Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Ezoterizm => Konuyu başlatan: MASON - Ekim 31, 2006, 02:18:16 ös

Başlık: Semboller
Gönderen: MASON - Ekim 31, 2006, 02:18:16 ös
Semboller

Derleyen Bülent Şenocak

--------------------------------------------------------------------------------

İnisiyeler tarih boyunca gizli bilgileri aktarmak için sembollere baş vurmuşlardır. Bu şekilde semboller efsanelere, kutsal metinle ve menkıbelere işlenmiştir. Onların anlamını bilenler, onları deşifre ederek gizli anlamlarına kavuşmuşlardır. Ayrıca, harfleri sayılara, sayıları harflere çeviren çeşitli şifreler, çeşitli kavramları ifade eden geometrik şekiller, piktogramlar ve ideogramlar geliştirilmiş, her nesneye ve canlıya çeşitli mecazi anlamlar verilmiştir.

Semboller basit veya karmaşık şekillerden meydana gelebilir. Bunlar, sayı, harf, geometrik bir şekil, doğadaki bir canlı, eşya veya bunların birleşimlerinden oluşabilir. Hepsinin üzerinde bir düşünce gücü yüklüdür ve kesinlikle rastlantısal özellikler taşımazlar. Semboller ilgisizlere fazla bir şey ifade etmezler. Fakat anlayanlara ifade ettikleri manalar çok derindir.
 

Semboller, farklı tecrübe düzeylerine ulaşmamızı sağlarlar; ki onlar olmadan bunlar sonsuza dek bizlere kapalı kalırlardı; çünkü onların bilincine bile varamazdık. Sembollerin temel işlevi, farklı şekillerde ulaşılamaz hakikatlerin düzeyine varmaya ve hiç düşünülmemiş bakış açılarını insanların anlayışına sunmayı sağlar. Sembol her zaman beşeri varoluşu yükümlülük altına sokar ve aynı zamanda anlık gerçeği patlatarak bir anlam yükler.

Sembolizm, bir düşüncenin veya olayın sayılar ve şekillerle anlatılmasıdır. Bir açıdan kullandığımız harfler ve rakamlardan tutun, etrafımızda gördüğümüz geometrik şekillerde, doğanın yarattıklarında ve oluşlarda dahi sembolizmi görebiliriz. Fakat bizler genellikle bunları taşıdıkları anlamlardan çok, karşımızdakilere bildiklerimizi aktarmak için kullanırız. Oysa her harfin, rakamın, geometrik şeklin taşıdıkları anlamlar ve enerjiler vardır. Sembolizmin en önemli yanı, bir sembole yüklenen anlamın yıllarca değerini kaybetmeden korunabilmesidir. Fakat bunun bir kötü yanı da aynı sembole gerçek anlamından veya daha doğrusu esas kullanım amacından farklı anlamlar yüklenerek kullanılmasıdır. Bu nedenle semboller ile uğraşırken dikkatli olmak ve gerçeği araştırmak gerekebilir. Fakat sembollerin gerçek anlamları ne kadar saptırılmaya çalışılırsa çalışılsın mutlaka birileri tarafından hep doğru olarak bilinir ve korunur.     

Semboller içimizdeki mevcut olan ve ancak sezebildiğimiz hakikatleri somutlaştırabilmemizi sağlar. Gerçekten de sembol insanın içinde hissedip de tam olarak tanımlayamadığı için dile getiremediğinin dışarıya yansımasıdır. Semboller dış dünya ile aramızdaki ilmi aşan hakikatleri, örtülü ince bağları kavramamıza yardımcı olur, ezoterizme nüfus etmemizi sağlar. (Bunu da belirtmekte yarar vardır: Sembolizm doğal olarak ezoteriktir, fakat ezoterizm her zaman sembolik değildir.)   

Sembolizm başlangıcı çok eski çağlara uzanmaktadır. Bir takım kavramların başkalarınca da anlaşılabilir olmalarını sağlamak maksadıyla kelimeler, işaretler, sayılar, jestler, yazılar, bazı hareketler ve özel ritüeller bu maksatla hep kullanılmışlardır.   

Sırların evrensel dili olan sembolizm; gizleyerek açıklar, açıklayarak gizler. İnsanlar binlerce yıldır, bir düşünceyi izah etmek için birçok yollar denemişlerdir. Bir düşüncenin anlamını, kademeli şekilde insanların anlayışlarına ve olgunluklarına göre birtakım kalıplar içine koyup sunmuşlardır. Özellikle ezoterik, gizli tutulması gereken birçok bilgi  sembollerle anlatılmıştır. Yani doğrudan doğruya bir düşünce, bir bilgi izah edilmemiş, üstü adeta örtülerek bohçalandıktan sonra aktarılmıştır. Sembolizmin bilimsel metotlarla işi yoktur. Bilim cevap arar, sembolizm ise soruları arar. Yani sembolizmde sorular önemlidir.

Evren, bir matematik ve geometri düzeni içinde hareket eder. Astronomi,  fizik ve bilim dallarıyla ilgilenenler evrenin mükemmel bir ritmik düzen içinde hareket ettiğini, yaşadığını gayet iyi bilirler. Tanrının varlığını bu mükemmel düzen içinde görmek  mümkündür. Çünkü O’nun varlığına inanmayan bilim adamları bile, en son teknolojiyi kullanarak elde ettikleri bulgularda, evrenleri yaratan yüce bir gücün varlığını hissetmeye başlamışlardır. Bu güce kimileri Allah, kimileri God, kimileri Dieu, kimileri Evrensel Zeka, kimileri ise başka adlar verebilir. Ama bu mükemmel matematik ve geometrik düzeni kuran güce ne denirse densin varlığı inkar edilemez. 
 

Semboller bilimi, değişik realite planları arasındaki, görünmez alemle görünür alem arasındaki benzeşime dayanmaktadır. Sembolizme göre, yüksek düzenin realitesi, daha aşağı seviyedeki bir düzenin realitesi, daha aşağı seviyedeki bir düzenin realitesi ile temsil edilir. Ama bunun tersi olamaz, bir sembol daima, en azından bir üst anlamı ifade etmek için mevcuttur, varlık sebebi budur. Tüm evren tam bir ahenk halindedir ve “Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki de yukarıdakine benzer” Dolayısıyla beş duyumuzla algılayabildiklerimizin tümü, aslında görünmez alemin bir sembolü durumundadır. İnisiyeler bu gerçeği gayet iyi kavramışlar ve bir takım ökült prensipleri, yasaları, beş duyunun algılayabileceği bir şekilde ifade etme yöntemini kullanırken de, her varlığın realitesine hitap edebilecek hüneri göstermişlerdir. O işareti, o resmi, o tiyatro oyununu, o şiiri, o edebi eseri, o halk masalını vs. Herkes kendine göre yorumlayacak ve bir anlam çıkaracaktır.

Semboller, sonsuzluğa yönelmemiz hususunda bize sevgiyle yardım ederler. Zira, sonsuzdan geliyoruz ve şu dünyadaki yolculuğumuzu sonsuzluğa doğru yapıyoruz. Ve işte semboller, zamanın ölçüsüzlüğünde yolumuzu kaybetmemize mani olan yol gösterici levhaları, koruyucuları temsil ederler.
Başlık: Re: Semboller
Gönderen: Itzhak - Nisan 08, 2007, 11:53:08 ös
Semboller her zaman degerlidir...gerektiği zaman bir ulusu kurtarabilirler ve gerektiği zaman bir dilsizin dili vazifesini görebilirler....Ama en önemlisi insanlara, söylenemeyenleri ve söylenemeyecekleri aktarma gayreti verirler.....Paylaşımın için teşekkurler
Başlık: Re: Semboller
Gönderen: Prenses Isabella - Mayıs 17, 2007, 03:50:53 ös
Semboller, evrensel mantığın insanoğlu tarafından anlaşılması istenen birer ipucu niteliğini taşımaktadır, Saygıdeğer Mason'un dediği gibi bizlere gösterilen trafik levhaları gibi büyük anlam taşıyan ve insanoğlunun bilincine varmasını sağlayan en önemli şekillerdir diye düşünüyorum!
Sayın Mason'un ifade ettiği gibi birçok bilimadamları kendi alanlarında yapmış olduğu araştırmalar neticesinde evrenin oluşum mekanizmasının arkasında Yaratıcı'nın izlerini bulmuşlardır!Haliyle bu da bize gösteriyor ki birşeyleri anlayıp bilincine varıp tedbirimizi ve önlemlerimizi ona göre almamız gerektiği sinyalini vermiştir!
Evrenin mantığını anlayan bir insan haliyle bir düzenin, bir dengenin, bir dönüşümün, bir değişimin olduğunu görür, kaos da bir dengedir, zıtlıklar arasındaki mücadelenin resmidir, yüzyıllardır bu tezatlar birbiriyle çatışma içersine girmişlerdir, haliyle bu çatışma da Yin_Yang dengesinin kurulmasıyla sona erecektir o zaman da dünyanın sonu gelmiş olacaktır!
Evreni anlama tekniğimiz Bilinç sayesinde öngörülmektedir, sahip olduğumuz aklımızla evrenin mantığını çözersek Tanrı'mızın neden bu evreni yarattığını da anlamış oluruz!
İşte bütün mesele burda....
SAYGILAR!... 
Başlık: Re: Semboller
Gönderen: Fraternis - Haziran 03, 2007, 03:57:14 öö
Bazen söz biter orda sembole kalır ve gelenler dikkatli baktığında tüm sözleri bakarak işitir!
Başlık: Re: Semboller
Gönderen: Itzhak - Kasım 25, 2007, 02:23:58 öö
dil yok idi o zamanlar şimdi dilde olsa dilden degerliydi o zamanlar...
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ahu - Mayıs 14, 2008, 01:56:33 öö
semboller ''birbiri ardına dizili sırayla keşfedilen, yaşamın gerçeğini anlamamızı kolaylaştıran kutsal işaretler''
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: baris - Temmuz 15, 2009, 03:22:48 ös
İnsanların eski çağlarda konuşmadığını ve semboller ile anlaştığını biliyoruz.Şimdi konuşuyoruz ama bazen gene anlaşamıyoruz.Bir insan başka bir dil bilmeyebilir veya enazından karşısındaki insanın lisanını bilmeyebilir.Ama semboller ile hangi dile,hangi ırka ait olursanız olun anlaşabilirsiniz,bu semboller sayesinde ayrıca kendinizden olanı ve olmayanı da tespit edebilirsiniz.Zaten sembollerin herbirinin sayılsal ve farklı anlamları vardır.Özellikle de Ezoterik yapılanmaların hepsinde bunu da görmek mümkün.

'' SEMBOL GİZLEYEREK AÇIKLAR,AÇIKLAYARAK GİZLER''
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: Mozart - Temmuz 15, 2009, 03:34:40 ös
Bayan ve Bay sayın üyeler;

Sembollerle iligili kitap önerisi yaparsanız sevinirim, farkındalık artsın, görmemiz gelişsin. Teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ceycet - Temmuz 15, 2009, 04:56:12 ös
semboller ''birbiri ardına dizili sırayla keşfedilen, yaşamın gerçeğini anlamamızı kolaylaştıran kutsal işaretler''

Sayın Ahu,

Benzetmeniz yakışıklı olmuş;Bu konuda araştırma odaklı deneyiminizin olduğunu öngörerek,tecrübelerinizin detaylarını duymak isterim.


Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: baris - Temmuz 15, 2009, 07:06:23 ös
Sevgili M.Akyol;
Ben internetten sembollerle ilgili CARL GUSTAV JUNK'un yazmış olduğu ''İNSAN VE SEMBOLLERİ'' adlı eserini sipariş verdim.Okumadığım için tavsiye edemem ama Kitabı tanımlayıcı metninde;
 
Carl Gustav Jung'un son yapıtı İnsan ve Sembolleri kendinden sonra gelen nesillere, uzattığı bayrağı devralan bilimadamlarına, düşünürlere, dahası dönüp kendi içine bakmak ve gördüğünün değerini fark ederek 'ben'ine yaklaşmak isteyen bireye, dünyayı anlamlandırmaya çalışırken faydalanabileceği bir armağandır.

İnsan ve Sembolleri okurun, kendi potansiyeline işlerlik kazandırması bakımından içsel, ötekilerle ilişkilerini uyumlu, anlamlı bir hale getirmek üzere de dışsal yolculuğunda yanından ayırmak istemeyeceği bir başucu kitabı, kaostan dinginliğe doğru ilerlerken zihnini aydınlatmasına yarayacak bir düşsel kılavuz metindir.

Carl Gustav Jung bütün zamanların en büyük hekimlerinden ve bu yüzyılın en büyük düşünürlerinden biriydi. Ereği insanlara kendilerini tanımada yardımcı olmaktı; bu bilgiler ve bunların uygulanmasıyla doygun, mutlu bir yaşam sürmeliydiler. Tandığım başka hiç kimsenin sürmediği kadar doygun ve mutlu geçen kendi yaşamının sonunda Jung, kalan gücünü, mesajını şimdiye kadar ulaştırmaya çalıştıklarından daha büyük bir kitleye ulaştırmak için kullanmaya karar verdi. Yapıtını ve yaşamını aynı ay içinde tamamladı. Bu kitap onun geniş okur kitlesine vasiyetidir.

diye yazmaktadır.İlgileneceğinizi düşünerek paylaşmak istedim.

 
 
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: Maledictum - Ağustos 16, 2009, 09:06:15 öö
Üst düzey maji çalışmaları yapan insanlar biliyordur ki çalışma sırasında bizlere birçok semboller sunulur. Ve o sembolleri sadece kendimiz ve bizimle aynı yolda yürüyen insanlar anlaya bilirler. Sembollerin önemi çok büyük. Eğer semboller olmasa çalışamazdık evrenle ve Tanrıyla konuşamazdık
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ADAM - Eylül 06, 2009, 11:34:45 öö

Benim yazdıklarımı izleyenler artık biliyor: Ben “sembol” yerine “simge” sözcüğünü yeğliyorum.

Bu başlığı Sayın MASON açmış üç yıl önce bir alıntıyla. Sonra üzerinde biraz görüş üretilmiş. Bunlara bir şey demeyeceğim. Sanki birisi bana bu konuda bir şeyler söylememi önermiş gibi yapacağım.

Diyeceklerim size pek basit gelebilir. Kusura bakmayın, bende bu kadarı var. Şayet konu başlığı genel olarak “semboller” değil de özel olarak “ideogramlar” hatta “ideografi” olsaydı, belki başka şeyler söyleme olanağı da doğardı. Ben başlıktan sapmamaya biraz özen gösterme eğilimindeyim.

Kuşkusuz simgeler ve simgecilik ezoterik sistemin kaçınılmaz gereklerinden biridir ama sadece ezoterik çalışan kurum ya da örgütlere özgü de değildir.

Ben simgeyi şöyle tanımlıyorum: Bir kavramı temsil eden somut bir şekil, bir nesne, bir işaret, bir söz ya da bir hareket.
Dolayısıyla simgeden söz edildiğinde genel olarak bunlardan sadece nesne ve şekil anlaşılıyor ama aslında ötekiler de var.

Bir simge nasıl oluşur?

Bir olay ya da olgunun, düşünsel bir ürün ile karşılaştırılması ya da zıtlaştırılmayla… Şayet simge denilen şekil, nesne, söz ya da hareket kendinden başka bir kavramı ya da düşünüyü anımsatmıyorsa, ona simge denilemez.

Simgeler, nitelikleri tam ve kesin olarak ortaya konamayan fakat kaçınılmaz birtakım olay, olgu, düşünü ve kavramları kusursuz bir şekilde anlatıp gösterir. Öyle ki, iletişimde her dilin kendine özgü sözcük, terim ve anlatımları yerine simgeler konursa, dilleri çok farklı olan kişilerin birbirlerini kolaca anlayabilir. Dolayısıyla simgeler, evrensel bir dilin öğeleri sayılabilir. Ancak elbette yansıttıkları anlamlar bakımından uyuşma sağlanabiliyorsa.

Kimi zaman ve yerde “simge” ile “amblem” sözcüklerinin eş anlama gelmek üzere kullanıldığı görülür. Ben buna pek takılırım. Oysa bunlar aynı şey değil.

Bir amblem salt nesnel bir nitelik taşır; belli bir düşüncenin yalın tasarımıdır. bir simge ise nesnel oluşumun temsilcilisi değildir.

Her amblemin genellikle tek ve önceden belirlenmiş bir açıklaması vardır. Aynı biçimdeki bir amblem farklı toplum ya da kültürlerde farklı biçimlerde açıklanabilir ama o açıklama hep tek ve kesindir. Bir simgeye verilen anlam da toplum ve kültürler arasında farklı olabilir ama kesin değil, yorum ve değerlendirmeye açıktır.

Birkaç simgenin birleştirilmesiyle bir amblem oluşturulabilir. Ancak çeşitli amblemlerin birleşimiyle bir simge yapılamaz; bu sadece ilgili amblemin bir simgeyle özdeşleşmesi durumunda olanaklıdır. Böyle bir durumda “bileşik simge” ya da “kompozit simge” terimi kullanılmalıdır; bu aynı zamanda bir amblem olabileceği gibi olmayabilir de.

İnsanlık tarihinin ilkel dönemlerinde, gerek dine, gerek bilim ve tekniğe, gerek töreye, gerekse güncel yaşama ilişkin birçok düşünü ve görüşün anlatımında öncelikle simgeler kullanılmıştır. Bu simgelerden çoğu aslında birer çizimdir; bu nedenle de “ideogram” olarak anılır. Bunlar belli bir kavramı anlatmak üzere amblemlere dönüştüğünde “yazı” oluşmaya başlamıştır.

Yazıda simgelerin kullanılması, bildiğimce Eski Mısır hiyerogliflerinde doruğuna ulaşmıştır. Hiyerogliflerin birçoğunun günümüzde bile kesin bir tarzda anlamlandırılamayışı, kullanılmış olan şekillerin birer simge oluşundan, bizim onların oluşturulması sırasındaki kavram ve eğilimler ile düşünemeyişimizden ötürüdür.

Bir yazıyı okumak için okuma-yazma bilmek gerekir ama simgeler kullanılarak yapılmış bir düzenlemeyi anlayıp çözümleyebilmek için bu zorunlu değildir. Ancak onların kullanıldığı kültüre ilişkin bilgi sahibi olmak gerekir. İlgili kültürün özellikleri gerektiğince bilinmiyorsa, anlamlandırmanın doğru olma olasılığı zayıftır. Günümüzün koşulları ve kendi kültürümüze göre yapacağımız yorum, bugün ve içinde yaşadığımız çevre için geçerli olabilir; eski tarihlerdeki farklı bir kültür ortamına uymaması doğaldır.

Anlaşılmasının kolay olmasına karşılık, sadece simgeler kullanılarak birbirini izleyen ve bütünleyen kavramlar oluşturulması zor bir iştir. Çünkü bunu yapan kişi kendisi için değil, başkaları için yapmaktadır. Sadece kendisinin anladığı bir simge “simge” olmaz. Dolayısıyla bir simge tasarlamaya girişen kimse, başkalarının nasıl düşüneceğini bilmelidir.

Nitekim konuşma ve yazıda “simgesel dil” kullanmanın yarattığı en büyük zorluk budur. Simgesel dilin iletişimde işlevli olabilmesi için, anlatan ya da yazanın zihinsel tasarımlarının, dinleyen ya da okuyanın zihinsel tasarımlarıyla özdeşleşmesi gerekir.

Bu özetten bir sonraki aşamada başka kavramlara, örneğin alegoriye geçmek gerektiğini düşünüyorum. Ancak ben bunları yazınca ilgi çekiyor mu, dahası isteniyor mu, bu bağlamda kuşkuluyum. Bunu size bırakıyorum. Tamam mı, devam mı?

Yazdıklarım eleştiriye açıktır.

Sevgiler,
ADAM
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: Prenses Isabella - Eylül 10, 2009, 06:09:18 ös
Tamam mı, devam mı?

Devam:)
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ADAM - Eylül 10, 2009, 06:25:10 ös
Ben bu konuyu unutmuştum. Anımsattığınız iyi oldu. Teşekkürler.

Pek yakında sonrası gelecek.

Sevgiler,
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: Prenses Isabella - Eylül 10, 2009, 06:45:46 ös
Ben bu konuyu unutmuştum. Anımsattığınız iyi oldu. Teşekkürler.

Pek yakında sonrası gelecek.

Sevgiler,

Teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ADAM - Eylül 10, 2009, 07:30:53 ös

Simge ve Alegori:


Simgelerin pek sık olarak kullanıldığı bir diğer alan alegori kurma işlemidir. Ancak burada nesnel değil sözel simgeler kullanılır. Onları görmez ama zihnimizde tasarlarız. Örneğin “dev” dediğimizde, onu resimle ya da çizerek göstermemiz gerekmez; bu zihnimizde bir simge olarak belirir.

Pek öz olarak alegori, bir düşüncenin ya da bir kavramın doğrudan anlatılmayarak, bununla hiçbir bağlantısı olmayan birtakım örnekler ve bambaşka türlü sözlenerek ortaya konulmasıdır.

Ancak dikkat: Alegori, bir “mecaz” ya da “benzetme” değildir. Bu nedenle de bir alegorinin oluşturulmasında öncelikle simgelere yer verilir. Bunlar, alegorinin en önemli öğeleridir.

Masonluğun en başta gelen alegorilerinden biri, tarihte bir tapınağın yapımı sırasında geçmiş olduğu varsayılan bir olaydır. Bu olay genellikle bir kişinin öldürülmesi olarak anılır. Dış bakışta sanki bir tarihsel olaymış gibi anlatılır. Böyle benimsenecek olursa, ya tarihsel bakımdan yanılgılı bilgilere ya da dogmatik inanışlara varılır. Alegorik bir yaklaşımla değerlendirildiğinde ise birçok simgenin ayıklanmasına başlanır: O tapınak, onun başmimarı olduğu söylenen kişi. onun özellikle “başmimar” oluşu, “yapmış olduğu işler”, onu öldürenler, öldürme eyleminde kullanılan aletler, olayın geçtiği yer, nedeni ve öykünün kapsamında bulunan diğer birçok öğe hep birer simgesel anlam taşır. Bu simgesel anlamlar değerlendirildiğinde, ortaya çok önemli ve çok yararlı bir töresel öğretim çıkar. İşte bu alegoridir.

Eğer anlatılan bir öyküden bir töresel öğretim ya da öğütleme çıkarılmazsa; ya alegori başarısızdır, ya zamanla geçerliliğini yitirmiş bur konuyu işlemektedir ya da kişinin anlama ve yorum yapma yeteneği yetersizdir.

Simgenin Geçerliği:

Eğer bir şekil, bir nesne, bir işaret, bir söz ya da bir hareket, tarihe gömülerek geçerliliğini ya da gerçekliğini yitirmiş bir soyut kavramı yansıtıyorsa, artık ona “simge” denilemez. Simge sayılabilmesi için, gerçek ve yaşayan kavramları yansıtması gerekir.

Dolayısıyla bir simge, eskiden kalma olsa bile anlamını koruyorsa çağımızda da geçerlidir ve kullanılabilir. Bu niteliği yitirmiş olan bir eski simge ise, artık ancak bir tarihsel anı sayılır.

Herhangi bir simge, ancak toleransın var olduğu bir ortamda yaşayabilir ve yaşatılabilir. Bilgisizliğin, bağnazlığın, batıl saplantı ve dogmaların egemen olduğu bir çevre ya da ortamda, simgeler putlaştırılır yani birer ambleme dönüştürülür.

Kavramlar başlığı altında bu konu üzerinde diyeceklerim bu kadar. Ancak simgeler ve simgecilik üzerine belki daha sonra bir başka konu açmayı düşünebilirim. Hata belki ideografi konusunu da ele alırız.

Sorulara ve eleştirilere açıktır.

Sevgilerle,
ADAM

Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: Prenses Isabella - Eylül 10, 2009, 07:53:30 ös
Evet, çok açıklayıcı olmuş gerçekten.. Simge ve kavramlar üzerinde ayrıntılara girmek genelde zor bir iş olduğundan aslında cesaret isteyen bir durumdur da.. Çünkü genelde düşüncelerimizi açıkladığımızda kişisel doğrular her yöne doğru kayma özelliği bulunduğundan ve özellikle de farklı bakış açılarına hitaben olduğu için doğru ve göreceliliğin de haliyle kişiden kişiye geçtiği farsayıldığında işin gerçek tarafı Düşüncelerinizin benim fikirlerimle örtüşmesiyle kalmayıp kafamdaki uç noktalardaki noksanlıkları gidermemi sağladınız. Ayrıntılara girmeniz, bu yönüyle beni daha çok huzur etmektedir.

Teşekkürler.
     
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ozak1977 - Eylül 10, 2009, 09:38:27 ös
Sayın ADAM ;


İsa 'nın son akşam yemeği aslında bir alegori midir ?  Yani kıssalar aslında  alegori  midir ? Fil suresinde

bahsedilen  ,Nuh 'un gemisi  vs.  aslında bunlar  alegori midir ?  Bi de aklıma  Dante  geliyor  ... Birazcık 

daha  örneklendirebilir  misiniz ?



Saygılarımla
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ADAM - Eylül 11, 2009, 09:28:26 öö

Sayın Ozak1977,

Bence çok önemli bir noktaya parmak bastınız.

Alegori, eğer öyle düşünülerek düzenlenmişse öyledir. Ancak öyle düzenlenmemişse, siz onu kendi yaklaşımınızla bir alegori olarak da değerlendirebilirsiniz.

Örnek olarak verdiğiniz “İsa ve havarilerinin son yemeği”, “Tufan ve Nuh’un gemisi” acaba birer tarihsel gerçek midir, bir vahiy bölümü müdür, bir kurgu mudur, yoksa bir başka şeyi anlatmak ya da sezdirmek için mi ortaya konmuştur. Eğer sonuncusu ise ya da siz onu öyle benimsiyorsanız bir alegori olabilir.

Kimin söylemiş olduğunu şu anda anımsayamıyorum; ararsam bulurum ama kimin söylediği de önemli değil, şöyle bir söz geçer Tasavvufta: “Kuran-ı Kerim’in bir zahiri bir de batınî anlamı vardır.  Zahiri yani açık anlamında alegori olmaz. Ne deniyorsa odur. Alegori ancak batınî anlam yani bir başka bakış açısından değerlendirilerek çıkar. Böyle olunca, kutsal kitapların hepsine, hele Tevrat’ın Genesis bölümüne alegori olarak bakılabilir. Ancak bu zorunlu değildir. Üstelik bunlara o gözlükle bakmak, inanç sahibi kimseleri rahatsız ve rencide edebilir.

La Fontaine’in ünlü fablları tam anlamıyla birer alegori örneğidir. Onun alıntı yapmış olduğu, ne yazık ki kültürümüzde yeterince tanıtılmamış Kelile ve Dimne bence çok daha güzeldir.

Bilim kurgu türündeki yapıtların kimisi sadece birer kurgu romandır ama bunların bazılarında ilginç bir alegori yatar. UFO ile bağlantılı konulara çok meraklı ve kendini kaptırmış olanların kimileri bunları gerçek öyküler olarak alırken, bu anlatımların arkasında başka şeylerin bulunduğunu düşünenler alegorik değerlendirmeler yapabilir.

Mitolojik öyküler, efsaneler, destanlar da alegorik açıdan değerlendirilebilir. Bu bağlamda Osiris, Diyonisos, Attis, Adonis ve Eleusis gibi mitler ya da misterler hep düz bakışla görüldüğünden farklı şeyler anlatır. Dede Korkut Masalları’na birer tarihsel gerçek diyemeyiz ama onların sadece birer “masal” olduğunu söylemek de yanılgılıdır.

Dante… Buna sadece şöyle bir değinirken aslında “Tanrısal Komedi” konusundan söz etmek istediniz, değil mi?... İşte o yapıt baştan sona bir alegoridir. Bunun anlamının ortaya çıkacağından korkan Boccacio, yapıtı bir başka biçimde yorumlayarak Dante’yi korumaya çalışmıştır. Bilmem bu forum alanında bundan hiç söz edildi mi? Orta Çağda Katolik Kilisesi’nin baskısı altında yazılmış öyle çok alegori var ki…

Yanıtlarım sizce yeterli mi, yoksa ayrıntılara da girelim mi? Ancak ayrıntıya girersek korkarım uygun bir bölümde yeni bir başlık açmalıyız.

Sevgiler,
ADAM

Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: lucifer - Eylül 11, 2009, 01:53:51 ös
semboller birbirilerine en uzak mesafelerde olsalar bile insanların bulundukları yerdeki gizli sırları ile iletişimini sağlamaktadır. semboller insanların iletişim kurmak için birbirileriyle  karşılıklı olması zorunluluğunu ortadan kaldırn çok değerli etkenlerdir.
dünya üzerinde herşey sembollerle anlatılmış sembollerle saklanmış ve şifrelenmiştir. semboller aynı zamanda en önemli gizliliktir.

saygılarımla,
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ozak1977 - Eylül 11, 2009, 06:42:23 ös
Sayın ADAM ,



Bilginizle  beni aydınlattınız.  Çok  teşekkür  ederim ,  yalnız  biraz  özel bir  sorum  daha   olacak  yaşınız 

67  mi  yoksa  57  mi ?  Elbetteki   hiçbir  şey  farketmez  ancak  , daha  önce  67  olarak  gördüğümü 

hatırlıyorum , şimdi  neden değişti  diye  soracaktım...


Sayılarımla
Başlık: Ynt: Semboller
Gönderen: ADAM - Eylül 11, 2009, 07:09:01 ös
Profil bilgilerime bir şey eklerken bozmuş olabilirim. Doğrusu 67'dir. Teşekkür ederim. Bakacağım.

Sevgiler,