Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: EL HAMRA SARAYI  (Okunma sayısı 13242 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 04, 2008, 04:39:08 ös
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay



Üstte yer alan resim, dünyanın en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin ise en önemli sarayı sayılan Elhamra'yı bir cümle ile özetleyen sözcüğün fotoğrafıdır. Elhamra’ ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bir anlamda Elhamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah’ı bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı'nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.





İslam mimarisinin ulaşabileceği en yüksek noktalardan biri olarak bugünlere ulaşmış gerçek bir şahit olan Elhamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Beni Ahmer (Nasiriler) devletini kuran 1.Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılmıştır. Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar (3. Ebu Abdullah Muhammed, 1. Ebul Haccac Yusuf, 5. Muhammed) tarafından yapılan ilavelerle genişletilir.
Elhamra'nın yapımı devam ederken Endülüs'ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248'de) Hıristiyan Kastilyalıların eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramaktadır. Bu sebeple Elhamra'nın, diğer bölgelerdeki Müslüman halkın acı ve bedduaları üzerine, büyük bir vurdumduymazlıkla inşa edildiğini söylemek yanlış olmaz. Elhamra öylesine gözleri kamaştıran ve dillere destan bir üne sahip olmuştur ki, bir anlamda Gırnata'daki iç çekişmelerin ve taht savaşlarının bu sarayı ele geçirmek ve orada yaşayabilmek uğruna olduğunu düşünmek bile mümkündür.

1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki İnstitut du Monde d'Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:

"Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkansızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkansız haldedir. Evet, Elhamra konuşur. Hem de kutsal kitabının sesiyle konuşur."

Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:

"... Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir muhit içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bu küreden başka bir küreye geçmiş, âdeta bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, o kadar nadir bir hayret içindeydim. Bu hayret daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakış ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, mâmafih yine her taraf bembeyaz görünüyor."





Saray mevcut haliyle halen göz alıcı bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, buranın çok uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında kapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Granada'nın düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Sarayın kışlık bölümü olduğu tahmin edilen bu bölümün ne biçimde ve hangi büyüklükte olduğu, daha da önemlisi, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği hiç bir zaman öğrenilememiştir. 

Aslında, Elhamra Sarayı yazlık bölümünün bile ayakta kalmak için zamana karşı direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına ve obje fonksiyonlarına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir.

De ki: “Yeryüzünde dolaşın da sizden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bir bakın!".. (Rum Suresi, Ayet:42)
 


Ağustos 04, 2008, 04:44:25 ös
Yanıtla #1
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay



Binbir gece masallarındaki efsanevî sarayları anımsatan, adeta yeryüzündeki cennet burası… Sierra Nevada dağlarına sırtını dayamış, yüksek kayalıkların tepesinde kollarını açmış bir kartal gibi uzanmakta. Ardındaki dağları aşan ihtişamıyla eteklerine kurulu şehri izlemekte, kartalın avını gözetmesi gibi… Kasvetli duvarların ötesindeyse peri kızlarının yaşadığı bir masal diyarı var sanki.

Dünyanın dört bir yanından getirilen çiçeklerle süslü ve binbir çeşit meyve ağaçlarıyla dolu muazzam bir bahçe, içinde nilüferlerin ve çeşit çeşit balıkların yüzdüğü yüzlerce süs havuzu, her adımda başka bir çeşme, her duvarda ayrı bir işleme, her pencerede ayrı bir manzara, her adımda başka bir güzellik… Hiç kuşku yok "Alhambra" dünyanın en romantik ve en büyülü yerlerinden biri.

Rivayete göre, Endülüs'ü ele geçirmek için Araplara karşı savaşan ve onları yenmeyi başaran Katolik Kral V.Karlos "Alhambra"yı teslim almaya geldiğinde, Sultan, sarayının anahtarını gözyaşları içinde uzatmış Karlos'a. Cennetten kovulan Adem'le Havva'dan bin beter, per perişan bir halde.. (Deniz Akkan)



Nasrî sultanı I. Yusuf (1334-1353) ile oğlu V. Muhammed (1353-1391) zamanlarında yapılmış ve bugüne kadar ayakta kalmıştır.

Her iki sultan farklı yapı gruplarını yaptırmıştır. I. Yusuf rampalı çıkıntılı olan surları, “Adalet Kapısı”nı, “Hanımlar Kulesi”ni, “Küçük Portal Sarayı”nı, “Alberca Avlusu” ve çevresindeki yapıları, içinde elçiler salonunun bulunduğu “Comares” kulesini, toplantı salonunu ve saray hamamını inşa ettirdi.

Oğlu V. Muhammed ise, bunlara ilave olarak “Aslanlı Avlu” ve çevresindeki salonları, özellikle “Kral” ya da “Adalet Salonu” denilen kısmı, “İki Kız Kardeş Salonu”nu ile bir başka salon ve ”Harem “Daireleri”ni  yaptırdı.

1492’de Kardinal Don Pedro de Mendoza, Elhamrâ’nın en yüksek tepesine haçlı ruhunu simgeleyen haçı dikerek, Endülüs’teki İslam hâkimiyetinin sona erdiğini ilan etmiştir.

Kral V. Karl, sarayın mescidini kiliseye çevirerek bazı bölümlerde tadilat yaptırmış, bazı bölümleri yıktırmış ve barok eklerle genel uyumu bozmuştur.

Özellikle “Generalife” ile Elhamra Sarayı, dünya kültürünün ender eserlerinden birisidir. Dekorasyonu da İspanya İslam kültürünün seçkin bir örneğidir. Sarayın her tarafı mermer ve alçıdan soyut süslemelerle kaplıdır. Bu işlemeler, Helenistik ya da Roma unsurlarını değil, geçen uzun yıllar zarfında kendine özgü yapı ve süsleme unsurlarını bulmuş olan İslam unsurlarını yansıtır.





Ağustos 04, 2008, 04:45:15 ös
Yanıtla #2
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay



Ve la galibe illAllah: andolsun ki Allah'tan başka galip yoktur. 1238’de inşaatına başlanmış olan Elhamra Sarayı'nı baştan başa donatan bu yazının nedeni Granada’nın tarihinde yatıyor: Aragon kralı Ferdinand, Granada’yı kuşattığında, hükümdar Muhammed ibn-i Ahmer, Ferdinand’ın çadırına giderek, ondan barış karşılığında şehrin yönetimini kendisine bırakmasını istiyor. Bu zor hareketin karşılığında Ferdinand, Muhammed’den Sevilla kuşatmasında Müslümanlara karşı kullanılmak üzere asker talep ediyor. Sözünü tutan Muhammed, Seville’ın Katoliklerin eline düşmesine yardımcı olurken (1248), kendi şehrine ise bir kahraman, halkı gözünde galip bir hükümdar olarak dönüyor. O ise buna hüzünlü bir şekilde, "Andolsun ki, Allah’tan başka galip yoktur" yazısını sarayının dört bir yanına işleterek cevap veriyor



Ağustos 04, 2008, 04:49:15 ös
Yanıtla #3
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

El Hamra Sarayı ile ilgili bilgilere http://www.diriklik.com/endulusesintisi/index.htm adresinden ulaşabilirsiniz.

Sevgi ve Saygılarımla.


Ağustos 04, 2008, 11:53:41 ös
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

paylaşım ve bilgilendirmelerin için çok teşekkürler.


Ağustos 21, 2008, 02:11:52 öö
Yanıtla #5
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 574
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
Saray mevcut haliyle halen göz alıcı bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, buranın çok uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır.

Bu kismi okuyunca gercekten uzuldum


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
5021 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 30, 2010, 01:50:06 öö
Gönderen: seteney