplantısındayım. Bu, kendini Türk hisseden her hekimin tamamen kendi cebinden ödeyerek başarıyla yürüttüğü üçüncü buluşmamız. Yoksa bütün boyalı basında duyurulurdu zâten…

Dün şifâhen yaptığım konuşmayı yazılı hâliyle klavyeye alıyorum. Bunu yazarken hiçbir kaynağa da bakmıyorum; bugüne kadarki birikimime dayanarak bilgisayarımın önüne oturdum.

Millet ve ulus kelimelerini tamamen aynı anlamda kullanacağım; bu konudaki bâzı tarafgirliklere saygım var ama bu ayrım aslında bizi bölmek için uydurulmuş yapay bir “ötekileştirmedir” düşüncesindeyim.

İlk Honimoidler (insanımsı insanımsılar) ve Hominidler (insanımsılar) Doğu Afrika Kıt’asında evrimleşti. Homo Neanderthalenis, Homo Erectus ve cro-Magnon adamları da birbirlerine yakın zamanlarda dünyâda yerlerini aldılar.

Homo Sapiens yaklaşık 200.000-250.000 sene önce aynı bölgede evrimleşti ve son 100.000 sende de beyni şimdiki hâlini aldı, Homo sapiens sapiens oldu. Bunun anlamı “farkında olduğunun farkında olan adam” demektir.

Bu insanlar kabaca 40 ilâ 60 bin sene önce Afrika’dan çıkıp bütün dünyâya yayıldılar. Hint’e, Çin’e, Kuzey Avrupa’ya, Anadolu’ya doğru yürüdüler ve bu arada mozaik adaptasyonlarla cilt renkleri, boyları, kemik yapıları değişime uğrasa da, bütün insan türü tek bir ırktır. Meselâ çok yakın akraba olan atla eşek çiftleştiğinde ortaya güçlü ama kısır bir hayvan olan katır çıkar; yâni üremesi mümkün değildir. Hâlbuki Afrika’daki Buşmanlar’la kutuplardaki Eskimolar aynı şeyi yaparlarsa dahi, nur topu gibi çocukları olur.

Yâni, hepimiz kardeşiz!

Irkçılık ve etnik bölücülük, bizatihi en büyük insanlık düşmanlığıdır.

Son büyük Buz Çağı’nda Amerika’ya, akabinde Avustralya’ya kadar yayıldı insanoğlu…

Önceleri avcı-toplayıcıydık ve sürekli olarak yer değiştiriyorduk. Son derecede sosyal bir hayvan olduğumuz için, atalarımız hemen âileler kurup bir arada yaşamaya başladılar. Zamanla bunlar çok genişledi, büyük (250-300) kişilik gruplar hâline geldi. Bu kadar büyük grubu alfa-dominant erkekler denetleyemeyince, ortaya bir grup bölücü çıktı; bir miktar kavga gürültüyle de olsa, ayrılıp kendi yerleşkelerini kurdular; tıpkı arılsarın oğul vermesi gibi. Bu sâyede de genetik kirlenmenin önüne geçildi, memetik (kültürel) alışveriş de ufaktan ufaktan başladı…

Dağlar ve sarp kayalardan ovalara inen Homo sapiens sapiensler burada ziraatla yâni kültürle tanıştılar. Tohum ektiler, hasadı beklediler ve düşünecek çok uzun zamanları oldu. Güneşin doğuşu, batışı, mehtâbın uyanması, mevsimler… Bütün bu tabiat olaylarından çok etkilendiler ve onlara perestiş ettiler, zamanla da tapmaya başladılar. Günümüzde de hâlâ güneşe, aya tapanlar var.

İlk büyük dinler de o zamanlar ortaya çıktı. Animizm ve Animalizm’de her şey canlıydı, her şey bir bütünün parçasıydı ve avlarına büyük saygı duyuyorlar, atalarının rûhlarına dua ediyorlar, adaklar ve sunaklarda kurbanlar veriyorlardı. Şamanizm denen inançlar bütünün de de aynı özellikler mevcuttu. O zamanlar, eskiden zannedildiğinden çok daha az kavga, dövüş vardı.

Zamanla daha büyük dinler doğdu ve on binler, yüz binler, milyonlarca kişi bunlara mensubiyet içerisine girdi. İnsanların bilgileri arttıkça, tamamen evrimsel kökenli olan mülkiyet hisleri de uyandı. Mülkiyet demek şiddet demekti ve on binlerce sene filânca tanrıyı, falanca ilâhı bahane eden bilgi sâhipleri, avamı köleleştirerek “kutsal” diye diye hârplere yolladılar. Bütün Ortaçağ bu bataklık içerisinde geçti. Çoğumuz üç beş tânesinden haberdarız ama hâlen dünyâda 5000’den fazla din var!

Daha sonra yazı icat edildi ve büyük bir medeniyet sıçramasıyla, bilhassa Sümerler’den başlayarak, şehir hayatına geçildi. Artık, bilgiyi yâni nüfuzu yâni gücü elinde bulunduran, diğerlerine tahakküm etmeye ve soykırımlar yapmaya başladı.

Derebeylikleri birleşip federalleştiler, sonra devlet oldular. Bâzıları federe devlet, kantonlar gibi idârî bölümlerle doğsa da, uluslararası arenada yerlerini aldılar.

Rönesans ve Reformasyon hareketleriyle beraber pozitif bilim, eleştirel düşünce ve büyük ideolojiler dönemi başladı.

Dinler de, ideolojiler de aslında insan icadı sosyal kurumlar oldukları ve birinciler cenneti bu âlemde, ikinciler öbür âlemde vaat ettikleri için, her ikisinin de mensupları hâlâ ortalıkta cirit atmakta, dünyâmız kanla dolmaktadır.

Hâlbuki Batı Âlemi’nin Avrupa ve Britanya denen kısmının kendi yarattıkları dinlerden çektiklerini fark edip, tarih, kader, keder ve ülküsü içinde yakınlaşmaları yakın zamanlarda oldu. Aynı Jesus (İsa) adına, ideolojiler (Diyalektik Materyalizm, Nasyonal Sosyalizm vs., Faşizm, genellikle sanıldığının aksine bir ideoloji bile değildir) adına binlerce hârpte milyonlarca hemcinsini katleden merhamet yoksunu zihniyet, bal gibi de insancıl (humanitarian) yaklaşımlarla beraber dinler de, ideolojiler de ıslah edilebilirdi. Gene bizden birileri buna müsaade etmedi: Homo hominis lupus est (Plautus MÖ 184)!

Bunun 2012’de ulaşılabilen en güzel örneği millet olabilmekti.

Zâten paylaşılan paylaşılmış, İtalyanlar İtalyan, Portekizliler Portekizli… olup çıkmışlardı. Bu arada Osmanlı da her medeniyet gibi doğmuş, büyümüş, duraklamış, yaşlanmış ve ölmüştü.

Onun küllerinden doğan, dünyânın en haklı İstiklâl Hârbi’ni kendisine “eşek”,”etrak-ı bî-idrak” denen Türk Milleti yaparak, tarihteki 17. Türk Devleti’ni kurdu. Başkomutan da Gâzi Mustafa Kemâl Atatürk’tü.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ne Amerikalılar gibi müstevlî, ne de Portekizliler gibi emperyalistti…

En son olarak büyük bir diplomasi başarısıyla son bağımsız Türk Devleti’ni kurdular. Amaçlarını da açıkça ortaya koydular: Yurtta sûlh, cihanda sûlh!

Günümüzde bu dünyâda ayakta durabilmenin tek ve olmazsa olmaz yolu millet olmaktır ve Türk Milleti buna ziyâdesiyle lâyıktır.

Bu memlekette atmışın üzerinde etnik, daha da fazla dinî unsur var ve bu aziz memleketi omuz omuza savaşarak kurduk. Kimliğimiz de belliydi: Türklük.

Türkiye, bilimsel bir deyişle bir eriyiktir, mozaik değil! Mozaiğe vurdun mu darmadağın olur; hâlbuki eriyik aynen kalır. Daha da hoş bir ifâdeyle, çağdaş anlamıyla Türklük aşure gibidir; en ufak parçası eksilirse tadı bozulur. Başka ülkeler için makûl ve mantıklı olan federal devletler ve konfederasyon, bizim için yıkım demektir!

İşte, yeniden Ortaçağ batağına düşmemek için lâiklik (Amerikan modeli sekülarizm değil) bu ülkenin tek dayanağıdır. Çünkü büyüsel düşünce ruhsal aygıtımızın (psişemizin) en temelinde durur ve onu en net olarak besleyebilecek tek şey hâlâ dindir. Meselâ ben hayatım boyunca Allah’a inanmışımdır ama dindarlığımın derecesi sâdece bu kültür iklimine olan alışkanlığımdan, mensubiyetimden kaynaklanan sosyal bir âidiyetten daha fazla değildir. Tamamen kişisel hermenütiğimi dile getirmek isterim: Ben Vahdet-i Vücûd (Diyalektik Teizm veya Panenteizm) inancıyla rûhânî huzuru yakaladım.

Bilhassa artan bölücü hareketlere karşı da en önemli kalkanımız Türkçe’dir; başka anadil olmaz ve olursa da bölünürüz.

Hâlâ bölücülerin önde gelenlerinin dahi Türkçe konuştuğunu unutmayalım.

Eğer müstevlîlerin hâince tuzaklarına düşmezsek ve millî/ulusal değerlerimizi, anadilimizi, ülkü beraberliğimizi korursak, hiç kimse bize bir şey yapamaz.

Belki çok sıkıntı çektik, çekmekteyiz ve çekeceğiz ama bu millet en kötü ahvâl ve şerâitte dahi kendi küllerinden gene doğar, 18. devletini kurar.

Atatürk’ün öldüğü yaştayım.

   Mahcubum ona karşı, yeterince bu vatana hizmet edemedim diye.

      Bu ülkeden başka bir şey beklediğim yok…

         Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Başlık: Ynt: Prof. Dr. Kerem Doksat
Gönderen: Alşah - Aralık 09, 2012, 08:29:40 ös
       Sayın akcanmd, muhterem hocamızın bu yazısını paylaştığınız için  için teşekkür ederim.
       Şahsen tamamına katıldığımı ve okurken büyük haz duyduğumu belirtmek isterim.
       Saygılar-sevgiler.