Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TÜRKİYE’DEKİ MASONLUĞUN BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ – 2  (Okunma sayısı 4702 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 03, 2010, 09:24:54 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




1971 yılında Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası’nın o tarihteki büyük üstadı Hayrullah Örs, bir demeç yayınlamış. Bunun kapsamında şöyle diyor:

“……..… Bugün, dünyaca muntazam sayılmalarını isteyen Büyük Locaların aşmak için çok uğraştıkları en büyük merhaleyi, iyi niyetimiz, sebatımız ve istisnasız bütün kardeşlerimizin yılmak bilmez tutumları ile aşmış bulunuyoruz.

İngiltere Büyük Locası’nın bir büyük locayı muntazam olarak tanınmasının ne demek olduğunu size uzun boylu açıklamam gerekmez. Bu işin bundan 253 sene önce kurucusu olmak sıfatiyle İngiltere Büyük Locası, Masonluk göğünde kutup yıldızı gibi şaşmaz bir yol gösterici gibidir. Büyük Loca olarak kurulan her müesseseyi kolay kolay tanımaz. Hele gayrımuntazam localarla ilişkisi olan veya kökenini bunlara bağlayan Büyük Locaları asla.

Bizim iyi niyetimizin sonucu olarak bu iş de tamamlanmış oldu. Daha 1956 yılında, dünya intizamsız Büyük Locaları listesinde adının yanında "menşei belli olmayan ve egemenliği bulunmayan bir kurul" kaydını gördüğümüz Büyük Locamız için bu, gerçekten sevinçli bir durumdur.

14 Kasım 1970 tarihinde toplanan Büyük Loca Umumî Heyeti, yıllardan beri sürüp gelen bir meseleyi de bir günde, büyük yorgunluk ve emekler pahasına sona erdirdi: Muntazam bir Büyük Locaya yaraşır bir Anayasayı kabul etti. Artık kendimizi tamamiyle gerçek masonca faaliyetlere vermeliyiz. ……... “

Böylelikle bölünme olayından 5 yıl sonra Türkiye'deki iki ayrı mason obediyansının görüş ve anlayışları berraklaşmış. Bir yanda Türkiye'deki ilk ulusal (Osmanlı) mason obediyansının 1909 yılındaki kuruluşundan beri sürdürdüğü Cumhuriyet döneminde de aynen sürdürülen liberal ya da özgürlükçü Masonluk ilkelerini hiç bozmadan ve evrimsel süreçte çağdaş koşullara uygun olarak geliştirerek uygulanmalarını sürdüren Büyük Mason Mahfili, diğer yanda Türk ulusal mason örgütünün adına sahip çıkmış olmakla birlikte, Türk masonlarının öteden beri içtenlikle benimsemiş oldukları ilkeleri değiştirerek yeni bir kimliğe bürünmüş olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası.

Bu aşamada bilgi için önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Dünya yüzünde bir mason örgütünün adında “özgür (hür) ve kabul edilmiş” terime sadece Anglosakson Masonluğu topluluğunda kullanılır. Bu topluluğun içinde yer alanlardan hepsi kullanmaz ama herhangi bir mason örgütünün adında “A.F.A.M.” ya da “F.A.M.” diye bir kısaltma eki varsa, bu onun mutlaka Anglosakson Masonluğu topluluğunda yer aldığını gösterir.

Şimdi diyeceksiniz ki, «Peki ama Türkiye’de 1951-1956 yılları arasındaki karışık dönemden sonra 1957 yılında uyum ve birliktelik sağlanıp, derlenip toparlanan obediyansa niçin Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası (daha doğrusu Hür ve Kabul Edilmiş Türk Masonlarının Türkiye Büyük Locası) denmiş? O tarihte henüz o liberal ya da özgürlükçü tutum sürmekte değil miydi?»

Sürmekteydi ama bir kere Türk masonları o tarihlerde masonik literatürü ve terminolojiyi öyle çok iyi bilmiyorlardı. Bu adın konmasıyla bağlantılı olmak üzere bir tartışma yapılmış mı, yapılmamış mı bilmiyorum. Celil Layıktez’in o çok geniş anlatımlı “Türkiye’de Masonluk Tarihi” adlı üç ciltlik yapıtında birçok ayrıntı var ama bu bağlamda bilgi verilmiyor.  Bunun tek bulunabileceği kaynak, büyük locanın kuruluş kararında uyuşmayla varıldığı genel kurul toplantısının tutanağı olsa gerektir. Ancak şunu söyleyebilirim: O tarihte büyük üstat Ahmet Salih Korur. Onun tutucu nitelikli bir masonluk anlayışı bulunduğunu, bunu aşırılığa bile vardırdığını, hatta sonra Türk Masonluğuna bugün bile kullanılmayan çok önemli bir terimi zorla yerleştirttiğini, ancak 1960’dan sonra o terimin yine terk edildiğini biliyoruz. Dolayısıyla şöyle bir çıkarsamada bulunmak olanaklı: Türk Masonluğu’nu Anglosakson Masonluğu’na bağlama doğrultusundaki tasarımlara ve hazırlıklara daha o tarihte başlanmıştı. Ancak bu öyle birdenbire olamazdı; usul usul gidildi.

Şimdi ben bunları böyle anlatırken kimi forum üyeleri yine bana yan tuttuğumu ileri sürerek yüklenmesin lütfen. Öyle bir şey yok. Masonların tutum ve davranışlarında yanlışlar yaptıklarını söylemekte olabilirim; onları eleştirebilirim. Nitekim Ahmet Salih Korur’u da o tarihlerde Türk masonlarının üzerinde kendi politik kimliğini kullanarak baskı kurduğu için kınayabilirim. Fakat onun görüşü, benimseyişi de öyleymiş işte; ne yapalım! Ben o görüş ve benimseyişin çok yanlış olduğunu söylemiyorum. Sadece bunun Türk masonluğu’nun öteden beri süregelen tutumu ile uyuşmadığını söylüyorum.



Bir parantez açayım dedim, amma da uzun sürdü. Şimdi bıraktığım yere döneyim.

Döneyim de, bundan sonrasında HKEMBL ile TBMM (bugünkü ÖMBL) arasında 1973-74 yılında geçmiş olan bir olaya sıra geliyor. O da çok uzun bir anlatım gerektirir. Dolayısıyla sonraki yazıya bırakayım.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 03, 2010, 09:58:55 öö
Yanıtla #1

Sayın ADAM

Ben bu genç yaşımda "masonlukta icat olmaz" diye bir cümle duymuşken profilinizdeki yaşınız doğru ise 67 yaşında ve masonluk konusunda bu kadar araştırma yapmış bir haricinin bu cümeyi duymamış olması ihtimalini yüksek bulmuyorum. Siz diyorsunuz ki

"Böylelikle bölünme olayından 5 yıl sonra Türkiye'deki iki ayrı mason obediyansının görüş ve anlayışları berraklaşmış. Bir yanda Türkiye'deki ilk ulusal (Osmanlı) mason obediyansının 1909 yılındaki kuruluşundan beri sürdürdüğü Cumhuriyet döneminde de aynen sürdürülen liberal ya da özgürlükçü Masonluk ilkelerini hiç bozmadan ve evrimsel süreçte çağdaş koşullara uygun olarak geliştirerek uygulanmalarını sürdüren Büyük Mason Mahfili, diğer yanda Türk ulusal mason örgütünün adına sahip çıkmış olmakla birlikte, Türk masonlarının öteden beri içtenlikle benimsemiş oldukları ilkeleri değiştirerek yeni bir kimliğe bürünmüş olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası."

Hangisi değiştirmiş kim değiştirmemiş tartışılır. Özgürlükçü masonluk ilkelerini hiç bozmadan diyorsunuz? Masonluk  inançsızlığı ne zaman kabul etti? 1717 ve sonrasındaki nizamnamelerin hangisi bunu kabul ederek gelişti?

Türk masonları oldum olası beyaz bir kitaba mı el basıyordu? Türk masonlarında yüksek şura mavi locaların üzerinde durmak ve aşağı doğru örgütlemek zorunda mıydı? İttihatçılar mavi localara mı devam ediyordu kırmızı localara mı? Türkiye' ye yönelik Sn. Layiktez' in kitabını ben de okudum Türkiye' de ilk kurulan locaları ikimiz de biliyoruz demektir. Hangi Fransız Büyük Locasına bağlı idi ülkemizin Masonluğu?

Hepsini geçtim Rıza Tevfik' in fikriyatı nerede yaşamaktadır?

Paylaşımlarınızı ÖMBL' e sözde eleştiriler yapmak başlığı altında ÖMBL' e övgüler düzene kadar zevkle takip ediyordum. Fakat son paylaşımlarınız tarafgirliğe doğru gidiyor. HKEMBL üyesi Mason yöneticiler neden susuyor bu kez ben de anlamıyorum....

Masonlukta takım tutulur gibi taraf mı tutulur? Zira sizin ÖMBL üyesi olduğunuzu ve bu yüzden site yönetimi tarafından Mason olarak tanınmadığınızı düşünüyorum. Bu kadar araştırma yapılıp, kapıyı çalın açılacaktır diyen birisi yoksa nasıl harici kalsın?

Cevaplarsanız bu genç çaylağın belki merakı diner.

Saygılar...


Şubat 03, 2010, 10:36:14 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Sayın Son of Hades em bana hem yazdıklarıma yükleniyor da yükleniyor.

Bana bireysel yüklenmelerini bir yana bırakalım çünkü bence bu ortam onun yeri olmamalı.

Ancak şunu söyleyebilirim: Ben bu forumda saygılı ve nazik tutumu forum kuralları uyarınca benimsiyorum ve buna elimden geldiğince uymaktayım. Bu sitenin yöneticilerinin HKEMBL üyesi olduklarını da biliyorum. Ancak onların öyle oluşu, forumda benim tümüyle objektif bir tutum takınmamı engellemiyor. Şayet öyle bir durum olsaydı, yazılarımı keserler, en azından kırparlardı. Böyle yapmadıkların9a göre demek ki onlar da toleranslı davranıyor. Bu forumda yazanların çoğu açıkça HKEMBL yandaşı olduğu için, benim yazdıklarım sanki ÖMBL yandaşıymışım gibi bir izlenim yaratmakta olabilir. Öyle bile olsa, farklı bir ses, farklı bir görüş, farklı bir yaklaşım herhalde böyle bir forum üyealerine tek yanlılıktan daha çok yarar sağlar diye düşünüyorum.

Madem Sayın Son of Hades de tüm bu konuları gayet iyi biliyor, o zaman Sayın Ceycet'in sorusuna yanıt da verebilir. Türkiye'deki mason örgütlerinin 1970 yılına kadar olan genel tutumunun nasıl olduğunu bize o anlatabilir. Ben yanlış bir şey söylemişsem, doğrusunu belirtebilir.

Ben bu aşamada "beyaz kitap diye bir şeyden söz etmedim. Belki daha sonra sırası gelir, bilemem. Ancak konu bir locada bulundurulması gereken "kitap" olunca, 1966 yılındaki örgütsel bölünmeden sonra iki obediyans arasında hiçbir uygulama ya da ritüel farklılığı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Farklılık yaratımına 1970 yılında HKEMBL başlamış. Onu da 1975-76 yılı dolaylarında bugün ÖMBL olarak andığımız TBMM tümüyle tersi bir yönde değişiklikler yaparak izlemiş. Özgür Masonlar Büyük locası'na yöneltmiş olduğum eleştiriler de işte bu "evrimsel" doğrultuda denilerek yapılan değişikliklerden ileri geliyordu. (Eleştiri olumlu/pozitif yapılırsa böyle yapılır bence.)

Masonluğıun inançsızlığı kabul etmesi diye bir durum yok. Bir başka başlık altında ayrıntılı olarak incelemiş olduğum Masonluğun anayasası ve Anderson'un kitabı başlıkları altında bunu uzun boylu anlatmıştım. Sadece Masonluğun inanç zorunluluğu altında tutulması gibi baskıcı bir tutumuna karşıtlık, dolayısıyla Masonluğa alınacak kişilerin dinleriyle, inançlarıyla ilgilenmemek, insanlığı öncelikle tutmak var. Türk masonluğu'ndaki olgu da bundan başka bir şey değil.

Şurasını da özenle belirtmek gerekir: Türk masonluğu hiçbir zaman Fransız Masonluğu'na bağlı olmadı. Hiç bir zaman bir Fransız obediyansının isteklerine boyun eğmedi. Böyle bir şey yok. Ancak Fransız Masonluğu'na daha yakındı, o tür Masonluk anlayışı Türk masonlarına daha elverişli geliyordu. Günümüzde buna artık Fransız Masonluğu da denemez çünkü özellikle ÖMBL'nin tutumu ile Fransa Büyük Doğusu'nun tutumu arasında belirgin çeylişkilerin doğmuş olduğunu biliyoruz.

Rıza Tevfik olayına gelince... O Türk Masonluğu'nda başlı başına bir skandaldır. Ancak tarihte kalmış bir olaydır. Konumuzla bağlantısı yok.

Sayın Son of Hades'in dediğine göre benim bu anlaütkımlarım yan tutmaya gidiyorsa, elbette bu forum üyeleri arasındaki masonlar HKEMBL üyesi olduklarına göre bir diyecekleri varsa söylerler; söylemelidirler.

Masonluğu bilmek, anlamak için "mason" sıfatını almış olmak yetmiyor. Hani masonların "önlüksüz mason" dedikleri kişiler var ya, onların birçoğu masonların çoğundan daha mason olabilir. Üstelik mason olmayan birçok kişinin Masonluğun bazı ayrıntılarını çoğu masonlardan çok daha iyi bildikleri de yadsınamaz. Her ne kadar son televizyon söyleşisinde beni çok düş kırıklığına uğratmışsa da Sayın Orhan Koloğlu da bu çok iyi bilenlerdendir.

Sevgiler.






 



 






 









ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Şubat 03, 2010, 11:44:36 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Çok bilmek değil, bildiğini doğru yorumlamak önemlidir. Ö.M.B.L. özgür düşünebilen, inakları kafasından atmış seçkin insanları kendine katar, herkez de üye olamaz, isteyen üye olabilir ama herkez devam edemez.

Masonlukla alakalı, O.K. 'nu her şeyi bilenlerden göstermek, gösterenin ne kadar bilgisiz olduğunun parlamasıdır.

Bilmek demek artık internet satış sitelerinde bile satılan masonik dergi ve kitapçıkları alıp okumak demek midir! Yoksa onları doğru yorumlayabilmek demek midir? İnsanoğlunun herşeyi ben bilirim tavırları anlaşılmakta olup, okuduğunu yorumlayamayan, kitaplardan direk cümle cümle almasından parıl parıl ne olduğunu ortaya koymaktadır.
İnsanların gözlerinden kaçtığını sanıyorsak, daha da vahimdir.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
7 Yanıt
7600 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 10, 2010, 12:36:24 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4887 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 04, 2010, 11:12:24 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3730 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2010, 05:15:01 ös
Gönderen: Asi
0 Yanıt
3848 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 22, 2010, 04:12:42 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3089 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2010, 11:25:47 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3856 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 25, 2010, 05:18:44 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
3429 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 14, 2010, 08:03:10 öö
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
6844 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 10, 2011, 10:32:35 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4593 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 21, 2010, 05:19:39 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
7275 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 24, 2010, 02:48:12 ös
Gönderen: ADAM