Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Yeraltı Suları  (Okunma sayısı 3658 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 06, 2008, 04:39:57 ös
  • Ziyaretçi

Yeraltı Suları
Salih Aksu   

Su, yaşamamız için lüzumlu maddelerin en ehemmiyetli olanlarından birisidir. Halen dünyamızda binlerce insanın yeterli temiz su kaynağı bulamadığı için hastalıklar ve ölümle pençeleştiğini düşünürsek, suyun ehemmiyetini daha iyi idrak edebiliriz. Yaklaşık 1400 milyon kilometreküp gibi, son derece büyük miktarda mevcut olmasına rağmen, dünyanın birçok yerinde susuzluk vardır. Bu miktarı dünyada yaşayan insanlara dağıtırsak, kişi başına 250 milyar litre su düşmektedir. Şu halde mesele suyun azlığı değildir. Su kaynaklarının dağılımındaki farklılıklar ve mevcut kaynakları kirletmemiz en mühim problemi meydana getirmektedir.

1400 milyon kilometreküp suyun 1370 milyon kilometrekübü okyanuslarda tuzlu su olarak bulunur. Tatlı su ihtiva eden kaynakların en büyüğünü buzullar teşkil eder. İhtiva ettikleri tatlı su miktarı 30 milyon kilometre küptür. Nehir ve göllerde bulunan toplam tatlı su miktarı ise 200 bin kilometre küptür. Bu rakam toplam su kaynaklarının % 1'inden daha azını teşkil eder.

Mağaralar ve su geçirebilen kayalar içinde bulunan yeraltı suları, okyanuslardan sonra ikinci büyük su kaynağıdır. Yaklaşık 50 milyon kilometreküp olan yeraltı sularının, 4 milyon kilometrekübü içilebilir mahiyettedir.

Yeryüzündeki bazı kayalar daha çok gözeneklidir. Bu gözenekler hem suyun kolayca içinden geçebileceği kadar geniş hem de birbirleriyle bağlantılıdırlar. Böyle kayalar geçirgen kayalar olup, kumtaşı ve çakıllar bunlara güzel bir misaldir. Diğer kayalarda ise gözenekler çok küçük ve birbirine bağlı değildir. Bu tip kayalar geçirgen olmayan kayalardır. Su depo edecek kadar gözenekli ve içerisinde suyun kolayca akabileceği kadar geçirgen olan kaya tabakalarına aküfer denir.
Kayaların geçirgenliğinin az olduğu yerlerde yağmur sularının çoğu dere ve nehirlere akar. Buralarda nehirler kolayca yükselir. Yağışlar bitip, sel suları geçtikten sonra su seviyesi azalır. Kuraklık sırasında ise ya çok aşağılara düşer veya tamamen kurur.

Halbuki geçirgen toprak ve kayaların bulunduğu yerlerde yağmur suyu emilir ve bir aküfer içinden yavaş yavaş süzülerek geçtikten sonra nehirlere ulaşır. Buralardaki akarsuların debisi azdır, fakat bu debi kurak mevsimde bile çok az değişir. Buralarda sel baskını ve taşkınlar da hemen hemen görülmez.

Yeryüzünden derine indikçe, kayalar içinde su tutan gözenekler giderek küçülür. Belli seviyeden sonra kayalar, içinde su tutamaz ve suyu altına geçirmez hale gelir. Bu kısım, yeraltı suyunun dip kısmını meydana getirir. Jeologlar, 10 km. derinliğe kadar su bulmuşlarsa da, genel olarak suyun göllenip biriktiği kısım 1 km. civarındadır.

Yeraltı sularının kaynağı yağmur sularıdır. Yeraltı suları yeryüzü seviyesine ulaştığı zaman buralardan dışarı çıkar, buralar umumiyetle yeryüzünün aşağı kısımlarıdır (nehir yatakları gibi). Çıkan bu sular, yağmur sularıyla birleşerek dere ve nehirleri meydana getirirler.

Yeraltı suyunun yeryüzüne çıktığı yer onun yeraltına, yani aküfere girdiği yerden çok uzak olabilir. Böylece bir aküfer, nemli bir bölgeden kurak bir bölgeye su taşıyabilir. Hatta bazen nemli bir yerden çöle bile su taşır. Meselâ, Libya çölündeki Küfra bölgesinde bulunan yeraltı suyu, buraya çok uzak olan Nubian kayalıklarına düşen yağmurdan beslenmektedir.

Bir kaya veya toprağın su ile doymuş üst sınırı "su tablası" ve bunun altında kalan su ise "yeraltı suyu" olarak adlandırılır. Su tablası üzerinde kalan aküfer kısmı ise "doymamış katman" olarak ifade edilir.

Su tablası suyun yeryüzüne çıktığı tarafa doğru meyillidir. Yağmur suları senede bir-iki kere yağmasına rağmen kaynaktan devamlı su akar. Bu sebeple su tablası devamlı aynı seviyede değildir. Yükselebilir veya alçalabilir.

ARTEZYEN KUYULARI
Bir aküfer umumiyetle daha az geçirgen bir kaya tabakasının üst kısmında bulunur. Bu durum yeraltı suyunun daha aşağı sızmasına mani olur, yahut en azından yavaşlatır. Ayrıca nehir ve derelerin aksine, yeraltı suyu basınç altındadır ve bu basınç, atmosfer basıncından daha büyüktür. Bu sebeple yeraltı suyu aşağı veya yana doğru olduğu gibi evlerdeki hidroforlardaki ne benzer şekilde yukarı doğru da akabilir.

Bir aküfer, çok daha az geçirgen diğer bir tabakanın altına doğru girmiş olabilir. Aküferin bu kısmına kuşatılmış kısım denir. Yağmur sulan aküfere kuşatılmamış kısımdan girer. Kuşatılmış kısımdaki su, hem alt hem de üst tabakaya basınç yapar. Eğer üstten itibaren buraya kadar inen delikler açılırsa su, aküferdeki basıncı dengelemeye kafi gelinceye kadar bu deliklerde kolon halinde yükselir. Eğer basınç çok yüksek ise su, açılan bu delikten yeryüzüne sürekli akar. İşte bu tip kuyulara artezyen kuyusu denir. Basıncın yeterli olmadığı yerlerde yeraltı suyu pompa ile çıkarılır. Aküferdeki su, lastik içindeki havaya benzetilebilir. Eğer lastiğin sibobunu açarsanız, lastik içindeki basınç dışardakine eşit oluncaya kadar hava çıkar. Daha sonra lastik hava ihtiva etmesine rağmen hava akışı durur.

Su havadan daha az sıkıştırılabilmesine rağmen, aküfer bir lastikten çok büyük olduğundan bol miktarda basınçlı su tutar. Bir noktadan sonra artık aküfer su alamaz duruma gelir ve tıpkı lastikte olduğu gibi, aküfer içindeki basınçlı su dışarı akar. Su aktıkça basınç azalır ve artezyen kuyusundan su fışkırmaz olur. Geri kalan su ancak pompa ile çekilebilir.

Ancak sönük bir lastikte hava olmasına rağmen arabayı kaldıramadığı gibi, aküferde basınç düştükce üstteki katmanın ağırlığı bizzat aküfer kayasına yüklenir. Eğer kaya zayıfsa veya zayıf tabakalar ihtiva ediyorsa buralarda çökme olabilir. Nitekim, California'nin bazı kısımlarında ve Mexico City'de zemin binalarda zarara sebebiyet vererek çökmüştür.


İÇMEK İÇİN EMNİYETLİ
Kaynağı ne olursa olsun, yeraltı suyu, yeraltında çok uzun süre kalır. Bu süre suyun bulunduğu yerdeki mineralleri çözerek, tadının tatlı veya acı olması için kafidir. Bu sebeple pekçok insan yeraltı sularını nehir ve göl sularından daha leziz ve hoş bulur. Mineral yönünden zengin olan bu sular çoğu zaman şişelenerek maden suyu olarak satılır.

Yeraltı sularının bir başka hususiyeti de, güvenli olmasıdır. Yeraltında uzun müddet kalan bu sulara, yeryüzünden karışan hastalık yapıcı mikroplar, bir başkasına hastalık taşıyabilecek kadar uzun zaman yaşayamazlar. Bu sebeple yeraltı suyu kaynaklan nadiren dezenfekte edilir. Yeraltı sularının emniyetli olması, hususen küçük insan topluluklarının yaşadığı yerler ve geri kalmış ülkeler için çok faydalıdır. Çünkü suyu muameleye tabi tutmak çok pahalıdır.

Meselâ, Bangladeş gibi memleketlerde, her köyün kendi artezyen kuyularını açması için büyük çalışmalar yapılmaktadır. Çünkü hızla kirlenen yeryüzü kaynaklarını kullanmak, ishal, kolera gibi hastalıkları da beraberinde getirmektedir.

Halihazırda, yeraltı sularının kirlenmesine sebebiyet verecek durumlar da meydana gelmektedir. Çernobil kazası gibi hadiseler neticesinde yeraltı sularına radyoaktif maddelerin karışması tehlikesi başgöstermiştir. Sanayi artıkları, zirai mücadele ilaçlan da yeraltı sularının kirlenmesine vesile olmaktadır.

Yağmur sularının, yeraltı sularına karışırken yavaş süzülmesi ve bu esnada zararlı maddelerin pekçoğunun yeraltı suyuna ulaşamaması, ulaşan kısmın ise çok büyük hacimli olan yeraltı suyu içinde çok seyreltik olması emniyetin başlıca sebebidir. Buna rağmen bilgimiz dışında yeraltı suyu kirlenebilir.

Yeraltı suyunu kirleten ve tehlikesi hergün artan maddelerden birisi nitrattır. Nitrat için su tablasında bulunan su incelenmeli, bu incelemeler devam etmelidir. Bu bize gelecekte yeraltı suyunun kirlenip kirlenmeyeceği hususunda fikir verebilir.

Günümüzde şuursuzca kirletilen ve kullanılamaz duruma gelen çoğu yeryüzü sularına göre yeraltı suları en emniyetli ve temiz sulardır. 


Mart 11, 2009, 05:39:38 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

susuz bir dünya düşünemiyorum


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Yeraltı Heykel Ordusu

Başlatan blossom Arkeoloji

6 Yanıt
7817 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 03, 2011, 04:01:15 öö
Gönderen: moonlight
0 Yanıt
2281 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2013, 09:43:08 ös
Gönderen: Melina