Masonlar.org - Harici Forumu
Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: Spock - Haziran 23, 2013, 11:26:44 ös
-
Serdar Turgut'un şöyle bir yazısı var:
http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/817054-ataturkun-gizli-vasiyeti-niye-acilmiyor (http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/817054-ataturkun-gizli-vasiyeti-niye-acilmiyor)
Dolaylı olarak Atatürk'ün var olduğu iddia edilen vasiyetinin Halifeliğin geri getirilmesi ile ilgili olduğunu satır aralarında söyleyerek, kelimenin tam anlamıyla hem zemin yoklaması yapıyor hem de hükümetin ileride olabilecek bir takım akıl dışı hamlelerine kılıf hazırlıyor.
Veya bu dediklerimin ikisini de yapmıyor, akşamları bir şeyler kullanıyor ve o kullandığı şey her ne ise onun yaptığı kafayla yazıyor yazılarını.
Kendisine sormak lazım acaba oturup Nutuk'u okudu mu hiç? Atatürk'ün Hilafet ile ilgili düşünceleri en ince detayına kadar Nutuk'da anlatılmıyor mu? Üstelik sadece tarihteki haliyle hilafete ilişkin düşünceleri değil, konunun gelecek için konjonktür analizini bile yapmış Atatürk, gelecekte Hilafet neden işlemez detaylı bir şekilde anlatmış. Buna rağmen Serdar Turgut'un böyle bir yazı yazması bana garip geldi.
Bu vesileyle forum üyelerinin şu iki konudaki düşüncelerini almak isterim...
1. Atatürk'ün bir vasiyeti var iddiası doğru mudur değil midir? Böyle bir vasiyet var mıdır, yok mudur?
2. Eğer doğru olduğuna inanıyorsanız, içeriğinde neler olabileceğini düşünürsünüz? (Özellikle de Kenan Evren'in halk bunları öğrenmeye henüz hazır değil diyerek vasiyetin açılmasını 25 yıl daha ertelemesi gibi bir durum varken)
Saygıdeğer Mason forum üyeleri de katılımda bulunurlarsa memnun olurum.
-
Güzel bir konu gerçektende ,
Sn. @spock'un yazdığı gibi Nutuk'ta farklı açıdan değerlendirme var o konuya girmeden
halifeliğin osmanlıya ne faydası ne zararı oldu ?
sorusu bizi güzel yerlere götüreceği kanısındayım...
Saygılarımla,
418
-
Hilafetin yararı/zararına girecek olursak Osmanlı Siyasi Tarihi konusuna girmiş oluruz ki başlı başına hem bir deryadır, hem de bu konu başlığı ile cevap aranan soruları ikinci plana atmaktadır. Direk olarak vasiyet konusuna eğilirsek daha iyi olacak.
-
Geleceği düşünen birisi olduğun için, şöyle ki vasiyetin de bile geleceği vurgulayacaktır...
Saygılar..
-
ikisi bağlantılı siyasi ve ekonomik açıdan değerlendirmeklazım konuyu Atatürk neden halifeliğin tekrar gelmesini istesin ?
rejimin tam oturması ile beraberinde siyasi ve ekonomik güç olarak stratejik anlamda kullanmak istemesi ihtimaller dahilinde..
o yüzden halifeliğin faydası veya zararı irdelenmesi önem teşkil etmektedir , tabiki geniş bir konu o konuda katılıyorum....
-
Eğer doğru olduğuna inanıyorsanız, içeriğinde neler olabileceğini düşünürsünüz?
tahmin yürütmek gerekirse , ümmetçilikten milliyetçiliğe geçiş döneminin yaşandığı yılları göz önünde alırsak,
milliyetçilik ile ilgili vasiyet olması daha akla yatkındır halifeliğin tekrar getirme ihtimaline nazaran , nutukta Atatürk'ün halifelik hakkındaki görüşleri gayet açıktır...
-
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün tek bir vasiyeti vardır. O da bilimsellik ve akııl ile hareket etmemizdir.
Hatta «Benim sözlerim bilimselliğe ya da akıl ilkelerine aykırı düşerse, bilimsellik ve aklı seçin.» demiştir. (Bu sözü tıpatıp böyle değil ama bu anlamda.)
-
1. Atatürk'ün bir vasiyeti var iddiası doğru mudur değil midir? Böyle bir vasiyet var mıdır, yok mudur?
mantık yürütmek gerekirse,
Atatürk birden bire hayatını kaybetmemiştir , hastalık sonucu hayatını kaybetmiştir , hastalığı esnasında vasiyet hazırlaması mümkündür %90-80 ihtimalle tarih boyu liderlerin bu şekilde yaklaşımları olmuş..
-
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün böyle bir vasiyeti gerçekten var mı? ben de bilmiyorum. Aslında vasiyeti olabileceğine ve fakat bu vasiyetinde hilafetin tekrar geri gelmesi yolunda bir ifadesi olabileceğine hem ihtimal vermiyorum ve hem de inanmıyorum.
Zira; Mustafa Kemal'in devrim ve ilkelerini iyi incelediğimizde, böyle bir ifadenin olabilmesi mümkün görülmemektedir. Konu hakkında çok fazla mukayeseli açıklamalar yapabilirim ama sayın ADAM'ın yukarıdaki ifadesi bence zaten soruyu yeteri kadar açıklıyor (Benim sözlerim akla ve bilimselliğe aykırı düşüyorsa bilimselliği ve aklı seçin ).
Bir iki özdeyişini de kısaca ben dercedeyim. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir". "Efendiler, bilesiniz ki; Türkiye Cumhuriyeti, şıhların, dervişlerin, müritlerin devleti olmayacaktır".
Not: şu anda devamlı ikametgahımdan çok uzaktayım, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu konu ile ilgili çok fazla sözü vardır. İlerleyen süreçte bunları tefrika halinde burada yazmayı düşünüyorum.
Saygılar-sevgiler.
-
mantık yürütmek gerekirse,
Atatürk birden bire hayatını kaybetmemiştir , hastalık sonucu hayatını kaybetmiştir , hastalığı esnasında vasiyet hazırlaması mümkündür %90-80 ihtimalle tarih boyu liderlerin bu şekilde yaklaşımları olmuş..
Fakat Atatürk'ün aile fertlerini ve yakınlarını ilgilendiren ayrı bir vasiyet zaten var. Hatta mahkemelik olmuş: http://gundem.bugun.com.tr/ataturkun-vasiyeti-mahkemelik-haberi/215823 (http://gundem.bugun.com.tr/ataturkun-vasiyeti-mahkemelik-haberi/215823)
Bizim burada konuştuğumuz ise bu vasiyet değil, diğer aile fertleriyle alakası olmayan, Atatürk'ün ölümümden 50 yıl sonra açın dediği ama Kenan Evren'in Türk halkı buna hazır değil diyerek 25 yıl daha açılmasını ertelettiği vasiyet. 25 yıl da 2013 Kasım ayında doluyor. Geçmişte İsmet İnönü, Turgut Özal ve Kenan Evren'in demeçlerine baktığımızda bu vasiyetin gerçekten de var olduğu anlaşılıyor. Yoksa niye o şekilde konuşsunlar.
İçeriğinin hilafet konusunda olduğuna ise zerre kadar inanmıyorum. Nutuk'da her şey açıkça yazıyor. Açıp tekrar okudum. Orada Atatürk'ün bahsettiği bu gazeteci tayfasının iddia ettiği gibi hilafetin geri getirilmesi falan değil. Olası bir İslam Ülkeleri Teşkilatı'nın kurulması ve başkanlığının dönüşümlü olması, Türkiye'nin de sırası geldiğinde başkanlık yapması. Tamam da bu zaten var günümüzde. Eski adıyla İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), yeni adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı var. Başkanı da Türk şu anda, Ekmeleddin İhsanoğlu. Fakat bu Teşkilat hiçbir zaman Atatürk'ün Nutuk'da bahsettiği şekil ve vizyonda ön plana çıkamamış ve hep Birleşmiş Milletler'in yanında sönük bir kuruluş olarak var olmuş. Güzel çalışmaları yok değil ama dediğim gibi çok ikinci planda ve onun da ötesinde herhangi bir yaptırım yetkisi yok. Filistin konusunda bile ne yapabiliyor ki? Sadece İsrail'i kınamak dışında? Elle tutulur ve sonuç odaklı bir çalışması yok.
Atatürk hilafet konusunda şöyle der: "Türkiye'ye musallat olmamak şartıyla, hilâfetçileri ve Panislâmizm taraftarlarını memnun etmek için, bu tasavvur ve tahayyül bir dereceye kadar bizde de tasvir edilmişti. Ortaya atılan görüş şuydu :Avrupa'da, Asya'da, Afrika'da ve diğer kıt'alarda yaşayan Müslüman toplumları, gelecekte herhangi bir gün kendi irade ve arzularını kullanacak bir güç ve özgürlüğe kavuşurlar ve o zaman lüzumlu ve yararlı görürlerse, çağın gereklerine uygun birtakım uyuşma ve birleşme noktaları bulabilirler. Şüphesiz, her devletin, her toplumun birbirinden karşılayabileceği ihtiyaçları vardır. Karşılıklı çıkarları olacaktır. Tasarlanan bu bağımsız İslâm devletlerinin yetkili temsilcileri bir araya gelip bir kongre yaparlar ve falan ve filân İslâm devletleri arasında şu veya bu ilişkiler kurulmuştur. Bu ortak ilişkileri korumak ve bu ilişkilerin gerektirdiği şartlar içinde birlikte hareket sağlamak için, bütün İslâm devletlerinin temsilcilerinden kurulu bir meclis oluşturulacaktır. Birleşmiş olan İslâm devletleri bu meclisin başkanı tarafından temsil edilecektir derlerse ve isterlerse, işte o zaman, o birleşik İslâm devletine hilâfet ve ortak meclisin başkanlığına seçilecek zata da halife ünvanı verirler. Yoksa, herhangi bir İslâm devletinin, bir kişiye bütün İslâm dünyasını işlerini yönetme ve yürütme yetkisini vermesi akıl ve mantığın hiçbir zaman kabul edemeyeceği bir durumdur".
Yani diyor ki bu yukarıda bahsettiğim İslam İşbirliği Teşkilatı gitsin seçecekse birisini Halife olarak seçsin... Son cümleden de görebileceğiniz üzere, Türkiye'den veya herhangi bir ülkeden kalıcı bir Halife seçilmesine kesin bir dille karşı çıkıyor. Ve daha da önemlisi bu yukarıda yazdığım paragrafı, "umarım böyle olur" veya "böyle olursa iyi olur" modunda söylemiyor. Aksine ilk turuncu renkli cümleden de anlaşılabileceği üzere bu senaryonun hilâfetçileri ve Panislâmizm taraftarlarını memnun etmek için tasavvur ve tahayyül edildiğini söylüyor. Yani aslında kendi gönlü böyle bir işten yana değil. Sadece hilâfetçileri ve Panislâmizm taraftarlarını memnun etmek için zamanında böyle bir senaryonun çizilmiş olduğunu ancak artık buna gerek olmadığını söylemek istiyor.
Ben bu vasiyetin başka şeyler içerdiğini düşünüyorum ama tabi ki ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok. Ama Kenan Evren'e "Türk halkı buna hazır değil" dedirtecek kadar büyük ne olabilir? Aklıma tamamen spekülatif olarak bir şeyler geliyor tabi...
Türki Cumhuriyetler ile bir Konfederasyon kurulması gibi... Turgut Özal da hatırlarsanız bu konuya kafayı takmıştı... Acaba vasiyetten mi ilham alıyordu?
Veya Atatürk'ün Nutuk'da açıkça belirttiği ve bu sefer kendi gönlünün de bundan yana olduğunu anladığım bir başka paragraf gibi...
-
Küçüklüğümden beri Atatürk'ün vasiyeti ile ilgili efsaneleri duyarım yok Atatürk kominizme geçin demiş yok hilafet olsun demiş... Bunlar bana inandırıcı gelmiyor açıkcası...
-
Atatürk'ün Komünizm hakkında olumlu olumsuz sözleri var , bu tamamen o günün şartlarında(ülke çıkarına) söylenmiş söylemler ...
türk rus ilişkileri , türk amerikan ilişkileri vs..
o günün türkiyesi yeteri kadar entelleküel değildi o yüzden duruma göre kesin söylemler söylemesi normal , Atatürk tam bir devlet adamı ve dış siyasetin nasıl yapılacağını çok iyi bilirdi..
rusya yada amerika hakkında ılımlı sözler söylemesi tamamen o dönemki ülke çıkarınadır akside öyle ...
-
Türki Cumhuriyetler ile bir Konfederasyon kurulması gibi... Turgut Özal da hatırlarsanız bu konuya kafayı takmıştı... Acaba vasiyetten mi ilham alıyordu?
vasiyetten ilham aldığını sanmıyorum , o dönemin şartları altında danışmanları önermiş olabilir ekonomik ilişkilerin geleceği bakımından
Turgut Özal ekonomik kalkınmaya önem veren bir liderdi...
-
Bu vasiyetin takdiri Kenan Evren'e kalmışsa (ki anlaşılan kalmış) vay halimize !
Saygılar-sevgiler.