Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: ölüm sizce nedir?  (Okunma sayısı 46265 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 06, 2008, 04:11:37 ös
Yanıtla #30
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Ölüm nalları dikmektir
Yaşam son bulur ve bedende gübre olur :D


Ocak 06, 2008, 04:13:47 ös
Yanıtla #31
  • Ziyaretçi

Sana göre :) Ben sadece gübre olmak istemiyorum :)


Ocak 11, 2008, 05:51:24 ös
Yanıtla #32
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Sana göre :) Ben sadece gübre olmak istemiyorum :)
gübre olmayıpta ne yapacaksın ;D :D
Tabular ölümden sonraki hayat bütün bunlar biz insanların eseridir

Avustralya yerlileri üzerine incelemeler ya­pan Sigmund Freud "Totem ve Tabu" adlı ki­tabında tabunun birbirine zıt görünen iki an­lamına dikkat çekiyor: Biri "kutsal şey" anla­mı, diğeri "korkunç, tehlikeli, yasak" anla­mı...

Freud'a göre klandan herhangi birisi tabu­ya aykırı hareket eder, örneğin ilişki kurulma­sı yasaklanan düşman kavimle bağ kurar ve­ya yerleşik inançlara ters düşerse bu cüretini en ağır cezalarla öder. "Çünkü" der Freud, "bu tavır başkalarının bastırılmış isteklerini kışkırtarak taklit hevesi uyandırır. Kıskançlık ve çekememezlik yaratır. O yüzden en ağır şekilde cezalandırılır."



Ocak 11, 2008, 05:52:22 ös
Yanıtla #33
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Freud'un incelemeleri, ilkel toplumlarda tabuyu çiğneyen kimsenin kendisinin de ta­bu haline geldiğini gösterir. Tabuyu yıkana vebalı gibi davranılır. "Çünkü aslında suç işle­yen kişinin bastırılmış arzuları ile onu ceza­landıranların bastırılmış arzuları aynıdır." der Freud; böylece "Hepimiz birer büyük günah­kârız" şeklindeki dini inancın psikanalizce doğrulandığını söyler.



Ocak 11, 2008, 11:31:50 ös
Yanıtla #34
  • Ziyaretçi

Tabular; seninde dediğin gibi insanların çevresel, kültürel, dinsel ve ailesel sebeplerle oluşturdukları yasaklar... Bireyler eğer yeterli olgunluğa erişmemişse bunları gerekli şekilde yorumlayıp, bu tabuları kabul edip edemeyeceğinin kararına varamaz. Fakat tabular içinde yetişmiş bir çocuk dahi, bu tabuların hepsini yok sayabilir. Fakat ölüm sonrası bir yaşantının olup olmadığı inanışı yada daha doğru cümleler ile ölümün bir bitiş olup olmadığı düşüncesi, insanların eseri olamaz diye düşünüyorum. Eğer tamamen insanların eseri olsa idi, ölümün bir bitiş olmadığı inancına hakim bir çevrede, kültürde, dinde ve ailede yaşayan insan ölümün bir bitiş olduğuna nasıl inanırdı? Çünkü bu düşünce biçimi ona empoze olmazmıydı? Bu eserin mirasını o da taşımazmıydı? Kafam karışık gibi görünüyor biliyorum, belki doğru bile ifade edemedim ama bu bağlamda fikirlerinizi okumak isterim...


Ocak 12, 2008, 10:25:02 öö
Yanıtla #35
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Tabular; seninde dediğin gibi insanların çevresel, kültürel, dinsel ve ailesel sebeplerle oluşturdukları yasaklar... Bireyler eğer yeterli olgunluğa erişmemişse bunları gerekli şekilde yorumlayıp, bu tabuları kabul edip edemeyeceğinin kararına varamaz. Fakat tabular içinde yetişmiş bir çocuk dahi, bu tabuların hepsini yok sayabilir. Fakat ölüm sonrası bir yaşantının olup olmadığı inanışı yada daha doğru cümleler ile ölümün bir bitiş olup olmadığı düşüncesi, insanların eseri olamaz diye düşünüyorum. Eğer tamamen insanların eseri olsa idi, ölümün bir bitiş olmadığı inancına hakim bir çevrede, kültürde, dinde ve ailede yaşayan insan ölümün bir bitiş olduğuna nasıl inanırdı? Çünkü bu düşünce biçimi ona empoze olmazmıydı? Bu eserin mirasını o da taşımazmıydı? Kafam karışık gibi görünüyor biliyorum, belki doğru bile ifade edemedim ama bu bağlamda fikirlerinizi okumak isterim...

ölüm sonrası yaşam insanın korkularının eseridir.Daha öncede dediğim gibi Yeryüzünde tanrılardan önce tabular vardı; korkulan, dokunulmayan, sakı­nılan, yıkılmaz sanılan tabular... Za­manla yeryüzü değişti, tanrılar tekleşti, ama tabular inatla direndiler zama­nın akışına...ve tanrılaştılar zamanla...



Ocak 12, 2008, 10:46:22 ös
Yanıtla #36
  • Ziyaretçi

Tabular; seninde dediğin gibi insanların çevresel, kültürel, dinsel ve ailesel sebeplerle oluşturdukları yasaklar... Bireyler eğer yeterli olgunluğa erişmemişse bunları gerekli şekilde yorumlayıp, bu tabuları kabul edip edemeyeceğinin kararına varamaz. Fakat tabular içinde yetişmiş bir çocuk dahi, bu tabuların hepsini yok sayabilir. Fakat ölüm sonrası bir yaşantının olup olmadığı inanışı yada daha doğru cümleler ile ölümün bir bitiş olup olmadığı düşüncesi, insanların eseri olamaz diye düşünüyorum. Eğer tamamen insanların eseri olsa idi, ölümün bir bitiş olmadığı inancına hakim bir çevrede, kültürde, dinde ve ailede yaşayan insan ölümün bir bitiş olduğuna nasıl inanırdı? Çünkü bu düşünce biçimi ona empoze olmazmıydı? Bu eserin mirasını o da taşımazmıydı? Kafam karışık gibi görünüyor biliyorum, belki doğru bile ifade edemedim ama bu bağlamda fikirlerinizi okumak isterim...

ölüm sonrası yaşam insanın korkularının eseridir.Daha öncede dediğim gibi Yeryüzünde tanrılardan önce tabular vardı; korkulan, dokunulmayan, sakı­nılan, yıkılmaz sanılan tabular... Za­manla yeryüzü değişti, tanrılar tekleşti, ama tabular inatla direndiler zama­nın akışına...ve tanrılaştılar zamanla...


Buraya kadar anlıyorum. Sadece semavi dinler bağlamında gidiyorum ama peki semavi dinlerin temelinde yatan, ilk insan Adem ile Havva açısından bakarsak, onlar tek Tanrı'ya inanmıyorlar mıydı?


Ocak 13, 2008, 01:51:39 ös
Yanıtla #37
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Adem ile Havva kim?
Sende resimleri varsa gönderebilirmisin :D


Ocak 13, 2008, 01:58:52 ös
Yanıtla #38
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Freud'a göre ilkel kavimlerin kendilerini yö­neten efendilerine yönelik tavırları iki ilkeye dayanmaktadır:

Onlardan korunmak ve onları korumak...

Birbirine karşıt gibi görünse de aslında bu iki ilke birbirini tamamlar. Çünkü ilkeller hem efendilerinden korkar, hem de onları tabula­rın korumasına alarak kollarlar. Toteme tap­ma seremonilerinin kökeninde bu korku ya­tar. Yerliler, ölesiye taptıkları ve aşırı sevgi gös­terdikleri totemlerden aslında gizli bir korku duymakta ve düşmanlık beslemektedirler. Freud, bu tür ilişkilerin izini günümüzün nevrotik ilişkilerinde bulur: "Nevrotik ilişkide düş­manlık, abartılı bir sevgide boğulmuş haldedir". Bir başka deyişle büyük sevgi, övgü ve bağlılık gösterileri, aslında korku ve nefreti gizlemekte kullanılır.

 sen bana hiç tanımadığım bir kadın ve bir erkekten söz ediyorsun :D



Ocak 13, 2008, 03:42:18 ös
Yanıtla #39
  • Ziyaretçi

Adem ile Havva kim?
Sende resimleri varsa gönderebilirmisin :D

Aynaya bak, torunlarından birisisin :D


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
23 Yanıt
34569 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 02, 2013, 10:23:53 öö
Gönderen: Sofi
56 Yanıt
29650 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 17, 2018, 01:56:47 öö
Gönderen: Venus
31 Yanıt
12534 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2013, 11:33:29 öö
Gönderen: Felix Steiner
5 Yanıt
7407 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 15, 2018, 03:39:25 ös
Gönderen: Novayst
2 Yanıt
2885 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 16, 2013, 10:50:55 ös
Gönderen: Alşah
0 Yanıt
2997 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 15, 2013, 05:06:41 ös
Gönderen: Melina
0 Yanıt
2764 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 19, 2013, 11:29:32 ös
Gönderen: Melina
20 Yanıt
8907 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2018, 10:15:05 ös
Gönderen: sad
9 Yanıt
5987 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 27, 2014, 11:37:03 ös
Gönderen: hayalet
5 Yanıt
3341 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2015, 03:16:01 öö
Gönderen: Risus